..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Uygarlýk, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayýda artmasýdýr -Mark Twain
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gerilim > Bünyamin Bayansal




21 Aralýk 2006
Aklýn Uçurumlarýnda Seksek  
Bünyamin Bayansal
"Üçten geriye doðru sayacaðým... Üç... iki... bir..."


:BEDJ:


"Üçten geriye doðru sayacaðým...
Üç... iki... bir..."





     Yankýlý bir ses duydu, yataðýnýn köþesine iyice büzülürken. Bir yatak deðildi aslýnda üzerinde yattýðý. Duvara zincirle baðlanmýþ demir bir plaka üzerinde, eski birkaç sünger ve sidik kokan bir battaniye. Kendini sýkýp iyice büzülmeye çalýþýyordu, çünkü; içinde bulunduðu bu mahzenden bozma hücre, çok soðuktu. Özellikle gecenin bu saatinde duvarlardaki nem, sanki havayla birleþiyor genç kýzýn ciðerlerine doluyordu ki genç kýz zamanýn gece yada gündüz olduðunu ancak havadaki ýsý deðiþiminden anlayabiliyordu. Belki de tam tersiydi, gerçi kýz bunu düþünecek durumda deðildi, yinede düþünüyordu. Ýlk zamanlar, günde bir kaç kez demir kapýnýn altýndan atýlan kuru ekmekle zamanýný tayin etmeye çalýþýyordu. Ekmeklerin, gündüz bir kaç saat arayla atýldýðýný düþündü, sonradan bunun gece de olabileceði ihtimali; belirlediði zaman kriterlerini geçersiz saymasýna sebep oldu. Günler geçtikçe bulunduðu hücrenin belli aralýklarla havasýnýn deðiþtiðini fark etti. Elbette yine iðrenç kokuyordu ve her zaman ilik donduracak kadar soðuktu. Ancak soluk alýp verirken havadaki nem oranýnýn deðiþtiði hissedilir ölçüde fark ediliyordu. Kýz bunun üzerine ciddi ciddi düþündü. Acaba gündüz hava ýsýndýðýnda mý havadaki nem hissedilirdi, yoksa gece ayazýnda mý ? Daha dikkatli dinlemeliydi Coðrafya derslerini. Çünkü Coðrafya hocasý Zekiye haným –öðrenciler ismindeki zeki kelimesiyle dalga geçerlerdi, çünkü orta yaþlý kadýnda zekanýn esamesi yoktu- derste, ýsýnan yada soðuyan havanýn nasýl genleþtiðini ve havadaki nemi ne derece etkilediðini defalarca anlatmýþtý. O zamanlar aklý nerdeydi ki bu gen kýzýn ?
     Yankýlanan ses aðýr aksak yaklaþýyordu. Çok geçmeden bunlarýn adým sesleri olduðunu anlamýþtý genç kýz. Aslýnda her seferinde ayak sesleri olduðuna emindi fakat yine de kendini avutuyordu. Çünkü tam anlamýyla ümidini yitirmiþti artýk. Koridordan –genç kýz oranýn ince uzun bir koridor olduðuna emindi- gelen ayak seslerinin tek düzeliði genç kýzý rahatsýz ediyordu. Yediði küflenmiþ ekmeðin tadý aynýydý, mahzenin ayný köþesine iþiyordu ve keskin dýþký kokusunu ayný köþeden duyuyordu. Hatta ilk zamanlar bunun üzerine de düþünmüþtü. Bacaklarýnýn arasýndan topraksý betona damlayan beyaza dönük sidiðin -uzunca bir süre yalýn ayak olduðu için ayaklarýný üþütmüþtü, böbrekleri daha hýzlý çalýþmaya baþladýðýndan saatte bir kaç kez iþemek zorunda kalýyordu ve sidiðinin rengi açýlmýþtý- ayaklarýnýn arasýdan gidiþine bakarken nasýl olsa yakýnda oradan çýkacaðýný, þayet çýkamazsa bile en azýndan kokuya alýþacaðýna emindi. Ne yazýk ki öyle olmadý. Ne kadar zamandýr orada olduðuna emin olmasa da, “Belki bir yýl olmuþtur” diyordu kendi kendine. Bir koca yýldýr buradayým diye düþündüðü çok oluyordu. Ýçinde bulunduðu durum itibariyle aklýna gelen sýradan bir fikre bile, bir süre sonra sanki baþkasý söylemiþçesine inanýyordu. Bu nedenle zaman zaman bunun ince hesabýný yapmaya çalýþsa da her hangi bir zamanda sorsanýz, bir yýldýr orada olduðunu söylerdi.
     Duvarlarý elle yada küçük bir kazmayla oyularak oluþturulmuþ hücrede, geçirdiði onca zaman içerisinde genç kýz, kendi içinde bir benlik daha yarattý. Buna modern Psikoloji, bir çeþit hastalýk gözüyle bakarken, yerin yedi kat dibi olduðu muhtemel bu mahzende, kýzýn hayatta kalmasýný saðlayan en önemli durum oldu. Hapsedildiði ilk zamanlar, kendi kendiyle konuþmaktan kaçýndý. Çünkü o ara daha önemli iþleri vardý. Sesini dýþarýda birilerine duyurabileceðini ve imdat çaðýracaðýný düþündü. Bir süre ciðerleri parçalanana kadar baðýrdý. Sonra bunun faydasý olmayacaðýna ikna olmaya baþlamýþtý ki etrafýný fark etti. Elbette bu farkýna varýþ birkaç saat içinde gerçekleþmedi. Genç kýzýn ciðerleri oldukça dayanýklý çýkmýþtý. Günlerce yemeden içmeden baðýrmayý baþarmýþtý. Ta ki bitkin düþüp açlýðýnýn ve yorgunluðunun farkýna varana kadar. Bunu fark ettiði ilk anda uyumak istedi. Duvara zincirlerle tutturulmuþ uzunca sac plakayý gördü. Üzerinde öylece atýlmýþ, bir battaniye vardý. Demirin altýnda ise bir birkaç eski, yüzleri parça parça olmuþ sünger duruyordu. Paytak adýmlarla elinin birini saca koyarak destek aldý. Eðilip yerdeki süngerleri tuttuðunda, süngerlerden yayýlan dayanýlmaz kötü kokuyu aldý. Kokunun burun deliklerinden içeri girip henüz nefes borusuna ulaþtýðý esnada, eþ zamanlý olarak genç kýzýn midesinden bir öðürtü koptu. Ancak o kadar yorgun hissediyordu ki, kusmak için bile kendinde güç bulamadý. Ýç organlarýnýn kasýlmasýyla yaþadýðý sýkýntýnýn verdiði öfke yerdeki süngeri kendine doðru sertçe çekmesine neden oldu. Birden süngerin etrafýnda bir þeyler kaçýþmaya baþladý. Genç kýz, gözlerinin bile yorgunluktan etrafý tam seçemediðini o an fark etti. Elbette kaçýran þeylerin ayakkabý büyüklüðünde sýçanlar olduðunu daha karartýlarýný görmeden anlamýþtý. Çünkü çýkardýklarý tiz sesler kulak týrmalýyordu. Kýz doðrulup süngeri havada bir iki kez silkeledi. Sonra sac planýn üzerine attý. Battaniyeyi süngerin altýndan çekerek, doðruca süngerin üzerine devrildi. Vücudunun süngere gömülmesiyle, tahammül edilemez keskinlikle bir koku yayýldý etrafa. Kýz bu iðrenç kokuyu bir kaç soluk boyunca, tüm nefesiyle ciðerlerine çekti. Ancak yorgunluðu bu duruma aldýrmasýný engelliyordu. Gözleri yavaþça kapandý.
     Uyandýðýnda yattýðý gibiydi. Deðil daðýnýk yatmak, kýlýný bile kýpýrdatmamýþtý. Annesi bu durumu görse kesin aðlardý. Çünkü genç kýz, özellikle uyurken, yuvarlak kocaman yataðýný savaþ alanýna çevirmesinden sonra burada böyle uysal olmasý, kapý gýcýrtýsýna bile aðlayan annesini göz yaþlarýna boðardý.
     Kýz gözlerini açtýðýnda artýk baðýrýp çaðýrmanýn anlamsýz olduðunu biliyordu. Kim bilir nerede, hangi deliðe sokulmuþtu? Kapýnýn altýndaki ekmek yýðýnýný fark etti. Kapýnýn üzerinde küçük bir delik vardý. Ekmekler belli ki o delikten atýlýyordu, çünkü hepsi o büyüklükte kesilmiþti. Yerinde doðrulmaya çalýþtý. Soluk alýp verirken, ciðerlerinin onca baðýrýþ çaðýrýþ üzerine ne kadar yorulduðunu hissediyordu. Her soluk aldýðýnda göðüs kafesi aðrýyor ve sanki daha önce alýp verdiði soluk miktarýný unutmuþçasýna düzensiz nefes alýyordu. Sýçan diþlerinin küçük izleriyle dolu süngerin üzerinde doðrulduðunda bu soluklarýnda ki düzensizlik kýsa bir baþ dönmesine neden oldu. Sonra yerinden kýpýrdanýp ekmeklerin yanýna hareket etmek istedi. Baþýyla ekmeklere biraz yaklaþtýðýnda, üzerlerindeki açýk yeþil küf tabakasýný fark etti. Ancak o an hiçbir þey düþünemiyordu. Zoraki kýpýrdanýþlarla yerinden tamamen doðrularak ayaklarýný yere bastý ve ani bir hakerektle ayaða kalktý. Baþý þimdi daha þiddetli dönüyordu fakat, bu alýþýk olduðu bir baþ dönmesiydi. Günlük hayatýnda tansiyonuna pek dikkat etmezdi, ayrýca sýký bir sigara tüketici olduðundan buna benzer baþ dönmelerini sýk yaþýyordu. Elbette bu dönmenin tanýsý tam konulamazdý. Yani açlýktan, yorgunlukta, içerideki bu pis kokudan, kýsacasý her þeyden olmuþ olabilirdir. Kýz ekmeklere doðru bir iki adým attý, sendelemiyordu. Nihayet ekmeklerin önüne gelip diz çöktü. Ekmek yýðýnýnýn kýpýrdandýðýný fark etti. Ýlk baþta bunun bir göz yanýlmasý olduðunu düþündü çünkü, açlýðýnýn ve yorgunluðunun farkýndaydý. Aldýrmadan elini ekmek yýðýnýn üzerine attý. Niyeti altta kalan ekmeklerin küflenip küflenmediðine bakmaktý ama ekmek yýðýnýn arasýndan ayaklarýnýn dibine atlayýp oradan hücrenin karanlýk tarafýndaki þarap raflarýna kaçan sýçanýn korkusuyla geri irkildi. O an öfkeyle ayaða kaltý ve etrafýna baktý.
     Duvarlardan sular damlýyordu. Artýk rutubet, genç kýzýn yüzüne çarpar derecede hissettiriyordu kendini. Hücre yarý aydýnlýktý. Genç kýzýn sözde yataðýnýn olduðu köþe -ki hemen bir kaç adým karþýsýnda hücrenin küçük demir kapýsý var- aydýnlýkken, genelde genç kýzýn tuvalet ihtiyacýný gidereceði, eski, dökük þarap raflarý olan diðer tarafsa karanlýktý. Zeminde her yan sýçan pisliði doluydu. Ayrýca öncelerden döküldüðü belli olan zemindeki beton, zaman içerisinde rutubetinde etkisiyle topraklaþmýþ, parça parça olmuþtu. Genç kýz kendi üzerine baktý. Üzerinde, bir zamanlar beyaz olan ama þimdi pislik rengi olarak tanýmlanabilecek renkte, uzun kollu bir gömlek, ayrýca en yakýn arkadaþýyla ayný olsun diye oldukça pahalý bir dükkandan satýn aldýðý siyah, tozlanmýþ bir eþofman altý vardý. Bir anda gömleðinin altýndan belli olan, bej rengi sutyenini fark etti. Bir an küçük bir rahatlama hissetti. Ýlk zamanlar bu rahatlamanýn nedenini tam anlayamadýysa da sonradan durumu kavradý. Þöyle ki; hala üzerinde olan ve sadece zaman zaman havalanmasý için çýkardýðý bu sutyen ilik yerinden arýzalýydý. Dolayýsýyla kendinden baþka herhangi biri onu açmakta epeyce zorlayacak yada koparacaktý. Sütyenin hala göðüslerinde olduðunu bildiði için, genç kýz tacize uðramadýðýný düþünmüþtü. Ancak birden külotu gelmiþti aklýna. Derhal eþofmanýný indirdi. Bacaklarýnýn arasýndan kanýn henüz külotuna deydiðini gördü. “Bir bu eksikti” dedi kendi kendine. Regl olmuþtu, bununla birlikte ilk kez kendi kendine konuþmuþtu. Ayrýca açtý ve neden getirildiðini bile, dahasý ne olacaðýný bile bilmediði çok kötü kokan bir hücredeydi.
     Ayak sesleri artýk kapýnýn ardýnda duyuluyordu. Her adýmýn yankýsý, genç kýzýn diðer benliðini harekete geçiriyordu. “Bir bu eksikti” cümlesiyle doðan, zaman içerisinde kýzýn kendi içinde kendine bir arkadaþ olarak yarattýðý diðer benliði gelenin yine tehlikeli olmadýðýný, belli ki küflenmiþ ekmek yahut, kuyu suyu getirdiðini telkinli yordu. Kýz yattýðý yerde büzülmeye devam etti.
     Bazen diðer benliðiyle koyu sohbetler ediyordu. Her ne kadar ilk zamanlar bu iletiþimi içten içe kursa da, artýk yüksek sesle konuþuyordu kendiyle. Bazen anýlarýný anlatýyordu, bazen de geleceðe iliþkin anýlar yaratýyordu. Neden oraya kapatýldýðýna iliþkin onlarca fikir üretmiþlerdi birlikte. Kimini zaman sonra yok saymýþlar, kimine iyiden iyiye inanmýþlardý. Ailesini hatýrlardý bazý zamanlarda genç kýz. Kondüktör olan babasýný, evde sürekli temizlik yaptýran annesini, giydiði her þeye karýþan erkek kardeþini. Bir gün sevgilisini hiç hatýrlamadýðýný fark etti. Elbette bu deliðe týkýldýðýndan beri cinsel anlamda bir duygu yoðunluðu yaþamamýþtý ancak, yinede duygusal olarak baðlý olduðu ve dýþarýda deli gibi sevdiðini sandýðý bir sevgilisi vardý. “Demek ki ben gerçekten aþýk deðilmiþim” dedi diðer benliðine bunlar aklýndan geçerken. Ama neden gerçek hayatta böyle hissetmiyordu. Bunun cevabýný kendi de bilmiyordu.
     Kapýnýn demir sürgüsü þiddetle çekildi. Kýz iyice duvarýn dibine sinmiþti. Sürgünün çýkardýðý sesten anlaþýlýyordu ki bu ekmek atmak için kullanýlan küçük kapaðýn sürgüsü deðildi. Kýz bunun farkýna varana dek kapý çoktan aralanmýþtý bile. Kapýnýn açýk olan kenarýndan içeriye çok güçlü bir ýþýk sýzdý. Bir anda mahzenin her yaný bembeyaz bir ýþýðýn etkisi altýnda kaldý. Kýz o anda oraya nasýl getirildiðini hatýrlamadýðýný fark etti. Ýlginç olansa bunu o zaman dek hiç düþünmemiþ olmasýydý. Gözlerini kýsarak kapýya doðru baktý. Kapýnýn olduðu duvar güneþ gibi parlýyordu. Kýz gözlerini iyice kýsmak zorunda kaldý. Sonunda ýþýðýn kaynaðýna yakýn, yani kapýnýn açýlan yanýnda bir karartý fark etti. Çok geçmeden de gözleri ýþýða biraz alýþýnca bu karartýnýn yavaþça kendine yaklaþtýðýný gördü. Birden olduðu yerde kaskatý kesildi. Endiþe sürekli el ve ayak parmaklarýný hareket ettirmesin sebep oluyordu. Nihayet ciðerlerini getirdi gözlerinin önüne ve aldýðý soluklarda nasýl þiþtiðini gördü. Kendini toparlayarak derin, çok derin bir nefes aldý, ve ciðerlerini parçalarcasýna bir çýðlýk attý. Öyle þiddetli bir çýðlýktý ki bu, ses telleri nefesi yardýmýyla titreþip ses aðzýndan dýþarý çýkmadan gözleri kararmýþtý bile.

...

     Genç kýz gözlerini açtýðýnda bir koridorun ortasýndaydý. Ayakta duruyordu. Endiþeyle elbiselerine baktý, yine ayný kirli çamaþýrlar. Sonra koridoru anlamaya çalýþtý. Duvarlarý kavisliydi ve tavandan çok zayýf yanan florosanlarla aydýnlatýlýyordu. Eðer etrafta birkaç kapý olsaydý burasý bir otel koridoru sanýlabilirdi ancak, kýzýn gözünün görebildiði mesafede kapý yada ona benzer bir þey yoktu. Yerdeki, yüzeyi yýpranmýþ halýyý fark etti. Ne kadar da uzun zaman olmuþtu bir halýya basmayalý. Bir ayaðýný halýyý iyice hissetmek için yere sürttü. Koridorun duvarlarý týpký kanalizasyon gibi ovaldi ve þampanya rengi, çiçekli bir duvar kaðýdýyla kaplanmýþtý. Sararmýþ olan duvar kaðýdýnýn bazý yerlerinde koyu lekeler vardý. Kýz koridorun sonuna doðru baktý. Koridor uzayarak devam ediyordu. Sonu karanlýktý.
     “Yürümeye devam et” dedi bir ses, yankýlý geliyordu. Kýz korkuyla arkasýný döndü. Týpký önünde olduðu gibi koridor, arkaya doðru da uzanýyordu. Kýz bir süre arkasýna baktý. Ayný yakýlý ses emri yineledi. Kýz endiþeyle önüne dönüp yavaþ adýmlarla yürümeye baþladý. Bu esnada yanaklarýnda süzülen bir ýslaklýk fark etti. Elini yanaðýna götürdü. Gözlerinin altý gözlerinden akan yaþla ýslanmýþtý. Kýz aðlýyordu fakat bunu o anda fark etti. Ardýndan bu sessiz aðlayýþ yerini hýçkýrýklara býraktý. Kýz yavaþ adýmlarla yürüyor bir yandan hýçkýra hýçkýra aðlýyordu. Hissettiði korku, baþýnýn arka bölümünü, avuçlarýný ve dizlerini uyuþturmuþtu. Kesik kesik soluk alýyordu, ayrýca yine ayný aðrý saplanmýþtý göðsüne.
     Kýz koridorda uzunca bir süre yürüdü. Attýðý her adým ancak bir önceki adým kadar etrafýnda deðiþikliðe sebep oluyordu. Kýz sürekli ayný yerde sayýyormuþ hissine kapýldý. “Týpký hayatým gibi” dedi içinden kendi kendine. Hatýrladýðý kadarýyla, hücrede geçirdiði onca süre dahil, hayatý hep bir önceki gün kadar farklý olabilmiþti. Sonra hücredeki hayatýný ve öncesini karþýlaþtýrdý. Genelde kendi çýkarýmlarýna çok þaþýrmasa da bu kez durum farklý oldu. Gerçekten de hücre ve önceki hayatý arasýnda kendi açýsýndan bir fark yoktu. Olabilecek en büyük fark, belki önceden daha steril ortamlarda bulunduðu olabilirdi. O anda kýzýn içinde ki bütün korku yerini meraka býraktý. Garip bir heyecan hissetti. “En iyisi koþmak” diye düþündü. Bunun sonunu böyle aðýr adýmlarla göremeyeceði belliydi. Kýz bir an durdu ve bütün gücüyle koþmaya baþladý. Henüz üçüncü adýmýndan dördüncü adýmýna geçeceði sýrada duvarlarda ki kapýlarý gördü. Kýz koþmaya devam ediyor, kapýlarsa hýzla yanýndan geriye doðru gidiyordu. Kýz tekrar aniden durdu. Acaba koþmaya baþlamadan kapýlarý görememiþ miydi. Kapýlardan birine baktý. Gerçekten oradaydý. Yoksa burasý hayaletlimiydi. Çünkü koþmadan biraz evvel etrafýnda kapý falan yoktu. Ýþte þimdi koridor bir otel koridoruna benziyordu. Kahve rengi tahta kapýnýn önüne geldi. Kapýnýn topuz kolunu tuttuðunda elini tuhaf bir soðukluk kapladý. Yavaþça kolu çevirip içeri kapýyý araladý. Kapýnýn dar aralýðýndan bir kaç eþya göründü. Bir çalýþma masasýnýn kenarý, evrak dolabý, kýz baþýný kapýnýn aralýðýna doðru soktu.
Oda bir hukuk bürosunu andýrýyordu. Büyükçe bir çalýþma masasý ve etrafýnda bir sürü evrak dolabý vardý. Ýçeriyi jaluzilerden sýzan hafif güneþ ýþýðý aydýnlatýyordu. Kýz tedirginlikle kapý aralýðýndan baktý. Adam çalýþma masasýna kurulmuþ elinde, uzun aðýzlýklý sigarasýndan derin bir nefes çekiyordu. Sol elinde tuttuðu sigarasýný aðzýndan indirerek sað eliyle kýzý içeri çaðýrdý.
"Merak etme, burada bütün kapýlar bu odaya çýkar" dedi adam tok sesiyle. Kýz aðýr adýmlarla içeriye bir iki adým attý. Adam devam etti :
"Lütfen otur! Seninle konuþacaklarým var". Kýz odanýn ortasýna yürürken tedirgin gözlerle etrafýna bakýnýyordu. Masanýn hemen önüne itinayla yerleþtirilmiþ, karþýlýklý iki koltuk ve ortasýnda yuvarlak, küçük bir sehpa duruyordu. Kýz adamýn saðýnda kalan koltuðun baþýnda durdu. Adamýn masasýnýn üzerindeki eþyalarý inceliyordu.
"Lütfen otur, söyleyeceklerim önemli". Adam ricasýný yinelerken, bir yandan da gümüþ kül tablasýna sigarasýný söndürüyordu. Kýz etrafýna bakýnmaya devam ederek koltuða oturdu.
"Neden beni buraya getirdiniz?" Genç kýz soruyu sorarken sesi titriyordu. Adam çekmecesini açtý. Gümüþ bir tabakadan filtresiz bir sigara çýkardý. sigarayý bir iki kez masaya vurduktan sonra aðýzlýðýn ucuna taktý.
"Biz kimseyi buraya gelmesi için zorlamadýk, sen kendi kendini kapattýn buraya". Kýzýn gözleri öfkeyle açýldý. Bu esnada adam sigarasýný yakmýþtý. Adamýn aðzýndan çýkan duman, jaluzilerden çýkan ýþýkla dans ediyor gibiydi.
"Bakýn beyefendi, neyin peþinde olduðunuzu bilmiyorum. Bunca zaman beni iðrenç bir yerde hapsettiniz, aylardýr küflenmiþ ekmek yiyorum ve kendi dýþkýmýn üzerinde yaþýyorum. Niyetiniz beni öldürmekse bunu hemen yapýn, yoksa býrakýn gideyim". Kýz tüm bunlarý söylerken kalbi yerinden çýkacak gibi atýyordu. Adam kýzýn sözlerine karþýlýk sadece gülümsedi. Bir süre sigarasýný içip kýzýn yüzüne baktý. Kýz o esnada yalvaran gözlerle adamýn gözlerine bakýyordu. Adam yüzünden acýyan bir gülümsemeyle :
"Aylardýr derken daha birkaç dakikadýr bizimlesin". Kýz bu kez tam anlamýyla öfkesini dýþarý vuruyordu.
"Bu odadan bahsetmiyorum, aylardýr beni o çöplükte tutuyorsunuz!". Adamýn yüzündeki ifade silinmemiþti.      
"Bende bu odadan bahsetmiyorum. Sen bu boyuta geçeli henüz birkaç dakika oldu". Kýz tam tekrar baðýrmaya hazýrlanýrken tüm sözcükler boðazýna dizildi.
"Boyut mu? Ne boyutu? Anlamadým!".
"Þuan bulunduðun yerin farkýnda deðilsin deðil mi ?" Adam masadaki kalemliðe uzandý. Bir kalem alýp önündeki müsvettelere bir þeyler karaladý. Kýz baðýrýyordu:
"Benimle dalga mý geçiyorsunuz?". Adam yarýsýna kadar içtiði sigarasýný aðýzlýktan çýkarýp kül tablasýna bastý. Zarif bir hareketle çekmecesini açýp aðýzlýðý yerleþtirdi. Çekmeceyi kapatýrken bir yandan da siyah kravatýný düzeltti. Kýz o anda fark etmiþti adamýn takým elbise giydiðini.
"Hayýr! Tabi ki seninle dalga geçmiyorum. Bu ruhsal zekanla ilgili bir durum." Kýz kaþlarýný çattý. Anlamaya çalýþýyordu.
"Nasýl yani?"
"Ruhsal zekanýn düþündüðü yada kurguladýðý bir þeyi, zihinsel zekanýn idrak etmesi biraz zaman alabilir."
"Söylediklerinizden hiçbir þey anlamýyorum, beni býrakacak mýsýnýz ?". Adam kýzýn sözleri karþýsýnda tekrar gülümsedi.
"Hala anlamýyorsun deðil mi ?" Kýz öfkesini iyiden iyiye belli ediyordu.
"Neyi anlamam gerekiyor söyler misiniz ? Geldiðimden beri saçma sapan þeyler söylüyorsunuz?" Adamýn gülümseyiþi iyice belirginleþti.
"Þuan kendini aç hissediyor musun? Ya da kirli! Bakýn elbiselerin tertemiz". Kýz birden baþýný öne eðer. Gerçekten de elbiseleri tertemizdir. Hayretle elini aðzýna götürdü. Burnuna annesinin yeni aldýðý lavanta özlü losyonun kokusu geliyordu. Kýz aniden baþýný kaldýrýp adama sordu:
"Ama bu nasýl olur?" Adam sandalyesini geri çekti. Yavaþça yerinden doðruldu. Kýz gördükleri karþýsýnda dehþete düþmüþtü.
"Lütfen benimle gel!" Adam sandalyesinden kalktý ve masanýn diðer yanýndan kýza elini uzattý. Kýz endiþeyle koltuktan kalkarak masanýn adamýn yanýna geçti. Masanýn arkasýnda bir kapý vardý. Kýz bunu o an fark etmiþti. Adam kýzýn yüzüne gülümseyerek kýzý kapýnýn yanýna götürdü. Kapýnýn önünde kýzý durdurdu.
"Þimdi göreceðin þey, senin evrenin ve senin dünyan. Her þeyinden sen sorumlusun?". Kýz þaþkýnlýkla adama bakýyordu. Adam hýzlýca kapýnýn kolunu çevirip kapýyý sonuna kadar itti.
Kýz önce uzay boþluðuna benzer bir yer gördü. Etrafta parýldayan bir sürü þey vardý. Sonra aniden bir ýþýk patlamasý oldu. Þimdi sanki gökyüzünde büyük bir vadiye bakýyordu. Karþýda görünen büyük daðlar vardý. Üzerleri çam ormanlarýyla kaplýydý. Daðlarýn arasýndan büyük bir nehir akýyordu ve o kadar berraktý ki, genç kýz yerden yüzlerce metre yüksekte olmasýna karþý suyun dibini görebiliyordu. Dönüp tekrar adama baktý. Adam yüzünde sevecen bir gülüþle kýza bakýyordu.
"Artýk özgürsün!" dedi rüzgarýn bastýrdýðý sesini duyurmaya çalýþarak. "Þimdi duyacaðýn sese kulak ver!". Kýz tekrar vadiye döndü yüzünü. Uzaklardan bir ses geliyordu yankýlanarak. biraz sonra ses belirginleþti. Þöyle diyordu:
"Üçten geriye doðru sayacaðým... Üç... iki... bir...
...

     Doktor parmaðýný þaklattýðý anda delikanlý gözlerini açtý. Genç yattýðý koltuktan hafifçe doðruldu. Terden gömleðinin sýrtýna yapýþtýðýný hissediyordu. Ani bir hareketle ayaða kalkmak istedi ancak baþý döndü ve tekrar koltuða yýðýldý. Hemen karþýsýndaki koltukta oturan annesi yerinden fýrlayarak oðlunun yanýna geldi.
     "Ýyi misin oðlum?". Genç etrafýný kýsýk gözlerle süzüyordu. Önce annesinin yüzüne baktý, ardýndan doktorun yüzüne döndü. Derin bir nefes aldýktan sonra :
     "O'nu özgür býraktým!" dedi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kimsesizler Mezarlýðýndan Notlar
Cinnet Temayülleri yada Kapalý Oda Nöbetleri
Kimsesiz Bir Köpeðin Aþk Hikayesi
Kadavra Hasb-i Halleri
Özgürlüðe Kaçýþ
Karanlýk Þehir

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Son Risale [Þiir]
Esfel-i Sâfilinde Zahirperest Bir Ben... [Þiir]
Sadece Üç Nokta... [Þiir]
Tin Demlerinde Aþk [Þiir]
Mavi Gözlü Þehir Kar'la Seviþiyor [Þiir]
Sizin Ahlak Dediðiniz Þey… [Þiir]
Bir Kalp Hikayesi... [Þiir]
ve Evren Derin Bir Hayale Daldý... [Þiir]
Paranoya [Þiir]
Alaturka [Þiir]


Bünyamin Bayansal kimdir?

Yazarak Bulmaya çalýþtýðým bir tarz ; Gerçek

Etkilendiði Yazarlar:
Cemil Meriç, Kafka, Oscar Wilde, Edgar Allen Poe,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bünyamin Bayansal, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.