..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Moda denilen þey o kadar çirkindir ki onu her altý ayda bir deðiþtirirler." -Oscar Wilde
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Dinbilim > Mehmet CAN




19 Aralýk 2006
Ýslamýn Fatýma (S. A) 'Sý  
Mehmet CAN
Hz. Fatýma (s.a) nýn ünlü hutbesinin siyasi tevsiridir bir anlamda islam evlatlarýnýn feryadý fýganýdýr bu çagýmýz..........


:BIAD:
ÝSLAM’IN FATIMASI


GÝRÝÞ:



Hamd bütün alemleri yaratan Allah’a mahsustur, selat ve selam onun resulü, habibi, kullarýnýn seçkini, alemlere rahmet olan Hz. Muhammed (s.a.a)’e ve onun pak ve pakize Ehl-i Beytine olsun. Ve yine selam hidayet ehline tabi olanlara olsun ki; onlar apaçýk delillerle sapýklýktan uzaklaþýp hidayete erme aþk ve mücadelesiyle yanýp tutuþmaktadýrlar.

Kadýn: Tarihin derinliklerinden gelip günümüze kadar, günümüzden tarihin son anýna kadar tanýmý tanýmlanamayacak kadar zor, hatta muamma olan bir varlik.
Kadýn: Kah insanlýðýn yüz karasý, kah medeniyet, bilim ve sanatýn ilerlemesine en büyük engel teþkil eden uðursuz bir varlýk.
Kadýn: Kah saray sultaniyesi, kah harem cariyesi, kah bereket tanrýçasý, kah komon toplumlarýn bileþke nüvesi, kah emperyal sistemlerin üretim aracý.
Kadýn: Ýnsanla mal arasýnda bir varlýk. Bazen malla birlikte alýnýp satýlabilinen, bazende muazzam aþk tapýnaklarýnda þehvestperestlerin ilahlarýna sunulduklarý yegane kurban.
Kadýn: Erkeðin bütün arzu ve isteklerine boyun eðip onun ev, eþya ve çocuklarýna bakýcýlýk yaptýðý sürece yaþama hakkýna sahip güçsüz, zayýf, zelil, horlanýp aþaðýlanabilinen iki ayaklý bir yaratýk.
Kadýn: Zulüm ve zorba üzerine kurulu saraylarda eðlence aracý olan ve binbir gece masallarýnýn maskarasi.
Kadýn: Ensesi kalýn, göbeði þiþ kapitalist kompradorlarýn sahip olduðu emperyal mal üretim fabrikalarýnda erkeðin sahip olduðu güç ve kuvveti harekete geçirici, tahrik edici manyetik güc. Ve kadýn!...
Hayýr bu tanýmlarýn hiçbirinde kadýnýn yeri yoktur. Belki bunun zýddý sayýlabilecek bir tanýmý vardýr kadýnýn. Iþte insanlýk camiasýnýn yarýsýný oluþturan kadýný insaniyet mektebi olan islam tanýmalayabilir. Islamýn tanýmlamadýðý veya tanýmýnýn kabulü esas olarak alýnmadýðý süreç içinde bir keþmekeþlik, tarif ve taným, terim ve telafuz kargaþasý yaþanýlacak bu kesþekeþlikten ve kargaþadan payýna düþeni elbette alacaktýr, kadýn.
Kadýn: Erkeðin ninesi, annesý, halasi, teyzesi, ablasý, bacýsý.
Kadýn: Erkeðin kýzý, kýztorunu, kýz yeðeni ve … Kadýn kelimenin tek anlamýyla erkeðin eþi ve insanlýðýn yarýsý.
Tarif ve tanýmý olmazsa olmazlardan olan kadýný bu kitapta beraber tanýmaya çalýþacaðýz. Elbette bunu söylerken kesin cizgilerle hatlarý belirlemek gibi büyük bir iddiaya sahip olmadýðýmýzý belirtelim. Kadýn hakkýnda hazýrlanan bu çalýþma kalem deðmemiþ sayfa üzerine býrakýlan bir nokta misalidir.
Bir olgunun taným ve tarifi yapýlýrken ol olgudan olan kemal esas alýnarak olgunun kendisi tanýmlanmalýdýr. Bu ölçü esas olarak alýnmazsa, meðer olgunun kamil anlamda içeriðine vakýf olunamayabilir. Dolayýsýyla kadýn hakkýndaki bu çalýþmada mihenk olarak yüce bir þahsiyete sahip olan Hz. Fatýma (s.a) esas alýnmýþtýr.
Çalýþmanýn kendisine has bir üslupla, elde etmek istediði versiyonlardan biri geçmiþle günümüz arasýndaki ilintiyi yakalamak. Ha keza; diðer bir amacý ise biz deðerli müslümanlara. Zaman’dan ve mekan’dan münezzeh olan Yüce Allah’ýn, önünden ve arkasýndan batýlýn girip tahrif edemeyeceði Kur’an-ý Kerim’deki buyurduklarý bu ayet’e binaen > K.K. S…a…..kendi zamanýnýn sorumluluklarýný üstlenmede yardýmcý olabilmek.
Elinizdeki bu çalýþmada islam’ýn örnek kadýný olan Hz. Fatýma (s.a)’nýn hayatýndan kesitlerden ziyade Fedek hadisesinden dolayý özelde o günün müslümanlarýna genelde yeryüzü var oldukça bütün müslümanlar tarafýndan ciddi derslerin çýkartýlabileceði meþhur
hutbesi esas alýnmýþ. Özellikle müslüman kadýn ve erkeklerinin içinde bulunduðu toplumsal bunalýmýn, hak ve özgürlük kavramlarýnýn hummalý bir þekilde tartýþýldýðý günümüze ýþýk tutabileceði tmennisi ile.

Bu güne kadar bu konuda yazýlan yüzlerce, binlerce kitap, makale ve hatta çeþitli dergi ve Mecmualardki yazýlardan sonra acaba hala buna gerek varmýydý sorusu akla gelebilir. Gerçek þu ki: Kim tanýtmaya çabarasa Ehl-i beyti hakkýyla tanýtamaz acak þu farkla ki. Ehl-i Beyt’i yine Ehl-i Beyt tanýyýp tanýtýr bize. Biz onlara aþýk yarenler ise amanýn güneþin nurunu hissetmesi gibidir, yinede güneþin nurunu anlatmaya çalýsýr ama haddizatiýnda.


Taziye (Baþsaðlýðý): --Yaslý medinede iki yabancý—

Bugünlerde doðmak istemeyen güneþ ilahi amre itaatsizlik etmemek için doðuyor sanki, her zamanki canlýlýk ve parlaklýk yok yüzünde bugün de öyle doðdu yine sanki ne zaman akþam olacakta yerini karanlýða terk edeceðini bekliyormuþçasýna hýzlý bir þekilde akýp gidiyordu nihayet öylede olmuþtu, güneþ batmýþ yerini karanlýklar kaplamaya baþlamýþtý!
Gecenin karanlýðýnda adeta omuzuyla dünyayý yüklenmiþ bir adam, vakarlý ve kararlý adýmlarla elinde arkasý sýra çektiði merkep ve merkebin üstünde tanýnmayacak þekilde örtünmüþ bir kadýn kim olabilirdi? Nereye gidiyordu? Hemde gecenin bu vaktinde. Peygamberin vefatýnýn arefesi sayýlan bu günlerde. Bütün islam beldelerinin yassa büründüðü hele baðrinda taþýdýðý peygamberle medine ve medineliler !!! Öyle ya iki cihan serveri, alemlere nur ve hidayet önderini kaybeden medineliler için bundan daha büyük bir facia, bundan daha büyük bir kayýp olabilirmiydi! Sahi kimdi bunlar Ali ve Fatýma! Ne ? Ali ve Fatýma mý? Peygamberin kardeþi, vasisi, müminlerin mevlasý, velisi olan. Heyber kalesinin fatihi. Bedir, Hendek, Uhud ve daha nice nice savaþlarýn meydan kahramaný olan Ali mi? Peki ya Fatýma? Peygamberin biricik kýzý, cenet ve dünya kadýnlarýnýn seyyidesi, Hasan ve Huseyn’ýn annesi, Peygamberin amcasý oglunun zavcesi, Peygamberin canýnýn parçasý, Peygamberin kendisini Fatýma’dan , Fatýma’yýda kendisinden saydýðý(*) Peygamber kýzý Fatýma’mý? Nübuvvetle velayeti birbirine baðlayan Fatýma (s.a)mý?
Ama …! Ama meleklerin daha kendilerine baþsaðlýðý için gelip etrafýnda pervane gibi döndükleri bu iki kutlu insanýn þu anda matem yuvalarýnda bulunmalarý gerekmiyor muydu? Hani müminlerin ve komþularýnýn! Taziye için bir an bile olsa onlarý yalnýz býrakmamalarý gereken þu hurma dallarý ve çamurdan yapýlmýþ küçük kulübeyi andýran nurlu evi kastediyorum.
- Haa... onlarmý?
- Haklarýnýn gaspedildiðini iddia ediyorlar
- Ýddiaamý?
Harun (a.s)’un sözlerine delil istemeyen bir ümmet kendi içlerindeki Harundanmý(*) delil istiyorlar. Ya Fatýma (s.a) Meryemin ilhami (vahyi) sözlerini kendilerine indirilen Yüce Allah’ýn kitabýnda okuyan, Meryemden üstün olduklarýndan þüphe etmeyen bu ümmet, Fatýma’nýn sözlerine delil ve þahitmi arýyor!?
Evet bu iki nedenle! Medine sokaklarýna açýlan kapýlarý birer birer çalýp, biziz biz hani þu Kur’an da bildirilen tertemiz kýlýnmýþ, kirden vü günahlardan Allah tarafýndan (*) arýndýrýlmýþ ev halký. Ne oldu, ne yaptýnýz, ayaðýnýzmý kaydý, dilinizmi sürrçtü, göremezmi oldunuz, bir yalnýþlýk olmalý (*) sizin biz Ehl-i Beytin kapýsýný çalmanýz gerekirken, bizler sizin kapýnýzý çalýyoruz dercesine adeta!…

Ve kulaklarda çu sesler yankýlanýyordu.
- Üzgünüz geç oldu!
Bir baþkasý:
Biz “o na” bey-at etmeseydik elbette sizi reddetmezdik, hemde þimdi. Burada!
- Ümmet ihtilafa düþer diye sözümüzden dönmek istemiyoruz!
Ve bir baþkasý
………………..!
Allah’ým ne diyor bunlar! Ne söylediklerinin farkýndalarmý!?
Ahdi misakmý yapmýþlarda bozmak istemiyorlar. Hem Hakk’a karþý hak olmayandan vazgeçmemekte nasýl bir inanç!

Vakarlý ve aðýr adýmlar sahibi çýktýðý kulübesine geri dönüyordu. Tarihin bundan sonra yaþayýp yzacaðý, sahne ve sayfalarý gören gözlerle önüne bakarak.

……………. § …………

Ve bir aile ile birkaç kiþi bir araya toplanmýþ, bütün gözler Al-i Muhammed (s.a.a)’ýn Ali’sine çevrilmiþ. Ali suskun; boðazda düðüm, gözde diken (*) adeta yaðmalanan mýrasýna bakmakta ne yapmalý, eline zülfikar’ý alýp yeniden savaþ meydanlarýnamý çýkmalý, yada ümmetin! Birlik ve beraberliði, sulh ve selametinin korunmasý ve ümmet arasýna tefrikanýn girmemesi için sabrýmý seçmeli?
Allah’ým ne büyük bir imtihan, ne büyük bir musibet, ne büyük bir bela, ne büyük bir fitne! Bu zulüm ve cehalet karþýsýnda belki Musa (a.s) bile dayanamaz. Ya Ali! Ali sabýr ve suskunluðu tercih ediyor. Ali … Mirasý yaðmalanan Ali !

……………. § ………….

O da ne ………? Þah damarýnýn ilahi önder (*) tarafýndan kesilen sýnýf, ýrk, kabile, akraba, soy, boy bigi organlarýnýn parçalandýðý ……in devine birisi var olan bütün gücünü ve enerjisini harcayarak hayat bahþetmeye, onu yeniden diriltmeye uðraþýyor. Yanýna yardýmýna çaðýrdýðý! Artýsý kendisine yardým etmek için koþan koþana. Kimler yokki dünün mescid kuþlarý bugünün feodalleri olmuþ, bugünün feodalleri yarýnýn kompradörleri olmak için tarifi imkansýz bir yarýþ içinde. Öyle bir yarýþki süt veren devenin memelerini koparýrcasýna yariýþmakta olan güzideler!!!
Ve yüreðinde zerdüþt tapýnaklarýnda tanrý adýna yakýlan ateþgedelerdeki ateþten daha büyük bir ateþle yaþamýný peygamberi kendi eliyle uðurladýðý gün peygamberle gömen Ali! Zülfikarýn kýnýnda paslanmaya yüz tutmasýna müsade eden Ali. Öylece gözlerine bakýyor, gözlerine bakanlarýn.

Bir ses duyuldu, küçük ve sade Beyt-in (Ehl-i Beyt’ýn evi) dýþýnda ama kapý ya yakýn.
- Hey siz evdekiler çýkýn ve katýlýn bizlere yoksa …..!
- Yoksa ne?
- Dünyayý zýndan ederim sizlere, yýkarým baþýnýza baþýnýzdakini (evinizi)
Ne yani zulüm ve sömürü aðýna bir ilmik dahamý atýlmasi gerekiyor? Sisteminize taze kan baðýþýmý yapýlmalý, meþru olmayan varlýðýnýzý meþrulaþtýrmak için. Tanrýyý yeryüzünden kaldýrýp. Tanrý adýna yeryüzüne hakim olabilmenin tek çaresinin tanrýnýn kendi adýna yeryüzüne diktiði niþanelerdenmý faydalanacaksýnýz!?
Suçlu….!
Suçlu. Kim suçlu; sahi suçlu kim? Güçlü olanýn karsýsýna dikilen her ne varsa ; birey, aile, toplum, felsefe, Kitap, Nebi, Resul, Ýmam ve hatta tanrý bile suçludur güçlünün mantýðýnda. Güç ve kuvvet sahibiysen yaptýðýn her eylem haklýlýk kazanýr, makam ve otorite sahibi isen senden baþka her þeyin sana boyun eðmesi gerekir. Zorun ve zer’in (*) varsa herþeyin malikisin demektir bu.
Peki ya Tanrý!
Tanrý mý?
Tanrýnýn kanunlarýný elinden aldýnmý, tanrý varla yok arasýnda birþey!
Bu düþünceler uçuþuyordu Medine sokaklarýnda. Güzel ama anlayamadýðým bir þey var, bunlarý neden anlatýyorsun? Hem ben tarih ve tarihteki olmuþ olgularla pek ilgilenmiyorum. Bunlarý anlamak bana ne kazandýrabilir ki!?
Tarihi ben (biz)’den baþkasý benim adýma yazýyor deyip çýkabilirim tarihin içinden iþte bu kadar!!! …………………………………………?
Ve miras (din) yaðmalandý, emanet (peygamber devleti) bölünüp parçalanmaya yüz tuttu. Ansýzýn galeyana geldi yeryüzünün varisleri olmasý gerekenler. Hiç uyumamasý gerekenler ve ama uykudan bir türlü uyanamayanlar! Olan olmuþtu, elden çýkarýlmamasý gerekenler cýkarýlmýþtý bile. Çeyrek asýr sonra yeniden gözler onu aramaya baþladý, yanýbaþýnda, gözlerinin önünde duraný. Görünmek istemiyordu artýk görülmesi gereken. Çekin benden elinizi, eliniz elime deðmesin (*) diyordu sanki!
Vaveyla, vaveyla …!
Uzandi eller, tutmak istemeyen ellere.
Ne adýna?
Ne adýna olursa …!
Heyhat siz uyandýðýnýzý sananlar hala uykudasýnýz, istediðiniz zülfikarýn çatal aðzýndadýr!(*) Zülfikarlarýnýzýn keskin aðzýnýn altýnda yatmaktadýr demek istiyordu, dedi, diyemedi.
Biliyordu; adalet adý altýnda nice adaletsizliklerin birbirleriyle yeniden el deðiþtirmek istediklerini (*)! Yapýlmýþ yeþil saraylara rakip olmak isteyen hayalet elleri görüyordu ellerine uzanan eller arasýnda. Yeni yeþil saraylarýn taþlarýný taþýtmak istiyordu yakalamak istedikleri ellere!

……………….. § …………………..

Ansýzýn dev yatýrýldý yere, dili kesiliyordu, gözü çýkartýlýyordu (*) eli, kolu, bacaklarý ve daha.!
Ve adalet adýna katledilen adil !!!
Derin bir nefes çekti parçalanmak üzere olan ciðerlerine. Sancýlýydý, sýzlýyordu ama olsun yaþam için gerekli olan havayý tenefüs etti ya.
Yine ayný sahne; ameliyat, tedavi, pansuman yapýlmasi gerken ne varsa yapýldý, yapýlmamasý gerekenler adýna!



Hz. Fatýma-tuz Zehra (s.a):

Bir kadýn ki; deðil sadece dünya ehli, bütün alemlerde örnek alýnan þahsiyet, bir kadýn ki; cennet hurilerinin gýpta kaynaðý, bir kadýn ki; meleklerin makamýna ulaþamadýðý ve ulasamayacagi, bir kadin ki; ne anlatmaya güc yetirilebilir, nede yasayarak makamýna ulaþýlabilinir, bir kadýn ki; onu, onun soyundan baþkasý tanýtamaz. Bizde öyle yapalým ve onun soyundan olan Ümmet-i imam olarak çaða damgasýný vuran Ruhullah-il Humeyni (k.s)’nýn dilinden tanýyalým.




Ýmam’a göre Hazret-i Zehra’nýn –s- Melekuti Kiþiliði:

>
Kaynak:Ýmam Humeyni-k.s- Düþüncesinde Kadýiýin konumu


Hz. Fatýma (s.a)’nýn Ahlak’ý:

>
Kaynak: Ýmam Humeyni-k.-s- düþüncesinde kadýýnýn konumu


Ýnkilapçý (Devrimei) Kadýn Hz. Fatýma (s.a):

Kimsenin Ýmam Ali (a.s) gibi künhüne eriþilemez bir þahsiyetin savunma cesaretini gösteremediði bir dönemde devrimci ruhun ta kendisi olan Fatýma (s.a), taze islam fidanýný eski cahili düzene dönüþtürme entikalarýný anýnda gören Fatýma. Hayretamiz kiþiliðiyle anýnda karþýsýna dikilmiþtir toplumu taþlaþtýrmaya yönelen zihniyetin. Öyle bir zihniyet ki; örmekte olduðu aðýn içeriðini, bir kadýn alarak ancak Fatýma ifþa edebilmiþtir, öyle bir ifþa ki; dünya döndükce bütün zulüm saraylarýnýn planlarýný ifþa ettirecek ilahi ilhamlar birakmýþtýr, Fatýma. Yetinmemiþtir bununla, üç günlük dünya hayatýna bütün insanlýk tarihinin kaderini sýðdýrmýþtýr bu ömre. Ve kendisini feda ederek insanlýða bu devrimden alýnacak ilhamlarla Zehra gülleri toplatacak bahçeler býrakarak gitmiþtir, Fatýma. Hasan’lar, Huseyn’ler, Zeynep’ler ve… Sonsuza dek devam edecek olan kýyam soyu býrakmýþtýr, Fatýma.

Mazlumiyet anasý Hz. Fatýma (s.a)’nýn Çocukluðu:

Ayrý kalýþýnýn kýrkýcý gününün dönüþ günü hediyesi Fatýma. Doðumuna Ýbrahim karýsý Sara, Ýmran kýzý Meryem, Mezahim kýzý Asiye ve Musa bacýsý Gülsüm’ün geldiði Fatýma. Alemlere Rahmet babasý (s.a..a)’nýn Zühre diye tanýttýðý Fatýma.
Hadis’i Þerifte buyurmuþlar ki: > Kensisine açýklanmasý sorulunca: > Hz. Fatýima’ya agýt Al-i Taha yay. S.21


Dünyanýn þirk ve cehalet kültürü içinde yüzdüðü bir dönemde atalarý Ýbrahim ve Ýsmail (a.s)’larýn bir ömür boyu bu kültüre karþý vermiþ olduklarý mücadele beldesinde o kutlu kýzýn babasý dünyaya gelmiþ ve deðerli hayatlarýný o dönemde yeryüzünün en faziletli ve takvalý sý olan Huveylid kýzý Hatice ile birleþtirmiþ. Çeyrek asýrdan beþ-altý yýl az bir süre sonra Hz. Haticenin yaþlýlýk döneminde Sevgi ve fedakarlýk, takva ve cömertlik dolu bir ömürün bereketinin sonucu: Fatýma (s.a)
Deðil sadece arap yarýmadasý, dünya ya ve dünyalýlara; zihnen kýsýrlaþtýrýlmýþ, toplumdan diþlanmýþ, temel hak ve özgürlükleri ellerinden alýnmýþ, düþüncede kendisine yer verilmeyen, insanlýðýn annesi olan kadýnýn yeniden kendisine taze kan baðýþlayan ve yeni bir ruh üflemeye gönderilen: Fatýma (s.a)
Gençliðinin baharýnda biz dünyalýlarýn dünyasýný terk edip gitmesine raðmen, kendi dönemin de ve kendisinden sonraki tüm zamanlarda örnek alýndýðýnda insana hep baharlar yaþatacak bir yol çizen: Fatýma (s.a)
Kýzgýn arabistan çölünde ve bedevi arap toplumunda çok özel bir itiana ile yetiþen ve yetiþtirilen eþi benzeri bulunmayan bir çiçektir: Fatýma (s.a)
Deðil sadece onun ve ondan sonraki zamanlarda, Adem’ý beseriyetin yeryüzüne inmesiyle birlikte böyle bir çocuk inmemisti yeryüzüne iste: Fatýma (s.a)
Belki sevgi ve merhamete baþkalarýndan daha çok muhtaç olan o minik kýz; babasýnýn tek teselli ve sýðýnaðý olan Annesinden sonra babasýna þevkat ve merhamet dolu yüreði ve elleriyle koþan çocuk: Fatýma (s.a)
Akranlarýnýn bakýma muhtaç ve oyun oynamaktan baþka bir düþüncelerinin olmadýðý bir yaþta babasýna ve kendisine annelik görevini üstlenen bir çocuk: Fatýma (s.a)
Bütün hýrs ve hýrçýnlýðýyla Muhammed (s.a.a)’ý mesaja karþý topyekün savaþan Dar-un Nedve-i zihniyet ve þahýslara karþý yalnýz baþýna babasýný savunma ve koruma görevi üstlenen kahraman: Fatýma (s.a) Örnek alýndýðýnda Allah’ýn kendi kitabýnda belirlediði ideal kadýn numunesi Fatýma (s.a).








Ýmam Rýza (a.s)’dan

Muhammed bin Sabýk þöyle diyor: Ýmam Rýza (a.s) buyurdu : ’Babam, babasý Cafer bin Muhammed (a.s)’dan, o da babasindan ve o da ceddinden Imam Ali (a.s)’in söyle buyurdugunu nakletti: Evlenmeye karar vermistim ama, bu konuyu Peygamber (s.a.a)’e acmaya cüret edemiyordum. Bir süre bu mevzu gece gündüz hep aklimdaydi. Nihayet bir gün Resul-ü Ekrem’in huzuruna vardigimda hazret „Ya Ali!! Diye buyurdular. Ben de : !Buyurun ey Allah’in elcisi!“ dedim. Resulullah (s.a.a): „Evlenmeye ragbetin var mi? diye sordu. Ben de cevaben:“Allah Resulü daha iyi bilir“ dedim. Resulullah (s.a.a)’in Kureys hanimlarindan birini benimle evlendirecegini zannettim. Fatima (s.a) ile evlenme firsatini kacirmaktan endiseliydim. Hicbir seyden haberim olamdigi bir halde hazret beni yanina cagirdilar, be de Ümmü Seleme’nin evinde huzurlarina vardim. Bana bakinca yüzü parladi (sevindi) ve tebessüm etti; öyle ki, dislerinin parladigini gördüm. Hazret bana:“Ey Ali, müjde! Allah (c.c) beni mahzun etmekte olan senin evlenme isini kendi üzerine aldi“ diye buyurdu. Ben: „Bu is nasil oldu ey Allah’in resulü, dedigimde söyle buyurdular: „Cebrail (a.s) cennet sümbülü ve cennet karanfili ile bana geldi ve onlari bana verdi. Ben onlari alip kokladim ve Cebrail’e; ey Cebrail bunun sebebi nedir, dieye sordum. Cebrail söyle dedi: Allah-u Teala cennette bulunan meleklere ve diger cennet ehline bütün cennetleri: agac, nehir, meyve ve saraylariyla beraber süsleyip donatmalarini emretti. Cennet rüzgarlarina cesitli cesitli güzel kokularla esmelerini emretti. Cennet hurilerine de „ta-ha“, „ta-sin“ ve „ha-mim-ayn-sin-kaf“ sonra bir münadiye söyle nida etmesini emretti: Ey benim meleklerim ve ey cennetimin sakinleri! Sahit olun ki, Muhammed (s.a.a)’in kizi Fatima’yi. Ali bin Ebu Talib ile evlendirdim. Bu isten dolayi hosnut ve raziyim; bu ikisi birbirlerinindir.“
Sonra Allah, melekler icin de belagatta üstüne olmayan „Rahil“ adli melege bir hutbe okumasini emretti. O da yer ve gök ehlinin okuyamadigi bir hutbe okudu. Ardindan bir münadiye söyle seslenmesini emretti: „Ey benim meleklerim ve ey cennetimin sakinleri!
Muhammed (s.a.a)’in habibi Ali bin Ebu Talib (a.s)’i ve Muhammed (s.a.a)’in kizi Fatima’yi tebrik edin. Cünkü ben, onlara hayir ve bereket verdim. „Rahil: „Ey rabbim, dedi. Cennette ve katinda gördügümüzden baska onlara verdigin bereket nedir?“ Allah-u Teala söyle buyurdu: „Onlara ihsan ettigim berektimden bazilari sudur ki, onlari sevgim üzere bir araya topluyor ve yaratiklarima hüccetim olarak kiliyorum. Izzet ve celalime andolsun ki, onlardan öyle bir nesil ve evlatlar vücuda geirecegim ki, onlari yeryüzünde hazinedarlarim ve hikmetimin madenleri kilacagim; peygamber ve resullerden sonra da onlarla yaratiklarima delil gösterecegim.“
Öyleyse müjde ey Ali! Ben de Allah-u Teala’nin evlendirmesi üzerine kizim Fatima’yi seninle evlendirdim. Allah’in onun icin razi olduguna ben de raziyim. Simdi esinin elinden tutuver ki, sen ona benden daha kayiksin. Cebrail bana haber verdi ki cennet ve cennet ehli, sizi cok arzuluyorlar. Eger Allah, sizin neslinizden halka hüccet karar kilmak istemeseydi cennet ve cennet ehlinin sizinle ilgili bu isteklerini kabul ederdi. Sen ne iyi bir kardes, ne iyi bir damat ve de iyi bir dostsun! Allah’in hosnutlugu sana yeter.
Bu sirada Ali (a.s) söyle dedi : „Allah’im! Bana verdigin nimete sükretmemi bana ilham et!“ (Neml/19) Res’ul-ü Ekrem de amin dedi. ( 1 Fußnote)
Bu hadis (Arapca metindeki tarikle), diger yolla da Hz. Ali bin Ebu Talib (a.s)’dan nakedilmis, baslangicinda da söyle denilmistir: „Hazret buyurdu: Fatima (s.a) ile evlenmeye karar vermistim ama, konuyu Peygamber (s.a.a)’e acmaya cüret edemiyordum ... (hadisin sonuna kadar da ayni olarak devam eder).
Yukaridaki hadisin bir baska rivayet yolu da var ki „Medinet’ül ilim“ kitabinda zikredilmis.

Hüseyin bin Halid, Imam Riza (a.s)’dan, o da muhterem babalarindan ve onlar da Ali (a.s)’dan söyle buyurdugunun naklederler: „Resulullah bana buyurdular: Ey Ali! Kureys büyüklerinden bir kismi Fatima’nin seninle evlenmesi konusunda beni kinadilar ve dediler: „Biz onu senden istedik ama, sen vermedin; tutup Ali ile evendirdin!“ Ben de onlara dedim ki; Allah’a andolsun, bu isi ben yapmadim. Allah (c.c) onu size vermedi ve Ali ile evlendirdi. Cebrail bana gelerek söyle dedi: Ey Muhammed! Allah buyuruyor: „Eger Ali’yi yaratmasaydi, Adem’den insanligin sonuna kadar yeryüzünde kizin Fatima’ya es olabilecek birisi bulunmazdi.“ Hadis pinari




Hz. Fatima (s.a)’nin Meshur Hutbesi:

Elbette Hz. Fatima’nin Faziletleri bilindigi üzere anlatilip yazilmakla bütünüyle idrak edilemeyecegi malumumuzdur. Bunlarla birlikte tarihcilerin o hazretten kaydettikleri hutbeyi bir kezde bizim aktarmamizin yerinde bir isabet olacagi ve bu vesile ile hutbedeki belagat, kendisine ilham edilen nimetler, tevhid, nübuvvetin aciklanisi, kitabin hikmeti ve... Gibi inceliklerin ne tür zerafetle islendigini kismen de olsa yakalayabilme temennisi ile.


Ebu Bekir, Fedek arazisini Fatima’dan almayi kararlastirdiginda bu haber Hz. Fatima’ya ..... hizmetcilerinden olusan bir grup hanimin esliginde hareket etti. Yürürken etekleri yere cekilen uzun bir elbise giyinmisti ve yürüyüsü Hz. Resulullah’in (s.a.a) yürüyüsünden farksizdi. Gelip Ebu Bekir’in bulundugu yere ulasti. Ebu Bekir muhacirler ve ensardan olusan bir kalabaligin icersinde bulunuyordu. Hz. Fatima’yal halk arasina bir perde asildiktan sonra (Resulullah’in mezarinin basinda) oturdu ve hickirarak aglamaya basladi. Ordakiler de onun aglamasiyla aglamaya basladilar. Meclisi büyük bir hüzün kapladi. Sonra Hz. Fatima (s.a), aglamayi kesip biraz öylece sessiz durdu. Halkin figani dinip galeyani yatisinca. Allah’a hamd ve sena edip ve Resulüne salat göndererek sözebasladi. Halk tekrar aglamaya basladilar; durduklarinda konusmasini sürdüreerk söyle buyurdu.
„Allah’a hamd olsun verdigi nimetleri icin ve ona sükürler olsun ilham ettigi hidayetlerden ötürü ve ona senalar olsun, sunmus oldugu essiz ve benzersiz yaygin ihsanlari ve verdigi bol ve kami baislari ve lütfettigi tüm nimetleri icin. Nimetleri sayilmaz ve nimetlerin sürekliliginin sükrü eda edilmez ve ebedi oluslari idrak olunabilmelerini imkansiz kilar. O, nimetlerini daha da arttirmak icin kullarini sükretmeye cagirmis ve nimetini bollastirarak da mahlukatindan ona hamd etmelerini istemis ve (kiyamette) benzerlerine davet ederek ihsanini (salih insanlara) iki kat kilmistir.
Sehadet ederim ki, Allah’tan baska bir ilah yoktur, tektir, ortagi yoktur, o Allah ki, Tevhid kelimesinin te’vilini (esas ve özünü) ihlas kilmistir ve kalplere ona bagliligi yerlestirmistir ve ............. imkansizdir. O Allah ki, önceden olan bir seye dayanmadan ve bir es ve benzere öykünmeden, yaratiklari yaratmaya muhtac degilken ve yaratmada kendine bir yarari yokken, kendi güc ve
Mesiyetiyle her seyi var etti. Sadece hikmetinin saglamligini bildirmek ve itaati hususunda uyarmak ve kudretini asikar etmek ve mahlukatini kulluga cagirmak ve cagrisini güclü kilmak icin onlari vücuda getirdi. Sonra da kullarini kendi gazabindan korumak ve onlari cennetine .....
Ve sehadet ederim ki, babam Muhammed, O’nun kulu ve resulüdür. Allah, onu peygamber hatta mahluklar gayb aleminde korkunc perdeler altinda sakliyken ve yokluk sinirinin esiginde bulunurken onu Ahmed (yani begenilmis)olarak isimlendirmistir. Cünkü Allah, islerin nihayetini ve hadiselerin akisini bilir ve takdir ettigi seylerin yerlerine vakiftir. Allah emrini tamamlamak ve kendi hükmünü gecerli ve kesin kilmak, kesin kildigi kaderlerini icra etmek icin onu peygamber olarak gönderdi.
(Resulullah (s.a.a) meb’us oldugunda). Insanlar cesitli dinlere bher grup kendi atesinin cevresinde toplanmis bulunuyorlardi, putlara tapiyor, ama Allah’i tanimalarina ragmen (bilerekten) onu inkar ediyorlard. (Böyle bir dönemde) Allah Teala, Muhammed’in (s.a.a) nuruyla onlarin, üzerine cökmüs karanliklari aydinliga cevirdi. Kalplerdeki (küfrün) dügmelerini cözdü; gözlerden saskinlik perdelerini giderdi. Böylece peygamber ((s.a.a), insanlar arasinda hidayet isini üstlendi ve sonra onlari sapikliklardn kurtardi ve kör olan gözleri acti. Saglam dine dogru onlari hidayet eyledi ve dogru yola onlari davet etti.
Bunlardan sonra Allah, peygamber’inin kendi istek ve ragbetiyle onu, bbu dünyadan alip kendisine dogru götürdü. Böylece Hz. Muhammed (s.a.a), bu dünyanin zorluklarindan kurtulup yüksek meleklerin esliginde Rabbi’nin rizasiyla kusatildi ve yüce mülk sahibi Allah’in civarina eristi. Allah’in salati, selami, rahmet ve bereketleri, kendi peygamberi ve vahyinin emini ve kullari arasinda sectigi ve begendigi ve razi oldugu babama olsun.

Sonra mecliste bulunanlara bakarak söyle dedi:

„Ey Allah’in kullari, sizler onun emir ve nehiylerinin muhatabi, dinin ve vahyin tasiyicilari ve Allah’in kendi nefislerine emin kildigi kimseler ve ümmetlere dinin tebligcilerisiniz. Allah tarafindan hak bir önder (olan Kur’an) sizin aranizdadir. O, Allah’in size sunmus oldugu bir ahittir ve halef olarak biraktigi bir emanettir. O, Allah’in natik kitabi, sadik Kur’an-i yüce nuru, parlak isigidir. Basiretleri (hidayetleri) asikardir. Sirlari münkesef aciktir. Zahirleri aydindir. Ona uyanlara gipta olunur. Kur’an kendisine uyani, Allah’in rizasina götürür, ona kulak vereni kurtulusa erdirir. O Kur’an vasitasiyla Allah’in aydin hüccetleri, aciklanmis azimetlerine (farzlarina), sakindirilmis haramlarini, belli nisanelerine, yeterli burhanlarina, yapilmasi istenmis faziletlerine ve kullara hibe edilen ruhsatlarina ve yazili seriatlarina ulasilir.

Sonra Hz. Fatima, Kur’an-i Kerim’de yer alan seriati aciklayarak söyle buyurdu.

Allah, imani sizler icin sirkten temizlenme vesilesi kildi. Ve namazi, kibirden uzaklasmaniz ve zekati, nefsin yücelmesi ve rizkin cogalmasi ve orucu, ihlasi sabitlestirmek ve hacci, dinin temellerini saglamlastirmak ve adaleti, kalpleri birlestirmek ve bize itaati, dinin düzelmesi ve nizami icin farz kildi. Ve imametimizi tefrikadan kurtulmak, cihadi Islam’a izzet kazandirmak, sbri, mükafati hakketmek, emr-i bil marufu tüm halkin maslahatini korumak ve valideyne (baba ve anneye) iyiligi, Allah’in gazabindan kurtulmak icin farz kildi. Ve sila-i rahim yapmayi (akrabalarla iyi iliskide bulunmayi) sayilarin cogalmasina vesile eyledi. Ve kisasi kanlarin dökülmesini önlemek, nezre (adaga) vefa etmeyi, Allah’in bagisina ehil olmak ve tarti ve ölcüleri eksiltmeyip hakkinca tutmayi, amllarin degerinin korunmasi icin farz kildi. Ve sarap icmeyi, (kullarini) pisliklerden temizlemek icin nehyetti ve baskalarina zina nisbetini vermekten kacinmayi, lanetten korunmak ve hirsizliktan uzak durmayi iffet kazanmak icin emretti. Ve sirki, onun rabligina olan inancin halis olmasi icin haram kildi.

„(Ey inananlar,) Allah’tan ahkkiyla korkun ve ancak müslümanlar olarak (Allah’a teslim oldugunuz halde) ölün!“ Al-i Imran/102 „Allah’in emir ve nehiylerine itaat eyleyin. Gercekten Allah’tan kullari icinden ancak alimler korkar.“ Fatir/28
Sonra söyle dedi:
Ey insanlar, bilin ki ben Fatima’yim ve babm Muhammed’dir (s.a.a). Bu sözü ben tekrar tekrar sizlere söylüyorum. Sözlerim haktir ve yaptigim iste batil bir yön yoktur. (Allah Teala buyuruyor ki) „Gercekten size kendinizden olan öyle bir peygamber geldi ki, sizlerin ugradiginiz cetinlikler ona agir gelir, o size pek düskün ve mü’minlere sefkatli ve merhametlidir.“ Tevbe/128

Eger Muhammed’i (s.a.a) tanisaniz; onun, sizin hanimlarinizin babasi degil, benim babam
Oldugunu ve sizin erkeklerinizin degil, benim kocamin (Hz. Ali’nin) kardesi oldugunu görürsünüz. Onal olan nisbet ve yakinlik ne güzel bir nisbettir. O peygamberligi uhdesine alip, halki Allah’in azabindan korkuttu. Müsriklerin yolundan yüz cevirdi. Sirkin belini kirip, onlarin nefsini kesti ve halki hikmet ve güzel nasihatle Rabb’inin yoluna cagirdi, putlari kirdi, küfrün önderlerini yüzüstü yere serdi. Sonunda kafirler toplulugu bozguna ugrayarak ardlarina dönüp kactilar; gecelerin karanligi, sabahin aydinligi ile yarildi ve hakkin özü ortaya cikti; dinin önderi konusmaya basladi; seytan sözcülerinin sesi kesildi, nifakin taci yere düstü, küfür ve azginligin dügümleri cözüldü. Sizler de ibadetten, oructan karinlari ac, yüzleri ak olanlarla beraber ihlas kelimesini söyler oldunuz.
Sizler Hz. Resul-i Ekrem gelmeden önce ates dolu bir ucurumun kenarinda idiniz, (o halinizle) tasin dibinde kalan, hemen icilip tüketilecek olan bir yudum suydunuz ; ac kisinin firsat gözetmeden kapip yiyecegi bir lokmaydiniz (düsmanlarin) ayaklari altina düsmüs bir tiplumudunuz. Ictiginiz deve sidigiyle dolmus ve hayvan pisligiyle kokusmus cöllerdeki cukur suyu idi. Yediginiz dabaklanmamis deriyle hazirlanan yemekti. Asagilik bir hale düsmüstünüz, insanlarin saldirip sizi yok etmesinden korkuyordunuz. Bütün bunlardan ve güclülerin belasina ugradiktan, Arab’in kurtlarina lokma olduktan, kitap ehlinin azginlarina tutsak düstükten sonra sizleri Allah Tebareke ve Teala babam Muhammed (s.a.a) vasitasiyla kurtardi. Bundan sonra ne zaman müsrikler savas atesini yaktilarsa, Allah onu söndürdü ve ne zaman seytan kendi boynuzunu cikardiysa ve müsriklerden bir grubun agzi acildiysa (Peygamber s.a.a) kardesini (Hz. Ali’yi) tehlikenin önüne cikarip müsriklerin agzini tikadi. Hz. Ali de düsmanlarin basini ezmedikce ve yakilan atesin alevini kiliciyla söndürmedikce geri dönmezdi. O Allah’in zati icin zahmete katlanan, Allah’in emrinden ciddiyet gösteren, Resulullah’in yakini ve Allah’in velilerinin efendisidir. O hak yolunda kollarini sivayarak, iyilik istiyor, ciddiyetle calisarak bu yolda zahmete katlaniyordu. Ama siz (o dönemde) rahat bir yasayis yolunu secip asayis ve emniyet icersinde hayatinizi sürdürüyordunuz ve bizlerin basina gelen belalarin sonucunu bekliyordunuz ; neticenin kimin yararina olacagini ögrenmek istiyordunuz ; savaslara katilsaniz da düsmanla karsilastiginizda geriye dönüp kaciyordunuz.
Allah Teala, Peygamber’ine enbiyanin bulundugu, yani seckinlere ayirdigi makama yücelmeyi kararlastirdiginda sizlerdeki nifak dügümleri asikar oldu, din gömlegi arti yiprandi ; kendini gizlemis olan azginlar nutka geldi ve cansiz kalmis düsmanlar harekete gecti ; batil ehlinin önderleri kükremeye basladi ve sizin aranizda deger kazandilar. Seytan basini kendi yuvasindan cikarip sizleri kendisine dogru cagirdi. Sizlerin onun davetini kabullenmeye ve aldanmaya meyilli oldugunuzu gördü ; sonra sizi tahrik etti ve sizleri hafif buldu ve sizleri kiskirtti, siz de hemen galeyana geldiniz. Böylece sizler baskasinin devesini (kendi deveniz olarak) dagladiniz ve (onu) baskasina ait cesmeye sürdünüz (yani baskasina ait olan hilafete el koydunuz). Bütün bunlara henüz Resul-i Ekrem’in vefatindan kisa bir süre gecmeden ve henüz kalbimizin yaralari tazeyken, yüregimizin cerahati iyilesmeden, hatta Res’ul-ü Ekrem’in cenazesi defnedilmeden tesebbüs ettiniz. « Fitne cikmasindan korkuyoruz » diye bu islere kostular. « (Oysa) Iyi bilin ki (bu isleriyle), tam fitnenin ortasina düsmüslerdir. Gercekten cehennem, kafirleri (her taraftan) kusatmistir. » Tevbe/49
Heyhat ! Size ne olmustur ? Ve (haktan dönüp), Allah’in kitabini kirakip nereye yönelmissiniz ? Oysaki onda olan hakikatler zahir, ahkami nurlu, nisaneleri belirir






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn bilimsel ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kültürel Ýslam, Yerini Öz Ýslam’a Býrakmamak Ýçin Direniyor
28. Dehe-i Fecr'e Girerken!

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Dost Ýçin [Þiir]
Serzeniþ [Þiir]
Bizde Ne Anne'ler Var [Þiir]
Ne Ýnsanlar Gördüm [Þiir]
Ey Gazzeli Cocuk! [Þiir]
Ayrýlýk Senfonisi [Þiir]
Hatýram! [Þiir]
Namus'un Adýna! [Þiir]
Hum Kýyýsýnda Bir Gece [Deneme]
Muhammed Can S. Demirtaþ'a Soruyor [Eleþtiri]


Mehmet CAN kimdir?

. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet CAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.