..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Güzellik her yerde karþýlaþýlan bir konuktur. -Goethe
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > ihsan alaittin bilgen




30 Haziran 2006
Þeytanmerdiveni  
Kasetçalarýn aðzýnda duran kaseti ittirdi. Yaðmur altýndaki 84 model Kartalý, kadife olmasa da sesine kadife bir ton vermeye çalýþan þarkýcýnýn sesi doldurdu.

ihsan alaittin bilgen


Hoþlandýðý deðil. Sevdiði ve sevmediði þeyler olmuþtu hep. Karþý olduðu ya da karþýsýnda olan; yanýnda olduðu ya da yanýnda olan þeyler. Hangi ressamý seveceðini; hangi müziði dinlemesi gerektiðini bilir. Hangi yazarlarý okumasý gerekiyorsa o yazarýn kitaplarýný okur. Kimi yazarlarýn kitaplarýný, sadece hakkýnda fikir sahibi olmak için sayfalarýný çevirmekle yetinirdi.


:BHBD:

Kasetçalarýn aðzýnda duran kaseti ittirdi. Yaðmur altýndaki 84 model Kartalý, kadife olmasa da sesine kadife bir ton vermeye çalýþan þarkýcýnýn sesi doldurdu. Kaseti çalan sanatçý, o günlerde ‘söz’ ve ‘müziði’ ayný ellerden çýkma biri binin benzeri bir dizi þarký sürmüþtü piyasaya… TRT sanatçýsý diye anýlan sanatçýlardandý. Çalan kaseti, baþrolünde oynadýðý, büyük kente yaþayan orta halli ailelerin gitmediklerinde kendilerini konu komþudan geri kalmýþ hissettikleri, müzikalde okuduðu parçalardan oluþuyordu. Bu bir ilkti, hiç hoþlanmadýðý bir sanatçýnýn söylediði þarkýlarla kendinden geçiyordu.
Sað ön koltukta oturuyordu. Tek baþýna müzik dinlemeyeli yýllar olmuþtu. Konserini izleyen omzu kalabalýk devlet büyüklerine, TV ekranýndan yýlýþýk gülücükler; teþekkürler yaðdýran sanatçýnýn görüntüsünü zihninden silmeye çalýþýyordu.
Hoþlandýðý deðil. Sevdiði ve sevmediði þeyler olmuþtu hep. Karþý olduðu ya da karþýsýnda olan; yanýnda olduðu ya da yanýnda olan þeyler. Hangi ressamý seveceðini; hangi müziði dinlemesi gerektiðini bilir. Hangi yazarlarý okumasý gerekiyorsa o yazarýn kitaplarýný okur. Kimi yazarlarýn kitaplarýný, sadece hakkýnda fikir sahibi olmak için sayfalarýný çevirmekle yetinirdi.
Saatlerdir, Kirazlýyalý sýrtlarýnda, deniz manzaralý iþyerinin otoparkýndaki arabanýn içinde tek baþýna oturuyordu.
Cam arkasýnda Marmara Denizinin sahili sýk aralýklarla, sessizce döven, biri birine tutkun dalgalarý… Uzun zamandýr ilk kez yaþama bu kadar yakýn duruyordu. Yaðmur damlalarýnýn arabanýn tavana çarparken çýkardýðý sesler içine iþliyordu.
Kara bir hortumun ucundan sinsice akan sular yaðmur damlalarýyla öpüþüyor; yamaç aþaðý inen çimenlikte ýþýltýlý yollar çizerek ilerliyordu.


Çocukluk yýllarýndan kalma bir bahçe…
Gül aðacýnýn gölgesindeki, ekinliðin kenar taþlarý üstüne uzanmýþ tekir kedinin keyifle sallanan kuyruðu, toprak üzerinde birikmiþ gül yapraklarýný süpürüyor.
Yaz güneþi altýnda sulanan taþlýktan sis bulutçuklarý yükseliyor. Volkanik, kara taþlarýn gözeneklerinde hapsolmuþ su damlacýklarý…
Annesi, mutfak merdivenlerinin oradan sesleniyor:
- Salçaya su sýçratma.
Üstü kurumasýn diye günde iki kere tahta kaþýkla karýþtýrýlan ezilmiþ domatesler, yayýldýðý bakýr tepsilerin içinde salça olacaklarý günü bekliyorlar.
Yapraklarýna su deðen fesleðenlerin ýtýrý, bahçeye yayýlýyor. Sinekler yanaþmasýn diye salçalýk tepsileri fesleðenlerin yanýna sýralanmýþ. Tepsilerin altýnda minik saç ayaklarý. Sarý beyaz aslanaðýzlarý, bodur menekþelerin moruna aðzýný açmýþ, hayranlýkla bakýyor. Þeytanmerdiveni, dikenli dallarýyla gül aðacýnýn bedenine tutunmuþ; onlarý süzüyor. Suyun dayanýlmaz davetine icabet etmiþ bir solucan zarif hareketlerle topraðý deþeliyor.
Tekir, gözleri kapalý iþtahla esniyor. Öðlen uykusuyla kendini yenilemenin verdiði huzurla kalkýyor. Kuyruk kökünü diþliyor. Gövdesini ön ayaklarý üzerinde esnetiyor. Aðýr kendinden emin adýmlarla ilerliyor; onun, çýplak bacaklarýna sürtünüyor. Henüz erkekliðini müjdelemekten aciz tüyleri elektrikleniyor. Kedi yere kaygýsýzca uzanýyor. Karný açýkta. Çýplak ayaklarýyla kedinin karnýný okþuyor. Ayak parmaklarý kedinin boynunu okþarken tekir kedi patileriyle sarýyor ayaðýný. Arka ayaklarý tekmelemeye hazýr. Tetikte.Týrmýklarý, hafifçe ayaðýný kavrýyor. Annesi diþi bir aslan kadar koruyucu...
Tehditkâr kükrüyor:
- Hýý. Tarzan. Býrak, bakýyým oðlumu.
Kedi, üstün hem cinsinin tehdidine isteksizce boyun eðiyor. Sýrt kaslarýndan destek alýp yay gibi fýrlýyor. Yeþil gözlerinde korkudan eser yok. Ýnadýna az ilerdeki asmanýn gövdesine saplýyor týrnaklarýný. Asmanýn lifleri, týrnak aralarýna sýkýþýyor.
Suyu gül aðacýnýn yapraklarýna tutuyor. Yaprak uçlarýnda biriken inci damlalarýnda, güneþ keyifle ýþýldýyor.


Açýlan bagaj kapaðýyla; Kirazlýyalý sýrtlarýna döndü. Abisi elindeki altýn yaldýz çevreli aynayý battaniyeye sardý; takým çantasýný, meþin saplý valizini aynaya destek olacak þekilde yerleþtirdi.
- Çok beklettim mi?
Hiç bitmesini istemediði yalnýzlýðýndan uyandýðýna piþman:
- Yoo.
Suçüstü yakalanmýþ gibi arkalý önlü arka arkaya üç kez dinlediði kaseti teypten çýkarttý. Abisi, artan cam parçalarýný uygun yerlere yerleþtirdi; cam macununu kurumasýn diye sýkýca naylona sardý.
- Ýyi ki uðramýþýz. Fazladan bir de ayna iþi çýktý.
Ýçi alaca dalbastý kiraz dolu torbayý uzattý:
- Özlemiþsindir ye.

Unutmaya yüz tutuðu, kirazýn etli, tatlý buruk lezzeti, çökük avurtlarýnýn içini okþuyor.
''Anneannem yolunu gözlüyor'', diyor abisi: ’’ Doðru annemlere gidelim.’’
Evin kapýsýnda arabadan indiðinde: Abisi: ''Akþam yengeni alýp; uðrarým.’’, deyip ayrýlýyor.
Elinde deri görünümlü valizi, nem, is, yemek kokularý sinmiþ koridordan hýzlý adýmlarla geçerken;
eskiden nefret ettiði bu garip kokuyu özlemiþ olduðunu fark ediyor. Burnunda küf, paslý demir, aðýr nefes kokularý sinmiþ koðuþun kokusu asýlýp kalmýþ. Koridorda birileriyle karþýlaþsa üzerine sinmiþ bu kokularý alacaklarýný düþünüyor. Merdiven basamaklarýna ikiþer ikiþer týrmanýyor; kimselerle karþýlaþmak istemiyor.

Annesi, aðýr aksak koridoru adýmlayýp kapýyý açýp onu karþýsýnda gördüðünde yýllardýr beklediði bu anýn gerçekleþmesi ardýndan hayal kýrýklýðýna uðramýþçasýna sessiz. Usulca:
'' Þükürler olsun bu günleri de gördüm.'',derken, ýslak yanaklarýný yanaklarýna dayayýp, kuruyup kalmýþ bedenine sarýlýyor. Kollarýný omzundan güçlükle ayýran annesi, içine dolan hüznü daðýtmak ister gibi sitem ediyor:
- Nerede kaldýnýz. Meraktan öldüm.
- Ýþi varmýþ bir yere uðradýk, orada oyalandýk.
- Üzerime iyilik böyle günde iþ mi düþünülürmüþ. Bunca yýl sonra kavuþtum ya sana gel bir daha sarýlayým.
Holün giriþindeki sandalyeye oturup ayakkabýlarýný çýkarýrken; annesi söylenmeyi sürdürüyor:
- Abin olacak o hergele niye yukarý gelmedi?
- Akþam yengemle birlikte geleceklermiþ.
- Karý korkusundan anasýnýn evine bir su içimlik uðramýyor.

Holün köþesindeki tahtadan tahtýnýn üzerine kurulmuþ Arçelik buzdolabýnýn hýrýltýlý motoru bir zemberek gibi boþalýp; metal borularý birbiri üstünde takýrdayarak yaylanýyor.
Annesi, hole açýlan buzdolabýnýn tam karþýsýndaki kapýyý çenesinin ucuyla gösterip; evcil bir hayvandan bahseder gibi: '' Aylardýr gelmeni bekliyor.'', diyor.
Yaþlý kadýn, aylardýr kýpýrdayamadan yattýðý yataðýna baðlý onu gelmesini bekliyordu. Bir gece önce, uzun zaman sonra ilk kez bakýr tastaki ýlýk suya batýrýlarak aðzýnýn kenarýna yerleþtirilen lokmayý diþsiz aðzýyla gevelemiþ; dudaklarýnýn üstündeki ak tüyleri titreterek hýrlar gibi bir sesle:
'' Geldi mi?'', diye sormuþtu.
Yataðýna eðildiðinde zemheride kurumuþ kalmýþ, zeytin dallý kollarýyla boynuna iþtahla sarýldý; feri sönmüþ, perdeli gözlerini belirsiz bir noktaya sabitlemiþti. Hýrlar gibi bir sesle:
''Atatürk geldin mi? Þükürler olsun.’’, dedi.
Aylardýr ölüm döþeðinde yolunu gözlediði torununu tanýyamamýþtý.
Annesinin muþamba örtülü masaya kurduðu sofrada karnýný doyurdu. Annesi buzdolabýnýn yanýnda ayakta onu izliyordu. Kuru köfte, soðuk patates kýzartmasý, domates, biber, suyu bol tarafýndan ayran.
Islak odunlarýn isiyle tütsülü banyoda kýrklanýrcasýna yýkandý. Artýk üzerine sindiðini düþündüðü o aðýr koðuþ kokusunu almýyordu. Zeytin prinasý ve kostik kokulu ev yapýmý semsert yeþil sabunla köpürttüðü lif kabaðýyla vücudunu defalarca ovmuþtu.
Yýllar sonra ilk kez üzerinde anne yapýmý pijamalar, geniþçe bir koltuða yayýlmýþ oturuyordu. Hole açýlan geniþçe salondaki renksiz televizyonda seyircilerin çýkan her sanatçýyý alkýþladýklarý malum eðlence programlarýndan biri… Arabada kasetini dinlediði sanatçý çýkmýþtý. Seyirciler el çýrparak eþlik ediyorlardý þarkýsýna. Televizyona sýrtýný dönmüþ oturuyordu.
Konuþacak fazla bir þeyleri yoktu. Salonun bir köþesinde büzülmüþ duran raflarý boþaltýlmýþ kütüphaneye yöneldi. Raflar nerdeyse tümüyle boþtu. En üst rafta bezden kýlýfýnýn içinde yatan Kuraný Kerim, ara raflarda birkaç çocuk kitabý, çocukluk yýllarýndan kalma yapraklarý sararmýþ Akbaba dergileri, geriye kalan tüm raflarda plastik yoðurt kaseleri içine dikilmiþ envai çeþit çiçekler. Saksý niyetine kullanýlan yoðurt kaplarýnýn altýnda çatlak porselen tabaklar. Tabaklarýn kenarý toprak pasý tutmuþ. Kütüphanenin demir iskeletine mor çiçekleri büzüþmüþ bir boruçiçeði týrmanmýþ.
- Romanlarý býraksaydýnýz bari.
- Seni aldýklarýný duyduðumuzda kitaplarýný, okul fotoðraflarýný Abin, banyo küvetinde yaktý. Yýllarca çocukluk fotoðraflarýna baktým durdum.           
Kapaðýnda iktidar koltuðuna oturmuþ Ýnönü’nün,'’Sen kalk da birazda biz oturalým’’, diyen Muhalefet liderlerine '’Hadi caným sen de.'', diyen renkli karikatürünün yer aldýðý Akbaba dergisini kütüphaneden aldý.
Elindeki yýllar öncesinden kalma sayfalarý sararmýþ derginin son beþ yýlda deðiþtirdikleri iki evden taþýnýp gelmesine þaþmadý. On iki odalý, taþ yapý, ortasý avlulu Ermeni evinden, her bir odasý bir çekyatlýk bu üç odalý apartman dairesine düþmelerine þaþmadýðý gibi. O evin bahçe kapýsýnýn önüne konan koca çakýl taþý, rüzgârla çarpmasýn diye balkon kapýsýnýn önüne konmuþtu.
Annesi: ''Yatalým artýk; yorulmuþsundur'' dediðinde; hiç ses etmedi.
Çekyata uzandýðýnda, hole bitiþik odadan, anneannesinin can çekiþirken çýkardýðý hýrýltýlarý buzdolabýnýn motoruyla yarýþýyordu. Az sonra, bitiþik odada yatan annesinin horlamalarý ikisini de bastýrdý.
Karanlýk oda bitiþik dairenin yemek odasýnýn ýþýðýyla aydýnlandý. Eski evlerinin o koca bahçesinden, bu ufacýk odanýn köþesindeki formika kaplý masaya hapsolmuþ Afrika menekþeleri, sardunyalar, þeytan merdivenleri. Bitiþik dairenin yemek odasýnda dolaþan kadýnýn silueti sürgün çiçeklerin üzerine düþtü. Yattýðý yerden doðruldu. Yýllar sonra ilk kez yabancý bir kadýný üzerinde gecelikle görüyordu. Kadýn kapaðýný açtýðý buzdolabýnýn içine eðilmiþ elindeki tabaða meyve dolduruyordu. Tülsüz, basma perdelerin ardýna gizlendi. Kadýn tabaktaki kayýsýlarý, kirazlarý lavaboda yýkadý. Elini siper edip suyu süzdü. Sýrtýnýn düzlüðünü, bel çukurunu, yuvarlak kalçalarýný izledi. Mutfaðýn ýþýðý söndü.      
Çek yata uzandý. Kendi için canýný vermeye hazýr, can çekiþen varlýðý düþünüp halinden utandý. Yýllardýr bastýrdýðý erkekliðini unutmaya çalýþtý. Onun, Ankara ayazýnda gün aðarmadan kalkýp hastanede yatan, deliler gibi korktuðu kocasýndan; misafir kaldýðý yakýnlarýyla birlikte Mevlana turuna gitmek için izin alýþý geldi aklýna. Yolda dikkat çekmemek için evin yatýlý hizmetçisinin paltosunu giymeyi akýl etmiþ, gün doðmadan döneceði evin anahtarýný yanýna almayý akýl etmemiþti. Döndüðünde sabah ayazýnda saatler boyu, evdekileri uyanmasýný bekleyen hayat dolu kadýn içerde yatan kadýn mýydý? ''Allah’ým tüm ümmeti Müslüman’ý koru içinde bizi de’’ þeklindeki çift dikiþ dualarý zamanla þekil deðiþtirmiþ; ''Allah’ým el âleme muhtaç etmeden canýmý ala’’ dönüþmüþtü. Kýþý ortaladýðýnda: ’’Bu baharý da göreyim bari.’’, diye her yýl yeniden tanrýyla pazarlýða otururdu. Þimdi onun için baharýn yazýn kýsmeti kalmamýþtý. Yattýðý yerde günler akýp gidiyordu.
          
Hortumun ýslak beton zeminde kayarken çýkardýðý ses içini titretiyordu. Gözünün önünde belirli belirsiz ýþýk geçiren bezden bir perde… Suyun açýlmasýyla hortum, beton zemini kýrbaçlamaya baþladý. Hortumun ucundan fýþkýran suyun beton zemini, duvarlarý döven sesi...
Yaralý ayaklarý suyun serinliði ile rahatlar gibi oluyor. Ýnleyerek açýlan kapýnýn, gürültüyle kapanýþý ardýndan yüzünde hissettiði sigara, raký kokan nefesler… Çýplak, yorgun vücudu, koþudan çýkmýþ bir atýn bedeni gibi seðiriyor.
Hortumun betonu kýrbaçlarken çýkarttýðý sesler, suyun sesini perdeliyor. Kulaðýnýn dibinde yüzünü gözünde canlandýrmaya çalýþtýðý biri: '' Dayanamayacaksýn. Hýrpalatma kendini.’’, diyor.
Vücuduna parçalarcasýna çarpan, suyla tüm vücudu ürperiyor. Beton zemine yýðýlýyor yorgun bedeni. Gözleri kapanýyor. Tarzan, bayrak gibi diktiði kuyruðuyla karla kaplý zeminde yokuþ aþaðý kayýyor. Sýrtýndaki parlak kurþuni tüyleri kabarmýþ. Durdurmaya çalýþtýðý ayaklarýnýn kontrolünü yitirmiþ. Durmaya çalýþtýðýnda geriye doðru kayan ayaklarý onu dinlemiyor. Bacaklarýný iki yana açýp durmayý deniyor. Beceremiyor. Tam karþýsýndaki aðaca çarptý çarpacak. Havalanan kar taneleri ardýnda Tarzan yitip gidiyor.                                                       
Ensesi terden ýslanmýþ yastýðýnda yüzüyor. Holün oradaki odadan gelen hýrýltýlar kesilmiþ. Terden sýrýlsýklam olmuþ pikeyi üstünden atýyor. Þortunu düzeltip; hole ilerliyor. Annesinin horlamasý buzdolabýnýn hýrýltýsýyla yarýþýyor. Yaþlý kadýnýn, yastýða gömülü baþý, zeytin aðacý geniþliðindeki bedeli hareketsiz... Dili aðzýnda düðümlenmiþ.

Annesini uyandýrdýðýnda, þaþýrmýyor. Çoktandýr beklediði bir þeyi yapar gibi tülbendiyle çenesini baðlýyor; hareketsiz bedeni örten pikenin üstüne kocaman bir kasap býçaðý koyuyor.
’’Sen yat.’’, diyor.''Sabah abinlere haber veririz.’’
Yeniden çekyata uzandýðýnda siyah ve beyazdan oluþan dünyasý bulanýklaþmaya baþlýyor. Sadece kirli beyaz, gri arasýnda tonlardan oluþan bir dünyaya ilk adýmýný atýyor. Hiçbir þey yakýn zamana kadar olduðu gibi net deðil. Yýllar süren bekleyiþin ardýndan gelen kör ölüm, günahlarý, sevaplarý dostlarý, düþmanlarý belirsizleþtirmiþ.Yeni dünyasýnda artýk kimse eskisi gibi dost, kimse eskisi kadar düþman deðil. Sevdiði ve sevmediði þeyler yerine, artýk onunda hoþlanacaðý þeyler olacak. Sadece kendisi için yaþacaðý günler kapýda. Sýrf bir inanç uðruna ‘yitirilmiþ yýllarýn’ acýsýný çýkaracaðý, güçlü olamasa da güçlülerin yanýna sýðýnacaðý günler kapýda.
Bitiþikteki apartmanýn yemek odasýnýn ýþýðý, þeytanmerdivenin dikenli dallarýnda fýþkýran      ateþ kýzýlý çiçeði aydýnlatýyor.
Basma perdelerin ardýna gizlenip; þeytan merdiveninin ilk basamaðýna týrmanýrken; Annesinin, Kuran okuyan sesine buzdolabýnýn inleyen sesi eþlik ediyor.

2006 /KAYSERÝ





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn beklenmedik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Son Ders

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þöhretli Yazar Olmanýn Formülü
Dýþardakiler
Aynan Benim...
Botlar
Pijamalarýn Yok Mu?
Homa Kuþu'nun Seçimi
Gece
Bildik Bir Öykü
Yitik Bir Cumartesi Gecesi
Havlu

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sýr'ýn Merkezine Seyahat [Roman]
Kutu Kutu Pense Kýsmetim Neyse [Deneme]


ihsan alaittin bilgen kimdir?

Yaþam denizinin kýyýsýnda taþ kaydýrýrken derinliklerinden gelen kokusunu içinize çekemezsiniz. Her seferinde biraz daha derinlerden gelen kokusunu duymak için ilerilere açýldým. Her seferinde yeni acýlar, hazlar tattým. Acýlarý, ''yaþadým ya, bu da bir þey'' ibmiginden geçirip katlanýr kýldým. Nerede ve ne þartta olursa olsun gülmeyi unutmadým. Gülümsetmeyi denedim.

Etkilendiði Yazarlar:
Haldun Taner,Nazým Hikmet,Volter,Victor Hugo


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ihsan alaittin bilgen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.