Iþýk verirseniz, karanlýk kendiliðinden yitecektir. -Erasmus |
|
||||||||||
|
TV’de izlediðimiz Ýtilmiþ’le Kakýlmýþ anlaþýlan Mudurnulu imiþ. Yerel konuþmalarý hiç yadýrgamadým. Son zamanlarda ya otobüslere fazla binmiyorum, ya da pek düzenli oldu bu iþler. Ben öðrenciyken üç kapýlý belediye otobüsleri yoktu. Bir önde, bir arkada yalnýz iki kapýsý olan, Ýngiliz malý Leyland marka otobüsler vardý. Ýngiliz malý olmasý önemli, çünkü kuzeyin soðuk hava þartlarýna göre camlarý da küçüktü ve çok açýlmazdý. Zaten sayýlarý da fazla deðildi. Bunu getirip Ýstanbul’da kullanýrsan ne olur? Parkayla Arabistan çöllerinde gezmeye benzer.Yaz aylarýnda, bir de kalabalýk olunca, otobüsten sað olarak ve istediðiniz durakta inmek, yüzdesi oldukça düþük bir þansa kalmýþ bir olay olurdu. Çünkü havasýzlýktan ölmeyip ineceðiniz duraða gelseniz bile geçecek yer olmadýðý için ancak bir, iki durak sonra inebilirdiniz. Çok daha eskiden Leylandlarla birlikte daha eski tipler, markalar varken otobüslere arka kapýdan binilirdi. Peki bilet iþi nasýl kontrol edilirdi diyeceksiniz deðil mi? Hah-hay... Arkada bir de biletçi otururdu. Þimdi yalnýz halk otobüslerinde var. Bu yetmezdi, bir de arada sýrada bir adam gezip bilet kontrolü yapardý. Sonra onlarýn hepsini emekli yaptýlar. Arkadaþýmýzýn yakýnmasýný anlýyorum. Ýstanbul’da da aynýsý hatta daha beterleri yaþanmýþtýr. Boðaz köprüsü ve çevre yollarý yapýldýktan sonra iki yaka arasýnda otobüs seferleri baþladý. Otobüslerin durak olmayan yerlerde durmasý yasaktýr. Haydi bazen dururlar ona bir þey demeyiz de çevre yolunda durmak herkese yasaktýr ve üstelik tehlikelidir. Ama belediyenin þoförleri inecek olan bir akrabasý, hemþehrisi, arkadaþý olunca ilk zamanlarda duruyorlardý. Ayný adam þimdi de, o zaman da duraktan iki metre ilerledi diye dili dýþarýda koþa koþa gelen bir adamýn yüzüne kapýyý kapatýr, açmaz. Çünkü o adamla arasýnda bir kan baðý yoktur ve bu yüzden o an kurumun koyduðu kurallar geçerli olur. Þoför bir anda Türkiye’nin en büyük kentinin büyük bir kurumunun en ciddi personeli oluverir. Oh ne ala memleket. Canýn isteyince öyle, istemeyince böyle. Dikkat edin, bütün iþlerimiz buna benziyor. Bir keresinde halk otobüsü ile Kadýköy’den Topkapý’ya gidecektim. Unuttum þimdi ne iþim vardý. Halk otobüslerine ilk kalkýþta ayakta yolcu alýnmaz. Saati de yoktur. Dolunca kalkar. Bindim otobüse oturdum; yerler doldu; þoför de geldi ama kalkmýyoruz. “Ne oluyor?” derken otobüsün sahibi olduðunu sandýðým, uykulu, sarhoþ gibi bir adam geldi, bindi, önde durdu. Gene bekliyoruz. Beyefendinin çayý geldi. Bir otobüs dolusu insan adama bakýyor, adam büyük bir piþkinlikle çayýný içiyor. Neden kalkmadýðýmýz anlaþýldý. Artýk bu kadarýna da isyan etmemek mümkün deðildi. Biz bir otobüs dolusu insandýk. Baðýrýþ, çaðýrýþ, adamýn çayý bitmeden hareket edebildik. Fakat adam çayýnýn yarým býraktýrýlmasýna çok bozuldu. Ýlk itiraz eden yolculardan birine sürekli dik dik bakýyordu. Yolcu rahatsýz oldu. “Ne bakýyorsun?” dedi. Haydii, bir daha baðýrýþ çaðýrýþ; neyse kimsenin kafasý, gözü yarýlmadan yolculuðu bitirdik. Boþuna dememiþler Ý.E.T.T. yani ‘Ýneklik Etme Taksi Tut’ diye... Ankara’nýnki biraz daha kibar: E.G.O. yani ‘Erken Gelen Oturur’. Minibüsler bu vurdumduymazlýðýn en iyi örnekleridir. Yolcu indirip bindirirken saða çekmezler. Bir yolcu almak için ara duraklarda dakikalarca dururlar. Sevgili Kamuran Esen, iyi ki Taksim Sarýyer dolmuþlarýna binmemiþsiniz. Ben bir kere saydým; þoför bu iki yer arasýnda tam 500 kere korna çaldý. Fikirtepe’nin daracýk bir ana caddesi var: Mandýra caddesi. Bu cadde tam bir Anadolu kasabasý görünümündedir. Mandýra caddesi ile E5 arasý gecekondudur. Yol zaten dar, arabalar iki taraflý park etmiþ durumda, trafik polisi buraya hiç uðramaz. Trafik ýþýðý hiç yoktur. Belediye otobüsü geçecekse karþýdan gelen kenara kaçmak zorundadýr. Yoksa ezer geçer. Buraya Kadýköy’den minibüsler iþler. Adamlar bir yolcu almak için trafiði týkamaktan hiç çekinmezler. Yalnýz yolcuyu bindirme süresi kadar deðil, inip aþaðýda oyalanacak kadar. Buralarda yaþamak sabýrdan daha fazlasýný gerektirir. Bu yüzden zaman zaman cinayet bile iþlendiði olmuþtur. Bu sýkýþýklýðýn içine bir de semt pazarý kurulunca... gerisini getiremiyorum. Özel araç sahipleri de dünyanýn en önemli insanlarýdýr. Bir Pazar günü boðaza gidelim dedik. Üsküdar’dan sonra yol týkalý. Gýdým gýdým ilerliyoruz. Kuzguncuk’a geldik; týkanmanýn nedenini gördük. Bir adam arabasýný zaten dar olan yola park etmiþ. Boðaz trafiði bir kiþi yüzünden hem geliþ hem gidiþ, iki taraflý týkanmýþ. O bir arabadan sonra yol açýlýyor. Ýleride bir polis aracý gördüm, ona söyledim. Sonra ne oldu bilmiyorum. Þehirlerarasý otobüslerde de benzer þeyler benim baþýma, herkesin baþýna gelmiþtir. Hiç olmadýk yerde otobüs durur, bir kadýnla bir çocuk inerler, tuvalet yoksa yol kenarýndaki hendeðe girerler, çocuðun donunun çýktýðýný uzaktan görürsünüz. Þýrrr, bir iþeme peþrevinden sonra yola devam edersiniz. Çocuk da ne hikmetse çok sevimli olur. Otobüse döndüðünde yüzünde bir sevinç, bir heyecan, bir rahatlýk, ohhh... Bazen yetiþkin insanlar ayný talepte bulunurlar. Yoldaki ilk benzincide durulur, kiþi (genellikle kadýn :) olur) iner, tuvalete giderken bakarsýnýz bütün otobüs aþaðýya iniyor. Meðer herkesin çiþi gelmiþ de ses çýkarmýyormuþ. Aþaðýda sigaralar yakýlýr; sohbetler koyulaþýr; ilk inen kiþi geri döner ama herkesi toplamak bayaðý zor olur. Arkadaþýmýzýn yakýnmasýný anlýyorum. Ancak gözden kaçýrdýðý bir þeyi söyleyeceðim. Sonunda bana hak verecektir. ‘Ýstanbul Sizin Olsun’u da okudum. Onunla da ilgili bu yazacaklarým. Bir öykü dinlemiþtim: Çocuklarý olmayan bir karý koca var. Kadýn çok titiz. Evlerini tertemiz tutuyor. Yerler, duvarlar, halýlar, mobilyalar tertemiz ve ilk günkü gibi yeni. Fakat bu temizlik bir gün hem kadýný hem kocasýný sýkýyor. Keþke diyorlar, bizim de çocuklarýmýz olsaydý da duvarlarý çizik içinde býraksaydý. Yerleri, mobilyalarý kirletseydi. Bir de TV’de izlediðim bir film: Baþrolde Aidsten ölen Rock Hudson var. 1950’de Kore savaþýnda 400 Koreli çocuðu kurtarýyor. Çocuklar ellerinde torbalarý uzun bir yürüyüþ yapmak zorunda kalýyorlar. Çocuklardan biri yolda yorgunluktan düþüyor, baygýnlýk geçiriyor. Diðer çocuklar hiç aldýrmýyor, sýralarýný bozmuyorlar, yürümeye devam ediyorlar. Yalnýz kahramanýmýz çocuðun yardýmýna koþuyor. Ýþte bu Amerikan zihniyeti. Düþen yerinde kalýr. Nazým Hikmet’in dizeleri de geldi aklýma: Memetten Memede yoktur merhamet... Nice koç yiðitler yere serilir Ölen ölür, kalan saðlar bizimdir... Bunu da Dadaloðlu söylemiþ. Türk toplumu olarak bizim de bir türlü törpülenememiþ bireyciliðimiz var tabi. Bizimki kan baðýna dayalý bir yaþam sürmemizden, kanla baðlý olmadýðýmýz kiþiyi dýþlamamýzdan kaynaklanýyor olabilir. Kýssadan hisseyi çýkardýnýz tabi. Bir yandan iliþkilerde kan, aile baðlarýnýn öne çýkmasýndan þikayetçi oluyoruz; bir yandan ilkelere, kurallara uyalým derken insanlýðýmýzý iyice kaybetme korkusu yaþýyoruz. Ya biz de Amerikan toplumu gibi, Avrupalýlar gibi son derece, þimdikinden çok daha bencil, bireyci olursak? Herkesin içinde var olup kýsmen bastýrýlmýþ olan þeyleri doðru diye kabul edersek? Kurala uyuyoruz diye yalnýzca yaþamý daha da zorlaþtýrýrsak? Ben Ýstanbul’da yaþýyorum ve burada sözünü ettiðim iki tür bencilliði de görüyorum. Kararý nasýl bulabiliriz? Bir gün tutturabilecek miyiz acaba? Bir sanatçý tanýmý yapmýþtým. Sanatçýnýn iþlevi, duraðan haldeki bilinci harekete geçirmektir demiþtim. Sanatçýlara çok iþ düþüyor. Haydi bakalým; ha gayret... 10.Mayýs.2002
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |