Ýnsanoðlu sosyal bir varlýktýr deriz de, ille de onu toplumdan soyutlama projelerimizden asla vazgeçmeyiz.Ýnsanýn toplumculluðu ile onun birey hâlinde kalmaya zorlanmasý arasýnda bir ters orantý var gibi görünüyor.

Etçil bir yaratýða zorla ot yedirmeye çalýþmak garâbetinde; toplumcul ya da “biz”cil insaný toplumdan tecrit etmeye onu “ben”cil yapmaya çalýþýyoruz.Bu durum da tecrit edilen insaný insanlýktan çýkarýyor.Ýþte alýn terör hâdiseleri buna en ideal örnek.Tam bir vahþet makinesine dönüþen insanlýk, yine insanlýðýn bizatihi kendisini katlediyor, o susturulmanýn öcüyle kendisini susturanlarý sonsuza dek susturmaya çalýþýyor.Elbette bu vahþet yollarýna süluk edenler, haksýz oðlu haksýzlardýr ama onlarýn gýrtlaklarýný sýkanlar da bu haksýzlarýn biraz uzaktan da olsa anti demokrat akrabalarýdýr.

Ýnsanlýðý bu vahþet arenasýndan çýkarmanýn yegâne yolu onun için özgürlük, demokrasi kapýlarýný sonuna kadar açmak olmalýdýr.Üzerine aslanlarý, kaplanlarý ve de gladyatörleri sürdüðünüz istibdat arenasýndaki insanýn, can havliyle yanlýþ sözler söylemesi de mümkündür, yanlýþlar yapmasý da.Bu arenada ecel terleri döken bu insaný, aslanlarý ýsýrmakla suçlamak ya da kaplanlarýnýn kulaklarýný ýsýrarak onlarýn haklarýna riâyet etmemekle ayýplamak aslýnda biraz da kendimizi, kendi baskýcý görüþlerimizi suçlamak ve ayýplamak olmuyor mu? Karanlýk bir odada sýkýþtýrdýðýmýz, korkuttuðumuz bir kedinin boðazýmýza atlamasýnýn sorumluluðu biraz da bize âit deðil midir?

Yok saydýðýmýz ve tamamen toplum hayatýmýzdan silmeye çalýþtýðýmýz, bir ýþýnlanma makinemiz olsa, gözümüzden ýrak olsunlar da nereye giderlerse gitsinler diyerek sonsuzluk boyutlarýndan birisine göndereceðimiz milyonlarý, kendi yetimliklerine tehcir ettikçe elbette onlar kendilerini himâye edecek pek çok yanlýþ “üvey babalar” da bulabileceklerdir.Bu durum da yine pek çok yanlýþlýklarý doðuracaktýr.Ýþte batýnýn bugün, genelde Doðu toplumlarýna, özelde de Müslümanlara daha dar anlamda Türklere karþý yaptýðý da budur.

Bizi hayatlarýndan tehcir etmeye çalýþan bir kitle vardýr karþýmýzda.Hümanist, Feminist ve hatta Demokrat takýlan bu kitlenin bizim insanlýðýmýza, kadýnlarýmýzýn kadýnlýðýna ve de en tabi hak ve hürriyetlerimize en ufak saygýsý yoktur.Hani “kendine Müslümandýr” derler ya bunun gibi onlar da kendilerine Hümanisttir, kendilerine Demokrattýr.Onlarýn þuuraltlarýndaki fýsýltýya göre kendilerinden olmayanlar, derhal sürülmeli, toplum hayatýndan yer altýnýn en karanlýk dehlizlerine gönderilmelidirler.Onlardan olduðunuzu iddia etseniz de kabul edilmeyeceksinizdir zâten.Çünkü siz hâlâ Türksünüz ve hâlâ Müslümansýnýz.Hâlâ o kitlenin tarihinde derin kýrýlmalara sebep olmuþ, onlarýn istilâcý, sömürgeci pek çok emelini engellemiþ bir milletsiniz.

Halbuki yer altýna her girildiðinde yeni bir Ergenekon ülküsü de canlanýr ki bu da kýsa vâdede rahatlayan müstebitlerin altlarýndaki topraðý titreten, kayalarý darmadaðýn eden müthiþ bir yücelme ve çalýþma hamlesinin habercisidir.Yerin üstündeki kalabalýk eðlenceli müziklerinin gürültüsünden, danslardan, kahkahalardan yer altýndaki kaymayý, sarsýntýyý, gümbürtüyü hissedemez.

Halbuki yerin altýndakiler çoðalmýþlar, kendi kendilerini ve de baþkalarýný da idâre edebileceklerini görmüþler, kendilerine güvenlerini kazanmýþlar ve yerin üstüne çýkmaya çalýþmaktadýrlar.Onlarýn gâyesi gün ýþýðýný görebilmektir, özgürlüðün yer üstü dünyâsýnýn güzelliklerinin tadýna varabilmektir.Temel bir hak olan yaþama haklarýný savunabilmektir.Çünkü yer altýndaki hayatýn oksijeni, güneþi ve de hayata lüzumlu bütün imkanlarý kýsýtlýdýr.Onlar da insanca yaþamak istemektedirler.

Onlarý yerin dibine týkanlar ise altlarýndan her sâniye göçüp giden zeminin farkýnda deðillerdir.Alttakilerin üsttekileri yerin dibine geçirme gibi bir arzusu yoktur ama üsttekiler alttakileri unutmak, onlarý hayatlarýndan silmek adýna onlarýn üzerlerine evler ve yerleþkeler yapmýþlardýr.Üstelik alttakilerin tamamen yok olduklarýna kendilerini de inandýrmýþlardýr.Yýllarca o dehlizlerin karanlýklarýnda yaþamýþ olanlar ise artýk yukarý, güneþe, yaþama çýkacaklardýr.Buna karar vermiþlerdir.Sonuçta alttakiler yükselirken bu sefer üsttekiler alttaki dehlizlerin karanlýklarýna gömüleceklerdir.

Aslýnda bu hazin manzaraya hiç de gerek yoktur.Üsttekiler ve alttakiler çeþitli elçiler vasýtasýyla el sýkýþsalar, birleþseler dünya nimetlerinden, özgürlükten, demokrasiden beraberce istifâde etseler, ne yer altýndaki karanlýk dehlizler, ne de yer üstündeki istibdat bir tehdit oluþturmayacaktýr.Belki birlikte, o yer altýndaki dehlizlere turlar bile düzenleyeceklerdir.Ýki kitle de yerin altýndaki bu karanlýklarda yaþamadýklarýna þükrederek yeniden, yerin üstüne, demokrasiye, özgürlüðe, sevgiye ve saygýya kanatlanacaklardýr.

Özelde Danimarka, Hollanda gibi ülkelerde genelde de pek çok batý ülkesinde, Müslümanlarý ve de Türkleri toplumlarýndan soyutlamaya, hatta onlarý batýdan kovmaya çalýþan bir zihniyet hâkim durumda.Hýristiyanlýða, Yahudiliðe oldukça toleranslý ve saygýlý olan bu gibi ülkelerde Hazreti Muhammed’e karþý saygýsýzca laflar edenler, onu ve deðerlerimizi aþaðýlayan resimler, karikatürler yapanlar; ardýndan da bu hakaretleri bir bayram edâsýyla ödüllerle kutlayanlar, tabanlarýndaki sessiz erozyonun hiç mi hiç farkýnda deðiller.

Hayatlarýndan, toplumlarýndan geçici olarak sildikleri kayýp Kýta Atlantik’in çocuklarý, þimdi üstteki pek çok insan için oldukça gizemli, oldukça ilgi çekici hâle gelmiþtir.Bir zamanlarýn yerin dibine itilmek istenen Sümerleri, Ýnkalarý hakkýnda þimdi bestseller(çok satan) kitaplar çok þeyler söylemekte; çok kiþiler, çok anlamlar çýkararak bu kitaplarý okumaktadýrlar.Hatta yerin üstündekilerin bir çoðu da þimdi yerin altýndakileri haklý görmektedir.Bugün yerin altýna itilenlerin gelecekteki durumlarý da kesinlikle böyle olacaktýr.Buna tarih þâhittir.

O halde bastýrmak, yerin, þuuraltýnýn karanlýklarýna itmekle Avrupa, genelde de tüm Batý, Türkleri hayatlarýndan ve toplumlarýndan asla kovamazlar.Gerçekle yüzleþmek, sindirmekle, korkutmakla deðil, gerçeði kabul etmek ve onunla ayný düzlemde el sýkýþmakla olabilir.Soykýrým yasalarýnýn inkârýný yasaklamak gibi iptidâi kanunlar, bugünün özgür dünyasýnda bize ne kadar da gülünç gelmektedir.Bu yasaklamalarla tarih deðiþmiþ mi oluyor yoksa birileri gündüzün aydýnlýðýndan kurtulmak için gözlerini mi kapýyor?Gözlerini kapayanlarýn yalnýzca kendileri için özel, lüks ve çok kullanýþlý bir gece oluþturabileceklerini kimse bilmiyor mu acaba?

Gönül ister ki, yerin altýndaki karanlýk maðaralara lâyýk görülerek devamlý aþaðýlananlarla, yerin üstündeki güzelliklerin, erdemlerin, ilimin, bilimin, demokrasinin sâdece kendilerine âit olduðunu söyleyerek yer yüzünde kendilerini ayrýcalýklý görenler arasýnda sonsuza kadar sürecek bir barýþ tesis edilsin.Eðer bu barýþ ortamý oluþturulamazsa Batý, yerin altýna ittiði Müslümanlarýn ve Türklerin yer üstüne çýkma mücâdelesine þâhit olacak.

Genç nüfusu elinde bulunduran Müslümanlar, aralarýndaki birliði de saðlarlar, eðitim, bilim, güzel ahlâk, demokrasi menfezlerini kullanarak soluk almak, insanlýklarýný insanca yaþayabilmek için yer üstüne çýkmaya baþlarlarsa, pek çok Avrupa ülkesinin yöneticileri, aydýn zümresi, Türklerden ve Müslümanlardan oluþmuþ olacaktýr.Bu durumda yönetimde, iþ sahasýnda yaþlanan batýlý nüfusu da körelerek yerini; Türklere, Müslümanlara býrakacaktýr.

Biz Türkler ise batýlý ülkelerin Müslümanlarla ya da Türklerle çatýþmasýndan deðil elbette el sýkýþmasýndan yanayýz.Batý, Türklerin ve Müslümanlarýn bütün deðerlerini içine sindirerek onlarý dýþlamaktan vazgeçmelidir.Onlarý yer altýna itmemelidir.Yerin üstünde Türklerle, Müslümanlarla, saygý, sevgi, barýþ çerçevesi içinde yaþamalýdýr.

Batýnýn Müslümanlaþmasý ya da Türkleþecek olmasý kaygýsý, velev doðru da olsa, en azýndan onlarýn ayaklarýnýn altýndaki zemin saðlamdýr ve her hâlükârda barýþ içinde yaþamaktadýrlar.Zeminin kaymasý ile yer altýndaki çukurlara düþmeleri sonucunda bünyelerinde oluþacak arýzalardan, sakatlýklardan oldukça uzaktýrlar.

Çünkü yerin altýndakiler þimdi gözlerinin önündedir ve artýk onlarýn kendilerine zarar vermeyeceklerinden, çatýþmadan hoþlanmadýklarýndan oldukça emindirler.Daha önce yerin altýna itilmek istenenlerse, þimdi kendilerine yardým eli uzatanlara minnettardýrlar…

Ben de bu noktada dünyanýn insanlarýna bir öneride bulunma gereði hissediyorum!Yerin altýný üstüne getirecek çatýþmalara özenmek ve özendirmek yerine, yerin üstünde el ele, barýþ içinde yaþasanýz olmaz mý?

Eminim ki, güneþ, oksijen ve dünyanýn diðer bütün nimetleri sizin birlikte kullanmanýzla zerre kadar tükenmeyecektir.

Özgürlük, barýþ, hukuk, bilim ve demokrasi ise, emin olun kullanýldýkça, yaþandýkça daha da artacaktýr.

Bu deðerlerden yüreklerinize sýzacak aydýnlýkla aydýnlanmaya, özgürlüðün, barýþýn ve sevginin dünyasýnda teneffüs etmeye ne dersiniz?