..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçýnýn iþlevsel tanýmý bilinci neþelendirmektir. -Max Eastman
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Cengiz Özder




25 Nisan 2002
Ýstanbul-Bodrum  
Bir Deniz Yolculuðu

Cengiz Özder


Küçük bir deniz serüveni.


:CAJB:
ÝSTANBUL-BODRUM



Her ne kadar ben gerçek bir denizci, usta bir yatçý olmasam da; bir gözlemci olarak, bir deniz yolculuðunu hikaye etmekteyim.Bazen olaylarý dýþarýdan kiþilerin anlatmasý daha iyi olabilir.. Uzmanlýk gerektiren belli bir aktiviteye yýllarýný vermiþ bir insanýnýn perspektifi farklý olacaðýndan, o konunun içinde olmayanlara anlattýklarý; konuyu merak edenlerin beklentileri ile bir olmayabiliyor.Örneðin çok teknik bir anlatým kullanabilirler. -Aksi de olabilir,bunu yadsýmýyorum!-Bu nedenle gördüklerimi anlatýyorum,eðer hatalarým varsa beni affedin.Sonuçta, yazdýklarým Melville’in Moby Dick’i deðildir.
Anlatacaðým yolculuðumuz Ýstanbul - Bodrum parkurunda geçmektedir. Mavi turlarýn henüz baþlamadýðý, erken bir mevsimde yapýlmýþ olduðu için bir miktar macera tadý da içermektedir. Umarým ki, okuyucuda bir seyahat arzusu uyandýrýr!.

Bir Mayýs baþý sabahýnda, þafakla birlikte; Kalamýþ marinasýndan -kanalizasyon karýþmýþ deniz suyuna halatý deðdirmemeye azami gayret göstererek! -palamar çözdük.
<Vira bismillah>deyip, Marmara’ya 240 derece yol verdik.
Teknede üç arkadaþtýk..
Hava puslu ve kapalýydý, kýþ günlerini andýrýyordu. Sahilden bir mil açýkta, hafif bir Batý -Kuzeybatý yönlü rüzgara yelken açtýk.Rüzgar hafifte olsa; daha düþük motor devri ile daha az yakýt kullanarak, seyir yapmanýza yardým ediyordu.Yunus balýklarý bize hoþ geldin dercesine, tekne ile yarýþtýlar, yakýnýmýzda iri, gri renkli sýrtlarýný gösterdiler.
Teknemiz, 13 metre boyunda fiber bir yelkenli idi. 50 HP gücünde Perkins motoru, oto-pilot ve hýz,derinlik,sürat ,rüzgar sürati göstergeleri gibi donanýmlarý vardý.
Yolculuðu iki tekne birlikte yapmaktaydýk.Diðer teknenin skipper’i ve mürettebatý bu yolculuðu defalarca yapmýþ,tecrübeli kiþiler olduklarýndan ve tekneleri bizimkinden daha donanýmlý olduðundan -fazladan radar ve GPS vardý-, bize onlar kýlavuzluk ediyordu.
Kasvetli bir seyirden sonra,15:30 da Asmalý ada feneri göründüðünde,hýz kestik. Bir saat sonra Marmara adasý mendireðine girmiþtik. Mendirek tenha idi, bu nedenle bordodan baðlandýk. Gün boyu sürmüþ olan sis pus burada yoktu Adanýn Güneye bakan yüzünde; iklim sanki Akdeniz iklimi idi!. Sýcak iklimler insana hep hoþluk verirdi zaten! Hiç kýþ yaþanmayan tropikal adalar hayal etmez miydik zaman zaman?
O gece komþu tekne Sambanýn kýç güvertesinde toplandýk, tatlý bir sohbete daldýk.. .Mendirek; sezon öncesi olduðu için, karanlýktý. Kenardan yürüyüp gelen meraklý gözlerden korunmak için, teknede ýþýk yakýlmamýþtý.Ancak ortamýzdaki pusula küresi, büyülü bir ýþýkla fosfor yeþili parlýyordu.
Bu teknenin sakinleri; her biri ellili yaþlarýn ikinci yarýsýnda, ama bu yaþlarýn olabilecek en iyi fizik kondisyonuna sahip insanlardý .Eski yolculuk anýlarýndan bahis açýldý. Kimisinin zaten kendi teknesi varmýþ,konu hep deniz üzerineydi. Bunca yýl konuþmuþlar, hala konular bitmemiþti!.
Sohbetin içeriðine gelince; eski yolculuklarda yaþadýklarý anýlýyordu. Laf lafý açtýkça, kiþilerden bahis geçtikçe; insanlarý hiç kýnamadan ve yargýlama yapmadan, sadece iliþkilerdeki espriyi bulup çýkarýyorlardý.. Olumsuz insanlarý, düþman gözleri karada býrakmýþlardý.Coþku ve içtenlik vardý konuþmalarýnda. Ancak hayat dolu az sayýda insanýn sahip olabileceði, o uslanmaz delikanlý ruh; iþte bu mecliste mevcuttu.
Onlarla birlikte olmakla,iþ ortamlarýndaki bütün o dedikodu,kýskançlýk,husumet karabasanlarýnýn, geride;Ýstanbul’da, kaldýðýný fark ediyordum. Zaten bir sürü kötülüðün,içten pazarlýðýn kaynaðý güvensizlik deðil miydi? Birbirimizin yüzünü göremediðimiz o karanlýk gecede; özgüven ve samimiyetin dengeli bir harmonisini bulmuþ kiþilerin içinde, iþte bunlarý düþündüm.
Hikayelerinde bahsi geçen kiþilerin de hep yüksek kiþilikli insanlar olduðu anlaþýlýyordu. Abartmalarý için hiçbir neden yoktu.O kiþileri tanýmýyorduk ve rastlaþma olasýlýðýmýz yoktu.
Bunlarý her zaman yaþamak için; içimden denizci olmak, yat sporu yapmak arzusu geçti.!


Ertesi gün sabah 06:00 da adadan ayrýldýk. Sabah güneþi adanýn üzerinden doðup, gözlerimizi aðrýttý.Çanakkale boðazýna doðru 252 derece istikamet verdik.Bugün sürat göstergesi çalýþýyordu, hýzýmýz 8,2 mil ve motor 2300 devirdeydi.Gittiðimiz yönde sis vardý.Birkaç mil sonra deniz kabardý. Bu dalgalar baþka denizlerin dalgasýydý, çünkü bulunduðumuz nokta, rüzgarsýz ve sisliydi. Ayný zamanda dalgalarýn genliði öyle bir ölçüdeydi ki; oto pilot gerekli düzeltmeleri yapamaz oldu. Biz bunu fark ettiðimiz anda; telsiz ile öndeki tekneden uyarý geldi, <çok yalpalýyorsunuz,oto-pilot ayarýnýz nedir ?> diye soruldu. Bunun üzerine trim ayarýný; onarlý skaladan, birerli seviyeye düþürdük.
Oto-pilot , açýk deniz yatçýlýðýnda çok faydalý bir seyir aracýydý.Dümeni belirlediðiniz bir pusula istikametinde sabitledikten sonra, oto-pilotu engage ediyor; böylece dümenin esiri olmaktan kurtuluyordunuz.Ancak bu demek deðildi ki siz uzanýp kestirebilirsiniz; gözünüz yine pruvada olmak zorundaydý.Aksi takdirde, önünüze kesik bir balýk aðý çýkýp, uskuru sarabilir veya iþlek denizde büyük bir þilebin yoluna düþebilirdiniz.Bunun yaný sýra akýntý rüzgar ve büyük genlikli dalgalar usul usul sizi rotanýzdan saptýrabileceði için küpeþte ile sýrtýnýzýn arasýna bir minder koyduktan sonra gözünüz kah pusulada, kah denizde; gerektikçe, uzaktan kumanda ile trim ederek, seyir sürdürüyordunuz. Dümenin baþýnda ayakta dikilmenin de bir gereði yoktu.
Öðle saatlerinde deniz trafiði iyice artmýþtý. Çanakkale boðazýna girdiðimizi anlamakla birlikte, sis yüzünden, ’kara’ ancak Gelibolu hizasýnda görüldü.Sonra yavaþtan rüzgar çýktý, sis tümden kayboldu. Fýrsat diyerek hemen cenova yelkeni açtýk. Ancak kýsa süre sonra Eceabat’a doðru, rüzgar pruva yönüne dirse ettiðinden; zahmetle, yelkeni toplamak zorunda kaldýk.
Önce su geçirmezlerden baþlayarak,teker teker üzerimizdeki giysileri çýkarmaya baþlamýþtýk sýcaktan.Sanki aniden kýþ ikliminden, yaz iklimine geçilmiþti!
Anýtý ve Seddül-bahiri saðýmýzda gördükten sonra, Ege denizine kavuþtuk. Ýlerledikçe, denizin renginin griden, laciverde dönüþümünü keyifle izledik.


17:00 de Samba önden biz arkadan Bozcaada mendireðine girmiþtik.Diðer teknenin demir atmasýný beklemeye baþladýk. Onlar bizden daha usta ya, bekliyoruz önce onlar baðlansýn; sonra biz onlarýn yanýna baðlanalým. Bu iþ, yani her bir limanda baðlanma iþi denizciliðin en zor ve stresli yanýydý.!
Sancakta sahil kahvelerinin önünde, bir Alman bayraklý tekne, burundan demir salmýþ kýçtan uzun halatlarla kenara baðlanmýþtý. Niye onun paraleline geçmiyoruz demeye kalmadan, ne düþündüðümüzü anlamýþ gibi, telsizden Tansel Kaptanýn sesi geliyor, ikaz eder bir ses tonunda: < Ýçerisi çok sýð yavrum!! > diyordu.
Teknesini limanýn ortalarýna doðru getirmesini izledik. Çýpayý saldýktan sonra, mendireðin giriþ aðzýna yakýn bir yerde; geri geri giderek, çapraz halatla kayalara baðlandýlar.
Biraz demir toplayýp halatlarý saðlamladýlar. Sonra, bizde onlarýn elli metre iç tarafýnda, ayný iþlemi yaparak baðlandýk.
Mustafa ile birlikte adaya çýktýk. Ali: <ben biraz raký içeceðim> diyerek,teknede kalmayý tercih etti. Limanýn en iç kýsmýnda, mendireðin içindeki balýkçýlar hazýrlýk içindeydi. Kasaba iðde çiçeði kokuyordu.
Kasabayý çevreleyen tepeleri, yöresel mimariye tezat beþ-altý katlý ucuz kooperatif evleri benzeri lojmanlarla doldurmuþlar ama hiç aðaçlandýrma yapmamýþlardý.Yeþilliksiz,kýraç görünüm hiç bu adaya yakýþmýyordu. Kaleye týrmanýp, burçlardan aþaðýya baktýk. Limanda, Samba tekrar demir tazeliyordu. Sonra kale dibindeki çayhaneye oturduk.
Köþede televizyon baþýnda maç izleyen üç gençten baþka kimse yoktu,kafa tembeli bir garson: <Burasý aileye ayrýlmýþ yer > dedi.Tövbe tövbe! Mustafa: <Biz yoksa aile insanýna benzemiyor muyuz?> deyince sesini kesti. Adaçayý ýsmarladýk.
Teknelerin baðlý olduðu yerde iki kiþi görüyorduk. Yaþlý,yabancý olaný; hararetli el hareketleri ile bizim teknelerin, kayalara baðlý olan halatlarýný iþaret ediyordu.Bu baðlama yöntemini eleþtirdiði belliydi.Doðrusuya, dýþý yumuþacýk pamuk örgülü halatýn kayaya baðlanýp hýrpalanmasý ve sýyrýlýp gevþemesi ihtimali vardý, yaptýklarý iþ bana da ters geliyordu.Ama burada acemi olan bizdik. Her ne kadar saðduyumuz farklý söylese de, bize susmak düþerdi!
Toplanan yaðmur bulutlarý akþamý erken getirdi.Bir süre güvertede oturduk,geceyi dinledik. Uykuya ineceðimiz zaman, hava yükselmiþ gibiydi, yýldýzlar görülüyordu.

Uykumdan, þap þap su sesi ve rüzgar ýslýðý ile uyandým.Güvertede koþuþturma sesleri vardý.Sonradan öðrendiðim,vakit geceyarýsýydý.
Dýþarý çýkmamla birlikte, fýrtýna ile yüz yüze geldim.Ani bir hava kaçaðý ile karþýlaþmýþtýk. Yüksek dalgalar, mendireðin açýk aðzýndan doðru, bordadan geliyordu. Arka ipleri çözüp serbest býraktýk, motor çalýþtýrýp demir topladýk.Gemi iskelesinin önlerine doðru gelip, kendimizi güvene aldýk. Bu esnada Samba ‘nýn, mendirek kayalarýnýn dibine sürüklenmiþ olduðunu görüyorduk.
Durumu anlamak için, zodyak botu indirdik. Ali kaptan. geri geldiðinde anlattý: <Daha ilk kabaran dalga ile birlikte kayalara oturmuþtu komþu tekne.Hiçbir hareket yapacak zamanlarý olamamýþtý!>
Sonra bizim tekne ile onlara doðru gittik yardým etmek için. Halat verdik,tekneyi çekmeye çalýþtýk ama faydasý yoktu. Kayalara patlayan dalganýn içindeki Samba, kayalara doðru iniyor çýkýyor; her seferinde bize, sanki tekne parçalanacakmýþ gibi geliyordu. Deðiþik yönlerden çekmeye çalýþtýk, sonuç alamadýk. Üzerine üstlük; bir anda halat, havada kamçý çýnlamasý sesi çýkararak boþaldý.

Kopan bir halat tehlikeliydi, keskin bir kýlýç gibi çarptýðý her þeyi keserdi. Ama ucuz atlatmýþtýk, yaralanma ve hasar yoktu! Halat bocurgattan boþanmýþtý..
Güçlü bir balýkçý teknesi yardýma gelince, biz oradan ayrýlýp feribot iskelesine döndük. Bordadan feribot iskelesine baðlandýk.Liman reisi bize doðru gelerek, <bir balýkçý teknesi daha gönderdiðini> söyledi.Sabah feribot gelmeden iskeleden ayrýlmamýz gerekiyordu.
Açýk deniz yönüne doðru iki güçlü tekne tarafýndan çekilerek, uzun uðraþýdan sonra kurtarýlan Samba; nihayet yanýmýza geldi. Fýrtýna da yavaþça sona erdi.
< Teknenin gövdesinde vuruk, delik olmadýðýný,yelkenlilere has bir yapý olan salmanýn üzerine oturduðunu> söylüyordu Tansel kaptan. Zor bir gece sona ermiþti.
Ertesi sabah deniz gözlüðü takýlarak, tekne su altýndan dikkatlice gözden geçirildi. Metal takviyeli kevlar malzemeden yapýldýðýný söylenen salma üzerinde önemsiz birkaç çizik dýþýnda, hasar görünmüyordu. Ayrýca akþam iþaretlenen sintine suyu seviyesine göre, tekne hiç su almamýþtý. Kýsaca hasarlarýmýzý konuþtuk.Bizde, bir seyir lambasý kýrýðý vardý. Zodyak botumuzsa, kenara baðlanýnca batmýþtý dün gece. Ama hayret; tatlý su ile yýkayýp kuruttuðumuz dýþtan takma motor hala çalýþýyordu!. Diðer teknede ise o telaþ sýrasýnda, açýk bir ‘hatch’ kapaðýndan içeri düþme hadisesi olmuþtu, ama düþen kiþide kýrýk çýkýk yoktu. Neyse,ucuz atlatmýþtý herkes. Yolculuk ta devam edecekti demek ki.! Tansel kaptan, gece fýrtýna esnasýnda: <Tamir için en az iki ay bu adadayým >diye düþündüðünü söylüyordu sevinerek.. <Bu bir mucize!>diye ekledi, o tekneden birisi.
Önceki gün, Tansel’ in Alman denizcinin ikazlarýna burun kývýrýþýný hatýrladým.Onca titizlenmesine karþýn, tekneyi baðlamasýnda yanlýþlýk olduðunu biz bile hissetmiþtik. Ama þimdi bunu baþkalarýna söylemenin bir faydasý yoktu. Bununla birlikte, saðduyumu keþfetmenin mutluluðu ile, kendi kendime gülümsedim.

Yine yollardaydýk. Güney’ e, Baba Burnu’na doðru rota tutturmuþtuk. Rüzgar lodostu, pruvadan alýyorduk.Dalgalar büyüdükçe,soðuk soðuk ýslanmaya baþladýk. Tulum giymek için aþaðý kamaraya daha inmemle birlikte, beni deniz tuttu. Þöyle dar kamaranýn içinde iki yalpalama yetmiþti bunun için. Dýþarý zor yetiþtim, küpeþteden öyle uzanmýþým, denize kusuyorum.Düþmeyeyim diye ayaklarýmdan tuttuklarýný hissediyordum. Cesaretle þunu söylemeliyim; deniz tutmasý en kötü hislerden birisiydi ve çoðu babayiðit, bunu tattýktan sonra bir daha denize çýkmaya tövbe ederdi.
Tek çaresi açýk hava ve rüzgar olduðu için; tulumun içindeki kýyafetimin terden su gibi ýslak olmasýna aldýrmadan, sert tahta üzerinde - deniz suyu geldiðinden ýslanmasýn diye minderler kaldýrýlmýþtý.- bir güzel uyku çektim.Baba Burnuna gelirken uyandým.Hiç rahatsýzlýk kalmamýþtý..Tatlý su hortumunu bularak yüzümü ve tuz ile kaplanmýþ gözlüklerimi yýkadým, keyfim yerine geldi.
Artýk hava yükselmiþ,güneþ de çýkmýþtý. Karada dik yamaçlarda, sert rüzgarlar yüzünden, rüzgar yönünde yatay büyümüþ aðaçlar görülüyordu.

Baba Burnunu döndükten sonra Midilli’yi teðet geçecek bir rota izledik.Hava ve deniz duruldu,sonra yakýcý bir sýcaða dönüþtü adanýn Kuzey sahillerinde.

Üstümüzü soyunup, kýyafetlerimizi kurumasý için kenarlara astýk.Teknelerimiz Çinli göçmenlerin teknesine benzemiþti.!
Hava nasýl bu kadar deðiþken olabilirdi? Sabah ki soðuða tezat,þimdi açýk denizde bunaltýcý sýcak vardý!. Müsellim kayalýklarý yakýnlarýnda, diðer tekne bir süredir hareketsiz durmaktaydý. Yanlarýndan geçerken baktýk ki, mürettebat denize girmiþ.
Telsizin çaðrý bandý olan 16. kanalýnda genç bir kadýn Yunan’ca konuþtu,melodik bir sesle telefon sohbeti yapar gibi,uzun uzun. Sanki aþýðýyla konuþuyordu!. Grek fantazilerelere daldým, Rembetiko müzikler duyuyorum kulaðýmda. Kafamda daha önce varlýðýndan haberdar olmadýðým Rumca kelimeler uçuþmaya baþlamýþtý!.
Ýkindi zamaný, dar bir kanaldan Ayvalýða doðru yönelmiþtik. Karþý yönden, bütün yelkenlerini þiþirmiþ bir tekne hýzla üzerimize doðru geldi. Amerikan bayraðý taþýyordu. Rüzgar tekneyi iyice yatýrmýþtý. Þamandýralarýn dýþýndaki sýð suda seyir edecek kadar gözü kara olan bu ekibe, sancak tarafýmýzdan geçerlerken merakla baktýk ve el salladýk.Beklenenin aksine, 65-70 yaþlarýnda, güneþten tenleri kararmýþ bir çift !. Kadýn enerjik ve genç bir tavýrla teknenin burnuna doðru yürüyordu, biz yanýndan geçerken. Yýllar sonra Kýzýldeniz’de çöl fýrtýnasý yüzünden macera yaþamýþ,kendilerinden 10 günden fazla haber alýnamamýþ yaþlý denizci çiftin hikayesini okumuþtum.Ýþte o teknenin bizim yanýmýzdan hýþýmla geçip giden bu tekne olduðunu düþünmüþümdür.
Ayvalýk körfezine girerken, Cunda adasýndan gelen çiçek kokularý karþýladý bizi.Sað tarafýmýzdaki adacýðýn üzerinde küçük bir kilise kalýntýsý görülüyordu.Karþýmýzda ise Ayvalýk muhteþem bir panaromik görüntü oluþturmakta idi. Ama ah birde estetik özürlüler karþý tepenin en üzerine, hastaneye benzer dev bir yapý kondurmasalarmýþ!!
Yakýt ve su ikmali yaptýktan sonra, Alibey adasýna yöneldik. Ýskelede önceden haberli tanýþ balýkçýlar, acemi iþi geniþ yer açmýþlardý.Grup maç seyretmek için kahvelerden birine girdi.Ben sahil boyu, lokantalarýn önünden yürüdüm. Ada yaþamlarýna özel, tatlý titreþimlerle dolu bir akþamdý. Ýnsanlar akþam yürüyüþüne çýkmýþlardý, yerli halk ayaküstü durup sohbet ediyordu. Sokak içlerine doðru yürüdüm, ilk kez geldiðim 70 li yýllara nazaran, evler daha bakýmlý idi.
O gece her iki teknenin mürettebatýný bir balýkçý lokantasýnda aðýrladý balýkçýlar.Ben Ege mutfaðýnýn özelliði,haþlanmýþ ve zeytinyaðý ile marine edilmiþ sübye kalamar ve ahtapot yedim.Yine zeytinyaðlý deniz börülcesiyle,deniz kestanesi havyarý tattým.
Ertesi gün güneþin doðuþunu yine denizde gördük. Çýplak ada fenerinden Midilli Akra burnuna doðru 170’ S rota belirledik haritadan. Açýk bir havada seyir yapýyorduk. Midilli önlerinde, karaya yarým mil kadar sokulduk. 1960 lý yýllarýn henüz çirkin yapýlaþmaya ve aþýrý nüfus artýþýna uðramamýþ Kartal veya Pendik’ ini andýrýyordu. Adanýn Akra burnuna doðru dev rüzgar türbinleri vardý.
Gün boyu, mutedil bir lodosa karþý yol aldýk. Sýrasýyla Karaburun feneri, Eðrilman ve Çeþme Boðaz’ larýný geçtik,yarýmadanýn Güney sahiline dolandýk.Akþam saatlerine doðru, geceleyeceðimiz isimsiz bir halice ulaþtýk.Nehir gibi dar, ama derin bir suda, bir mil kadar içerilere doðru 10 metre derinlik görünceye kadar ilerledik. Sütten aðzý yananýn yoðurdu üfleyerek yemesi misali, Tansel Kaptanýn abartýlý bir tedbirlilikle, tekneleri baðlamasýna yardým ettik.
.

Sonra Mustafa ile birlikte Zodyak botla, kaþýk sallayarak balýk avýna çýktýk. Rölanti devrinde aðýr aðýr seyrettik. Halicin aðzýna yaklaþýrken iri bir barrüküda aldýk. Ýnce uzun, sivri diþli yýrtýcý bir balýktý bu.Aslýnda sýcak denizlerin balýðý olmasýna raðmen; artýk Çanakkale boðazýna kadar olan denizlerde rastlanabiliyordu, global ýsýnmadan dolayý!. Gece indiðinden, balýk avýna son vermek zorunda kaldýk.
Bu gizli koyda, gecenin farklý bir büyüsü vardý.Çevrede gökyüzüne ýþýklarýný yansýtacak herhangi bir yerleþim olmadýðýndan, gökyüzünde samanyolu ve yýldýzlar baþka yerlerde görülemeyecek kadar parlak görünüyordu. Neredeyse gözlerimiz kamaþýyordu abartýsýz.

Toplam iki saat uykudan sonra, gece yarýsý saat üçte, tekrar ‘ aganta burina burinata’. Biraz daha geç kalýrsak, gün doðuþu ile þiddetlenecek olan fýrtýnaya; körfezin açýk sularýnda yakalanmak istemiyorduk. Gece karanlýðýnda, Doðu sahilinde Kuþadasý, þýkýr þýkýr görünüyordu uzaklardan.
Güneþin doðmasý ile birlikte, hava her zamanki gibi pruvadan bastýrdý. Korunmak için Sisam adasýnýn sahiline kadar sokulduk. Rüzgar o kadar sertti ki, baðlamaya çalýþýrken, Yunan bayraðýný elden kaçýrdýk. Bir balýkçýya, yanýndan geçerken <kalimera > diye seslendim. Karþýlýk verdi. Böylece arkadaþlarýmý biraz þaþýrtmýþ oldum.!
Dilek Boðazý’ndan çýktýktan sonra, rüzgarla birlikte, dalgalarýn boyu da büyüdü.Bir ara göstergede 30 knot okuduk, rüzgarýn hýzýný.Bu kaba denizlerde seyrederken,bu tür yelkenlilerin ne kadar denizci olduðunu görüyorduk böylece.Sallantýdan, kamaralarda baðlanmamýþ hiçbir þey yerinde duramýyordu.Bizse oraya buraya savrulurken,eðer sýkýca tutunamadýðýmýz takdirde saða sola çarparak vücudumuzu çürütüyorduk.
Telsiz baðlantýsý kapatýlmýþ,herkes kendi içine kapanmýþtý. Önceki günlerde olduðu gibi birbirlerine takýlan, þakalaþan yoktu.
Son günümüz iþte böyle; rüzgar,deniz suyu ve sallantý ile geçti. Sonunda yorgun argýn Bodrum’un kuzeyindeki Güvercinlik civarýnda korunaklý bir koya ulaþýp, yolculuðumuzu tamamladýðýmýzda, baktýk ki; gönderdeki bayrak bile rüzgardan tiftik tiftik yýpranmýþtý!
Bizim yorgunluk ve uykusuzluðumuz ise telafi edilebilirdi. Böyle yolculuklarý tekrar arzu etmemize engel olacak türden deðildi!...
1997













Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kuala Lumpur Yolu
Kuzeyde Sonbahar
Atlantik sahili, Fransa
Ýspanya Yolu

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sevgi Öyküsü

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Haiku [Þiir]
Manifesto [Deneme]
Memorabilia [Deneme]
Anneler Biraz da Kendinizi Düşünün! [Eleþtiri]
Denize sýrtýný dönmüþ bir millet [Eleþtiri]
Yurt Dýþýna Çýkýþta Haraç! [Eleþtiri]
Avrupa Topluluðunun getirileri üzerine yeni bir görüþ [Eleþtiri]
Hükümet Etmenin Dayanýlmaz Aðýrlýðý [Eleþtiri]
Þirket Üstyönetimine Ýyi Ýnsanlar Seçin! [Ýnceleme]
Kuantum Felsefesi [Bilimsel]


Cengiz Özder kimdir?

Gördüklerini,yaþadýklarýný baþkalarý ile paylaþmak için kalemi eline aldý. Özellikle ayrýntýlarýn içinde gizli salt gerçeðe dikkat çaekmek istiyor!

Etkilendiði Yazarlar:
Remarque,Hemingway


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Cengiz Özder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.