"Ýþimden büyük tat aldýðýmý söylemeliyim." -John Steinbeck |
|
||||||||||
|
Ablam, çiçeklerle bezenmiþ balkonumuzdan hiç ayrýlmazdý. Hep merak ederdim, sabahtan akþama kadar orada ne yapardý, neye bakardý? Kýþ gelirdi, pencereye tünerdi, beyaz güvercinler gibi. Ama bir gün uçup gideceði hiç aklýma gelmezdi... Ablamýn ilk rahatsýzlandýðý zamanlar çok küçüktüm. Anneme, "Ablam niye böyle?" diye sorduðumda gözleri dolar, "Geçecek yavrum!" derdi. Ama hiçbir zaman geçmedi. Ablamýn rahatsýzlýðýnýn iyice artmaya baþladýðý günlerde; annemin ilk zamanlardaki gözyaþlarýnýn yerini, benim bile içimi ürperten öfkelenmeler almýþtý. Ablam, gün geçtikçe iyice saldýrgan olmuþ, hatta evdeki eþyalarla yetinmeyip, bizlere ve eve gelen insanlara bile saldýrmaya baþlamýþtý. Annem artýk baþ edemiyordu. Babam da akþam eve gelince, aðýr ellerinde çýrpýnan ablamýn sessizliðiyle iyiden iyiye çýldýrýyor, evi savaþ alanýna döndürüyordu. Ben ise bebeðimle köþeye çekilip, olan biteni anlamaya çalýþýyor, korku içinde aðlýyordum. Ama ablam hiç aðlamýyordu! Böyle bir günün akþamý idi. Annemle babam her olay sonrasý yaptýklarý gibi çaylarýný yudumluyor ve hiç konuþmadan televizyon izliyorlardý. Onlarýn yanýnda sýkýlýyordum. Ama ablamýn yanýna gitmek de beni korkutuyordu. O'nun, bu durumda olmasý beni çok üzüyordu. "Keþke bebeðim gibi olsaydý!" diyordum içimden; onu sever, kucaðýma alýr, saçlarýný tarardým. Bütün cesaretimi toplayýp odasýnýn kapýsýný yavaþça açtým. Ýçerisi karanlýktý. Sadece pencereden içeri süzülen sokak lambasýnýn ýþýðýyla aydýnlanýyordu. Oradaydý, her zamanki yerinde. Koltuða sinmiþ, camdan dýþarý bakýyordu. Sessizce yanýna yaklaþtým. Benim odada olduðumu fark etmemiþti. Yanýna oturup "Abla, saçlarýný taramama izin verir misin?" dedim. Bana döndü, yüzü ne kadar güzel görünüyordu sokak lambasýnýn ýþýðýyla ve nasýl da parýldýyordu deniz mavisi gözleri. Ama bakýþlarý ruhsuzdu, umutsuzdu. Bana arkasýný döndü, taraðý elime vererek, eliyle baþla iþareti yaptý. Çok sevinmiþtim. Uzun zamandýr ilk defa ona bu kadar yakýndým. Ama korkuyordum, saçýný tararken canýný acýtýrým diye. Örgülerini yavaþça çözdüm, týpký bebeðimde yaptýðým gibi. Fýrçayla yavaþça taramaya baþladým. Çok dikkatli davranýyordum. Ama nasýl olduðunu anlayamadan, birden bana dönünce, canýný acýttýðýmý sanarak kendimi yere attým. "Korkma," dedi gayet sakin bir þekilde. "Beni seviyor musun?" diye sordu. Korkmuþtum, kafamý evet anlamýnda salladým. Gülümsedi, yanýtýma sevinmiþti. Eliyle gel dedi. Hemen yerden kalkýp yanýna oturdum. Arkasýný döndü, "Devam eder misin?" dedi. Tararken ellerim titriyordu. "Sana çok önemli bir þey söyleyeceðim, ama kimse bilmeyecek; bebeðin bile," dedi. (Eskiden ablamýn olan, þimdi ise benim siyah saçlý, uzun kirpikli, aðlayan bebeðimdi sözünü ettiði.) "Seviyorum, hem de çok!" dedi. Hiçbir þey anlayamamýþtým sözlerinden. "Çok yakýþýklý, hayal gibi hem de," deyip kafasýný iyice cama yaklaþtýrdý. Aniden doðrulduðu için fýrça saçýnda kalmýþtý. Tam fýrçayý almaya çalýþýyordum ki yerine oturacaðý sýrada çarpýþtýk. Bana döndü, yüzü gerilmiþti. "Senin onu görmeni istemiyorum, sakýn ha dýþarý bakma!" dedi. Gözleriyle beni adeta tehdit ediyordu. Ýyice korkmuþtum. Aðlamaya baþladým. Aðladýðýmý anlayýnca iyice dönerek ellerini yüzüme koydu. Baþýný eðerek, "Niye aðlýyorsun küçük kardeþim, istersen onu sana gösteririm," dedi. Sesi, elleri kadar yumuþaktý. "Þimdi saçlarýmý ör," dedi. Gözyaþlarýmý silmeden saçlarýný örmeye baþladým. "Acaba o beni seviyor mu?" dedi sessizce, sonra baþýný hafifçe oynatarak, "Elbette seviyordur," diye devam etti. Sesi titriyordu, "Bir görsen onu; uzun boylu, esmer ve o kadar yakýþýklý ki!" dedi. Anlattýðýndan bir þey anlamýyordum. Kimden söz ediyordu? Bütün gün evden dýþarý çýkmayan bir insanýn, birisini böyle anlatmasýna olanak var mýydý? Ve nasýl oluyor da o kiþi ablamý seviyordu? Ablam anlatmaya devam ediyordu; yer yer sinirleniyor, bazen de heyecanlanýp çocuk gibi ellerini çýrpýyordu. Bana dönerek, "Onun býyýklarý yok," dedi. Baþýný yere eðdi, "O, beni hiç dövmez, o beni hep sevecek, koruyacak," dedi. Sesi hüzünlüydü. Ayaða kalktý, "Gel," dedi, "onu sana göstereceðim." Pencereyi açtý, hava soðuktu. Aþaðý bakarak eliyle bir yerleri bana göstermeye uðraþýyordu. Ama ben bir þey göremedim. Göstermeye çalýþtýðý yer tam karþýmýzdaki büyük giyim maðazasýydý. "Gördün mü?" diye sordu. Korkudan bir þey göremediðimi söyleyemedim. "Nasýl, çok yakýþýklý deðil mi? Bak bana el salladý!" dedi ve o da el salladý. "Abla hadi içeri gir, hava soðuk hasta olacaksýn," dedim. Aniden yakama yapýþtý, "Kapat çeneni küçük pislik, görmüyor musun konuþuyorum. Kimse beni ondan ayýramaz!" diye baðýrdý. Sesi çok ürkütücüydü. Yakamý býrakýp beni yere itti. Onunla gideceðiz buralardan, bizi hiç kimsenin bulamayacaðý yerlere," dedi ve dans etmeye baþladý. Ýyice korkmuþtum, yerimden bile kýpýrdayamýyordum. "Býyýklý bile beni bulamaz, beni bir daha dövemez, o beni seviyor, o beni seviyor, ben de onu seviyorum, çünkü o býyýklý deðil!" dediði sýrada þarký söyler gibiydi. Sonra masanýn üzerindeki biblolara yöneldi ve koluyla onlarý yere indirdi. Artýk dayanamadým, "Anneee!" diye baðýrmaya baþladým. Annem ve babam hemen içeri geldiler. Onlar gelince ben kendimi dýþarý attým. Aðlamaya baþladým. Çok korkmuþtum. Babamýn küfürleri, annemin haykýrýþlarý... Odama girdim ve hemen, üstümdekileri çýkarmadan yataða yattým. Uyumuþum... Sabahleyin annemin çýðlýklarý ile uyandým. Ýçimden yine ablam bir þey yapmýþtýr deyip gözlerimi tekrar kapattým. Sonra kurulmuþ olan saat çalýnca yataktan kalkmak zorunda kaldým. Giyinip okula gitmeliydim. Bir süre sonra iyice kendime gelince annemin haykýrýþlarýnýn normal olmadýðýný anlayýp hemen salona koþtum. Annem dizlerinin üstüne çökmüþ, hem aðlýyor hem de küfürler ediyordu. Babam ise sigarasýný derin derin çekip, salonda turluyordu. Ne olduðunu merak ediyor ama bir türlü soramýyordum. Sonra ablama kötü bir þey olduðunu sanarak odasýna koþtum. Odada kimse yoktu. Ablam neredeydi? Dýþarýdan gelen gürültüyü merak edip pencereye doðru yürüdüm. Aþaðýya doðru baktým. Bir sürü insan toplanmýþ, büyük bir telaþla koþuþturup duruyorlardý. Az sonra polisler de geldi. Maðaza vitrininin camlarý kýrýlmýþtý...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yeþim Þahinkaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |