Yaþamým boyunca, ondan birþey öðrenemeyeceðim kadar cahil bir adamla karþýlaþmadým. -Galilei |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloðlu Rahmetli anneannem “Allah insaný açlýkla terbiye etmesin kýzým” derdi. Evet, güngörmüþ anneannem yine haklý çýktý. Ama bu sefer Allah rolünü, AB ve ABD kökenli karteller oynuyor. Nazikçe, “yeni dünya düzeni” adýný verdikleri ekonomik politikalarla, yer altý ve yer üstü zengini ülkeleri yürüttükleri sömürgeleþtirme programý çerçevesinde “açlýkla terbiye ediyorlar”. Ýmajýný parlattýklarý yabancý kökenli, süslü terimlerle hazýrladýklarý sözde ekonomik programlarý, hedeflerindeki ülkelerin halklarýna, “yandaþlarý”, “iþ birlikçileri”, “yeni zenginleri”, “hýrslý politikacýlarý” ve “aç gözlü iþ adamlarý” yani taþeronlarý aracýlýðýyla servis ediyorlar. Bu, “yeni dünya düzeninin” ilk kurbanlarý da ülkenin temelini teþkil eden “sokaktaki adam” oluyor. Ülkenin belkemiði olan orta sýnýf, alým gücü her gün giderek azalan parasý, artan enflasyon, kasýtlý olarak yürütülen dýþa baðýmlý ekonomik politikalar, batý sermayesini gözeten özelleþtirmeler ve bütün bunlara karþýn sabit geliriyle giderek daha fazla “fakirleþiyor”. Ýþbirlikçilerin köleliðini yapamayanlar ya da yapmayanlar da sokaklarda “dilenmeye” mahkum ediliyor. Bundan birkaç yýl öncesine kadar, ellerindeki emekli maaþýyla kýt kanaat geçinen orta sýnýfa mensup emekliler bugünün “dilencileri”, yarýnýn “evsizleri” olarak yavaþ yavaþ sokaktaki yerlerini almaya baþladýlar bile. Modern küreselleþme programý ile Türk Halký “evsizler” ve “dilenmek zorunda býrakýlan orta sýnýf” gibi alýþýk olmadýðý yeni kavramlarla tanýþýyor. Hastane çýkýþýnda paçalarýmdan acý akarken bir süpermarketin önünde “ona” rastladým. Beyaz saçlý yaþlý bir kadýn. Eski elbiselerine karþýn üzerinde eskimeyen bir zarafet ve garip bir naiflik duygusu var. Dirseðine geçirmiþ olduðu ortopedik bastonuna dayanarak bana doðru seslendi. Son derece nazik ama yalvarmayan ve öylesine tanýdýk bir edayla. Mürekkep yaladýðý belli olan temiz Türkçesi ve nazik bir ses tonuyla “Lütfen, bana yardým edebilir misiniz?” dedi. Þaþkýn yüz ifademe bakarak devam etti. “Emekli maaþým 6 Nisan’da bitti. (Üstelik daha 7 Nisan’dayýz) 6 Mayýs’a kadar yiyecek param yok. Tüpüm bitti. Çayý demleyecek sýcak suyum yok.” Þaþkýnlýktan, utançtan, acýdan, üzüntüden donup kaldým. Hayatýmda hiç bu kadar utandýðýmý hatýrlamýyorum. Ýnsanlýðýmdan utandým! Soramýyorum. Nutkum tutuldu. Soramýyorum. Besbelli karþýmdaki kadýn bir dilenci deðil. Ýyi günler görmüþ, geçirmiþ þimdiyse hayatla mücadele etmeye çalýþan ve bu yaþam mücadelesini kaybetme noktasýnda sýradan bir kadýn. Belki bir zamanlar bir öðretmen ya da bir memurdu. Bir zamanlar bir ailesi vardý. Hep böyle yaþlý, çaresiz, tükenmiþ ve yalnýz deðildi. Çok deðil belki de bundan 10 yýl önce, bir süpermarketin kapýsýnda, yaþayabilmek için tanýmadýðý insanlardan para isteyecek duruma düþeceði hiç aklýna gelir miydi? Nazik, okumuþ ses tonuyla bir zamanlar en azýndan orta halli sýradan bir vatandaþtý. Týpký sizin, týpký benim gibi. Þimdiyse, muhtemelen aldýðý emekli maaþýnýn tümünü kiraya yatýran ve aç kalmamak için dilenmek zorunda býrakýlan yaþlý ve çaresiz bir kadýn. Benim beyaz saçlý, çok da uzak olmayan ve hala anýlarý bugün kadar taze olan bir geçmiþte güzel günler gördüðü belli olan teyzeciðim, sana neler oldu? Kimin kimsen yok mu senin? Hiç akraban, hiç yakýnýn kalmadý mý? Büyük ihtimal kiraya yatýrdýðýn emekli maaþýn olmadan koca bir ay, ne yiyip, ne içeceksin? Marketlerin kapýlarýnda gelene geçene el açmak sana göre deðil. Bak, yüzünü düþüremiyorsun bile. Kim bilir sen de bir zamanlar, birilerinin ellerine acýyarak birkaç kuruþ sýkýþtýrmýþtýn? Mürekkep yalamýþ Türkçenle, duruþunla, konuþmanla eðitim aldýðýn belli. Eskimiþ giysilerine sinen zarafetin ve naifliðinle büyük ihtimal iyi bir aileden geliyorsun. Her þeye raðmen, koca dünyada nasýl böyle yapayalnýz, nasýl böylesine umutsuz, nasýl böylesine çaresiz ve tek baþýna kaldýn? Soramýyorum. Kusura bakma teyze, ben “acý kotamý” doldurdum. Acý eþiðini geçeli çok oldu. Her nefes alýþ veriþte, havaya “acý kusar” oldum. Kusura bakma teyze, boðazým düðüm düðüm. Soramýyorum. Ölesiye utanýyorum. Ýnsanlýðýmdan utanýyorum! Onun yerine isyan ediyorum. Sýrasý mý þimdi ha? Bak Tanrým, anlaþýlmayan bir þey varsa açýklýða kavuþturalým. Bir kere, ben Ýsa Peygamber filan deðilim. Beni Ýsa ile sakýn karýþtýrma. Üstelik Ýsa kadar da acýya dayanýklý deðilim. Dünyanýn bütün dertlerini ve acýlarýný üstlenemem. Ben kendi dertlerimle baþ etmekten acizim, kaldý ki diðer insanlarýn dertleri ve acýlarý. Benim derdim zaten bana yetiyor. Acý desen, kusuyorum. Anlayacaðýn sýradan, basit bir ölümlüyüm. Dünyayý tek baþýma kurtaramam. Azize filan olmayý da düþünmüyorum. O yüzden, üstesinden gelemeyeceðim acýlarý bana yükleme. Çünkü bir dirhem daha acý gönderirsen, bu üzüntüler beni yakýp, kül edecek. Deli gibi aðlýyorum. Gözyaþlarýmý içime akýtmayý ne zaman öðrendim acaba? Yaþlý kadýna, “Bir dakika teyze, sana para bozdurayým geliyorum” deyip markete dalýyorum. Ölesiye utanýyorum. Cebimdeki kýsýtlý parayý bölüþmek için markete giriyorum. Parayý bozdururken kafamda bin bir düþünce. Bundan belki de 10 yýl sonra, baþka bir marketin kapýsýnda saçý baþý daðýlmýþ, emekli maaþý yaþamaya yetmediði için yalnýz ve çaresiz bir kadýn olarak dilenmeyeceðimi kim garanti ediyor? Hiç bu kadar utanmamýþtým. Kendimi bu kadar yalnýz, bu kadar çaresiz hissetmemiþ ve geleceðimi bu kadar karanlýk ve bu kadar belirsiz görmemiþtim. Ve ilk defa hayatýmda, dilenmemek için “hayatýna son verenlerin” ne hissettiðini anladým. Ve hak verdim! Parayý uzatýrken saçýmýn telinden parmak uçlarýma kadar utançtan kýzardýðýmý ve yerin dibine geçtiðimi hissettim. Ondan özür dilemek isterdim. Teyzeciðim senden çok özür dileriz. Sesi çýkmayan, umursamaz, “adaaam sende, bana ne” zihniyetine boðulmuþ kocaman vurdum duymaz bir toplum olarak senden çok özür dileriz. Biz böyle deðildik. Bize ne oldu? Caným teyzem senden, “Bir koyup, on alacaðýz” mantýðý ile Türkiye’yi ekonomik dar boðaza sokup, buna karþýlýk zýrnýk alamayan politikalarla uluslar arasý arenada Türkiye’yi aptal yerine koyduklarý için, Uyguladýklarý göbekten dýþa baðýmlý ekonomik politikalarla Türkiye’yi IMF’in kölesi haline getirdikleri için, Oy avcýsý politikacýlarýn kiþisel çýkarlarý uðruna ülkenin ulusal ekonomisini kapitalist ülkelere peþkeþ çektikleri için, Eþlerini, dostlarýný, çocuklarýný, damatlarýný, akrabalarýný zengin etmek uðruna senin gibi dul ve yetimlerin haklarýný ulufe daðýtýr gibi þaibeli ihaleler yoluyla daðýttýklarý için, Gözümüzün bebeðine baka baka cebimizden vergi niyetine toplanan paralarý çok uluslu þirketlere yatýrým adý altýnda aktardýklarý için, Anamýzýn ak sütü kadar helal bu vatan topraklarýndan çýkan “saf kaynak suyunu” özelleþtirme kapsamýnda yabancý þirketlere sattýklarý için, Türk Halkýnýn sofrasýndan ekmeðini çalmak uðruna cilaladýklarý yükselen deðerleri yeni dünya düzeni olarak sunduklarý için, Baþarýsýz ekonomik politikalarla Türkiye’yi AB ve ABD’nin potansiyel sömürge ülkesi haline getirdikleri için, Çok da uzak olmayan bir geçmiþte “ Hamdolsun bu gün de karnýmýz doydu” diyen sýradan vatandaþý, alým gücü her gün düþen sabit geliriyle açlýða mahkum ettikleri için, Tüm bu yalancýlar, düzenbazlar, dolandýrýcýlar, hortumcular, devletle birlikte çalýþan sözde mafya babalarý, iþ bitiriciler, mecliste dokunulmazlýk nedeniyle haklarýnda çok aðýr suçlardan suç duyurusunda bulunulduðu halde haklarýnda iþlem yapýlamayan bütün sözde politikacýlar için, Senden özür dilerim. Ama bu yetmez. Ayrýca kendi adýma, halkýn dertlerinden böylesine kopuk, duyarsýz, umursamaz, entel dantel naifliðiyle (!) sürdürdükleri tatlý hayatýn rehavetini bir türlü üzerlerinden atamayan sözde aydýnlar adýna özür dilerim. Hepimizin kýyýsýndan köþesinden bulaþtýðý bu toplumsal çöküþün, kokuþmuþluðun ve çürümüþlüðün adýna senden özür dilerim. Hayatýn çirkin, acýtan, sivri yüzünden uzakta, korunaklý yaþamlarýnda, kurtarýlmýþ bölgelerde zarif hayatlar süren sözde soylu insanlar (?!) adýna senden özür dilerim. Hayatýn pisliðine karþýn sanata sýðýnan, gözlerini itinayla gerçeklerden kaçýran, pislikleri sanatla yýkamaya çalýþacaðýný zanneden benim gibi sorumlu olmasý gereken sözde yazarlar adýna, kendi adýma senden çok özür dilerim. Sýðýndýklarý plazalarýn fildiþi kulelerinde, ancak Niþantaþý kadýnlarý ile Beyoðlu Caddesi seçkinlerinin gazeteciliðini yapan sözde “gazeteciler” adýna senden özür dilerim. Hepimiz, gür bir sesle top yekun kocaman bir HAYIR! diyebilseydik, soygunculara, halký dolandýran yalancý siyasetçilere karþý zamanýnda “dik durabilseydik” bu güngörmüþ, Türkçeyi beyaz camda “sanatçýyým, þekerim” edasýyla katledenlerden daha güzel ve temiz kullanan bu “aydýnlýk yüzlü” teyze, bir marketin önünde “dilenmek zorunda” kalmazdý! Bütün bunlara ne zaman HAYIR! diyeceðiz? Ne zaman onurlu, dürüst ve insanca bir yaþam için net tavrýmýzý ortaya koyacaðýz? Ne zaman ustalýkla pazarlanan imajý parlatýlmýþ yükselen deðerlere karþýn LAÝK TÜRKÝYE CUMHURÝYETÝNÝN DEÐERLERÝNE “sahip çýkmayý” öðreneceðiz? 2000’li yýllarda “açlýk sopasýyla” bizi terbiye etmeye çalýþan AB ve ABD’ye NE ZAMAN “HADDÝNÝ BÝL” diye kükreyeceðiz? “Sizi aç býrakýrýz” diyerek açýktan açýða koca bir ülkeyi yüzsüzce tehdit eden ve LAÝK TÜRKÝYE CUMHURÝYETÝNÝ “açlýkla terbiye etmeye çalýþan” haddini bilmezlere karþý ne zaman “dirsek göstereceðiz”? BUGÜN, dýþa baðlý ekonomik politikalar yüzünden aldýðý emekli maaþýný ayný gün tüketmek zorunda kalan ve yaþayabilmek (!) için dilenmeye mecbur edilen güngörmüþ yaþlý teyze, Belki YARIN ben, Ya ÖBÜRGÜN? ÖBÜRGÜN DÝLENEN NEDEN SÝZ OLMAYASINIZ?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |