..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Þiir > Deneysel > haydar yavuz




11 Ocak 2007
Ruhunu Kaybeden Adam  
haydar yavuz

:AIHG:
RUHUNU KAYBEDEN ADAM;.........
Uykulu gözlerle dýþarýya fýrladým. Herzamanki alýþkanlýkla dýþ kapýnýn eþiðini aþýnca hemen sola baktým. Gelen bir kaç liseli öðrenci. Saða dönüp caddeye yürüdüm. Kaldýrýmý aþýp ortadaki kavþaktan karþý yola geçtim.her zamanki gibi elimde tuttuðum çantamý omzuma astým ve otobüs duraðýna doðru yol aldým. 3 dakikalýk mesafede tamýtamýna 6 yoldan karþýya geçtim. Herzaman ki trafik karmaþasý içerisinde. Bütün duraklar modern görünüme kavuþturulurken, bu duraða tamamen ters bir geri dönüþle 2.ve 3. klasik 4 demir profil ve üzeri saçla kaplý bu tavan duraklar kondurulmuþtu. Sanýrým belediyenin hiç iplemediði bir duraktý. Duraðýn içerisinde beklemeye baþladým. Beynim hiç bir þeyi kaldýramayaraktan uykusuzluk oyunu oynuyordu. Gözler bu sýradanlýða öylesine aþina olmuþtu ki artýk bir umursamazlýkla yol gözlüyordu, otobüsün geleceði istikametten yana. Durakta her zaman ki aþina yüzler. Hiç bir konuþmanýn geçmediði sukünetin hakim olduðu ayný yaþanmýþlýk ruhsuzluðu. Arkamý döndüðümde afalladým. Duraðýn sacdan yapýlmýþ arka duvarýnda fotokobiyle çoðaltýlmýþ bir ilan......
     “Ruhumu kaybettim. Bulanlarýnýn insaniyetsizlik namýna sahibi bedene aþaðýdaki telefonla ulaþmalarý rica olunur.. Aþaðýda fotografi bulunan ruhumu uzun süredir kaybetmiþ bulunmaktayým. Sahibi olan bedene ihanet ederek kendini özgür kýlan ruhum, bu bedenin sana ihtiyacý vardýr. Lütfen geri dön, seni çok özledik. Artýk senin bir dediðini iki etmiyeceðiz.” ..........
     Yazýnýn aþaðýsýnda kocaman bir kare. Ýçerisi ise bomboþ. Karenin altýnda ise. “Ruhum: farazi bir zaman dilimi içerisinde kaybolmuþtur. Baþýna bir hal gelmesinden korkmaktayýz.”
     Yorgun gözlerim birden canlandý, kendini býrakmýþ bir þekilde devinen vücudum, birden silkinip kendine geldi. Beynim iþlerlik kazandý ve kendini sorular la sorgulamaya baþladý...
-Imkansýz, böyle birþey olabilir mi? Bir ruh kaybolabilir mi? Beden onsuz nekadar yaþayabilir ki? Insanlar bu ilana neden kayýtsýz kalabiliryorlar ki? Görmüyorlar gülüm, görmüyorlar. Yoksa, yoksa körler mi? evet evet!... Ve daha nice sorularla kendimi bir yoðunluðun içine çekmeye baþladým. Kafam bir sað tarafa dönüp otobüsün geldiði yöne bakýp tekrar ilana dönüyordu. Evet otobüs geldi. Ama benim gözlerim ilandaki karenin içerisinde kaldý. Ruhun eþkalini görmeye çalýþýyorum. Ama bir þey göremiyordum. Koþarak otobüse atladým. Otobüs hareket ettiðinde ben halen dýþarýya bakýyordum. Gözlerim ilana takýlý kaldý. Uzaklaþtýkça ufukta bir nokta olarak kaldý ve kayboldu. Gözlerimi kapadým, kare gözlerimin önünde kalýn bir kontür olarak durmaktaydý, ama halen içerisi boþtu. Bembeyaz, süliyetsiz bir þekilde durmaktaydý.....
      Öylesine dalmýþtým ki yolculardan birinin dürtmesiyle kendime geldim. Þöför bana baðýrýyordu. Hop birader! þu kapýnýn önünden çýk. Kapý açýlýp düþeceksin. Ne o öyle bir þeyini kaybetmiþ gibi karakara düþünüyorsun...
     Evet evet bir þeyini kaybetmiþ gibi, mesela ruhunu kaybetmiþ gibi. Bedenimi boþlukta sürükliye sürükliye boþ bir koltuða oturdum. Oturduðum an kendimi öylesine aðýr hissettim ki 63 kiloluk bedenim iki katý aðýrlýða büründü. Birden aynaya bakma isteði duydum. Þu bedeni, aðýr vücudu , gözlerimin içindeki yogunluðu görmek istedim. Otobüs ikinci durakta durduðunda ön kapýya gözlerim yoðunlaþtý. Kalkýp hemen inmek ve gerisin geriye koþup eve varýp aynaya bakmak isteði doðdu. Evet evet kalkmalýydým. Ve hemen kaltým ayaða. Tam o sýrada bir kadýn kolumdan tuttu.
-     Saðol evladým. Zahmet etmeseydin, ben alýþtým ayakta gitmeye. Diyerek benim boþaltýðým koltuða oturdu.
      Söförün arkasýndaki tekli koltuklardan ilkindeydim. Ve benim kalkmamý teyze yer verme þeklinde algýlamýþtý. Otobüsün kapýlarý kapandý ve hareket etti. Benim inme giriþimim böylece gerçekleþmemiþ oldu. Bende ayakta tutunarak çantamý omuzuma attým. Yaþlý teyzeye baktým. Ona bakýnca birden anam aklýma girdi. Kadýn omuzuna büyük bir yük alaraktan 20 yýl boyunca çalýþmýþtý, çocuklarýna bakmak için. Onun yaþadýklarý gözlerimin önünde bir filim þeridi gibi geçmeye baþladý, kocaman bir ah çekmeyle. Evet bu kadýnla neredeyse hergün otobüste karþýlaþýyorduk. Yüzündeki eziklik ve anlam ifadesi anamý anýmsatýyordu. Yaþamýn içinde bir yerlere yetiþmenin zorunluluðu var idi. Saçlarýnda, ön kýsmýný açýk býrakacak bir þekilde örtülmüþ bir baþörtüsü vardý. Önde aklaþmýþ uzun ince telli saçlarý gözüküyordu. Üzerinde kalýn örgülerle dikilmiþ bir hýrka vardý. Eski eteðinin altýnda romatizmalarýnýn azmasýna karþý kendi ördüðü kalýn açýk mavi bir tozluk (tayt) vardý. Ayaklarýnda topuk kýrýlarak terlik þekline getirilen bir ayakkabý vardý... Kafasýný kaldýrdý ve tam gözlerimin içine baktý, bir kaç dakika sonra cama dönerek dýþarýya bakmaya baþladý.
     -Görüyormusun evladým, kocaman kayýp bir þehir. Ama herþey kayýp. Kaybolan birþey kendini bulmayý istiyebilir mi? Hayýr, tabiki hayýr evladým.. Çünkü yok burada deðiller, baþý boþluluk içinde sürükleniyorlar. Insanlar taþý topraðý altýn denen bu þehirde taþlaþmýþlar be kuzum, toprak taþ ve taþ beton olmuþ. Bir þey eksik evladým, bir þeyler gibi. Herkes biryerlere gidiyorlar ama nereye. Yaylaya gitmeye benzemiyor bunlar. Bunlar çukurun içinde ki yükseltiler bunlar. Þekerleri, tatlarý, tuzlarý yok bunlarýn. Haa þunu,þu þu kýsa olaný gördün mü? O ölü, yürüyen bir ölü. Yok yok içi boþ bir yürüyen taþ yýðýný. Kaybolmuþ bir kentin, kaybolmuþ bir bedenleri. Bu kaybolmuþ kentin kazýnýp bulunmaya ihtiyacý var. Ne o öyle gidip Hasan Keyf, alaca höyük gibi yerlerle uðraþýyorlar. Yürüyen bedenlerin var olduðu bu kayýp kenti araþtýrsýnlar ya. Þu okullular, ünivertemi nedir iþte aha onlar. Gelin asýl hazine burada. Asýl aranmasý gereken þeyi, yani ruhu unutaraktan kazýyýn buralarý. Bedenleri deþin, kalpleri çýkarýn, gözleri oyun. Ama burayý kazýn....
     Daha sonra camdan yüzünü bana dönerek, tekrar gözlerimin içine baktý.
     -Sende kaybettin deðil mi? Solgun gözüküyorsun. O ilanlarý gördün dimi? Evet evet görmüþsün. Peki resmi görebildin mi?
     Sanki beklediðim soruyla karþýlaþmýþ gibi birden yanýt verdim.
     - Hayýr. Görmedim. Herhalde resmi koymayý unutmuþlardýr. diye yanýtladým.
     Kadýnda bana ;
     -Görürsün, görürsün. Sadece kendin olma gerçeðini unutma. Sen ben deðilsin, hiçbir zamanda baþkasý olma. O karenin içindeki resmi gördün, zamana býrak ve gerçekten görmek istediðini kendine kabul ettir. Bir çocuk misali, bir deli misali, bir su misali, bir kan misali açýl açýlabildiðin kadar, yayýlabildiðin kadar geniþ ol. Tüy misali bedenini hafiflet, kuþ misali kanat çýrp ki kendinden gidenle birlikte yolculuk edebilesin. Evladým dik dur, alçak deðil, alçak gönüllü ol. Soðuk deðil, serin ol. Kaybedilen Ruhu ancak böyle bulabilirsin. Taþýn altýna, gölün dibine, bulutun üstüne, çocuðun yüreðine, doðrunun arkasýna, özgürlüðün önüne bak ki Ruhunu bulabilesin. O ilaný ancak düþünmeyi bilenler, ruhunun kayýp olduðunun farkýna varabilenler görebilir. Ara evladým; bir süre sonra kare içindeki resmine göreceksin, kendi ruhunu orada þekillendireceksin...
     Yaþlý kadýn gözlerimin içine bakmayý sürdürüyordu. Sanki otobüste sadece ikimiz vardýk. Kimse bizim varlýðýmýzý algýlamýyordu. Konuþulan herþey sadece benim etrafýmda þekilleniyordu. Ben varla yok arasýndaki bu durumdan korkuya kapýlmýþtým. Söylenenler beni ürpertmiþti. Tüylerimin diken diken olduðunu görüyor, hafif bir serinlik hissediyordum yüreðimde. Yaþlý kadýn ise çok doðal bir þekilde beni süzüyordu. Sonra gözlerime kenetleniyordu. Göz bebeklerimden beynimin en derin noktalarýna kadar süzülüyordu. Uzun süre bakýþtýk ve sonra bir tek cümleyle konuþmasýný noktaladý.
     - sen! evladým, çok farklý bir insansýn. Anlaþýlmamak seni yormasýn, buna izin verme. Çoook farklýsýn...
     Anlaþýlmamak kelimesi kalbimin en derin yerine yuvarlanýp bir yere takýlýp kaldý. Gözlerimi kapayýp tutunduðum demiri sýkýca kavradým. Beynim kendini zorluyor ve de kendine bir yol bulmaya çalýþýyordu. “Ruhum kaybolmuþtur.”cümlesi beni nerelere getirmiþti. Bir den yaþlý kadýna “peki sen ruhunu bulabildin mi?”sorusunu sordum. Kendimden cesaret bularaktan hafif kýsýk sesle tekrar yineledim. Sen ruhunu bulabildin mi?
     Birinin beni dürmesiyle kendime geldim. Anlaþýlan uzun süredir, gözlerim kapalý bir þekilde dalmýþým... Önümdeki bayan bana seslenip duruyordu.
     -Pardon bayým; bir þey mi dediniz? Gözleriniz kapalý sayýklayýp duruyorsunuz. Yorgunsanýz oturabilirsiniz.
     Evet yaþlý kadýn yoktu, onun yerinde genç bir bayan vardý. Ve ben gözleri kapalý sorular sorup duruyordum. Yoksa ben hayal mi görüyordum. Bütün o konuþulanlar bir rüyaymýydý. Evet evet ben sayýklýyordum. Yoksa delirdim mi? Bana böyle bir þey hiç olmazdý. Deli olmayý istiye istiye gerçekten delirdim mi? Kafamdan bunlar geçerken önümdeki bayan benim suratýma bakýyordu.
     -Çok afedersin! Biraz dalmýþýmda. Özür dilerim. umarým yanlýþ bir þeyler söylememiþimdir.
     -Hayýr, sadece ruhunu buldun mu gibi bir þeyler sayýklayýp duruyordunuz.
     -Peki az önce sizin oturduðunuz bu koltukta yaþlý bir kadýn yok muydu?
     - vardý. Az önce size yer verdiðiniz için teþekkür edip indi.
     Evet yaþlý kadýn otobüsteydi. O zaman ben rüya görmedim ve de delirmedim. Ama neden indiðini ve bana teþekkür ettiðini hatýrlamýyorum. Offf! Iyice kafam karýþtý. Yaþlý kadýn otobüsteydi. Ama konuþulan onca þey aramýzda geçmiþmiydi, geçmemiþmiydi? Bunu bir bile bilsem. O kadar canlý konuþmadýy ki; her kelimesi kafamýn içinde dönüp duruyordu. Þimdi bunu insanlara nasýl anlatacaðým? Ne diyeceðim? Bir den yaþlý kadýnýn son sözleri aklýma geldi. Son cümleyle kendimi toparladým, rüyada olsa gerçekte olsa doðrulardý bunlar. Gerçekte kayýp ruhlar var. Ve ben ruhlarýn fotografýný göre biliyordum artýk. Evet yaþlý kadýnýn son sözleri kendimi bulmamý saðlamýþtý...
          “Sen farklýsýn. Anlaþýlmamak seni yormasýn. Sen farklýsýn”
     Sen farklýsýn, sen farklýsýn.............



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Küstü Seviler [Öykü]


haydar yavuz kimdir?

merhabalar; amatörüm bu konularda her insan kadar. ama her yazar kadarda içliyimdir. . .

Etkilendiði Yazarlar:
nazým hikmet, saik faik ve daha niceleri


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © haydar yavuz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.