..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Herkesin derdi baþka. -Orhan Veli
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Ahmet Tekin




29 Eylül 2006
Ütopya  
Modern dünyadan Postmodern dünyaya kaçýþ..

Ahmet Tekin


Yaþadýðý dünyadan bunalanlar için fankastik bir alternatif; Güzel olmayanýn olmadýðý bir ülke; Eliyüzüdüzgünkalbitemizkötülükbilmezinsanlarýnülkesi. Gitmek zor, kalmak bir o kadar zor. Kötü ve çirkine karþý soylu biir baþkaldýrý hikayesi....


:BCEG:
Bir Cumartesi günü için fazlasýyla çalýþtýðýný düþünerek elinde çantasýyla iþ yerinden ayrýlýp kendini þehrin keþmekeþine býraktý. Her zaman gelip geçtiði sokakta birkaç adým attý. Baþýný yukarýya kaldýrdý, birinci, üçüncü, yedinci katlardan salkým saçak sallanan tabelalar sokaðýn her iki yaný boyunca, üst üste, yan yana, dip dibe uzanan binalarýn estetiðini ne kadarda bütünlüyordu. Herkes kafasýna göre bir yere bir þeyler yapmýþtý. Ne korkunç bir þehirdi bu haliyle. Artýk dünyayý bütün güzel olmayanlardan kurtarmanýn zamaný geldi diye düþündü. Ýþe bu þehirden ve bu sokaktan baþlamalýydý. Ýlk iþ olarak sokaðý tabelalardan arýnmýþ olarak görmek istedi, bir göz hareketiyle hepsini indirdi. Sokak daha ferah, daha aydýnlýk olmuþtu, güneþ ýþýnlarý kaldýrýmlara kadar ulaþmýþtý. Az ilerde ne zamandýr müdavimi olduðu berber dükkânýnda tabela göremedi, onu takdir etti, ancak hemen camdaki yazýya gözü iliþti. ‘Erkek Kuaförü Þenol'. Hoþuna gitmedi, ayný iþi yapan baþka yerleri de hatýrladý. ‘Courrifore ...' ‘Houte Coute ....' ‘Hair Dresser...' daha mütevazý semtlerde konu doðrudan vurgulanmýþtý; ‘ Berber Bilal'. Velhasýl herkes her istediðini yazmýþtý. Bu iþe dur demeliydi. Ayný iþi yapanlar ayný ünvaný kullanmalýydý. Berberleri pilot esnaf kabul ederek hemen bütün berber dükkanlarýna yine gözüyle ve yine tek tip ‘Berber ..' yazýlarýný astý. Fakat bu kelime de hoþuna gitmedi. ‘Barbar'ý çaðrýþtýrýyor diye düþündü, üstelik bir anlamý da yoktu. Daha anlamlý ve daha yerli, konuyla doðrudan baðlantýlý bir terim bulmalýydý... Ýlk deneme; ‘Makastutar'. Yok bu olmadý. Ýkinci deneme ‘Saçkeser'. Fena olmadý, fakat çokta beðenmedi, üstelik iþ sadece saç kesmekle bitmiyordu. Sakal traþý da bir þekilde vurgulanmalýydý. Hah, tamam þimdi sihirli kelime ortaya çýktý ; ‘Saçsakalkeser'. Bütün berber yazýlarýný gözüyle bu þekilde düzeltti. Ýçine bir sevinç doðmuþtu ki sokakta, yan sokakta þehrin diðer sokaklarýnda ve tüm ülkedeki binlerce meslek kolunu milyonlarca tabelayý düþündü. Üstelik güzel olmayanlar sadece tabelalardan ibaret deðildi; küresel ýsýnma, denizlere boca edilen kimyasal atýklar, tükenen hayvan ve bitki soylarý, ozon tabakasý, çevre kirliliði, plansýz kentleþme, caretta carettalar, vahþi kapitalizm, derin devlet, Bosna, Çeçenistan, Afganistan ve þimdi de Filistin ve Lübnan'da olanlar. Hadi bunlarý boþ ver, kendi iþine bak diyesi geldi bir an. Vergi, kira, aidat, geçim sýkýntýsý, okul masrafý artýk dayanýlmaz olmuþtu. Kira hadi neyse mal sahibine gidiyor, fena bir insan deðil dedi, fakat yýllardan beri ödediði vergilerin kamu bankalarý vasýtasýyla birileri tarafýndan hortumlandýðýný bile bile bu yüzden meydana gelen bütçe açýklarýnýn kapatýlmasý için yeni vergiler ödemeyi bir türlü hazmedememiþti. Üstüne üslük geçenlerde bir komþusu ‘Ödediðin aidatlar nereye gidiyor biliyormusun' diye bahis açýp bir sürü þey saymýþtý. Bu kadar da olmazdý, olmamalýydý, ama olmuþtu. Ýç dünyasýný bütünüyle bir karamsarlýk sardý. Hiçbir þeyi düzeltemeyecekti galiba. Batsýn bu dünya.

Geriye baktýðýnda iþ yerinden sadece birkaç adým uzaklaþmýþ olduðunu gördü. Üstelik bütün tabelalar yerinde duruyordu. ‘Deynekçi'lerce istila edilerek ‘otopark' ünvaný adý altýnda iþletilen kaldýrým kenarýna park ettiði arabasýna bindi ve evine doðru yola çýktý. Bu durum kendisini rahatsýz etmiyor deðildi ama ne çare. Þehrin en iþlek semtlerinde büyüklerimiz otopark ihtiyacýna ancak bu çözümü bulabilmiþlerdi.

Bütün bu titizliði kendisine, Þehremaneti Müteharrýk Vasýtalar Seyrusefer Dairesinden mütekait babasýndan intikal eden tek mirastý.. Rahmetli ne muntazam bir adamdý. Ne hatýralar anlatýrdý 40-50 sene evveline ait. Esnafýn Zabýta Nizannamesi hilafýna çivi çakmasý mümkünmüydü. Rahmetlinin yakýn ahbabý zabýta müdür vekili nam-ý diðer Pehlivan Süleyman ne yapardý o esnafý sonra. Az mý Osmanlý tokadý aþketmiþti esnafýn ensesine. Belli ki o zamanlar devletimiz ‘ Evrensel Ýnsan Haklarý Beyannamesi'ne henüz imza koymamýþtý.

Þehre hayli uzak bir sitede bulunan evine geldiðinde biraz dinlenebileceðini düþündü. En azýndan evinde rahattý. Her þeye raðmen dinlendirici bir havasý vardý bu uydu kentin. Saate baktý; üç otuz. Eline bir fincan çay alýp pencereye doðru yürüdü. Pencereyi açýp karbonmonoksit oraný þehrin diðer semtlerine göre daha düþük havadan solumak istedi. Gözlerini kapatýp derin bir nefes aldý; Zehir ! Az ilerdeki sanayi sitesi tam kapasite çalýþýyordu. Bacalardan çýkan zifiran dumanlar sanki yaratýlan bütün güzelliklere isyan edercesine göðe yükseliyordu. Pencereyi çarparcasýna kapattý, kendisini içeriye attý. Kýzgýnlýk ve umutsuzlukla karýþýk bir duyguyla kendini koltuða býraktý. Gitmeliydi buralardan, bu dünyadan, güzel olmayanýn olmadýðý bir yerlere..

Gözlerini henüz kapatmýþtý ki kapý zili çaldý. Kalktý, kapýyý açtý, dýþarýda kimseyi göremedi. Tam içeri girecekken eþikte duran broþür türü bir kaðýda gözü iliþti. Yine satýcýlar diye düþündü. Ýçeri girdi. Tam buruþturup çöpe atacakken, belki de iþe yarar bir þeydir bir göz atayým diye düþündü. Þu dünyada her þey kötü olacak deðil ya..

Kaðýt bilinen reklam broþurlerinin aksine tek sayfa ve siyah beyazdý. Baþlýkta ;

Sizi, Eliyüzüdüzgünkalbitemizkötülükbilmezinsanlarýnülkesine davet ediyoruz' diyordu. Güzel ve etkili bir reklam sloganý diye düþündü. Þu reklamcýlar neler buluyorlardý neler. Dikkatini çekti, bakalým altýndan ne çýkacaktý, ne satmaya çalýþýyorlardý yazýnýn bu yýlgýn ve bezgin kahramanýna.

Kaðýdýn üzerinde belli belirsiz bazý resimler yada þekiller vardý. Fakat bunlar bildiði, gördüðü hiçbir eþya ya da canlýya ait deðildi. Bir süre bunlara baktý, hiçbir þekilde tanýmlayamadý. Çok basit ama çok güzeldi, bu þekillerin kendisini rahatlattýðýný hissetti. Sanki baþka bir hayatýn kapýsý aralanýyordu. Biraz sonra þekillerin altýndaki yazýlarý farketti. Yazýda bilmediði bir alfabe kullanýlmýþtý, ama rahatlýkla okuyup anlayabiliyordu. Ne yazdýðýna dair meraký, nasýl okuyup anladýðýna dair merakýný bastýrýnca okumaya devam etti;

‘Sayýn ...... ;

Sizi, Eliyüzüdüzgünkalbitemizkötülükbilmezinsanlarýnülkesi'ne davet ediyoruz. Siz, yaþadýðýnýz dünyada ülkemize davet edilmeye layýk bulunan kýrk kiþiden birisiniz. Ülkemiz hakkýnda kýsa bilgi aþaðýda bulunmaktadýr.

-Ülkemizde tam demokrasi hakimdir. Mutlak eþitlik vardýr. Yöneten ve yönetilen, amir ve memur, patron ve iþçi yoktur. Herkes kendine karþý kendinden sorumludur.

-Ülkemizde insanlar ve diðer canlýlar arasýnda hiçbir þekilde ihtilaf ve kavga olmaz. Bu nedenle ülkemizde polis, zabýta, mahkeme, hakim, mübaþir, hapishane ve gardiyan bulunmaz.

-Tedavüldeki para miktarý belli ve sabittir. Fiyatlar hiçbir zaman deðiþmez. Ekonomik kriz veya enflasyon sözkonusu deðildir.

-Ülkemizde banka bulunmadýðý için hortumlanmasý mümkün deðildir.

-Tüm canlýlar kendi türüne uygun en yüksek standartlara sahip sitelerde yaþarlar. Aidat, yakýt gideri, yönetim gideri söz konusu deðildir. Yönetici ve kapýcý yoktur. Herkes kendi iþini kendisi görür.

-Ýnsanlar ve diðer canlýlar hiç þekilde hasta olmazlar bu yüzden doktor ve hastane yoktur.

-Ülkemizde hiçbir þekilde çevre kirliliði, hava kirliliði, atýk ve kansorejen madde bulunmaz, kirliliðe yol açan hiçbir maddenin üretimine izin verilmez.

-Ülkemiz her türlü yolsuzluk ve hýrsýzlýktan münezzehtir.

-Maaþ ve ücretler mutlak olarak eþittir.

-Hiçbir iþlemde ikametgâh, nüfus cüzdaný sureti ve vesikalýk fotoðraf istenmez.

-Ülkemizde güzel olmayan hiçbir þey yoktur.

-Vs. vs.

Ülkemize kabul edilebilmeniz için mahkum olmasanýz veya soruþturma geçirmemiþ olsanýz bile yüz kýzartýcý bir suç iþlememiþ olmanýz ve ülkemize gelmek için bulunduðunuz ülke makamlarýný yanýltmamanýz þarttýr. Ayrýca ülkemize gelmeden önce bütün kiþisel borçlarýnýzý ödemiþ olmanýz gerekmektedir.

Davetimizi kabul etmeniz halinde sadece pasaportunuzun varýþ yeri bölümüne ülkemizin adýný tam ve eksiksiz olarak yazdýrmanýz ülkemizi temsil eden erdemlerin ifadesi bakýmýndan önemli olup kabul edilebilirlik þartýdýr. Lütfen yanýnýzda pasaportunuzdan baþka bir þey getirmeyiniz. Paraya ihtiyacýnýz olmayacak.

Davetimizi kabul etmekle kendinizi onurlandýrmýþ olursunuz.

Sizi ülkemize getirecek araç ..... tarihinde ..... den hareket edecektir."

Bunlarý baþka bir zaman okusaydý hepsine deli saçmasý veya en iyimser ifadeyle ‘ütopya' diyecekti.

Fakat Eliyüzüdüzgünkalbitemizkötülükbilmezinsanlarýnülkesi tanýtým broþüründeki son iki maddesi onu gerçekten etkilemiþti ve bu davetin gerçekten bu dünyadan gelmediðine inandýrmýþtý. Hayatý boyunca yapmak istediði en menem iþlerde bile ikametgâh, nüfus cüzdaný sureti, 4 adet vesikalýk fotoðraf baþvuru harcý ve döner sermaye katký bedeli istememiþler miydi? Demek ki bu kez iþ ciddiydi. Ve en güzeli de bu ülkede ‘güzel olmayan hiçbir þeyin olmamasýydý'. Gitmeliydi buralardan, bu fýrsatý kaçýrmamalýydý.

Hemen dýþarý çýktý, bir iki arkadaþýna önemsiz sayýlacak miktardaki borcunu ödedi, kimseye bir þey söylemeden pasaport iþlemlerini yaptýrmak için ilgili daireye gitti. Her ihtimale karþý yanýnda ikametgâh, nüfus cüzdaný sureti ve bol miktarda vesikalýk fotoðraf götürdü. Müracaatýný yaptý. Görevli kendisine bir hafta sonra gelmesini söyledi. Tahkikat yapýlacaktý. Duvardaki takvime baktý, araç ayný gün hareket edecekti. Ya yetiþemezse... Görevliye;

-Daha önce olmaz mý? Hiç deðilse bir gün önce...

-Olmaz,

-Ya yetiþmezse, bir aksilik olursa?

-Yetiþir, sen hazýrlýklý gel, 82 YTL 242 YKR pasaport harcý, 10 YTL EKP, 5 YTL kýrtasiye masrafý, 25 YTL PTGV olmak üzere toplam 122 YTL 242 YKR.

Hayret, bir devlet dairesinde ilk defa bir aksilik olmadan, bir gecikme olmadan iþ yapýlacaktý. Tam da gidecekken. Bari kalanlar rahat etsin, ben nasýl olsa kurtuldum.

Bir hafta çabuk geçti. Ýþe yarar tüm eþyasýný birer ikiþer tespit ettiði ihtiyaç sahiplerine daðýttý. Kimseye bir þey söylemedi. Hareket günü geldiðinde sadece üzerindeki elbise, içinde babasýnýn resmi olan cüzdaný ve bir miktar parasý kalmýþtý. Pasaport dairesine yaklaþýrken cebindeki paranýn122 YTL 242 YKR ayýrýp kendisine de az bir miktar dolmuþ parasý býrakarak kalanýný yolda gördüðü (pekte ihtiyaç sahibine benzemeyen) bir dilenciye verdi.

Daireye girdi. Her þey tamamdý. Harçlarý, masraflarý vs. yatýrmak için vezneye gitti. Makbuzlarla geri döndü. Görevli ;

-Hangi ülkeye gidecektiniz?

-Eliyüzüdüzgünkalbitemizkötülükbilmezinsanlarýnülkesi'ne

-!

-Evet aynen öyle, lütfen tam ve eksiksiz yazýnýz, orada buna çok önem veriyorlarmýþ.

-Gerçekten mi?

-Evet.

Gerçekten olacak gibi deðil ama görevli o gün sað tarafýndan kalkmýþtý. Hadiseyi garip bulsa da sabrýný ve sempatisini bozmadý. Yýllarýn birikimiyle takviye gören sezgileri bu iþten kendisinin karlý çýkacaðýný söylüyordu. Olanca latif ve müþfik bir ses tonuyla;

-Bu kadar ýsrar ettiðinize göre bu ülke sizin için çok önemli olmalý. Fakat takdir edersiniz ki, harita üzerinde yer almayan bir ülkeyi pasaportunuza yazmanýn sorumluluðu var. Sonra amirlerime nasýl hesap veririm.?

Ýþte bu hiç hesapta yoktu. Ama ne pahasýna olursa olsun gitmeliydi. Bir yolunu bulup görevliyi ikna etmeliydi. Hem iyi birine benziyordu bu görevli. Babasýndan sonra gördüðü ilk ve tek, kuvvetle muhtemel son iyi. Görevli gözlerinin içine bakýyordu, söyleyecek bir þey bulamadý. Böyle bir ülkenin varlýðýna görevliyi nasýl inandýrabilirdi. Tam umutsuzluðun baþlangýç noktasýnda görevli yüzündeki müþfik ifadeden sýyrýlarak;

-Her þeyin bir çaresi bulunur, yeter ki sen üzerine düþeni yap..

- !

Mesaj açýktý. Bu da iþini bilenlerdendi. Fakat bu teklif yeni bir umutsuzluðun baþlangýcý olmuþtu. Son parasýný vezneye yatýrmýþtý. Elini arka cebine attý. Tam içi boþ cüzdaný görevliye gösterecekken manyetik banda sahip plastik kart eline geliverdi.

-Üzerimde hiç para kalmadý, fakat kredi kartým var.

Görevli bu teklife hýnzýrca bir gülümseme ile karþýlýk verdi. Ceketinin iç cebinden .......bankasýna ait bir mobil slip çýkardý. Ýþlem tamam. Gerçekten iþini bilenlerdendi...

***

Nasýl ve nereden bindiðini bilmediði araçtan diðer yolcularla birlikte indi. Yolculuða dair hiçbir þey hatýrlamýyordu. Araçtan inen diðer yolculara bakmak istediyse de her þey ýþýðýn arkadan aydýnlattýðý bir slüetten ibaretti. Korkuyu ve sevinci bir arada yaþýyordu. Hiçbir þey seçemese de içinde bir huzur ve çevresindeki insanlara karþý sonsuz bir güven hissi duyuyordu. Eliyüzüdüzgünkalbitemizkötülükbilmezinsanlarýnülkesi burasý olmalýydý. Kendilerine doðru yaklaþan birkaç mütebessim yüze ayný þekilde karþýlýk verdiler. Gelenlerden biri;

-‘Kabul edilebilirlik þartlarýna sahip olup olmadýðýnýzý kontrol edeceðiz' dedi.

Ýçini bir heyecan kapladý. Düþünmeye zaman bulamadan bir görevli yanýna geldi. Ýnsana benzemiyordu, esasen belirli bir þekle de sahip deðildi, elleri, ayaklarý ve kafalarý sabit deðildi. Yaptýklarý iþe göre þekilden þekle giriyorlardý. Zarif, sakin ve güven verici bir görüntüleri vardý. Hiç duymadýðý bir lisan konuþuyorlardý ama herkes birbirini anlýyordu. Týpký broþürdeki yazýlar gibi.

Yanýna gelen ilk Eliyüzüdüzgünkalbitemizkötülükbilmez- insanlarýnülkesi görevlisi kendisini kýsa bir süzdükten sonra yüzünü buruþturdu, üzgün bir eda takýndý.

-‘Seni geri göndermek zorundayýz' dedi ve devam etti; Kabul edilebilirlik þartlarýný iki noktadan ihlal etmiþsiniz.

-!!!!!!!

-Önce buraya gelmek için muhatap olduðunuz görevliye rüþvet vermiþisiniz.

-Ama!

-Üstelik rüþveti kredi kartýyla verdiniz ve kart borcunu bankaya ödemeden buraya geldiniz. Lütfen az ilerdeki araçla derhal geri dönünüz.

Dizleri titredi, bir þeyler söylemek için yutkundu, söyleyemedi. Öylece kalakaldý. Ütopyasýnýn gerçek olmasýna ramak kalmýþtý. Buraya kadar gelmiþken geri dönemezdi, dönmemeliydi. Kendisini dinleyecek mutlaka birileri olmalýydý, daha yetkili birileri. Karþýsýndakine bir þeyler söylemeye çalýþtýysa da nutku tutuldu, tek bir kelime edemedi. Bir daha denedi, nafile. Derinlerden metalik bir melodi sesi geldi. Araç kalkýyor galiba diye düþündü. O tarafa döndü. Ses daha da belirginleþmeye baþladý.

Gözlerinin kapalý olduðunu fark etti. Açtý. Bir süre nerede olduðunu anlamaya çalýþtý. Kendini koltuðunda buldu. Nasýl gittiðini anlamadýðý gibi nasýl döndüðünü de anlamamýþ olmalýydý. Kapý zili çalýyordu. Kalktý kapýyý açtý, kimseler yoktu. Yerde bir zarf buldu. Okumaya cesaret edemedi, pencereye geldi, az ilerdeki sanayi sitesinden yükselen dumanlar göðü kaplamýþtý. Modern dünya bütün vahþetiyle karþýnda duruyordu. Döndü zarfý açtý. ‘....bankasý hesap özeti.' Ve iþte modern hayat..

Sokaktan gelen çýðlýk üzerine yeniden pencereye yöneldi. 2 kapkaççý sokaðýn sonunda gözden kaybolurken yere düþen yaþlý kadýn feryat içindeydi.. Çevresine toplanan insanlar ise seyir halinde.. Bu da modern zamanýn kent insaný olmalýydý.

Saat yediyi geçmiþ, güneþ batmak üzereydi. Televizyonu açtý, akþam haberleri; Güneydoðuda hain pusu iki asker þehit. Lübnan bombalanýyor, 12 sivil öldü. Baðdat'ta intihar bombacýsý 42 ölü. Trafik canavarý 6 can aldý. Amerika þunu dedi, Ýran bunu dedi. Baþbakan üç yerde kurdela kesmiþ. Döviz yükselmiþ, borsa düþmüþ. Falanýn yeni aþký filanmýþ. Soytarý star raiting rekorlarý kýrmýþ. Bu yýl bordo ile eflatun modaymýþ. ./././

Televizyonu kapatýp kendini yeniden koltuða býraktý. Batsýn bu dünya! Dönmemeliydim diye düþündü. Nerden? ! !

"Keþke"lerle dolu düþünceler bir anafor oluþturup beyninden tüm hücrelerine süzüldü. Kýsa süren bu þiddetli düþünce fýrtýnasýndan sonra birden ayaða kalktý. Eliyüzüdüzgünkalbitemizkötülükbilmezinsanlarýnülkesi diye bir yer yoksa bile, eli yüzü düzgün, kalbi temiz, kötülük bilmez insanlar mutlaka olmalýydý. Hep karanlýktan þikâyet edeceðime bir ýþýkta ben yakmalýyým diye düþündü. Bir þeyler yapmalýyým, bir þeyler yapmalýyýz diye kendi kendine söylendi. Çok beðendiði bir þiirin hatýrýnda kalan mýsralarýný mýrýldanarak kendini yeniden dýþarýya attý.. ‘Haydi Bismillah'

Bir taþ at.
Bir taþ daha at.
Bir þiir ateþle.
Sesini yükselt.
Bir çocuk yetiþtir.
Þehitleri an.
Bir hayal kur.
Tarihine sahip çýk.
Sokaklara sahip çýk.
Bir tohum ek.
Bir ateþ yak.
Terle.
Bir yara sar.
Bir dosta sevgi göster.
Hakikati söyle.
Gökyüzüne bak.
Bir plan yap.
Bir ümit ýþýðý gör.
Korkunu kullan.
Bir damla gözyaþý akýt.
Hainlerle hesaplaþ.
Aðýrlýðýný hakkýyla taþý.
Biraz daha aðýrlýk kazan.
Mücadele et.

(Þiir; Malcom X)






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Þehid Teðmen Nadir Ozan'a - 1995 [Þiir]


Ahmet Tekin kimdir?

Bir kaç sayfa karalama ile kendimi yazar olarak tanýmlamak, bu iþe ömrünü ve emeðini veren ustalara saygýsýzlýk olur. Ben Peyami Safa ile, Kemal Tahir ile Cengiz Aytmatov ile ayný sýfatý kullanamam. Bu sebeple burada kendi tanýtýmýmý yapmayý reddediyorum, imtina ediyorum. Ben, en fazlasýyla, 'yazan' biri olabilirim. Veya bana bir 'karalamacý' da diyebilirsiniz. Ýddia ve ihtirastan uzak, aklýna geleni karalayan bir 'karalamayazan'. Benim ismim ve tanýmým bu olsun.

Etkilendiði Yazarlar:
Peyami Safa, Necip Fazýl, Cengiz Aytmatov..


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ahmet Tekin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.