..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ýnsanlarýn bazen neye güldüklerini anlamak güçtür." -Dostoyevski
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > ihsan alaittin bilgen




5 Nisan 2007
Þampanya Þampuan  
Dairesel ýþýk kümesi duvar boyunca aðýr aðýr ilerledi…

ihsan alaittin bilgen


''Ele Vermek Yok Donenim..."


:BDJF:
Dairesel ýþýk kümesi duvar boyunca aðýr aðýr ilerledi… Duvarýn duldasýna sokulmuþ çalýlarý, kavisler çizerek, yaladý; geçti. Az önce aldýðý yolu çabucak kat ederek durdu. Sokak lambalarýnýn ölgün ýþýklarý, yatakhane duvarýndaki, henüz kurumamýþ, kýrmýzý boya izlerini belirli belirsiz aydýnlatýyordu.     
     
Köprübaþýnda bekleyen arkadaþlarýnýn yanýna vardýðýnda elindeki boya kutusunu yere býraktý, tepe lambasýný baretinden çýkarýp, eline aldý. Arkadaþlarý da tepe lambalarýný yakmýþlardý. Kuyubaþýndaki varagelin iniltisi, kömür tozuyla yüklü derenin þýrýltýlýsýný bastýrýyordu.
     
Ayaz gece rüzgârý, yol boyunca dikili kavaklarýn bedenini acýmasýzca sallýyordu.
Elindeki boya kutusunu, banyolarýn ve soyunma dolaplarýnýn bulunduðu binanýn giriþindeki çöp varilinin arkasýna sakladý. Birbirinin peþi sýra, yüzlerine kapanan ahþap kapýyý ittirip; içeri girdiler. Yüzlerine vuran sýcak hava, baretlerinin üstünde buhar damlacýklarý oluþturarak yoðuþmuþtu. Kömür tozu, sabun, cüruf kokulu beton zemin ýslaktý. Yan yana sýralý, üç katlý çelik banyo dolaplarý, sýrt sýrta vermiþ, dolambaçlý minik sokaklar oluþturmuþtu. Farklý sokaklara daldýlar.
     
Henüz, soyunma odasý bomboþtu. Birazdan vardiya alacak iþçiler, iþ kýyafetlerini giymek; ocak lambalarýný, iþ aletlerini teslim almak için gelirler… Onlarýn, banyolarý terk etmesinin hemen ardýndan da, ocaktan çýkan maden iþçileri, tepe lambalarýyla ateþ böceði sürüleri gibi kuyubaþýný aydýnlatarak gelir, banyolarý doldururlardý. Yorgun bedenlerini sýcak suyun þefkatli kollarýna teslim eden madenciler, geride fayanslarý kömür karasýna bulanmýþ kabinler býrakarak çýplak ayaklarla soyunma dolaplarýnýn olduðu bölüme geçer… Çabucak giyinir… Dolap kapaklarýna iliþtirilmiþ kýrýk aynalarda kömür karasýyla sürmeli gözlerini süzer… Arka ceplerinden çýkardýklarý yaðlý taraklarýyla ýslak saçlarýný, býyýklarýný uzun uzun tararlardý.      
     
Soyunma dolaplarýný tam karþýsýndaki malzeme teslim odasýnýn tavanýndan sarkan çýplak ampul, havadaki kömür tozlarýný mýknatýs gibi çekiyordu. Ampullün tam altýndaki bankoya koyduðu koluna yaslanmýþ uyuyan “Malzemecinin”, terden ýslanmýþ saçlarý, yapýþan kömür tozlarýyla tel, tel olmuþtu. Baþýnýn altýna aldýðý kolu aðzýnýn kenarýndan süzülen sývýyla ýslanmýþtý.
     
“Malzemecinin” bulunduðu bölüme þöyle bir göz gezdirdiler. Kemerlerine baðlý bel çantalarýndan çýkardýklarý kâðýtlarý çelik soyunma dolaplarýnýn kapaklarýna sýkýþtýrarak ilerlediler.
     
Malzeme odasýnýn karþý duvarýndaki þarj yerlerine takýlý ocak lambalarýnýn, aküleri üzerindeki künye numaralarý görülecek þekilde hemen alttaki raflarda yan yana sýralanmýþtý. Martipikörler, çatal dilli kazmalar, kýsa saplý madenci kürekleri, tüfekliklere benzer tahta askýlýklarda… Kancalar, grizu lambalarý istendiðinde çabucak çekip alýnacak þekilde raflarda yan yana sýralanmýþlardý. Boy demirleri, domuz damý çekmeye yarayan halatlar üst üste yýðýlmýþtý. Kömür karasýyla isli bütün bu malzemeler hiç yerlerinden çýkmaya niyetli deðillermiþçesine kendilerini salývermiþ, tam karþýlarýndaki boþ askýlýklara, raflara ‘düþman çatlatan’ bakýþlar fýrlatarak kaygýsýzca uzanmýþ yatýyorlardý. Kim bilir? Hemcinsleri þu anda hangi madencinin elinde maden ocaðýnýn derinliklerine ömür çürütüyordu.
     
Üç koldan tüm dolaplarý tarayýp çýktýklarýnda gecenin ayazý yüzlerini yaladý. Kuru kumanya daðýtým yerinin önünde onlarý bekleyen arkadaþlarýnýn yanýna vardýklarýnda çöp bidonunun arkasýna sakladýðý boya kutusu geldi aklýna. Banyolarýn ve soyunma odalarýnýn bulunduðu binanýn duldasýnda ilerledi. Kutu yarýya dek doluydu. Fýrçanýn sapý boyanýn içine düþmüþtü. Kutuyu iþletme binasý boyunca ilerleyen dereye fýrlatacakken vazgeçti. Kuyubaþýnýn üzeri kemerli taþ duvarýna yanaþtý. “Evvela Emniyet” yazýsýnýn altýna boyaya batýrdýðý fýrçayla hýzlý, hýzlý yazmaya baþladý:
     
“ELE VERMEK YOK!
      DÖNENÝN ANASINI…
TABAYIN SESÝ.”
     
Son anda “tabanýn” yerine “tabayýn” yazdýðýný fark etti. “Y” yi “N” yapmak istedi vazgeçti. Aklý yatakhane duvarýnda kaldý. O güzelim acý sarý duvarýn üstüne kan kýzýlý boyayla yazdýðý, yazý da yanlýþsa iþte o kötüydü.
     
Küçücük vagonlarýyla lunapark trenlerini andýran dekovil, kuyubaþýndan çýkýp; tumbaya doðru ilerledi. Elindeki boya kutusunu önünden geçen dekovilin vagonuna attý. Dekovil birinci vardiyanýn son seferini çekiyordu. Birazdan ikinci vardiya iþçileri ocaða iner diðer vardiya paydos ederdi.
     
Vardiya almak için yatakhaneden çýkan iþçiler ilk iþareti yatakhane duvarýndaki yazýyý gördüklerin de almýþlardý. Her türlü þiþirmeden, þiþinmeden, siyasi mesaj vermekten uzak bu basit yazý özellikle yaþlý madencilere çok þey anlatýyordu. “65 direniþini” yaþamýþlar; Devlet kurþunuyla ölen ilk madencilerin Satýlmýþ Tepe ve Mehmet Çavdar’ýn cenazeleri için sokaða dökülmüþlerdi. Haklýlýklarýna inandýklarýnda kendiliðinden karar alýr, kimseyi aralarýna katmadan aldýklarý kararý uygularlardý. Madencilerin büyük çoðunluðunu oluþturan, bir ay köyde tarla, tapanla uðraþan, bir ay madenlerde çalýþan gruplu iþçiler, çalýþtýklarý “ayakta” kendi köylülerinden baþkasýnýn olmasýný hoþ karþýlamaz; “Elin kurdundan, kendi itimiz evladýr,” der baþlarýnda kendi köylerinden bir postabaþý olsun isterlerdi. Bu grup köyden yeni gelmiþti bir ay aradan sonra ilk kez bu gece ocaða ineceklerdi. Ocaktan çýkan grup, bir aylýðýna dinlenmeye köyüne gidecekti. Kim düþünmüþse iyi düþünmüþtü. Evet, bu gece doðru geceydi, ocaktan çýkanlar da onlara katýldýðýnda gündüz vardiyasýný da yanlarýna alýr… Böylece madende çalýþan tüm iþçiler direniþe katýlmýþ olurdu. Yýllardýr diðer bölgelerin baþýný hep onlarýn bölgesi çekmiþti. Bu gece baþarabilirlerse tüm Karaelmas havzasý ayaða kalkardý.
     
” Ele vermek yok! Dönenin anasýný …” her þey bu kadar basit ve can yakýcý ölçüde yalýndý. Günlerdir ödenmesi gereken Liyakat zamlarý geciktirilmiþti. Soyunma dolaplarýnýn arasýna sýkýþtýrýlmýþ: “Madenci Kardeþ” baþlýklý, “Tabanýn Sesi” imzalý bildiri haklarý olan “Liyakat” zamlarýný alana dek onlarý ocaða inmemeye çaðýrýyordu.
     
Ocaða inmek için kuyubaþýna gelen madenciler, kuyubaþýný tutan genç madencileri gördüklerinde kendi aralarýnda biraz söylenir gibi oldular, sonra yere attýklarý kazmalarýnýn, küreklerinin, domuzdamý çektikleri halatlarýnýn üstüne oturdular. Ýçlerinde, tek tük de olsa, ocaktan çýkan iþçilerin onlara katýlýp katýlmayacaðý kaygýsý taþýyanlar vardý.
     
Kuru kumanya torbalarýný, idare binasýnýn önündeki aðaçlara asmýþlardý. Ýdare binasýný çevreleyen aðaçlar, dallarýna asýlý rengârenk kumanya torbalarýyla evde kalmýþ kýzlarýn dallarýna çaputlar baðladýðý dilek aðaçlarýný andýrýyordu. Buradaki aðaçlardan dilenen, dallarýna asýlan ekmek torbalarýný yitirmeme isteðinden baþka bir þey deðildi.      
     
Az sonra yukarý çýkacak, aþaðýda çalýþan köylülerinin isimlerini akýllarýndan geçirmeye çalýþýyorlardý. Ben Amcaoðlu Memet ‘ le konuþurum… Sen dayýoðlunu bul, derken liste uzayýp gidiyordu.
     
Ocaktan çýkan madencilerin, kömür tozuyla sürmeli gözleri, onlarý bekleyen madencilerin tepe lambalarýnýn ýþýðýyla kamaþýyordu. Yüzlerce minik deniz feneri gecenin karanlýðýný yarýyordu.
     
Vagonlara yüklenmek için kenara yýðýlmýþ traverslerin üstüne çýktý.
     
- Arkadaþlar, liyakat zamlarýný alana dek ocaklara inmiyoruz. Birlikte sabah vardiyasýndaki arkadaþlarýn gelmesini bekleyeceðiz. Kimse kuyubaþýndan ayrýlmasýn.
     
Konuþmasý alkýþlarla kesildiðinde, avurtlarý çökmüþ yanaklarýndan gözyaþý damlalarý süzülüyordu.
     
Her þey tahminlerinden ettiklerinden çok daha kýsa sürede gerçekleþmiþti. Hiç çatlak ses çýkmadan ocaktan çýkan iþçiler, direniþe katýlmýþtý. Þimdi önlerinde, tek aþama kalmýþtý: Sabah vardiyasýnda çalýþan, üçüncü vardiya iþçilerinin direniþe katýlmalarýný saðlamak.
     
Kuyubaþýndan bekleþen iþçilerin sayýsý katlanmýþtý. Gece boyu tepe ýþýklarý karanlýðý aydýnlattý. Sigaralar ardý ardýna tüttürüldü; günün ilk ýþýklarýný türkülerle karþýladýlar. Kuru kumanya ekmeði, minik torbalardaki siyah zeytin, tahin helvasý, yemekhane önündeki çuvallardan çekilen kuru soðanla katýk edildi.
     
Sabahýn ilk ýþýklarýyla yatakhanelerden boþalan gündüzcüler, diðer vardiyalarýn direniþe geçtiðini geceden duymuþ; soyunma odalarýndan kýyafetlerini giyinmiþ, lambalarýný, ocak malzemelerini teslim almýþ, kuyubaþýnda bekleþen arkadaþlarýnýn yanýnda yerlerini almýþlardý. Azýklarý, yeni katýlanlarýn köyden gelirken getirdikleri, tulum peyniri, bal, tereyaðýyla zenginleþmiþti. Artýk üç görkemli dilime ayrýlmýþ, o güzelim kýzýl elmanýn dilimleri birleþmiþ; günün ilk ýþýklarý altýnda al al yanýyordu.
     
O, bu birleþmeyi en çok isteyen ilk diliminin içinde yer alýyordu. Büklüm, büklüm olmuþ kemeri yana doðru kaymýþ… Belinden düþecekmiþ gibi duran, kömür karasýný sindirmiþ pantolonunun paçasýnda, nasýrlý ellerinde kýrmýzý boya lekeleri parlýyordu. Gölgesinde oturduklarý pankartta: “Ýlk Maden Þehitlerimiz. Mehmet Çavdar, Satýlmýþ Tepe Bizimle.” yazýyordu.
     
Havzanýn tepesindeki çalýlýklarýn duldasýna daimi çalýþan þehirli iþçilerin kadýnlarý, çocuklarý oturmuþtu. Polis, jandarma barikatýný aþan çocuklar, kuyubaþýndan oturan madencilere içine tereyaðý, çökelek konmuþ sýcak saç ekmeði taþýyordu. Tahlisiye bacasýnýn yanýndaki baraka kahvenin, çaylarý bu gün herkese “beleþti”. Ýnce belli bardaklardaki çaylar tepsi, tepsi maden iþçilerine daðýtýlýyordu.
     
Tahlisiye ekibi ocaðý grizu birikmesinden korumak için ocaða inmiþti. Yer üstü iþçileri de iþ baþý yapmamýþtý. Koca kömür havzasýnda havalandýrma bacalarýnýn gürültüsünden baþka ses duyulmaz olmuþtu. Gece gündüz demeden inleyen kuyubaþýndaki asansörün halatlarý susmuþ. Kömür vagonlarýna boþalan kömürün sesi iþitilmez olmuþtu.
     
Karaelmas Havzasý tek yürek olmuþ; Laz’ý, Kývýrcýðý, Kürt’ü; yerlisi, yabancýsýyla tüm iþçiler yapýlacak açýklamayý bekliyordu.
     
Sinsice yanaþan Polis minibüslerinden taraða üflenen ýslýk gibi kulak týrmalayýcý yavan sesler yükseliyordu. Sonu “tamam”la noktalanan bu sesler gittikçe daha da yakýndan gelmeye baþladý. Tüfeklerini çapraz tutuþa almýþ ilerleyen jandarmalarýn, kariyerlerinin kestiði yol siren sesleri eþiðinde ardý ardýna gelen siyah arabalarla yarýldý. Güneþ tam tepedeydi.
     
Önde Ýþletme Müdürü, Emniyet ve Vilayet yetkililerinin bulunduðu kalabalýk bir heyet, etraflarýný saran jandarma kordonuyla iþletme yönetim binasýna doðru yürüdü.
     
Yönetim binasýnýn balkonundan seslenen Ýþletme müdürü, iþçileri sakin olmaya davet ediyordu:      
     
“Memleketimizin 30 sente muhtaç olduðu bu günlerde, iþçi kardeþlerimizden anlayýþ ve fedakârlýk bekliyoruz... Hiç kimsenin Devletimizden alacaðý kalmaz. Gerekli ödenek saðlandýðýnda Liyakat zamlarý ödenecektir…”
     
Bu alttan alýcý konuþmalar iþçilerin kararlýðýný ölçer gibiydi. Beklenenden daha yumuþak, yatýþtýrýcý ama söz vermeye bile cesaret edemeyen bu konuþmalarýnýn ardýndan iþçilerin, iþbaþý yapacaðýný umuyorlardý.
     
Kimseden çýt çýkmýyordu. Ufak bir kývýlcýmýn ardýndan aniden parlayan direniþ ateþi sönüp gidecek gibiydi. Herkes biri birine soran gözlerle bakýyordu. Güneþin mahmur ýþýklarý altýnda bedenler aðýrlaþmýþtý. Sessizliðin neye gebe olduðunu kestirmek zor deðildi. Tam o sýrada O’nun sesi duyuldu. Sesi içten ve kararlýydý:
     
- Biz çok fedakârlýk ettik bu ülke için kimimiz canýmýzý yitirdik, kimimiz sakat kaldýk.
Fedakârlýðý biz iþçilerden isteyeceðinize Ankara pavyonlarýnda dansöz göbeðinde þampanya içenlerden isteyin. Hakkýmýzý alana dek ocaklara inmeyeceðiz...
     
Topluluk bir anda dalgalandý. Alkýþ sesleri havzada yankýlandý. Toplu sözleþme görüþmeleri sýrasýnda“sözde iþçi temsilcileri” ile üst düzey yöneticilerin Ankara’da pavyon kapattýðý iþçiler arasýnda günlerdir konuþulup, duruyordu.
     
Topluluk, “Liyakat zamlarýnýn” ilk taksitinin öðleden sonra daðýtýlacaðý sözünün verilmesi üzerine alkýþlar arasýnda daðýldý.
     
Ertesi gece, birlikte çalýþtýðý madencilerle ocaða iniyordu; parmaðýna bulaþmýþ kýrmýzý boyalarý týrnaðýyla kazýrken guruplu iþçilerden biri, kulaðýna eðildi:
     
- La Ireceep, galan analar ne yiðitler doðurmuþ duyduyun mu? Dürenüþte, deliganlýnýn biri çýkmýþ, koskoca Eke mudurüne, “Fedakarlýðý bizden deyil. Karýlarýný þampuanlan yuyanlardan isteyün” demüþ. Helal olsun hangi köyün yiðütüyse.
     
Asansörün zemine çarparken çýkardýðý ses, yankýlana, yankýlana büyüyerek ocak boyunca ilerledi.     

2006/ Kayseri.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Pijamalarýn Yok Mu?
Bildik Bir Öykü

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þöhretli Yazar Olmanýn Formülü
Dýþardakiler
Aynan Benim...
Botlar
Þeytanmerdiveni
Homa Kuþu'nun Seçimi
Gece
Yitik Bir Cumartesi Gecesi
Havlu
"Sandýk Sandýklar Ýçiinde Sandýðýýmýz Vaar... ""

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sýr'ýn Merkezine Seyahat [Roman]
Kutu Kutu Pense Kýsmetim Neyse [Deneme]


ihsan alaittin bilgen kimdir?

Yaþam denizinin kýyýsýnda taþ kaydýrýrken derinliklerinden gelen kokusunu içinize çekemezsiniz. Her seferinde biraz daha derinlerden gelen kokusunu duymak için ilerilere açýldým. Her seferinde yeni acýlar, hazlar tattým. Acýlarý, ''yaþadým ya, bu da bir þey'' ibmiginden geçirip katlanýr kýldým. Nerede ve ne þartta olursa olsun gülmeyi unutmadým. Gülümsetmeyi denedim.

Etkilendiði Yazarlar:
Haldun Taner,Nazým Hikmet,Volter,Victor Hugo


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ihsan alaittin bilgen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.