..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Iþýk verirseniz, karanlýk kendiliðinden yitecektir. -Erasmus
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Ýliþkiler > Mehmet Sinan Gür




10 Mayýs 2002
Otobüsler, Minibüsler vs.  
Mehmet Sinan Gür
Trafik bir toplumun aynasýdýr demiþler. Çok doðru.


:CCED:
Sitemizdeki iki arkadaþýmýzdan iki otobüs yazýsý okudum. Biri sevgili Kamuran Esen’in Otobüs Yoculuðu denemesi, biri sevgili Kenan Þahin’in Düþ öyküsü. Bu isimleri yazdýðým için bu yazý yalnýz ÝzEdebiyata ait olacak.

TV’de izlediðimiz Ýtilmiþ’le Kakýlmýþ anlaþýlan Mudurnulu imiþ. Yerel konuþmalarý hiç yadýrgamadým.

Son zamanlarda ya otobüslere fazla binmiyorum, ya da pek düzenli oldu bu iþler. Ben öðrenciyken üç kapýlý belediye otobüsleri yoktu. Bir önde, bir arkada yalnýz iki kapýsý olan, Ýngiliz malý Leyland marka otobüsler vardý. Ýngiliz malý olmasý önemli, çünkü kuzeyin soðuk hava þartlarýna göre camlarý da küçüktü ve çok açýlmazdý. Zaten sayýlarý da fazla deðildi. Bunu getirip Ýstanbul’da kullanýrsan ne olur? Parkayla Arabistan çöllerinde gezmeye benzer.Yaz aylarýnda, bir de kalabalýk olunca, otobüsten sað olarak ve istediðiniz durakta inmek, yüzdesi oldukça düþük bir þansa kalmýþ bir olay olurdu. Çünkü havasýzlýktan ölmeyip ineceðiniz duraða gelseniz bile geçecek yer olmadýðý için ancak bir, iki durak sonra inebilirdiniz.

Çok daha eskiden Leylandlarla birlikte daha eski tipler, markalar varken otobüslere arka kapýdan binilirdi. Peki bilet iþi nasýl kontrol edilirdi diyeceksiniz deðil mi? Hah-hay... Arkada bir de biletçi otururdu. Þimdi yalnýz halk otobüslerinde var. Bu yetmezdi, bir de arada sýrada bir adam gezip bilet kontrolü yapardý. Sonra onlarýn hepsini emekli yaptýlar.

Arkadaþýmýzýn yakýnmasýný anlýyorum. Ýstanbul’da da aynýsý hatta daha beterleri yaþanmýþtýr. Boðaz köprüsü ve çevre yollarý yapýldýktan sonra iki yaka arasýnda otobüs seferleri baþladý. Otobüslerin durak olmayan yerlerde durmasý yasaktýr. Haydi bazen dururlar ona bir þey demeyiz de çevre yolunda durmak herkese yasaktýr ve üstelik tehlikelidir. Ama belediyenin þoförleri inecek olan bir akrabasý, hemþehrisi, arkadaþý olunca ilk zamanlarda duruyorlardý. Ayný adam þimdi de, o zaman da duraktan iki metre ilerledi diye dili dýþarýda koþa koþa gelen bir adamýn yüzüne kapýyý kapatýr, açmaz. Çünkü o adamla arasýnda bir kan baðý yoktur ve bu yüzden o an kurumun koyduðu kurallar geçerli olur. Þoför bir anda Türkiye’nin en büyük kentinin büyük bir kurumunun en ciddi personeli oluverir. Oh ne ala memleket. Canýn isteyince öyle, istemeyince böyle. Dikkat edin, bütün iþlerimiz buna benziyor.

Bir keresinde halk otobüsü ile Kadýköy’den Topkapý’ya gidecektim. Unuttum þimdi ne iþim vardý. Halk otobüslerine ilk kalkýþta ayakta yolcu alýnmaz. Saati de yoktur. Dolunca kalkar. Bindim otobüse oturdum; yerler doldu; þoför de geldi ama kalkmýyoruz. “Ne oluyor?” derken otobüsün sahibi olduðunu sandýðým, uykulu, sarhoþ gibi bir adam geldi, bindi, önde durdu. Gene bekliyoruz. Beyefendinin çayý geldi. Bir otobüs dolusu insan adama bakýyor, adam büyük bir piþkinlikle çayýný içiyor. Neden kalkmadýðýmýz anlaþýldý. Artýk bu kadarýna da isyan etmemek mümkün deðildi. Biz bir otobüs dolusu insandýk. Baðýrýþ, çaðýrýþ, adamýn çayý bitmeden hareket edebildik. Fakat adam çayýnýn yarým býraktýrýlmasýna çok bozuldu. Ýlk itiraz eden yolculardan birine sürekli dik dik bakýyordu. Yolcu rahatsýz oldu. “Ne bakýyorsun?” dedi. Haydii, bir daha baðýrýþ çaðýrýþ; neyse kimsenin kafasý, gözü yarýlmadan yolculuðu bitirdik.

Boþuna dememiþler Ý.E.T.T. yani ‘Ýneklik Etme Taksi Tut’ diye...
Ankara’nýnki biraz daha kibar: E.G.O. yani ‘Erken Gelen Oturur’.

Minibüsler bu vurdumduymazlýðýn en iyi örnekleridir. Yolcu indirip bindirirken saða çekmezler. Bir yolcu almak için ara duraklarda dakikalarca dururlar. Sevgili Kamuran Esen, iyi ki Taksim Sarýyer dolmuþlarýna binmemiþsiniz. Ben bir kere saydým; þoför bu iki yer arasýnda tam 500 kere korna çaldý. Fikirtepe’nin daracýk bir ana caddesi var: Mandýra caddesi. Bu cadde tam bir Anadolu kasabasý görünümündedir. Mandýra caddesi ile E5 arasý gecekondudur. Yol zaten dar, arabalar iki taraflý park etmiþ durumda, trafik polisi buraya hiç uðramaz. Trafik ýþýðý hiç yoktur. Belediye otobüsü geçecekse karþýdan gelen kenara kaçmak zorundadýr. Yoksa ezer geçer. Buraya Kadýköy’den minibüsler iþler. Adamlar bir yolcu almak için trafiði týkamaktan hiç çekinmezler. Yalnýz yolcuyu bindirme süresi kadar deðil, inip aþaðýda oyalanacak kadar. Buralarda yaþamak sabýrdan daha fazlasýný gerektirir. Bu yüzden zaman zaman cinayet bile iþlendiði olmuþtur. Bu sýkýþýklýðýn içine bir de semt pazarý kurulunca... gerisini getiremiyorum.

Özel araç sahipleri de dünyanýn en önemli insanlarýdýr. Bir Pazar günü boðaza gidelim dedik. Üsküdar’dan sonra yol týkalý. Gýdým gýdým ilerliyoruz. Kuzguncuk’a geldik; týkanmanýn nedenini gördük. Bir adam arabasýný zaten dar olan yola park etmiþ. Boðaz trafiði bir kiþi yüzünden hem geliþ hem gidiþ, iki taraflý týkanmýþ. O bir arabadan sonra yol açýlýyor. Ýleride bir polis aracý gördüm, ona söyledim. Sonra ne oldu bilmiyorum.

Þehirlerarasý otobüslerde de benzer þeyler benim baþýma, herkesin baþýna gelmiþtir. Hiç olmadýk yerde otobüs durur, bir kadýnla bir çocuk inerler, tuvalet yoksa yol kenarýndaki hendeðe girerler, çocuðun donunun çýktýðýný uzaktan görürsünüz. Þýrrr, bir iþeme peþrevinden sonra yola devam edersiniz. Çocuk da ne hikmetse çok sevimli olur. Otobüse döndüðünde yüzünde bir sevinç, bir heyecan, bir rahatlýk, ohhh...

Bazen yetiþkin insanlar ayný talepte bulunurlar. Yoldaki ilk benzincide durulur, kiþi (genellikle kadýn :) olur) iner, tuvalete giderken bakarsýnýz bütün otobüs aþaðýya iniyor. Meðer herkesin çiþi gelmiþ de ses çýkarmýyormuþ. Aþaðýda sigaralar yakýlýr; sohbetler koyulaþýr; ilk inen kiþi geri döner ama herkesi toplamak bayaðý zor olur.

Arkadaþýmýzýn yakýnmasýný anlýyorum. Ancak gözden kaçýrdýðý bir þeyi söyleyeceðim. Sonunda bana hak verecektir. ‘Ýstanbul Sizin Olsun’u da okudum. Onunla da ilgili bu yazacaklarým.
Bir öykü dinlemiþtim:

Çocuklarý olmayan bir karý koca var. Kadýn çok titiz. Evlerini tertemiz tutuyor. Yerler, duvarlar, halýlar, mobilyalar tertemiz ve ilk günkü gibi yeni. Fakat bu temizlik bir gün hem kadýný hem kocasýný sýkýyor. Keþke diyorlar, bizim de çocuklarýmýz olsaydý da duvarlarý çizik içinde býraksaydý. Yerleri, mobilyalarý kirletseydi.

Bir de TV’de izlediðim bir film:
Baþrolde Aidsten ölen Rock Hudson var. 1950’de Kore savaþýnda 400 Koreli çocuðu kurtarýyor. Çocuklar ellerinde torbalarý uzun bir yürüyüþ yapmak zorunda kalýyorlar. Çocuklardan biri yolda yorgunluktan düþüyor, baygýnlýk geçiriyor. Diðer çocuklar hiç aldýrmýyor, sýralarýný bozmuyorlar, yürümeye devam ediyorlar. Yalnýz kahramanýmýz çocuðun yardýmýna koþuyor.
Ýþte bu Amerikan zihniyeti. Düþen yerinde kalýr.

Nazým Hikmet’in dizeleri de geldi aklýma:
Memetten Memede yoktur merhamet...

Nice koç yiðitler yere serilir
Ölen ölür, kalan saðlar bizimdir...
Bunu da Dadaloðlu söylemiþ. Türk toplumu olarak bizim de bir türlü törpülenememiþ bireyciliðimiz var tabi. Bizimki kan baðýna dayalý bir yaþam sürmemizden, kanla baðlý olmadýðýmýz kiþiyi dýþlamamýzdan kaynaklanýyor olabilir.

Kýssadan hisseyi çýkardýnýz tabi. Bir yandan iliþkilerde kan, aile baðlarýnýn öne çýkmasýndan þikayetçi oluyoruz; bir yandan ilkelere, kurallara uyalým derken insanlýðýmýzý iyice kaybetme korkusu yaþýyoruz. Ya biz de Amerikan toplumu gibi, Avrupalýlar gibi son derece, þimdikinden çok daha bencil, bireyci olursak? Herkesin içinde var olup kýsmen bastýrýlmýþ olan þeyleri doðru diye kabul edersek? Kurala uyuyoruz diye yalnýzca yaþamý daha da zorlaþtýrýrsak? Ben Ýstanbul’da yaþýyorum ve burada sözünü ettiðim iki tür bencilliði de görüyorum. Kararý nasýl bulabiliriz? Bir gün tutturabilecek miyiz acaba? Bir sanatçý tanýmý yapmýþtým. Sanatçýnýn iþlevi, duraðan haldeki bilinci harekete geçirmektir demiþtim. Sanatçýlara çok iþ düþüyor. Haydi bakalým; ha gayret...

10.Mayýs.2002



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýliþkiler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Baraj Sorusu: Beni Seviyor Musun?
Müzik Film - Hair
Film Müzik– Batý Yakasýnýn Hikayesi
Müzik– Cats
Müzik– Chess

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Canlý Balýk
Lenin'in Mozelesini Ziyaret
Sahalin'de Altý Ay
Ölüm Anýnda Görülen Tünel ve Iþýk
Cadde'de Eðlence
Önyargý
Çanakkale Gezisi - 2
Ýki Günlük Çanakkale Gezisi - 1
Müzik - Tevekkül
01 06 Diyarbakýr"dan Sevgilerle

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nazým Hikmet'ten Çanakkale Þiiri [Þiir]
Ateþ ve Ölüm (Bütün Þiirler 16. 07. 2009) [Þiir]
Seni Seviyorum Bunalýmý [Þiir]
Ýncir Aðacý [Þiir]
Bir Dosta E - Mektup [Þiir]
10 Aðustos 1915 Anafarta Ovasý [Þiir]
Sevgisizlik [Þiir]
Mor Çiçekler [Þiir]
Eskiden [Þiir]
Bir Ruh Çaðýrma Operasyonu [Öykü]


Mehmet Sinan Gür kimdir?

Yazmayý seviyorum. Bir tümce, bir satýr, bir sözcük yazýp altýna tarihi atýnca onu zaman içine hapsetmiþ gibi oluyorum. Ya da akýp giden zamaný durdurmuþ gibi. . . Bir fotoðraf, dondurulmuþ bir film karesi gibi. Her okuduðunuzda orada oluyorlar ve neredeyse her zaman ayný tadý veriyorlar. Siz de yazýn, zamaný durdurun, göreceksiniz, baþaracaksýnýz. . . . Savaþ cinayettir. Savaþ olursa pozitif edebiyat olmaz. Yurdumuz insanlarý ölenlerin ardýndan aðýt yakmayý edebiyat olarak kabullenmiþ. Yazgýmýz bu olmasýn. Biz demiþtik demeyelim. Yaþam, her geçen gün, bir daha elde edemeyeceðimiz, dolarla, altýnla ölçülemeyecek bir deðer. (Ancak baþkalarý için deðeri olmayabilir. ) Nazým Hikmet’in 25 Cent þiiri gerçek olmasýn. Yaþamý ýskalamayýn ve onun hakkýný verin. Baþkalarýnýn da sizin yaþamýnýzý harcamasýna izin vermeyin. Çünkü o bir tanedir. Sevgisizlik öldürür. Karþýmýza bazen bir kedi yavrusunun ölümüne aldýrmamak, bazen savaþa –yani ölüme- asker göndermek biçiminde çýkar. Nasýl oluyor da çoðunlukla siyasi yazýlar yazarken bakýyorsunuz bir kedi yavrusu için þiir yazabiliyorum. Kimileri bu davranýþýmý yadýrgýyor. Leonardo da Vinci’nin ‘Connessione’ prensibine göre her þey birbiriyle ilintilidir. Buna göre Çin’de kanatlarýný çýrpan bir kelebek Ýtalya’da bir fýrtýnaya neden olur. Ya da tam tersi. Ýtalya’daki bir fýrtýnanýn nedeni Çin’de kantlarýný çýrpan bir kelebek olabilir. Bu düþünceden hareketle biliyorum ki sevgisizlik bir gün döner, dolaþýr, kaynaðýna geri gelir. "Düþünüyorum, peki neden yazmýyorum?" dedim, iþte böyle oldu. .

Etkilendiði Yazarlar:
Herþeyden ve herkesten etkilenirim. Ama isim gerekliyse, Ömer Seyfettin, Orhan Veli Kanýk, Tolstoy ilk aklýma gelenler.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.