..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilgi sakalla ölçülmez. -Moliere
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Modernizm ve Post-Modernizm > Hulki Can




12 Mart 2007
Çaðdaþ Gericilik: Postmodernizm  
Hulki Can
Ancak þimdi burada bir yanýltmaç (paradoks) söz konusu. Modern sözcüðü çaðdaþ, ilerici, devrimci, reformcu, yenlikçi, muasýr sözcüklerine eþanlamlý veya yakýndýr. O halde postmodernizm bunlarý da aþan bir düzleme mi iþaret ediyor? Yoksa bunlarý yadsýyor mu?


:EJFB:

POSTMODERNÝZM NEDÝR ?
Öncelikle, “postmodernizm” bir mimarlýk terimi olup ilk kez 1970li yýllarda ABDli mimar Charles Jencks tarafýndan kullanýlmaya baþlanmýþtýr. “Postmodern, postmodernizm, postmodernlik” yeni türetilmiþ ithal sözcükler. Yabancý dilde eski basým sözlüklerde bu sözcükler yok. Örneðin, 1952 basým Redhouse sözlüðünde “postimpressionism” var, ama “postmodernism” yok.

Latince kökenli “post” öneki “sonra, sonrasý” anlamlarýna gelir. Yani, örneðin, “postempresyonist dönem” dersek bundan kastedilen “empresyonist dönem sonrasý” veya “empresyonist dönemi izleyen” dir. Ama bu çok genel bir tanýmdýr. Empresyonist dönemi izleyen dönemin ne olduðu (kübist, fütürist vs) belirtilmelidir.

Ayný koþut mantýkla “postmodern” terimi de çok genel bir taným olup bundan ne kastedilmek istendiði açýkça belirtilmelidir. Bu baðlamda “postmodern” sözcüðünü de sözlüksel anlamýna göre “modern dönem sonrasý” olarak niteleyebiliriz. Ama bu demek deðil ki “post” önekini her sözcüðün baþýna ekleyerek rasgele sözcükler türetelim...

Eðer “postmodern” sözcüðünü “modern dönem sonrasý” olarak yorumluyorsak, burada – Türkiye için konuþuyorum- “modern dönem” dediðimiz de Atatürk’ün baþlatmýþ olduðu modernleþme, batýlýlaþma dönemidir. Yani, anlamý daha da açarsak, “postmodern” denince Türkiye’nin modernleþme döneminden sonraki dönem, yani, 1938den sonraki dönem veya “bugünler” kastediliyor demektir bu.

Ancak þimdi burada bir yanýltmaç (paradoks) söz konusu. Modern sözcüðü çaðdaþ, ilerici, devrimci, reformcu, yenlikçi, muasýr sözcüklerine eþanlamlý veya yakýndýr. O halde, postmodernizm bunlarý da aþan bir düzleme mi iþaret ediyor? Yoksa bunlarý yadsýyor mu?
Bunun yanýtýný bu sözcük Türkçe sözlüklerde henüz olmadýðýndan ancak Ýngilizce Meriam-Webster sözlüðündeki postmodern tanýmýnda buluyoruz. (1)

Ve görüyoruz ki postmodernizm “modern akýmlarýn uygulamalarýna ve felsefesine karþý bir tepki (reaction) olarak (sanat, mimarlýk veya yazýnda) ortaya çýkmýþ ve özellikle geleneksel öðelerin ve uygulamalarýn yeniden canlandýrýlmasýyla kendini gösteren muhtelif akýmlar”ý tanýmlamak için kullanýlmaktadýr.

Burada Türkçe karþýlýðý tepki, tepkime, gericilik, geriye gidiþ, irtica anlamýna gelen “reaction” sözcüðüne dikkat çekmek isterim. Eðer zaten geleneksel öðelerin ve uygulamalarýn yeniden canlandýrýlmasý söz konusu ise, demek ki, devrim karþýtý bir durum söz konusudur. O halde, postmodernizmi kýlýk deðiþtirmiþ, kamufle edilmiþ bir karþýdevrim olarak tanýmlayabiliriz.

O halde postmodernizm, küreselleþmeyi destekleyen, modernizmi ve devrimleri yadsýyan ve baþka seçeneklere yönelen akým, öðreti, siyasal veya dinsel görüþ, sanatçý ve yazarlarý belirlemek, nitelemek amacýyla kullanýlan bir terim olarak tanýmlýyor ve kippa düþtü kel göründü örneði üzerindeki janjanlý elbiseleri çýkartýp çirkinliðini saptamýþ oluyoruz. Öyleyse, postmodernizmi karþý devrimcilerin ve çaðdaþ gericilerin dünya görüþü olarak tanýmlamak çok yerinde olacaktýr. Tam isabettir !


MODERNLEÞME BÝTTÝ MÝ?
Sanýrým bu sözcük ülkemizde ilk kez Prof. Yýldýz Ecevit tarafýndan Orhan Pamuk’un yazarlýðýný ve romanlarýný övgü için kullanýldý. Medyada postmodern romancý olarak kabul gören ve bu sýfatýyla övündüðü anlaþýlan Orhan Pamuk’un “Yeni Hayat” ve “Kar” romanlarýnda Türk devrimini, çaðdaþlaþmayý ve modernizmi yeren bir çok öðe bulunmaktadýr. Devrimin öncüsü Atatürk ile ilgili “Atatürk resmi, Atatürk büstleri, heykelleri, Atatürk caddesi” vs gibi Atatürk’ü çaðrýþtýran göstergeler ile ilgili alaycý bir takýntýnýn sürdüðü, Atatürk’ün ve ekibinin “baþarýsýz” olduðunun vurgulanmak istendiði gözlerden kaçmýyor.

Kuþkusuz Atatürk ve devrimler eleþtirilemez deðildir. Ancak bu eleþtirilerin akademik ve bilimsel olmasý gerekmektedir. Kiþiliðe yönelik, aþaðýlayýcý ve küçümseyici olmamalýdýr.

Sanýrým Prof. Atilla Yayla’da da bu postmodern saplantý baþlamýþ ve o da birilerinin günün birinde bizden “bu adamýn” resimlerinin duvarlarda neden asýlý durduðunu soracaklarýndan korkuyor olmalý !!... Peki ya bu resimler kaldýrýlýr da bu resimlerin neden kaldýrýldýðý birileri tarafýndan sorulacak olursa o zaman ne olacak ? Yayla, 2006 yýlý Kasým ayýnda Ýzmir'de yaptýðý bir konuþmada, "Kemalizm ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder" demiþ ve Atatürk için, "neden her yerde bu adamýn fotoðraflarý var?' diye soracaklar" sözlerini kullanmýþtý. Ýþte buyurun size postmodern bir profesör !

O halde, eðer Türkiye, Atatürk’ün belirlediði modernleþme, çaðdaþlaþma yolundan saparak baþka yollara girmiþ, veya girmeye hazýrlanýyor, veya itekleniyorsa ve bu dönemim adý da “postmodern dönem” olacaktýr deniyorsa, veya bir takým çevrelerde böyle bir arzu, heves varsa, ve bu dönem kendi yazar, bilim adamý, siyasetçi ve edebiyatçýlarýný yetiþtiriyorsa, bunlardan biri veya bu hareketin öncüsü de Orhan Pamuk’muþ gibi bir hava yaratýlmak isteniyorsa o zaman bu iþleri tezgahlayanlara “dur bakalým orada molla” derim.

Bizim aydýnlarýmýz gerine gerine esneye dursun bu postmodernist taktiði fark eden Fransýz tarihçi Jean Michel Thibaux “AB’nin en büyük hedefi Atatürkçü düþünceyi yok etmektir” diyor.

Büyük Ortadoðu Projesi kapsamýnda Türkiye’yi federasyon veya eyaletlere (states) bölmek isteyenler herhalde Türkiye’nin bir pelteleþtirilme sürecine girerek ulusal kimliðini küreselleþme potasýnda eriterek Irak gibi etnik ve dinsel olarak parçalanacaðýný umut ediyorlar: Bir yanda laikler, bir yanda kürt ayrýlýkçýlar, bir yanda islamcýlar ve üç parça olmuþ bir ülke ! Ýþte özlem duyduklarý görüntü budur ! Küreselleþme için din deðil, ancak ulusçuluk engeldir.

Küreselleþme yanlýlarýn ve postmoderncilerin göremedikleri ya da görmek istemedikleri gerçek þu: Her þeye raðmen maya tutmuþtur. Türkiye hilafet ve þeriatý tasfiye ederek ilerlemiþ ve geliþmiþtir. Ekonomi ve sanayisi dev adýmlarla geliþmiþtir. Ortadoðu’da güçlenen bir Türkiye ve yeni kurulan Türk Cumhuriyetleriyle olan iliþkimiz bir çok ülkeyi korkutuyor. Onun için Türkiye’yi bulunduðu ulusçu rotadan çýkarýp dinsel ve etnik uçurumlara çekmeye çalýþýyorlar.

GÜNDEM VE SORUNSAL
Ana gündem konumuz çok yalýndýr: Türkiye Cumhuriyeti’ni destekleyenler ve destekleyemeyenler. Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmaya çalýþanlar ve buna karþý olanlar. Birinci grup vatanseverler (devrimciler) ikinci grup postmodernciler (karþý devrimciler) dir. Çatýþma bu iki grup arasýndadýr.

Ýþte darbeciler, ayrýlýkçý etnik milliyetçiler, teröre dolaylý/dolaysýz destek verenler, federasyonu savunanlar, þeriatçýlar, hilafetçiler, tarikatçýlar, ABD ve Ýsrail beslemesi güdümlü basýn ve medya, masonik ve promasonik örgütler, dernekler ve bunlarýn benzerleri, türevleri postmodern grubu oluþturuyor.

Ülkenin genel durumu Osmanlý Ýmparatorluðunun son günlerini andýrýyor. Ülke bir felakete ve Irak benzeri bir iç savaþa doðru hýzla sürüklenmektedir. Bilindiði gibi 1945ten itibaren NATO ülkelerinin ordularýnýn küresel bir örgütlenme içine alýnarak ABD egemenliðine sokulmasý planlanmaya baþlanmýþtýr. Ancak, demokratik ulus-devlet veya üniter devletler bu planý bozabilirdi. Onun için demokrasi-ulus-devlet birlikteliðinin kopartýlmasý gerekiyordu. Bu da ancak etnik ve dinsel hassasiyetlerle oynanarak saðlanabilirdi. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbeleri bu etnik ve dinsel bölünmeyi hýzlandýrmak ve halký sömürgeleþtirmek için yapýlmýþtýr. Bu arka plandaki yapýlanmaya kýsaca “derin devlet” diyoruz. Yani postmodern aysbergin görünürdeki medyatik kuklalarýný yöneten ipler bu aysbergin görünmeyen bölümünün elinde.

GÜNCEL GERÝCÝLÝK: POSTMODERNÝZM
Açýkça görüyoruz ki ulusçuluktan, milliyetçilikten vazgeçin, sýnýrlar kalkýyor, küreselleþin diyenler postmodern cepheyi oluþturuyor. Bir kýsmý da Kýbrýs’ý verelim kurtulalým, Doðuyu verelim kurtulalým görüþünde. Savaþarak alýnan, kurtarýlan topraklar kolayca masa baþýnda verilecek yani.

Bu baðlamda 27 Þubat 2007 de dolaylý olarak teröristlerin savunuculuðuna soyunmuþ en büyük besleme medya grubunun gazetelerinden biri "Kürdistana alýþýn" manþetini patlattý. Bunun hemen arkasýndan ayný gün NTV 13.00 haberlerinde darbecibaþý eski Genelkurmay Baþkaný Kenan Evren Türkiye’nin eyalet sistemine geçmesi gerektiðini savundu. Türkiye’nin 8 eyalete bölünmesini öneren Evren bu eyaletleri “Ankara, Ýstanbul, Ýzmir, Adana, Erzurum, Diyarbakýr, Eskiþehir ve Trabzon” olarak açýkladý...

Ýmdi vahim olan þu: Genelkurmaydaki kafalar böyle ise, ya da, Genelkurmay gibi kritik bir göreve böyle kafalar geliyorsa ne yapacaðýz ? Türkiye'nin eyaletlere bölünmesi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve özerklik verilmesi, federasyon tezleri yeni, modern görüþler deðil. Bunlar Sevr Antlaþmasý mimarlarýnýn çok eski düþünceleri. Osmanlý Ýmparatorluðu da devlet yönetiminde olanlarýn ve yabancý güçlerin iþbirlikçilerinin bu tür söylemleri ile daðýldý gitti. Bu eski görüþleri yeniymiþ gibi yeniden hortlatmak iþte bu postmodernizmdir. Ýþte bakýn tuzaða düþmüþ, yýkýlýþ sürecindeki Osmanlý’nýn son durumu sanki aynen günümüz Türkiye’sinin tarihsel bir prototipi:

“Osmanlý ülkesi temelinden sallanýyordu. Bütün bunlarýn üstüne de Baþbakanýn ister masonluðundan gelsin, ister daha özel nedenlerden gelsin, körü körüne Ýngilizlere bel baðladýðýný görüyordum. Milli Savunma Bakaný Hüseyin Avni Paþanýn Ýngilizlerden para aldýðýný bilirdim. Bir ülkenin Milli Savunma Bakaný görevine yükselen bir kimsenin yabancý bir devletten para almýþ olmasýný aklým almýyordu. Yabancý devletler kendi emellerine hizmet edecek kimseleri bakan ve baþbakan düzeyine kadar çýkarabilmiþlerse, devlet güven içinde olamazdý. Yeniçeri ordusunu ortadan kaldýrmýþýz ama yeniçeri ordusunun bozulmasýna yol açan nedenleri ortadan kaldýrmamýþýz. Hem bari orduyu politikadan çekebilseydik. Tarih deðil, hatalar durmadan tekerrür ediyor. Ordu amacý dýþýna çýkarsa yasal davranmamýþ olur. Belki bazý þeyleri yakar, yýkar ama sonunda kendisi de yýkýlýr. Ve maalesef bu enkazýn altýnda bazan bir devlet de kalýr.” (2)

“Derin Devlet” isimli kitabýnda Em. Kur. Yrb. Talat Turhan da silahlý kuvvetler, Milli Savunma, Milli Eðitim, Ýçiþleri Bakanlýðý ve istihbarat örgütlerinde masonlarýn ne iþi olduðunu, ulusal bir devlette cumhurbaþkaný veya baþbakanýn nasýl mason olabildiðini, Atatürk’ün neden mason localarýný kapattýðýný sorguluyor... Çocuða mama, para veriliyor, oyuncaklar alýnýyor ve uslu olmasý tembihleniyor. Çocuk yaramazlýk yaparsa mama verilmeyecek, oyuncaklar geri alýnacak ve sopa gelecek. Ýþte ülke bu durumda. Türkiye çaðdaþ gericilik postmodernlik ile vatanseverlik ve devrimler arasýnda karar vereceði bir kavþakta...

Þimdi daha iyi anlýyor muyuz Atatürk’ün neden Türkiye Cumhuriyeti’nin korunmasýný ve kollanmasýný sadece ve sadece Türk gençliðine emanet ettiðini? Çünkü gençlikte her zaman taze bir güç, dinamizm, temizlik, saflýk, umutlar vardýr. Umutlar asla sönmez... Postmodernizm ile savaþým vatanseverliktir, yurtseverliktir. Vatanseverleri zorlu bir görev ve çetin bir savaþ bekliyor: Ulusal sanatýmýz, ulusal yazýnýmýz, ulusal baðýmsýzlýk ve onurumuz için...

DÝPNOTLAR
(1) “of, relating to, or being any of several movements (as in art, architecture, or literature) that are reactions against the philosophy and practices of modern movements and that are typically marked by revival of traditional elements and techniques”
(2) Kaynak: Abdülhamit’in Hatýra Defteri, Kervan Yayýnlarý, Yayýna Hazýrlayan Ýsmet Bozdað, Ocak 1975, alýntýlar özetlenmiþ, kýsaltarak ve yalýn türkçeye çevrilmiþtir.

Not: Orhan Pamuk'un “Kar” romanýndaki þair baþkahramanýn “Türk þiiri” deyiminden rahatsýz olmasý, bu kavramý “milliyetçi, gülünç ve zavallý bir kavram” olarak görmesi; ama öte yandan teröristlerden “Kürt milliyetçisi, Kürt gerillasý” olarak söz etmesi, romanda “terörist” sözcüðünün hiç bir yerde geçmesi; “Yeni Hayat” romanýndaki baþkahramanýn da “bu ülke topraklarýndan tiksinmesi”nin arkasýnda yatan nedir ?

Bunlar rasgele, öylesine söylenmiþ, yazýlmýþ sözler deðildir. Küresel misyon ve vizyon, hedef ve amaçlar gözetilerek yazýlmýþ, bir planýn ve programýn parçasýný oluþturan sözlerdir. Küresel misyon ve vizyona hizmet ödülünü getirmiþtir.

Oysa bakýn, eski bir Ýspanyol sömürgesi olan, yakýn tarihi bir düzine askeri darbelerle dolu, 12 milyon nüfuslu, öz dilini unutup Ýspanyolca konuþan, depremler ve uyuþturucu kaçakçýlýðýyla nam yapmýþ, fakir ve minicik bir orta Amerika ülkesinin yazarý, yaþadýðý kent, vatan topraðý ve insanlarýna olan sevgisini nasýl dile getirmiþ:

“Benim þehrim, benim yurdum ! Tam yerine vardýðýma inanabilmek için tekrarlýyorum ! Onun kutsal topraðý ! Ormanlarýnýn sýk yeleleri. Onun sonsuz daðlarý, gölleri. Kýrk volkanýn sýrtlarý ve aðýzlarý. Evim-ocaðým, ve baþka evler. Meydanlar ve kiliseler. Köprüler, kumlu caddelerin kavþaklarýna gizlenmiþ kulübeler. Arsýz sütleðen kümeleri ve arapsaçý gibi birbirine geçmiþ yollar. Çayýrlarýn kahýrlarýný sürükleyen ýrmak. Yuka aðacýnýn çiçekleri. Benim þehrim ! Benim yurdum !” (Guatemale Efsaneleri, M.A. Asturias, Cem Yayýnevi, Ýstanbul, 1967, Çev. Tahir Alangu, s: 5)

Bir muz cumhuriyetinin yazarýna bakýn, bir de bizim Nobel ödüllü yazarýmýza bakýn. Birisi ülkesini nasýl kutsuyor, nasýl yüceltiyor, ötekisi ülkesini nasýl jurnalliyor, aþaðýlýyor. Neden ? Neden ? Neden ? Guatemalalý Asturias 1967de Nobel ödülü aldý.







Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Paganlýktan Gelme Bir Tapýnma Þekli: Namaz (2)
Mevlana'nýn Kimyasý
Cinsel Saldýrý Suçu ile Tecavüzden Yargýlananlarýn Hadým Edilmesi Yasa Tasarýsý
Paganlýktan Gelme Bir Tapýnma Þekli: Namaz
Köpekliðin Aþký ve Varoþ Kültürü
Mevlana ve Ýslam
Dinin Ahlaksýzlýðý, Yahut, Ahlaksýzlýðýn Dini
Ka, Kar ve Kars
Haksýzlýða Kesinlikle Karþýyým
Tevfik Fikret'ten Teröre Övgü

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Elsa'nýn Gözleri [Þiir]
Albatros [Þiir]
Kraliçe ve Bahçývan - II [Þiir]
Yeryüzü Rüzgarlarý [Þiir]
Kraliçe ve Bahçývan [Þiir]
Op. 11 Piyano Ezgileri, Arnold Schönberg [Þiir]
Malta Þahinlerine [Þiir]
Uçan Ayakkabý [Þiir]
Havanýn Ölümü [Þiir]
Her Ocak Hiddetle Tütüyor… [Þiir]


Hulki Can kimdir?

Baþlýca yapýtlarý: Eski Kule Müziði (þiir) Geometrik Aydýnlýk (þiir) Havanýn Fen Noktasý (þiir) Tartaros Paradigmasý (eleþtiri) Teslis Sendromu (eleþtiri) Nano Kutsallýk (eleþtiri) Sevgili Kutlu Yaþam (öykü) Kuþku Bilinci ve Eleþtiri (eleþtiri)

Etkilendiði Yazarlar:
Montaigne, Descartes, Russell, Tolstoy, N. Hikmet, Dostoyevski, Nietzsche, Freud, Darwin, Marx, Engels, Lenin, Bakunin, Kropotkin, Voltaire, Diderot


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hulki Can, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.