..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamýn tanýmý yoktur. -Halikarnas Balýkçýsý
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Kent > Okan Özgür Uþaklýgil




9 Temmuz 2006
Krampon  
Okan Özgür Uþaklýgil
- Herkese odun geliyor. Herkese kömür geliyor. Herkesin evinde sobasý var. Herkes evinin içini ýsýtýyor. - Anlamýþsýn ya iþte. - Onu anladým da, herkes sobalarýný balkona çýkarsa her yer ýsýnmaz mý? Böylece evi ýsýtmaya gerek kalmaz dedi.


:BCIG:
“Yýlbaþýný Eylül ayý baþýna almalý” diye düþünmüþümdür hep. Yaz bolluðunun bittiðini haber veren bu ay tekrar çalýþmaya baþlamanýn zamanýnýn geldiðini de söyler. Futbol sezonu açýlýr, özlenen televizyon programlarý tekrar baþlar. Yaz tatili biter. Ýþ hayatý hýzlanýr. En önemlisi okullar açýlýr.

Aslýnda Eylül ayý gelmeden hazýrlýklarý baþlar. O yýl da öyle oldu. Aðustos sonunda dedemlerin köyünden Ankara’ya döndük. Tarlalarda koþmayý, kuþlara taþ atmayý, üzerimizdeki her þeyi çýkarýp köyün yakýnýndan geçen çaya balýklama atlamayý ve hatta bostanlara dalmayý unutmanýn zamaný gelmiþti. Çünkü artýk bizim aile Ankara’ya dönmüþtü.

Babam Cuma akþamý eve gelirken kýrtasiyeye uðramýþ, okul için gereken ne varsa almýþtý. Elindeki paketleri teker teker açtýk. Her þeyden ikiþer taneydi. Biri benim için, diðeri benden bir yaþ küçük olan kardeþim içindi. Kendimi bildim bileli hep böyle olmuþtu. Hatta okula baþlamadan önce bile bu töreni paylaþmýþtýk. Annemler kardeþimi teþvik etmek isterdi. O da bunun karþýlýðýný hep vermiþtir. Çok soru sorar, etrafýndakileri þaþkýna çevirirdi. Defterleri ve kalemleri de hep benden önce bitirirdi.

Önceleri defterlerde sadece çizikler olurdu. En çok renkli kalemleri severdi. Yýllar geçtikçe bu çizikler; ev, aðaç, kuþ, araba gibi biçimlere benzemeye baþladý. Ýyi de çizerdi. Bizim oðlan sonunda tasarýmcý oldu.

Babamýn getirdiði paketlerin arasýnda kaybolmuþtuk. Defterler pek ilginç gelmiyordu, ama kokulu silgiler, üzerinde Pembe Panter resimleri olan etiketler, ayý biçimindeki su matarasý ve sýrt çantalarý çok havalýydý. Her paket açýldýðýnda bir çýðlýk kopuyordu. Bizim evde bu her Eylül baþýnda yaþanýrdý.

Paketlerden kalem kutusu çýkmamýþtý. Bizim de sormak aklýmýza gelmedi. Her halde babam unutmuþtu.

Ertesi gün Eylül ayýnýn bir baþka geleneðini yaþadýk. Babam sabah erken kalkýp çarþýya gitti. Bir kamyonet dolusu odunla döndü. Odunlarýn hepsi ayný biçimdeydi. Muntazam kesilmiþ silindir biçimli dal parçalarýnýn kabuklarý üzerindeydi. Kamyonetçi odunlarý kapýnýn önüne yýðýp gitti. Babam, beni, Efkan'ý ve arkadaþlarýmýzý çaðýrdý. Hepimiz gücümüz yettiði kadar odunu kollarýmýzýn üzerine koyup, ikinci kattaki evimize çýkarýyorduk. Balkona götürüp yere atýyorduk. Annem de balkonda düzenli bir þekilde istif ediyordu. Ýmece usulü ile bütün mahallenin odun ve kömürlerini taþýrdýk. Sokak aralarýnda bu iþi yapmak üzere hamallar gezerdi ama çoðu aile, komþularýn yardýmýyla, kendi taþýmayý tercih ederdi.

Her sene olan konuþmalar gene oldu. “Akif bey odun kuru mu?”, “Kaç ton aldýnýz?”, “Meþe odunu mu?” Gelen geçen komþular laf atýyordu. Bizim içinde babamýn onlara cevap yetiþtirmesi, mola fýrsatýydý. Efkan bana dönüp, “abi ben biþeyi anlamýyorum” dedi. Cevap vermedim. Zaten genelde o böyle konuþmaya baþladýðýnda cevap vermezdik. Efkan nasýl olsa, devam edecekti.

- Herkese odun geliyor. Herkese kömür geliyor. Herkesin evinde sobasý var. Herkes evinin içini ýsýtýyor.
- Anlamýþsýn ya iþte.
- Onu anladým da, herkes sobalarýný balkona çýkarsa her yer ýsýnmaz mý? Böylece evi ýsýtmaya gerek kalmaz dedi.

Bunu derken çok ciddiydi. Bir an söylediklerini hayal etmeye çalýþtým.

Odun taþýma iþi bitince babam hepimize gazoz ýsmarladý. Bakkala hep beraber gittik. Baþta babam etrafta bütün mahallenin bebeleri.

Gazozlar bitince herkes evine daðýldý. Çünkü Galatasaray’ýn maçý vardý. Eskiden takým tutmak daha mý güzeldi? Tek kanal zamaný maçlar da tabi ki þifresiz yayýnlanýrdý. Sýrf bu bile insanýn takýmýna baðlýlýðýný arttýrýrdý. Hiçbir þeyin olmasa bile takýmýnýn maçýný seyredecek bir yer bulurdun. Her evde izlenebilirdi.

Maçlar þifreli kanala geçtiðinden beri takým tutmuyorum. Bütün milleti mutlu edecek bir þeyi seyretmeye yasak konulmasýný, öyle olmadýðý dönemi bilen biri olarak kabullenemedim. Galiba yüreðim bazý þeylerin ticaretten daha öncelikli tutulmasýný arzu ediyor.

Biz ailecek Galatasaraylýydýk. Oturduk maçý seyretmeye.

Babam “bizim zamanýmýzda krampon falan yoktu” dedi. Babam Gençlerbirliðinde oynamýþ. Genç takýmýn kalecisiymiþ. Bir keresinde Ankara þampiyonu bile olmuþlar.

Efkan atýldý;
- “Kronpom” nedir?
- Futbol ayakkabýsý.
- Neresi deðiþik?
- Hem burnu serttir hem de altýnda topraða saplanan kaymaný engelleyen çýkýntýlar vardýr.
- Ovvvvvvvvvv. Bir vurdun mu topu uçurur di mi?
- O yüzden futbolcular vurunca top öyle füze gibi gidiyor.
- Baba bana da “kronpom” alsana. Hem “kronpom”um olursa abimler beni oyuna alýr belki.

Babam önce “krampon özel sahalarda kullanýlýr” dedi. Sonra bana dönüp Efkan’ý da maçlarda oynatmamýzý söyledi.

Galatasaray yine kazanmýþtý 3-1. Babam alýþveriþe gitti. Biz de sokakta çocuklarla oynamaya gittik. Maç yaptýk. Ben iyi bir abiydim. Efkan’ý da oynattýk. Bunun sayýmýzýn eksik olmasýyla inanýn hiç bir alakasý yoktu. Hiç birimiz kaleci olmak istemediðimizden, onu kaleye geçirdik. Þaþýrtýcý bir yetenek vardý. Resmen kalede devleþti. Çok zor pozisyonlarý kurtardý. O gün mahalle takýmý kalecisini bulmuþtu.

Babam eve bir paketle geldi. Ýçeri girince bizi çaðýrdý. Yanýna gittik. “Açýn bakalým” diyip, paketi uzattý. Paketin içinden üzerinde sarý-kýrmýzý þeritler olan krampon görünümlü iki tane kalem kutusu çýktý. Ben daha önceden onlarý kýrtasiyecide görmüþtüm. Çok da beðenmiþtim. Bir sevinç çýðlýðý ile babama sarýldým. Efkan kramponlarý gerçek zannetmiþ. “Bana yok mu?” Dedi.
- Biri senin biri abinin.
- Benim iki ayaðým var ama.

Babam kramponun birinin içini açýp Efkan’a gösterdi. “Bunlar ayakkabý deðil, kalem kutusu.” Babamla gülmeye baþladýk. Annem odaya girene kadar da susmadýk.

Kalem kutularýmýzýn içini doldurup yan yana koyduk. Okul açýlana kadar orda kalacaklardý.

Bir süre sonra babamla ben sobayý kurarken Efkan sokaða çýkmak için izin istedi. Tabi aslýnda sobayý babam kuruyordu. Ama hem beraber bir þeyler yapmayý sevdiðinden hem de ben bir þeyler öðrenirim diye beraber kuruyormuþuz gibi yapýyordu.

Cevabý bile dinlemeden Efkan fýrlayýp çýktý. Koltuðunun altýnda gazete kaðýdýna sarýlmýþ bir þeyler vardý. Ne götürdüðünü anlamak için odaya gittim. Kalemlerim masanýn üzerine serilmiþti. Efkan’ýn kalemleriyle yan yana duruyorlardý. Kalem kutularý yoktu. “Birine göstermek istiyordur” diye düþündüm.

Biz iþimizi bitirirken geri dönüp odaya koþtu. Elinde kalem kutularý da yoktu. Yemeðe kadar da ortalarda görünmedi. Çizgi filmleri bile seyretmedi.

Annem Efkan’a seslenip yemeðe çaðýrdý. Yavaþça odadan çýktý ve masada yerine oturdu. Annem “sofranýn kurulmasý çocuklarýn iþidir" dedi. Yerinden kalkýp yavaþ yavaþ ve sekerek mutfaða gitmeye çalýþtý. Bizimkiler ne olduðunu sordularsa da “maçta düþtüm”den baþka cevap alamadýlar.

Mutfaktan geldiði zaman ayak bileðindeki kaný sordum. Eliyle susmamý iþaret edip odasýna gitti. Baþka bir çorap vardý ayaðýnda. Rengi de gittikçe soluklaþýyordu. Sofranýn kurulmasý bitmeden bir kere daha odamýza gidip yeni bir çorap giydi. Olanlara bir anlam veremiyordum.

Yemek sýrasýnda annem ayaðýna ne olduðunu tekrar sordu. Efkan düþtüðünü söyledi.

- Senin rengin de soluk. Hasta mýsýn?
- Yok, hayýr hasta deðilim. Biraz uykum var.

Annem uzanýp Efkan’ýn ateþini kontrol etti. Babama dönüp “buz gibi” dedi. Efkan masanýn altýna, ayaklarýna baktý. Sonra “üþüdüm, çorap giyeceðim” deyip odaya yöneldi. Biraz sonra annem masadan kalkýp, “bu çocukta bir gariplik var diyerek odasýna gitti.

Annem odaya girdiðinde Efkan bir çift çorap daha giyiyormuþ. Ýçeriden seslerini duyduk, biz de odaya gittik.

Annem Efkan’ý çoraplarý çýkarmaya zorluyordu. Birkaç nafile direniþten sonra çoraplarý çýkarmaya razý oldu. Daha birinci çifti çýkarýrken annem çýðlýðý basýp, çoraplarý yavaþ yavaþ çýkarmaya baþladý.Üst üste tam beþ çift çorap giymiþti.

Babam “anlat bakalým” dediyse de, Efkan’ýn hiçbir þey anlatacak durumu yoktu. Çoraplara sývaþýp donan kan canýný çok yakýyordu. Bir taraftan da kanama devam ediyordu. Bileklerinde oldukça ciddi kesikler vardý. Sekiz yaþýnda küçücük bir beden için büyük bir azaptý.

Bizimkiler o geceyi hastane de geçirdi. Ertesi gün arkadaþlarýmdan hikayeyi öðrendim. Plastik kalem kutularýmýzýn ayak girecek bölümlerini kesmiþ. Krampon niyetine ayaklarýna geçirmiþ ve maç yapmýþ. Altlarý kaydýðý için defalarca düþmüþ. Ayaðýna uygun olmayan keskin kenarlar da bileklerini parçalamýþ. Bütün bunlardan sonra suçlarýný anlayýp korkmuþ. Kanamayý gizleye bilmek için kan dýþarýya her çýkýþýnda bir çift daha çorap giymiþ.

Efkan eve döndükten sonra babam iki çift krampon aldý. Ben birkaç kere giydim. Ama onun da altý çok kaygandý ve býrakýn asfaltta futbol oynamayý, ayakta durmak bile zordu. Efkan hiç giymedi. Görmeye bile tahammülü yoktu. Bir gün sobayý temizlerken Efkan’ýn kramponunun kalýntýlarýný küllerle beraber çöpe attým.

Babam bir çift kalem kutusu daha aldý. Bu seferkiler “komando” þeklindeydi. Efkan’ýn yeni kalem kutusunu 19 Mayýs törenlerinden sonra, annemin fularýnýn köþelerine ip baðlanarak yapýlmýþ bir paraþütle bahçedeki akasyanýn dalýnda sallanýrken gördüm.

Ayý þeklindeki mataranýn akýbetini ise, ne siz sorun ne de ben söyleyeyim.

Mart 2006
Okan Özgür Uþaklýgil

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: ...
Gönderen: ayþegül engin / Ýstanbul/Türkiye
13 Temmuz 2006
öykünüzü bir daha okudum.. ilkinden daha büyük bir keyif aldým, izliyor gibi hissettim kendimi.. izedebiyat'ta kalýcý olmanýzý diliyorum..




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn kent kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mavi Baklava
Ben Bi Düþ Alayým
Doðrusu "Komünist"miþ Meðer

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Aklýmýn Uslanmaz Ziyaretçisi
Benim Ýçin Yazdýðý Ýlk Þiir

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kýrmýzý Takip Iþýðý [Þiir]


Okan Özgür Uþaklýgil kimdir?

Her birimizin ana uðraþý olan hayatýn, benim pencereme sýðan kýsmýný paylaþmak istiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Okan Özgür Uþaklýgil, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.