..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Her devrim yokolup gidiyor ve peþinden yalnýzca yeni bir bürokrasinin artýklarýný býrakýyor. -Kafka
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel > seyfullah ÇALIÞKAN




13 Temmuz 2006
Öyküsünü Arayan Adam  
seyfullah ÇALIÞKAN
Ha yavrum,bizim cavcav sokak kapýsýný açýk bulup kaçtýydý. Ezi baþýndan aydeþ bi ciba çýkýp zangadanak cavcavýn üzerine seyitince cav cav pýr dedi uçup gitti. Ben onu arýyom. Sen benim cavcavýmý gödünmü diyom


:BAJC:
Telefondaki arkadaþý; “Sende öykü yarýþmasýna katýlsana, yaz bir þeyler iþte. Biraz iddialý olmak kimseyi öldürmez. Kazanamazsan intihar etmeyiverirsin olur biter. Kasma bu kadar kendini, rahat ol biraz. Sanki herkes anasýndan yazar mý doðuyor. Yaza yaza oluyor bu iþler. Birde yazdýklarýnla ortaya çýkacaksýn elbette. Ben de varým diyemezsen, senin yazdýðýný insanlar nerden bilecek?”diyordu.
“Yaz demesi kolay, kolaysa sen yaz da görelim.”diyecek olmuþtu ama saygýsýzlýk etmek, arkadaþýnýn ona desteðini önemsemiyormuþ gibi anlaþýlmaktan çekinmiþti. Adam günlerce yaþadýklarýný, gördüklerini, duyduklarýný, aklýnda biriktirdiklerini gözden geçirdi. Ýþin ucunda yarýþma olmasa belki her þey çok kolay olacaktý. Yazmanýn adýný yarýþma koyunca iþin rengi birden deðiþiveriyordu. Okuyucu etkilenmeli, seçici kurul yazdýklarýný okuduðunda çarpýlmalýydý. “Helal olsun iþte yazýlacaksa böyle yazýlmalý. Aferin bu yazara…” demeliydi. Zaman daraldýkça adam yazýp yazmamak konusunda iyice kararsýz kalmýþtý. Son anda çark edip kaçmayý, elektrikler kesikti yazamadým demeyi istemiyordu. Özellikle arkadaþý telefon ettikten sonra iyice köþeye sýkýþmýþ, kendini yazmaya zorunlu hisseder hale gelmiþti. Evin içinde bir aþaðý bir yukarý gezip duruyor, bilgisayarýn baþýna oturup, oflayýp puflayarak doðru düzgün bir þey yazamadan kalkýyordu. Onlarca kez bir öyküye baþlamýþ, sonra yazdýklarýný yeniden okuyunca beðenmeyerek silip atmýþtý. Olmuyordu iþte, ne yapsa olmuyor, yazdýklarý kesinlikle baþkalarýyla yarýþacak güzelliðe eriþemiyordu. Yazdýklarýna heyecanlar, sürpriz olaylar, sürükleyici ve nefes kesen maceralar, anahtar cümleler, mesaj içeren bilgece sözler koyamýyordu. Her yazdýðý, her anlattýðý sýradan ve sýkýcý oluyor, insanlarýn gündelik yaþantýsýndan kesitler çizmenin ötesine geçemiyordu. Karýsý, adamýn evin içinde sýkýntýlar içinde, dalgýn dalgýn dolaþmasýna hiç ilgi göstermiyordu. Ona göre bu yaþtan sonra kocasýnýn yazarlýk hevesi zaten olsa olsa kel baþa þimþir taraktan öte bir þey deðildi.
Kocasýnýn yazmasý ile ilgilenmemesi bir yana sabahtan beri “Alýþ veriþe gitmeliyiz. Evde ne þeker, ne yað, ne de deterjan kaldý.” diye tutturmuþtu. Market çok uzak deðildi ama adamýn üzerinde müthiþ bir Pazar rehaveti vardý. Buna yazamamanýn verdiði sýkýntý da eklenince durum iyice dayanýlmaz bir hal alýyordu. Alýþ veriþe gitmek þöyle dursun yerinden bile kýmýldamak istemiyordu. Önce “ Tamam gideriz haným, acelen ne?” diye geçiþtirdi. Karýsý bozuk plak gibi sürekli ayný þeyi yineleyip durunca sinirlenip; “Akþama doðru ben gider istediklerini alýrým. Lütfen bunu bin kez söyleyip beni canýmdan bezdirme.”dedi. Böylece market gitmek hiç istemediði halde adamýn üzerine kalývermiþti. Karýsý kaþla göz arasý çabucak listeyi hazýrlayýp kapýnýn yanýndaki ayakkabý dolabýnýn üzerine býraktý.
Kadýn ve adam tam yirmi beþ yýldýr evliydiler. Çocuklarýn ikisi de büyümüþ baþka kentlere okula gitmiþlerdi. Bu yýl ilk defa ihtiyarlar gibi evde yalnýz baþlarýna kalývermiþlerdi. Buna henüz alýþamadýklarý için evdeki sessizlik ikisini de bunaltýyorlardý. Arkadaþlarýnýn “Ohhh mis gibi iþte, ne güzel iþte kafanýzý dinliyorsunuz. Doya doya bunun tadýný çýkarýn.”demelerine hiçbir anlam veremiyorlardý. Çünkü onlar çocuklarýn birbirleriyle çekiþmelerini, akþam yemeðindeki tartýþmalarý, eve çok geç geldikleri için çocuklarla papaz olduklarý günleri özlüyorlardý. Henüz kýrklý yaþlardayken iki ihtiyar gibi yalnýz baþlarýna kalmak onlarý bunaltýyordu.
Adam akþamý beklemeden listeyi alýp evden çýktý. Aklýndan belki evden çýkýp biraz yürürsem, sokaklarý, insanlarý gözlersem yazacak bir þeyler bulurum diye geçiriyordu. Evde deli danalar gibi odadan odaya dolaþarak olacak gibi deðildi. Yolu uzatmak için hastane arkasýndaki merdivenlerden inerek yelken kulübü önüne ulaþtý. Âþýklar Caddesinde insanlar gezintiye çýkmýþ, yürürken çekirdek çitleyen sakin bir kalabalýk vardý. Kalabalýðýn büyük bir kýsmý ergen yaþtaki erkekler ve kýzlardan oluþuyordu. Parkta genç anne ve babalar çocuklarýný sallýyor, kaydýraða çýkarýyor veya tahterevalliye bindiriyorlardý. Maalesef ortada yazmaya deðer bir ilginçlik yoktu. Her kasaba ya da kentte böyle sokaklar, parklar veya çekirdek çitleyerek aðýr adýmlarla Pazar gezintisine çýkmýþ insanlara rastlamak mümkündü.
Adam sahilden Sakarya Caddesine doðru çýkarak markete gitti. Listedekilerin hepsini tek tek kontrol ederek, raflarý tek tek dolaþarak sepetine doldururken çevresine bakýndý. Marketteki insanlarýn konuþmalarý, davranýþlarý, tipleri belki yazmamý tetikler düþüncesiyle etrafýný her zamankinden daha dikkatli gözlemlemeye çalýþtý. Ortalýkta ilginç veya dikkate deðer bir þey yoktu. Aldýklarýyla birlikte kasaya doðru yürüdü. Önünde birkaç kiþi sýranýn kendisine gelmesini bekliyordu. Yedi, sekiz dakika kadar bekledikten sonra sýra kendisine geldi. Sýrasýný beklerken gözlemci yönünü harekete geçirip hem kendi aldýklarýma, hem de önümde kasa sýrasý bekleyenlerin sepetlerine baktý. Bekleyenlerin sepetlerindeki ürünler birbiriyle çok alakasýzdý. Örneðin dilimlenmiþ kepekli ekmek, domates salçasý, prezervatif, müzik sidisi, beyaz peynir, þeker, meyve suyu, gömlek, ütü, salatalýk turþusu, oto parfümü, diþ fýrçasý, pirinç, acý yemek sosu, sýzma zeytinyaðý, iç çamaþýr, kavun, bisküvi, Macar salamý, sývý sabun gibi… Sepetlerin, market arabalarýnýn, bu acayip ürünlerin, barkot okuyucularý ve post makinelerinin hayatýmýza ne zaman girdiðini, nasýl farkýnda olmadan alýþýverdiðimizi düþündü. Sonuçta marketler ve buradaki insanlar ilginç bir yazý konusu ortaya çýkaracak þeyler deðildi. Bunlar herkes için çok sýradan ve günlük rutinin bir parçasýydý. Bunlarý anlatarak öykü yarýþmasýný kazanmasý mümkün deðildi.
Poþetlerle evine dönerken burnuna yabani iðde kokularý geldi. Bu kentin belki de en güzel yanlarýndan biri de buydu. Hala bazý evlerin büyük bahçeleri vardý ve sokaklar mevsimine göre iðde, hanýmeli, ýhlamur, leylak, filbahri, gül, karanfil, kokabiliyordu. Yokuþu bitirip köþe baþýna çýktýðýnda denizin kokusunu duydu. Üç küçük çocuk kollarýný açarak yan yana dizilmiþ, sokaðýn giriþini kapatmayý çalýþýyorlardý. Sokaðýn aþaðýsýnda Emekli astsubay Muzaffer Amca elinde býçakla ateþ gibi kýpkýrmýzý bir horozu kovalýyordu. Adam çocuklarý bebekliklerinden beri tanýyordu. Onlarýn yanlarýndan geçerken Melike’nin kulaðýna eðilerek; “ Horozu yakalamasýna yardým etmeyin sakýn. Görmüyor musunuz yakalayýnca kesecek. Yazýk hayvana.”deyip bir þey yokmuþ gibi evine doðru yürüdü.
Yýllar önce bir öðle üzeri yine böyle bir yokuþu çýkarken Demirci sokaklarýnda bir kadýnla karþýlaþmýþtý. Yaþý elliyi biraz aþmýþ o kadýn telaþla sokaðýn aþaðýsýna doðru koþturarak ona doðru gelmiþti. “Yavrum.”demiþti kadýn, soluk soluða, kan ter içinde “Yavrum aþaðýlarda þöyle irice bi cav cav gödünmü?” “Görmedim teyze”demiþti ama kadýnýn kendisine ne sorduðunu da zaten anlamamýþtý. Kadýn onun dururumu anlamadýðýný görünce yeniden anlatmaya çalýþmýþtý. Ha yavrum,bizim cavcav sokak kapýsýný açýk bulup kaçtýydý. Ezi baþýndan aydeþ bi ciba çýkýp zangadanak cavcavýn üzerine seyitince cav cav pýr dedi uçup gitti. Ben onu arýyom. Sen benim cavcavýmý gödünmü diyom.” “Yok teyze görmedim.”deyip yoluna devam etmiþti.(*)
Adam eve girip poþetleri mutfaða dolabýn yanýna býrakýp salona geçti. Eþi kanepeye uzanmýþ televizyon izliyordu. O da öteki divana uzandý. Televizyonda her gün yayýnlanan bir kadýn programý vardý. Rengârenk ve süslü bir mutfakta biraz tombulca bir kadýn önce malzemeleri sayýyor, sonra da bir yandan yemeði tarif ederken öte yandan kendisi de piþiriyordu. Bu günkü tarifi kolay kadýnbudu köfte gibi bir þeydi. Elinde plastik eldivenlerle hazýrladýðý soðan, kaþar peyniri, kýyma, karabiber ve maydanozlu harcý yoðuruyordu. Hijyen ne kadar abartýlýyor diye düþündü. Plastik eldivenler ona aslýnda gülünç geldi. Týrnak içlerindeki ve ellerindeki mikro organizmalarý saðlýk açýsýndan risk olarak gören anlayýþta bir kadýn acaba erkeðini ýsýrýr gibi öpebilir, onunla doludizgin seviþebilir mi diye düþünüyordu. Tam o anda karýsý baþýný ona çevirip “Acý pul biber aldýn mý? Listeye yazmayý unutmuþum. Keþke senin aklýna gelseydi.”demiþti. Adam” Hayýr almadým, bittiðini bilmiyordum.”diye yanýt verdi. Eþi mýrýn kýrýn etmeye, “Sen zaten hiçbir þeyle ilgilenmiyorsun, evden bihabersin.”gibi þeyler söylemeye baþladý. Adamýn caný sýkýldý. Ama Pazar gününü de rezil etmek istemediði için ters bir yanýt vermek istemedi. Televizyonda o an gösterilen reklama öykünerek. “Haným, bi biskirem versem, dýrdýrý keser misin?”deyiverdi. Kadýn katýla katýla gülmeye baþladý, adam da divandan kalkýp balkona çýktý.
Yine güneþ her akþam olduðu gibi Akliman üzerinde güzel bir akþam görüntüsü yaratmaya hazýrlanýyordu. Bu manzaraya her baktýðýnda adamýn içinde aþk ve romantizm rüzgârlarý eserdi. Onun yolu iflah olmaz aþklara ve tutkulu sevdalara pek uðramamýþtý. Eþini okul yýllarýnda tanýmýþ, okul bitince de evlenmiþlerdi. Ýki çocuklarý olmuþtu. Biri kýz, ötekisi erkek. Her þey düzdü, yaþamýndaki her þey fazla dümdüz…
Bilgisayarýn baþýna geçip beklide eski bir aþk hikâyesi anlatmalýydý. Ama böyle bir hikâye artýk çok sýradan ve ucuz bulunuyordu. Ýnsanlarýn boþ sözlere, pembe panjurlu ev masallarýna karný toktu. Yazamamanýn, yazacak bir þeyler bulamamanýn suçunu adam hep kendi yaþamýna baðlýyordu. Çünkü ne adam gibi âþýk olmuþ, ne de riskler alýp maceralara atýlmýþtý. Her zaman en kolayý, en güvenli olaný ve mantýklý olmayý seçmiþti. Oysa insanýn bazen gözünü karartýp kendi sýnýrlarýný yýkmasý, evin en uzak çitinin ötesine geçmesi gerekirdi. Sýnýrlý, sorumlu bir yaþam elbette içinde yazmak için çok fazla malzeme barýndýrmayacaktý.
Senli benli olup her þeyi konuþtuðu, dertleþtiði bir kadýn ona yaklaþýk beþ yýl önce “ Sen korkaksýn, kendine ve düþlerine kötülük ediyorsun. Böyle yaþamamalýsýn, yoksa bu senin yüreðini çürütecek, sevdiðin biri varsa peþine düþüp her ne pahasýna olursa olsun gitmelisin. Yüreðinin sesini dinlemezsen ve onun gösterdiði yolda yürümezsen her zaman piþman olursun. Yaþamadýklarýn için, kendine yasakladýklarýn yüzünden piþman biri olarak ölürsün.”demiþti. Elbette bunlarý söyleyen kadýn haklý olabilirdi. Ama adamý peþinden sürükleyecek, yaþamýn baþka boyutlarýyla tanýþtýracak bir kadýn hiç karþýsýna da çýkmamýþtý. Durup dururken, hiçbir neden yokken gemileri yakýp gitmesi de çok anlamsýzdý.
Aklimanda büyülü bir akþam baþlamadan önce adam balkondan içeri girip odasýna döndü. Bilgisayarýný açýp bir þeyler yazmaya çalýþtý. Bunun adýna yazmaktan çok sudan çýkmýþ bir balýðýn çaresizlik içinde çýrpýnmasý denilebilirdi. Yine de inatla ýsrarla yazmaya çalýþtý. Yazdýklarýný okuyunca çok mutsuz oldu. Çünkü ekrana düþen bütün cümleleri kör, saðýr ve dilsizdi. Zaman iyice daralmýþ ve hala yazýlacak bir konu, anlatýlacak bir öykü bulamamýþtý. Adamýn bütün bedenini, ruhunu ödevini yapmamýþ bir öðrencinin sýkýntýsý kaplamýþtý. Kendini çok çaresiz ve yenilmiþ hissediyordu. Arkadaþýný telefonla arayýp ona bir öykü yazmayý baþaramadýðýný söyledi. Telefon görüþmesinin ardýndan önce biraz suçluluk hissetti. Sonra üzerindeki aðýrlýk birden hafifleyiverdi.

(*) Köþe baþýndan çelimsiz bir çocuk aniden hindinin üzerine doðru hýzla koþtu. Hindi bu nedenle uçup gitti. Aþaðýdaki sokakta hindimi gördün mü? (Demirci yerel konuþma biçimi ile ifade edilmiþtir.)




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn deneysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sokarým Seni Þalvarýma Çýkarýrým Tozpembe
Öyle Pat Diye de Ölünmez ki
Daldýr Kaþýðý Yahniye, Sorma Etini Bahri"ye - 2 (Son)
Gelincikler Aðlar mý?
Yaðmur, Kar, Deðermen Çöreði ve Orçun Abi
Selver
Raký Þiþesinden Ejderha Olduk –ýý -
Daldýr Kaþýðý Yahniye, Sorma Etini Bahri"ye - 1
Gökçeada 3
Öyküler Sokaklara Yaðar

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tabanca
Saman Altýndan Aþk Yürürse
Raký Þiþesine Ejderha Olduk
Gökçeada 3
Ben Ýþin Kitabýný Yazmýþtým
Nataþa, Mavra ve Raký
Güvercinli Yazý - 1
Çaki, Çakmak, Býcak, Tarak
Emekleye Emekleye Emekli
Acemi Çapkýn

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Baþka Türlü Bir Þey [Deneme]
Canan [Deneme]
Aþký Anlatmak Haksýzlýktýr [Deneme]
Zaman Sen Yalansýn [Deneme]
Nisan"ýn Þuçu [Deneme]
Bahar, Badem, Çocuk [Deneme]
Sonbaharý Hüznün Rekleri Boyar [Deneme]
Mevsim Türlüsü 2 [Deneme]
Bir Fýrtýna Tuttu Bizi [Deneme]
Delikanlýyý Bozan Yazýlar [Deneme]


seyfullah ÇALIÞKAN kimdir?

Ben yazar falan deðilim. Yazma eðilimli biriyim. Durumum henüz tedavi gerektirecek kadar kronik hale gelmedi. .

Etkilendiði Yazarlar:
Bilmiyorum,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.