Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb |
|
||||||||||
|
Görüþebildiðim insanlarýn geneli biliyoruz fakat çaresiz kalýyoruz diyorlardý. Tabi ki bu gerekçeler de manasýzdý, sabýrla sineme çekildim ve çalýþmaya devam ederek, sýrlarýma havale ettim. Organize sanayide kurulacak fabrikanýn, temelleri atýldý, bir zaman sonra, beton atma iþleri bitmiþti ve duvarlarý örme vakti gelmiþti. Çalýþan, elinden iþ gelen elemanlar, servis kamyonunun arkasýna briketi doldurarak, fabrikaya boþaltýyor ve böylece birkaç servis yapýyorduk, yani kýsaca inþaat iþleriyle daha çok uðraþýyorduk. Ellerimiz derileri açýldý, yara oldu, yoruluyorduk, öðle yemeði olarak ta, hiç yaðda piþmemiþ, eti dahi bulunmayan, yani mideyi tutmayan sebze türlerini yiyorduk. Mýrýldananlar, hak arayanlar çoðalmýþtý, bizler amele miyiz ki, bu iþlerde çalýþtýrýlýyoruz, o halde yevmiyemizi neden o hesaptan yapmýyorlar, diye haklý gerekçelerle soru soranlar ve bizleri cevap bulmakta yoranlar çoðalmýþtý. Çünkü bu müessesenin sahibi bulunan yönetici insan, vatandaþlar gibi Ýslâm’ý, sadece bir din olarak görmüyorlardý. Ýslâm’ý bir hayat nizamý olarak deðerlendirerek, bu düþünceden uzak bulunan insanlarýn, kimlik sorunu olduðunu söylüyorlardý, bu nedenle farklý bir konumda bulunuyorlardý. Fakat maalesef, iyi çalýþtýrmanýn haricinde, çalýþanlarýn lehlerine tezahür edecek, müspet bir adým katiyen yoktu ve bulamýyorduk. Bu bakýmdan, diðer iþ yerlerinden hiçbir farký bulunmuyordu, ben artýk arkadaþlara cevap bulmakta týkanmýþtým, bu sebeple sürekli þehir dýþýna çýkmak istiyordum. Bunlarý kime anlatacaktým, nasýl izahat yapacaktým, Ýslam’ý kimlik olarak almýþ, belki dinimi daha iyi yaþarým düþüncesiyle, tarikata balýklama atlamýþ gibiydi. Ýþ yerinde çalýþanlarýn dertlerinden habersiz, zira oldukça ilgisiz bulunuyordu, çalýþan elemanlarý eniþtesi Ali Þahan beye, havale ederek yükü üzerinden atmýþ ve küçük kardeþi Recep beyi, her þeyden sorumlu idareci yapmýþ görünüyordu. Oldukça çalýþkan, sabah erkenden kalkan, sürekli araþtýran, insanlarý kýrmaktan sakýnan, sabrý kuþanan, iyi huylu, oldukça uyanýk, ibadetine düþkün, kýyafetini yakýþtýran, hafýzasýna güvenen ve bol hýrsý olan, bir insandý Þaban aðabey. Ablam, eniþtem artýk benden haber bekliyorlardý, onlara buradan bir ev tutarak, Ankara dan, Kayseri ye gelmelerini saðlayacaktýk, eniþte beye iþ buldum, bekleniyordu fakat, çok zorlanýyordum kiralýk ev yoktu.Sabah namazýndan sonra Mükremin hocama, sevgili hocam, ablamgili Ankara’dan getireceðiz, lakin acilen bir kiralýk ev bulmamýz gerekiyor, bize bu konuda yardýmcý olursanýz, büyük sýkýntýdan kurtarýrsýnýz dedim. Sað olsun hocam da, ne demek, elimizden geleni esirgemeyiz, hemen eþe dosta haber vererek arayalým, ama çok acilse, bizim bir bodrum var birlikte bakalým deyince içimde çok rahatladý. Çünkü her kiralýk evi tutabilecek durumlarý yoktu. Bodruma baktýk fena deðildi, hiç yoktan iyiydi ve idare eder gibi görünüyordu, yanýz hocamýn bizden bir ricasý vardý. Bu rica þu imiþ: televizyon seyretmek tamamen yasak ve radyoyu da yüksek sesle dinlemek, mümkün deðil diyordu. Eniþte beyle bu sorunlarý konuþtum, bu koþullara raðmen þartlarý kabul etti ve kira bedeli karþýlýðýnda hocamýn evini tuttuk. Henüz iki gün dahi geçmeden, eþyalarýný yükledikleri bir kamyonla, sabah erkenden çýkýp geldiler. Sabah saat 05 ten sonra aceleyle hemen, iþ kýyafetimi giyerek hýzlý bir þekilde, Hafýz Mükremin hocamýn, oturduðu apartmanýn önüne geldim.Kiraya tuttuðumuz evin, anahtarýný hocamlar dan alarak, eþyalarýn taþýnmasýna müsait hale getirecektim. Apartmanýn bahçe kapýsý olan, metal dýþ kapýyý açarak ilerliyordum ki, karþýma aniden bir bayan çýktý. Çok kýsa süren ve bir anlýk diyeceðimiz karþýlaþmada, bayanýn dikkatimi çeken taraflarý þöyleydi: Ýnsana suhulet rahatlýðýný veren bir yüz ifadesiyle, üzerine yeþil aðarlýklý, beyaz ve füme renklerin desen halinde serpiþtirildiði emprime kumaþtan bir elbiseyi giymiþ bulunuyordu. Hiç görünmeyen saçlarýný, renkli bir yazma ile kapamýþ, elbisenin etek uzunluðundan artan bölümü, pazen bir pijamayla tamamlamýþ görünüyordu. Ayaðýna terlik giymiþ, fakat çorap bulunmuyordu, böyle bir vaziyette, karþýma aniden çýkan ayný bayan, zayýf olmayan, yüzü kýzaran, konuþmakta zorlanan bu güzel kýzcaðýz, elindeki anahtarý uzatarak, hacý abi, evin anahtarýný getirdim buyurun dedi. Belki gariptir fakat o an, oldukça hoþ bir his ýlýk, ýlýk içime aktý. Peki, bacýmýz teþekkür ederim diyerek, anahtarý elinden aldým ve geriye dönerek beni bekleyen çalýþmalara koyuldum.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mustafa Cilasun, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |