Öylesine bir gün olmasýný umuyorken,güneþ ýþýklarý panjur deliklerden sýzýyordu gözlerimi açtýðýmda.Sabah duasý döküldü dudaklarýmdan günün ilk sesleniþi Rabbimeydi. Sonrasýnda cama doðru ilerledim dýþarýda önceki günden kalan rüzgarýn kalýntýlarý savrulmuþ çöp poþetlerinden,yapraklardan,araba camlarýndaki buzlardan belli oluyordu. Seyretmenin doyumsuz tadýna varmak sýcak çikolatalý kahveyle olurdu ancak evde soðuðu yaþamak böylesi bir þey iþte. Peki ya dýþarýdakiler! Onlar mutlak . Lahana gibi giyinmiþ insanlar ordusuna ordusu canlandý gözlerimin önünde. Kýzarmýþ burunlar,çatlak dudaklar,elektrik çarpmýþ gibi buzdan katýlaþmýþ saçlarla dolanan insan manzaralarý! insan kalbi dört odadan oluþurmuþ. Bu odalara isim vericek olursak. ‘AÞK ODASI’ ilk girilen yer. Evin kapýsýný açtýðýnýzda ayak bastýðýnýz ilk yer. Evin içinde olmak için bub odadan girmek zorundasýnýzdýr. Iþte aþk odasý da yaþamak için geçmek zorunda olduðunuz bir yerdir. Solumak için,tatýðýnýz her hazzý beyninizde hisstmeniz için,aðlamak için,gülmek için,içtiðiniz sigaranýn dumanýný tavana doðru hýzlýca üflemek için,tüm seslere karþý duyarlý olmak için, hatta ve hatta, ‘özlem’ismini verdikleri o müthiþ duyguyla kemiklerinizin btitreme seslerini duymak için,ayna karþýsýnda geçirdiðiniz bitmez tükenmez saatler için o odada olmak zorundasýnýzdýr.. bu tezahürlerin ucu bucaðý yoktur. Ikinci üçüncü ve dördüncü odanýn isimleri kiþilerin önceliklerine göre deðiþkenlik gösterir..
Benimkilerin sýralamasýna gelince..onlar bana saklý –ki bu bilinmez ama belkide kalbime saklýdýr…