Ben; biraz ukalalýk, biraz iyilikseverlik (ki bu peygamberlerin bile eriþemediði derecede yoðun), biraz kendi doðrularýmýn kör savunucusu, yaþamýþlýk anlamýnda çok þey görmüþ geçirmiþliðine inanan öylesine biriyim. Ne Mary Jane kadar karamsar, ne de Polyanna kadar toz pembe bir bakýþ açýsýna sahibim. Daha da kötüsü; günümün getirdikleri neticesinde çabuk parlayan çabuk sönen tiplerdenim. O gün günüm güzel geçmiþse neþeli, (bu mutluluk hali beni Polyanna`yý aratmayacak derece de iyimser kýlýyor), günüm kötü geçmiþse asi ve sinirli(bkz. sýradan devlet memurlarý gibi)oluyorum. Bugünlerde de pek neþeli ve mutlu olduðum söylenemez...

Mary Jane`le tanýþmamýzda sohbetlerimiz de hep sanal ortamda olmuþtur. Ben onun
çaresizliðine aldýrmadan, ona fikir vermeye, onu ateþlemeye çalýþmadan, sert bir þekilde
yargýlýyor ve eleþtirirken de yerden yere vuruyorum. Her sohbet ettiðim gün kavga etmemizde
bundan kaynaklanýyor olmalý...

Ve bira... Alkol oraný düþük, pek kafa yapmayan, bazýlarýna göre içilmesi anlamsýz sýradan bir
içki. Mary jane, ben ve bira: Üçümüzde sýradan, üçümüzde çaresiz bir bakýma...

Netice itibariyle; ben toplumda binlerce-milyonlarca olduðuna inandýðým çaresizler adýna Mary
Jane` e destek olmak ve onunla dost olmak istiyorum. Niye mi? Belki peygamberlerin bile
eriþemediði yüce iyimserlik duygumdan ötürü, belki de vatandaþlýk görevim gereði... Yada "Mary Jane`leri kaybetmemek adýna". Peki ya siz?..