..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Her þey ancak sevgiyle satýn alýnabilmelidir. -Andre Gide
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Sürrealizm > SERAY ANIL




17 Aðustos 2006
Efes'in Yeniden Doðuþu  
SERAY ANIL
Öyle güzel öyle güzeldi ki Efes ve doða ve hayat ve hayallerim…


:BDJB:
Sýcak mý sýcaktý hava, ama tarih aþký bu ya, sadece derimizi deðil ayný zamanda içimizi de yakýp kavuran sýcaða, damla damla ter doktüren nemin baskýsýna, bu kadar da mý esmez þu rüzgar dedirten durgunlar durgunu havaya inat baþýmýzda tek silahýmýz þapkalar ve elimizde fotoðraf makineleri, kameralar sakin ama pür dikkat geziyorduk öncelerin kent devletçiði, baþkentler baþkenti, antik kentlerin gözbebeði, bir zamanlarýn liman kenti 200.000 nüfuslu Efes’i. Yer yer, atlý savas arabalarýnýn izlerini taþýyan mermer caddede yürüyebiliyor olmak heyecandan ve mutluluktan titretirken bedenleri, solda yüceler yücesi 25.000 kiþilik antik tiyatro daha da bir kesiyordu nefesleri. Limana giden sütunlu yola sapmayýp dosdoðru devam edenleri saðda tüm haþmetiyle karþýlýyordu hala dimdik ayakta duran Celcus Kütüphanesi. Tiyatroyla kütüphane arasýndaki Agora ise sanki hala haykýrýyordu Efes Kenti’nin ekonomisinde bir zamanlar sahip olduðu unutulmaz ve vazgeçilmez yerini. Celcus Kütüphanesi’nin seyrine doyup da yoluna devam edebilenlere karsý yamacýn saðýndaki Yamaç Evleri sevgiyle el sallamakta idi. Yerlerdeki mozaikleriyle, duvarlardaki freskleriyle, hamamlarý ve kalorifer sistemleriyle Yamaç Evleri’ne hayran olmamak elde deðildi. Tiyatrosu, kütüphanesi, caddesi, agorasý, evleri, hamamlarý, ceþmeleri, anýtlarý, tapýnaklarý ve herþeyiyle ama herþeyiyle sadece mermerden olan Efes derinden etkilemekteydi her gün ziyaretine gelen binlerce kiþiyi.

Efes’te saatler süren gezimizi tamamlamýþ gittiðimiz caddelerden geri dönüyorduk, dönerken son bir kez tüm yapýlarý dikkatle inceleyip hafýzama kazýyordum ki Efes týpký onu gezdiðimiz bu güneþli gündeki gibi anýlarýmda hep canlý hep pýrýl pýrýl kalsýn ve hiçbir zaman hatýralarýmý kaplayan sis bulutlarýnýn arkasýnda yokluða akmasýn. Aðýr aðýr yürüyordum, hem yürüyor, hem Efes’i seyrediyor hem de hep ait olmak istediðim ama bir türlü tamamen kendisinin olamadýðým doðayý dinliyordum. Öyle güzel öyle güzeldi ki Efes ve doða ve hayat ve hayallerim…

Efes harabelerinde sakince dolaþan gözlerim dalmaya, bakýþlarýmsa donuklaþmaya baþladý; bir süre sonra gözlerim aðýrlaþti, artýk gözlerimle gördüklerim arasýnda inceden bir duman perdesi vardý. Sonra yer ayaklarýmýn altýndan belli belirsiz kaymaya, karþýmda duran tüm gorüntülerse hafif hafif sallanmaya baþladý. Aniden Efes’i yüzlerce yýldýr örten taþ ve toprak yýðýnlarý gökyüzüne doðru patladý ve gökyüzünde daðýlýp yok oldu. Denizle Efes arasýna beþ kilometre uzunluðunda bir set çekmiþ olan Küçük Menderes Nehri’nin alüvyonlarý ise Ege Denizi’nin derinliklerine daldý ve Efes’i asýrlar süren deniz hasretinden kurtardý. Efes’in üzerindeki toprak örtüsünün kalkmasýnýn ardýndan harabelerdeki mermer kalýntýlarý birer birer yerlerini buldular ve göz açýp kapayýncaya kadar yüzlerce yýl öncesinin Efes’ini yeniden yarattýlar. Müzelerdeki yýllanmýþ esaretlerinden usanmýs onlarca heykel akýn akýn Efes’e koþtular ve kentin en güzel köþelerindeki yerlerini aldýlar. Heykellerin de geliþiyle birlikte artýk herþey tamamdý; Efes en ihtiþamlý zamanlarýndaki gibi dimdik ayaktaydý. Sayýsýz arkeoloðun yüz küsur yýlda ancak yüzde onbeþini tarih sevdalýlarýnýn heyecanla çarpan yüreklerine, beðeni ve takdirle izleyen gözlerine sunabildiði Efes artýk özgürdü ve herþeyiyle herkesindi.

Efes’e ilk geliþim deðildi, bundan onceki geliþlerimde de Efeslilerin hala Efes’te yaþadýklarýný bir þekilde duyumsuyor; sütunlu mermer caddelerde yürürken kentin yerlilerinin de benimle birlikte etrafý dolaþmakta oldugu hissiyle birlikte iliklerime kadar ürperiyordum. Arada bir esen rüzgar kulaklarýma derinlerden insan sesleri getiriyordu ve ben söylenenleri anlamasam da, açýkça duyduðum bu ses ve konuþmalarýn gerçekte varolmadýðýna dair kendimi inandýrmak için büyük çaba sarfediyordum. Ancak bu kez durum deðiþikti, herþey o kadar ama o kadar ortadaydý ki; geçmiþte duymus olduklarýmý inkar etmeyi bir þekilde baþarabilmiþ olmama raðmen, bu kez gözlerimle þahit olduðum onca deðiþimi ve dört bir yanda net bir þekilde gördüðüm ilginç giyimli, deðiþik lisanlý yüzlerce belki de binlerce kiþiyi inkar edebilmem ihtimal dahilinde bile deðildi.



Günes gökyüzündeki yolculuðunun görünen kýsmýnýn sonlarýna yaklaþmakta, sanki görünmez bir varlýk günün önüne dantelden belli belirsiz karanlýk bir perde çekmekteydi. Efes’in yeniden doðuþundan sonra kentte “yirmibirinci yüzyýl insanlarý”ndan bir tek ben kalmýþtým. Sanki, coðu hayallerini ve düþünme yetilerini yitirmiþ olan bu “yirmibirinci yüzyýl insanlarý”, Efes’in doðuþuna tanýklýk etmeyi hak etmemekteydi ve bu yüzden gökyüzüne doðru patlayan ve gökyüzünde daðýlýp yok olan taþ ve toprak yýðýnlarýyla birlikte yitip gitmiþlerdi.

Günün önüne çekilen karanlýk perdesi günü ve Güneþ’i artýk tamamen gölgelemiþti. Tüm günün ve yaþadýðým onca heyecanýn yorgunluðu kendini en çok da kapanmalarýna bir türlü engel olamadýðým göz kapaklarýmda dýþa vuruyordu. Ayakta zor durabiliyor olmama raðmen Agora’da son bir kez dolaþmadan Efes’ten ayrýlmak hiç içimden gelmiyordu. Gecenin inmesiyle birlikte tenhalaþan kente inat Agora hala Efeslilerle doluydu. Agora’dan þehri seyreden gözlerim bir ara olaðanüstü seçkin giyimli, güzel ve bir o kadar da zarif orta yaþlý bir hanýmefendiye takýldý; kentin ilerigelenlerinden biri olmalýydý. Sözlerinin bana ulaþmasýnýn imkansýzliðýný sezmiþ olacak ki elini zarifçe bana doðru uzattý ve istemsizce kendisine doðru uzattýðým elimi ayný zariflikte elinin içine aldý. Öylece ilerledik, Celcus Kütüphanesi’nin önünden soldaki yamaca doðru kývrýldýk ve Yamaç Evleri’nin en güzellerinden birine girdik. Hayallerimde Yamaç Evleri’ne defalarca girmiþ ve Yamaç Evleri’nde sayýsýz gece geçirmiþtim; ancak bu eþsiz evlerden birinin hakiki sahipleriyle birlikte herþeyiyle gerçek bir gece geçirme fýrsatýný ilk ve belki de son kez elde etmekteydim. Efeslilerle, ortak bir lisan bulup sohbet etmenin imkaný yoktu, tüm iletiþim yalnýzca duyulan yabancýlýðý ve küçük ürpertileri sýmsýcacýk gülümsemeleriyle fevkalade bir þekilde gizleyen gözlerle saðlanabiliyordu. Yorgunluk bir süre sonra üzerime iyiden iyiye çöktü, göz kapaklarým gözlerimin önüne sakince örtüldü ve bedenim o gece Yamaç Evleri’nin tatlý serinliðinde hayatýmýn belki de en güzel ve en huzurlu uykusuyla birlikte uykuya doydu.

Uyandýðýmda Günes Efes semasýndaki yerini çoktan almýþtý, gökyüzü öyle berraktý ki sanki o gün hiçbir bulut gökyüzünü ve Güneþ’i gölgelemeye cesaret edememiþ, sessiz ve belki biraz da kýrgýn gizli köþesine çekilmiþti. Güzel bir kahvaltýnýn ardýndan evlerinde geceyi geçirdiðim kent soylularýyla vedalaþtým ve kendimi yine dýþarýya, Efes’in büyülü mermer sokaklarýna attým. Ýlk duraðým ayný zamanda Roma Dönemi’ne ait bir anýt mezar olan Celcus Kütüphanesi oldu. Yüceler yücesi sütunlarýyla, gerçeðin kendisinden daha güzel heykel süslemeleriyle daha önce defalarca gözlerimi esir almýþ bu muhteþem kütüphaneye girebilecek ve içerisindeki binlerce kitaba dokunabilecek olmanýn ruhumda ve bedenimde yarattýðý tarifi imkansýz etki beynimdeki düþünme ve hissetme yetilerini felce uðratmýþ olacak ki kütüphaneye nasýl girdiðimin farkýnda deðildim, neden sonra kendime geldiðimde elimde tuttuðum Antik Yunan Dönemi’ne ait bir kitaba öylece bakmakta olduðumun ayýrdýna vardým. Þiddetli bir baþ dönmesi tüm bedenime hakimdi; ne Celcus Kütüphanesi’ni ne de Efes’i dolaþabilecek durumdaydým. Kitabý yan taraftaki masanýn üzerine býraktým ve oturduðum yerde dinlenmeye koyuldum, baþýmýn dönmesi biraz hafifleyince kütüphanenin çýkýþýna doðru ilerledim ve kendimi yeniden Güneþ’in yakýcý sýcaðýnda kavrulan mermer sokaklarýn kucaðýna býraktým.

Agora’dan tiyatroya doðru sütunlu mermer cadde boyunca genelde düzgün giyimli insanlarýn oluþturduðu neþeli bir kalabalýk akmaktaydý, belli ki tiyatro akþamüstü muhteþem bir Antik Dönem eseriyle birlikte yüzyýlar sonra yeniden hayat bulacaktý. Üzerimdeki kýyafetin gündelik görüntüsüne aldýrýþ etmeden önümdeki insan seliyle birlikte ben de tiyatroya doðru aktým; bedenimin esaretinden kurtulmak isteyen ruhumun kapýldýðý telaþ bir cýkýþ yolu bulabilmek umuduyla nefesimi kesercesine çýrpýnmasýndan belliydi, kalbimse kanatlanýrcasýna çarparak ruhumla birlikte uçmak istemekteydi.



Güneþ iyice alçalmýþ, meraklý seyirciler tek bir boþ yer býrakmamacasýna tiyatrodaki yerlerini almýþlardý. Az sonra Aristofanes’in M.Ö. 414 yýlýnda kaleme aldýðý “Kuþlar” isimli eseri sahneye konacaktý. Aristofanes’in kahramanlarý Atina’daki çilekeþ hayatlarýndan kaçýp, kuþlarýn yönettiði Kuþlar-Bulutlar Ülkesi’ne sýðýnmýþlardý. Kuþlar-Bulutlar Ülkesi gökyüzünde, gökyüzünün en güzel köþesinde yer almaktaydý. Kimbilir, belki orda yaþayan bu acýlý dolu insanlar da kuþlar gibi kanatlýydý ve her bir kanat cýrpýþlarýyla birlikte kederlerinden arýnmaktaydý.

Aristofanes’in kahramanlarý için Atina’dan kaçmak, acýlarýndan kurtulmak, gökyüzünde kuþlar gibi özgürce ve kaygýsýzca uçmak ve daha pek çok þey kolaydý; bir yazarýn kaleminde yaþayanlarýn hayalleri yazarlarýnýn hayalleriyle sýnýrlýydý ve onlar hayallerine yazarlarýnýn küçük birer kalem hareketiyle birlikte zahmetsizce ulaþmaktaydý, peki ya gerçekten yaþayanlarýn ya da yaþadýklarýný sananlarýn ulaþýlmasý zor belki de imkansýz hayalleri ne olacaktý???

Gözlerimle gördüklerim arasýndaki ince duman perdesi kalktý… Ýçimi aðýr ve yapýþkan bir sýkýntý kapladý… Hala güzeldi belki Efes ancak artýk güzel deðildi doða ve hayat ve hayallerim… Ruhum bir kez daha ezildi aniden yýkýlan hayallerimin aðýrlýðý altýnda… Ve onmaz yaralar acýldý ruhumun her bir yanýnda…

SERAY ANIL



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sürrealizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gökyüzünde Aþk
Kelimelerin Dansý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Beklemek Ne Zor Þey Bilir misin?
Sen Ýstanbul"um, Ýstanbul"um Sen...
Düþ (Ünce) Lerim
Alýp Baþýmý Gitmek Ýstiyorum
"Gitme"
Türkiye Sevdasý
Seni Sevmeme Ýzin Verme Birtanem...
Muhittin Bey
Seni Düþünüyordum...
Benim Adým Gelin (Gelen) Deðil Gidendi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bitiþler Baþlangýçlar [Deneme]


SERAY ANIL kimdir?

Yaþayan benle yazan benin birbirleriyle olan mücadelelerinin tek gerçek tanýðýdýr üçüncü ben.

Etkilendiði Yazarlar:
George Orwell, Oðuz Atay, Sabahattin Ali, Maksim Gorki, Charles Dickens


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © SERAY ANIL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.