bilirsiniz tek parti döneminde resmi ideoloji haline gelen, halkevleri ve köy enstitüleri ile yaygýnlaþan bir "dekoratif türklük" anlayýþý çerçevesinde dilbilimciler (?) türkçeyi tasfiye ve tesviye ile yola getirmeye uðraþtýlar. bunlarýn bazýsý bir milletin dili ile oynamanýn, o milletin hayatýyla oynamak demek olacaðýnýn farkýndaydý ve bazýsý farkýnda deðildi. bu farkýndalýk çok da önemli deðil çünkü uygulanan "türkçede özleþme" bu milleti millet yapan ilkelerin üzerinde oynanan oyunun bir fakültesiydi. millletin hayatý deðiþmeden dilin deðiþmediðini gördük. yani eskiler gibi yaþamaya devam edenler eskiler gibi konuþmaya devam ettiler. zamanla yeni nesiller baþka bir hayatý yaþamaya ve deðiþmeye can attýklarý süreç içerisinde dillerini de yenilediler ve karýþan hayatla birlikte nur topu gibi karmakarýþýk bir türkçemiz oldu.

dilbilimci için dil edilgindir. statiktir. sözlükte durduðu gibi durur. oysa dil hiç de sözlükte durduðu gibi durmaz. hayat deðiþtikçe dil de deðiþir ve "sözlükler atýl kalýr." kültür ve medeniyet sahasýnda bir terbiye yapýlmaksýzýn sözlüklerde yapýlan her türlü çalýþma ölü doðacaktýr. hukukta ve toplumbilimde önemli bir kavram var: kadük. hayatta karþýlýðý kalmamýþ kavramlar kadüktür yani artýk iþ göremez hale gelmiþ bir uzuvdur. mesela "fingirdeþmek" Gülümseme kavramý artýk türk dili içerisinde kadüktür. yerini flört (ing.flirt, çapkýnlýk) kelimesine býraktý. yine mesela yeniçeri ortadan kalktýktan sonra "civelek" kelimesinin yaþadýþý deðiþikliði de bu neviden sayabiliriz.

ecnebi tarz hayat ülkemize girdikçe o hayatýn kelimeleri de dilimize elbette girecek. yabancý kelimelere yerli karþýlýklar icat etme çabasý þuna benzer ki, adam verem olmuþ ciðerleri parçalanýyor, siz etrafta kaðýt mendil soruþturuyorsunuz kanlý iltihapla etraf kirlenmesin diye.

son olarak bir þey sormak istiyorum; bildiðim kadarýyla oktay sinanoðlu sahasýnda yekta, bir müstesna bilgin olsa gerek. sosyal bilimlerde, dilbilimde ya da siyasal bilimlerde bir ihtisasý var mý?