Güzellik her yerde karþýlaþýlan bir konuktur. -Goethe |
|
||||||||||
|
Atatürk ünlü “Ne Mutlu Türküm Diyene” özdeyiþini bu nedenle söylemiþtir. Bu amaçla çalýþmalar baþlarken bir konu da ihmal edilmedi: Din konusu. Her ne kadar Türkiye Cumhuriyetinin temeli laikliðe dayalýdýr dense de gerçekte ve uygulamada dinle sýký sýkýya baðlýdýr. Homojen toplum için Yunanistan ve Bulgaristan’la insan deðiþimin yapýldýðýný herkes biliyor. Bu sýrada Türk olduðu halde Hýristiyan olan bir grup da deðiþim için Türkiye’den gönderilmiþ, yerine Müslüman olanlar kabul edilmiþtir. Boþnaklar, Arnavut kökenliler vb. balkan uluslarýndan gruplar Türk olmadýklarý halde ama Müslüman olduklarý için Türkiye’ye kabul edilmiþlerdir. Bu konuda öyle ileri gidilmiþtir ki son zamanlarda doðru dürüst Türkçe konuþmasýný bilmeyen Afganlar bile Türk vatandaþlýðýna alýnmýþlardýr. (Evet, savaþ nedeniyle onlar zor durumdaydý. Ama kim zor durumda deðil ki?) Bilindiði gibi Türkiye’de yaþayan Kürt ve diðer uluslarýn tamamý kendi milliyetçiliklerinin iddiasýnda deðildir. Onlarýn da içinde birçok kiþi en baþta konan kural çerçevesinde Türkiye için çalýþýrlar. Atatürk’ün sloganý Türkiye’de yaþayan herkesi kapsar. Ancak burada Ermeni, Rum, Yahudi ve Moldavyalý Gagavuz Türkü gibi Hýristiyan veya Yahudi Türkler Müslüman olmadýklarý için bir ayýrým vardýr. Ayrýca homojen toplum adýna Müslümanlýðýn yalnýzca Sünni mezhebi dikkate alýnmýþ ve kayrýlmýþtýr. (Halbuki Cumhuriyetin kuruluþunda hem Kürtlerin hem Alevilerin küçümsenmeyecek katkýlarý vardýr). Bir devlet kurumu olan Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýnda Alevi olanlar, daha doðrusu Sünni olmayanlar görev alamazlar. Bu durumda Türkiye’de homojen toplum olarak çekirdeði Türk ve Sünni Müslümanlar oluþturmuþtur. Birçok yerde kiþinin yalnýz Türk olmasý deðil, Müslüman olmasý da iyi bir vatandaþ olmak için gerekli görülmüþtür. Yasal olarak Türk isimlerinin verilmesi zorunlu kýlýnmýþtýr. Osmanlý devleti zamanýnda baþka ülkelerden gelen Hýristiyanlar ordu içinde görev alýp savaþlarda ölürken Cumhuriyet döneminde Türk vatandaþý olduðu halde Türk ve Sünni Müslüman olmadýðý bilinen kiþiler çeþitli sýkýntýlar çekmiþlerdir ve çekmektedirler. Doðudan batýya yapýlan zorunlu göçlerle Türk olmayan unsurlarýn asimilasyonu için çalýþýlmýþtýr. Ne yazýk ki zaman içinde Atatürk’ün sloganý “Lanet Olsun Türküm Demeyene” sloganýna dönüþtü. Bazýlarý daha da ileri giderek “Lanet Olsun Türk Olmayana” sloganýný þiar edindiler. Bugün yaþadýðýmýz sýkýntýlarýn bir ayaðý bu düþünceden kaynaklanmaktadýr (diðer ayaðý küreselleþmedir ancak burada konumuz dýþýndadýr). Gerçekte Atatürk’ün sözünde Türkiye’de yaþayan herkesin Türk olmadýðýný kabullenmek vardýr. Türkiye’de azýmsanamayacak kadar çok sayýda Sünni ve Türk olmayan nüfus vardýr. Bunun büyük bir bölümü her þeye raðmen “Ne Mutlu Türküm Diyene” þiarýný kabul etmiþ ve benimsemiþtir. Yukarýda gördüðümüz gibi bazý gruplar Türk olmadýklarý halde sýrf Sünni olduklarý için belirlenmiþ sýnýrlar içinde devlet otoritesini kabul etmiþ ve –çoðu zaman kimliklerini saklayarak- homojen toplum isteðine uymuþlardýr. Bu nüfusu çýkardýktan sonra yine de geride büyük bir nüfus kalmaktadýr. Bilindiði gibi bu nüfusun bir bölümü kendilerine PKK diyerek devleti tümden reddetmiþ ve daða çýkmýþtýr. Bir bölümü daða çýkmamakla birlikte PKK’yý desteklemekte ve onlara yardým etmektedir. Bunlar da çýkarýldýktan sonra geride kendilerine Türk demeyen, aslýnda kazanýlmasý gereken yine büyük bir nüfus kalmaktadýr. Bu insanlar baþta iþaret ettiðim homojen toplum kriterlerine uymadýklarý için adý konmadýðý halde ikinci sýnýf vatandaþ muamelesi görmekte, horlanmakta, potansiyel olarak Türkiye’yi satacak karakterde insanlar gözüyle bakýlmaktadýr. Türkiye’nin geleceði ve iyiliði için daha demokratik, iyi yaþanan, daha çok sevilen bir ülke için bu durumun deðiþmesi gerekir. Çünkü bu insanlar Sünni veya Türk olmadýklarý bilindiði, ya da bunu söyleme cesaretini gösterdikleri halde Türkiye Cumhuriyetinin iyiliði için çalýþýrlar, öyle ki gerekirse kanlarýný da dökerler, canlarýný verirler. Yani bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý olarak Sünni ve Türk olanlardan hiç farklarý yoktur. Devlet bu vatandaþlara karþý tutumunu deðiþtirmelidir. Gerçekte demokratik bir ülkede homojen toplum olanaksýzdýr. Çünkü ne kadar insan varsa o kadar düþünce ve davranýþ farklýlýðý olacaktýr. Zaten önemli olan toplumun homojen olmasý deðil, iç sorunlarýný çözmüþ, iç barýþý saðlamýþ olmasýdýr. Gerçekten demokratik yollarla iç sorunlar çözülebilir. Japonya iç sorunlarýný çözmüþ homojen bir toplum yapýsýna sahipse Kanada yine iç sorunlarýný çözmüþ homojen olmayan bir toplum yapýsýna sahiptir. ancak baskýyla, ezerek, asimile etmeye çalýþarak deðil. Bunu baþarabilirsek önümüzde çok yeni, beklenmedik, geniþ ufuklar açýlacaktýr. Atatürk’ün bir sözü ile yazýmý bitirmek istiyorum. “Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuþ ve kalýplaþmýþ kural býrakmýyorum. Benim manevi mirasým ilim ve akýldýr. Benden sonrakiler bizim aþmak zorunda olduðumuz çetin ve köklü müþkülat önünde, belki gayelere tamamen eremediðimizi, fakat asla taviz vermediðimizi, akýl ve ilmi rehber edindiðimizi tasdik edeceklerdir.” 21.Eylül.2006
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |