..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir gün karþýma biri çýkacak ve bana: "Herþey olmasý gerektiði gibi olmaktadýr, efendim" diyecektir. -A. Aðaoðlu, Yazsonu
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > güliz dülgeroðlu




27 Mayýs 2007
Kuyunun Ýçinde  
güliz dülgeroðlu
Balýkçýlarýn küfürleri arasýnda Galata Köprüsünden atlayýþ. Tamamen karanlýk sandýðým içimdeki kuyunun dibine varýþ. Þaþkýnlýk. Geri dönüþ.


:BHAG:
Hava karanlýk ve sisli. Yaðmur çiseliyor ama Galata köprüsünde balýk tutan insanlar kýlýný bile kýpýrdatmýyor. Ben sessizce yürüyorum. Sarkmýþ balýk oltalarýndan arýnmýþ bir yer buluyorum köprünün ortalarýnda. Tam kafamýn üzerinde dikilmiþ duran sokak lambasýnýn ýþýðý gözlerimi rahatsýz ediyor. Ama yine de kutsanmýþ hissediyorum kendimi gereksiz yere. Gereksiz çünkü kutsanacak kadar günahsýz deðilim. O zaman bu bir iþaret olmalý. Eðer günahsýz olsaydým kendimi kutsal ve huzurlu hissedecektim. O zaman gecenin bir vaktinde galata köprüsünden kendimi aþaðýya atma hayalleri kurmayacaktým. Çünkü aslýnda terk edilmem o kadar da önemli olmayacaktý. Çünkü aslýnda terk edilmeyecektim. Ýyi insanlar terk edilmez. Edilseler bile bu onlarý üzmez. Ýlginç ama o kadar iyilerdir ki, terk edildikten sonra terk edenin hak ettiði mutluluðu bulmasýný dilerler. Hem de gerçekten tüm iyi niyetleri ile dilerler bunu.Benim gibi durmadan küfretmezler. Özellikle kendisini kutsal hissettiren oysa tek misyonu etrafý aydýnlatmak olan zavallý bir ýþýða gözlerini kýsýp nefretle bakarak sövmezler.
Ýyi insanlar akýllý olur. Neden bilmiyorum, mantýksýz bir çýkarým belki ama bu þekilde düþünmek beni þu an rahatlatýyor. O zaman evet, iyi insanlar akýllý olur. Akýllý insanlar ise çevresinde balýk tutan ve boþ gözlerle bakan bir sürü adam varken yaðmurlu bir havada köprünün ortasýnda ayakkabýlarýný çýkarmazlar.
Ayakkabýlarýmý neden çýkardýðým hakkýnda bir fikrim yok aslýnda. Üstümdeki kabaný da çýkarýyorum ama bu bence mantýklý bir hareket. Sudayken þiþip rahatsýz edebilir. Hayatým boyunca kendime aykýrý bir davranýþ sergileyerek son anlarýmda titiz biri gibi davranýyorum. Kabanýmý katlayýp düzelttiðim ayakkabýlarýmýn üstüne býrakýyorum. Kotumun arka cebinden sigaramý çýkarýyorum. Ýçinden bir tane alýp yakýyorum. Daha sonra paketi kabanýmýn üzerine býrakýyorum.
Karanlýk sulara bakarken ve ölmemin kaç dakika süreceðini düþünürken yýllarca sigara içtiðim için kendimi içten içe tebrik ediyorum. Nikotin baðýmlýsý ciðerlerimin uzun müddet havasýz kalmaya dayanamayacaðýný bildiðim için en fazla iki dakika sonra öleceðimi hesaplayarak mutlu oluyorum. Yanýmda oltalarýnýn bir uzantýsý gibi duran adamlar bana meraklý bakýþlar atýyor. Bazýlarý hiç utanmadan gözlerini dikiyor. Onlarýn bakýþ açýsýndan ne kadar aptal göründüðümün farkýndayým aslýnda. Ama suya atladýðýmda adamlarýn yüzünün alacaðý þekli görmek için sokak lambasýna saçma sapan bir kutsallýkla bakýyor ve kulaða mantýk dýþý gelen son dileðimi kabul etmesi için yalvarýyorum.
Son kez derin fakat isteksiz bir nefes alýp daha kimse beni tutmaya yeltenemeden zýplýyorum köprüden aþaðýya. Saniyeler içinde karanlýk sulara gömülüyorum. Aniden kaskatý kesiliyor bedenim. Su ölümüne soðuk. Bu iyi bir þey. Hipodermi iþimi hemen bitirebilir.
Yavaþ yavaþ batýyorum. Olta uçlarý, kaçan balýklar, postallar, pet þiþeler, ne olduðunu bilmediðim ama belki de kaderi benim gibi olanlarýn çürümüþ hali ile özleþtirdiðim yosun kitleleri, doðaya baþ kaldýran plastik kovalar ve ben. Ýstanbul’un intihar için en popüler köprüsü olan Boðaz Köprüsü’nde deðil, Galata’da suyun dibine tortu gibi çöken; ben. Yaðmur altýnda saatlerce bir þey tutmak için bekleyen olta sahiplerinin balýklarý kaçýrdýðým için küfrettikleri; ben. Suyun yaðlý yüzeyinde ýþýldayan sokak lambasýnýn göz kýrptýðý ve alay ettiði; ben. Her þeyin bittiðinden emin olduðu sýrada gözlerini karanlýktan sabit ve kutsal olamayacak kadar parlak olan ýþýða açan baþarýsýz intiharcý; ben.

Dibe doðru yavaþ yavaþ çöküyorum. Su bulanýklaþýyor. Tuhaf bir lýkýrtý dolduruyor kulaklarýmý. Deniz lehçesi, suyun içindeki organizmalar konuþuyor sanki. Etrafýma bakýyorum. Öleceðimden emin olduðum için olsa gerek hiç korku hissetmiyorum. Oysa suyun dibi korku filmi tadýnda. Sanki her an üstüme hýzla gelen karanlýk bir siluet tarafýndan yutulcakmýþým gibi hissediyorum. Yine de kurbaðalama tekniði ile yüzmeye devam ediyorum. Çok geçmeden dizimi bir taþ kütlesine çarpýyorum. Dikkatle baktýðýmda taþlarýn yuvarlak þeklinde dizilmiþ olduðunu görüyorum. Ýçinde sonsuz bir karanlýk vadeden bir kuyu gibi. Uzaklaþýp tekrar bakýyorum ve gerçek beni þaþýrtýyor. Galata’nýn dibinde bir kuyu keþfediyorum. Hâlâ ciðerlerimde oksijen olmasý, beni vazgeçirip su yüzeyine dönmeye iknâ edecek gibi görünüyor. Ama istemiyorum. Bu yüzden karanlýk kuyuya giriyorum. Ellerimle duvarlarýný yokluyorum. Asýrlardýr birikmiþ yosunlarda kayýyor parmaklarým. Gözlerimin açýk yada kapalý olmasý hiçbir þey fark ettirmiyor. Ölümcül bir karanlýk ile ilerliyorum kuyuda. Þu ana kadar nefesimin tükenmiþ olmasý gerekli diye düþünüyorum. Bir anda nefes aldýðýmý fark ediyorum. Açýk havada nefes aldýðým kadar rahat nefes alabiliyorum. Tam buna þaþýrmýþken, bir þey omzumdan tutup beni çekiþtiriyor. Kuyu duvarlarý ellerimin altýndan hýzla kayýyor. Su renk deðiþtiriyor.
Berrak ve pýrýl pýrýl sudan dýþarý yeþil bir bahçeye fýrlatýlýyorum. Birkaç dakika sonra kendime geliyorum. Etrafýmda uzun aðaçlar var. Dallarda bir sürü kuþ cývýldýyor. Ýki tane sincap bana bakarak ceviz kemiriyorlar. Balýklar suyun üstünde zýplayýp bana gülümsüyorlar. Gerçekten de gülüyorlar. Seslerini duyuyorum ve baþka bir kýkýrdama sesi daha var. Gölün kenarýna yaslanmýþ suyun içindeki üç tane çýplak kýz bana bakýp gülüyorlar. Saçlarý altýn rengi ve tenleri bembeyaz, yanaklarý ve dudaklarý kýpkýrmýzý kýzlar. Aman Tanrým! Ölmüþ olmalýyým ve bu kýzlar melek denilen yaratýklar olmalýlar. Kutsal bir güzellik ve zarafet.
Hayatýmda bir çok günah iþlediðimi biliyorum. Hatta en sonunda en büyüðünü iþledim yani intihar ettim. Ama hiç bu þekilde bir sona lâyýk olabileceðim aklýmýn ucundan bile geçmedi. Ayaða kalkýp kýzlarýn yanýna doðru gidiyorum. Çýðlýk atýyorlar, gülüyorlar ve birden suya dalýyorlar. Çýplak olan bedenlerinin üst kýsmý suyun içine girince dýþarý çýkacak olan çýplak kalçalarýný merakla bekliyorum. Bir yandan da böyle kutsal meleklere bu bakýþ açýsýyla bakmanýn bir sýnavdan ibaret olabileceðini düþünüyorum. O sýrada bembeyaz sýrtlarýnýn üzerinden ýþýl ýþýl su süzülüyor ve mavi pullarla kaplý kuyruklar suratýma su sýçratýyor. Kýzlar sudan kafalarýný çýkarýp tekrar gülümsüyorlar ve aniden gölün ortasýna bakýp suskunlaþarak uzaklaþýyorlar.
Ben daha deniz kýzý olayýnýn þokunu atlatamadan, gölün ortasýndan iri bir balýk yükseliyor. Garip bir balýk. Galata’da tutulmayacak cinsten. Kocaman bir kafasý ve patlak gri gözleri var. Neredeyse boyu iki metre. En azýndan görünen kýsmý iki metre. Üzerindeki pullar yosun tutmuþ. Kalýn dudaklarýnýn üstünde beyaz noktalar var. Balýðý süzerken gözlerinin üzerimde olduðunu fark ediyor ve dehþetle sonuna kadar açýlmýþ aðzýmý kapatýyorum.
“Seni kuyunun içine getiren nedir?” diyor bana çok kalýn ve sanki eko yapan bir sesle. Balýk konuþuyor ve bu çok normalmiþ gibi bakýyor bana. Cevap vermek için kekeliyorum. Tereddüttüm üzerine sakince baþýný sallýyor ve bekliyor.
“Ben..ben..suya atladým. Dibe doðru battým. Sonra kuyuyu gördüm. Sadece merak ettim. Bir göz atmak istedim.” Bunlarý ben mi söylüyorum? Tanrým! Dev bir balýkla konuþuyorum!
“Siz insanlarýn bu kadar uzun süre suyun altýnda kalabildiðinizi bilmiyordum. Neden solungaçlarýnýz yok o halde?” diye gayet mantýklý bir soru geliyor balýktan.
“Ben sanýrým tamamen istisnayým. Irkýmdan baþka birinin bu kadar süre su altýnda kalabileceðini sanmýyorum. Ýnanýn ben de bilmiyordum. Yani ben sadece öldüðümü ve cennete geldiðimi düþünüyordum. Burasý Cennet mi?” Lütfen evet de bay balýk!
“Hayýr.”
Ýþte ‘hayýr’ cevabý ile kalbime bir korku saplanýyor. Ýnsan ölünce ruhani bir yerlere gidiyor olmalý. Konuþan balýklar ve deniz kýzlarý sanýrým hiç bir dinin ölüm sonrasý yaþamýnda geçmiyor. Daha fazla okumalýydým! Genel kültür eksikliði iþte demek böyle zamanlarda insaný sýkýþtýrýyor.
“Burasý Graceland. Cennet deðil. Buraya senin ýrkýndan kimse gelemez. Yada þimdiye kadar hiç gelmedi. Þimdi bir bakalým. Seni býrakamam. Eðer býrakýrsam tekrar kendi dünyana gidip ýrkýndan bir çok kiþiyi ardýna takýp buraya getirirsin. O zaman burasý þimdiki halinden çok daha farklý bir yer olur. Bunu istemeyiz. Ama seni burada aramýzda tutmak da çok tehlikeli bir þey.”
Ýþte buna biraz alýnmýþtým. Önyargýlý davranmak dev bir balýða hiç yakýþmamýþtý.
“Sen insansýn.”
“Anlýyorum. Peki benimle ne yapacaksýnýz acaba?”
“Sanýrým bu diyarda daha önce pek fazla uygulanmayan bir kararý uygulayacaðýz. Seni Ölüm’e vereceðiz.”
“Evet, tabi haklýsýnýz. Ben zaten öldüðümü sanýyordum. Bu durumda o kadar kötü bir son deðil. Yani en azýndan hazýrlýklý olduðum bir son.”
“Ölüm’e haber verildi. Birazdan burada olacaktýr. Ýþimizi zorlaþtýrmadýðýn için sana minnettarýz yabancý.”
“Bizzat Ölüm mü gelecek yani?”
“Evet.”

Ýþte bu oldukça ilginç. Ölümün daha çok bir kavram olduðunu düþünürken þimdi maddi bir bedende onu görecek olmak beni fazlasýyla heyecanlandýrýyordu. Acaba elinde týrpanýyla siyah cübbeli Azrail mi gelecekti?
Bir anda ortaya çýkan kara bulutlar ormanýn üzerinden göle doðru kaymaya baþladý. Hýzla yaklaþýyordu ve yaklaþtýkça tedirginliðim artýyordu. Nerden bulaþtým ben bu iþe? Doðru düzgün ölmeyi bile beceremiyorum diye içimden geçirirken aðaçlarýn arasýndan karanlýk bir siluet dýþarý çýktý. Göz hizamda sadece geniþ bir karanlýk görüyordum. Kafamý yukarý doðru kaldýrdýðýmda bunun dev bir ayý olduðunu gördüm. Ýstemeden etrafýma bakýndým. Týrpanlý karizmatik bir varlýk arýyordu gözlerim. Sonra ayý konuþtu ve ben olduðum yerde donakaldým.

“Selamlar olsun, Deniz Alasý. Beni çaðýrdýðýný iþittim.” Siyahtan da siyah bir sesti bu. Bilmiyorum nasýl tarif edilebilir. Boþluk gibi. Huþu ve korkuyu ayný anda hissettiren bir ses.
“Selamlar olsun, Ölüm. Evet, doðru iþittin. Diyarýmýza bir insanoðlu adým attý. Ýstemeden buraya geldi. Tek çözümün seni çaðýrmak olduðuna karar verdim.”
“Anlýyorum. Benim için gayet mâkul bir karar. Peki saygýdeðer Unique ne diyor bu iþe?”
Adýnýn Deniz Alasý olduðunu öðrendiðim dev balýk bir anda surat astý. Ýnsansý mimikleri verecek cevabý olmadýðýný açýk ediyordu.
“Saygýdeðer Unique’in haberi olmadý. Onu böyle ufak bir sorun için rahatsýz etmek istemedim.”
Ýþte yine beni aþaðýlamýþtý. Sadece ufak bir sorun! Bu balýk kaba olmayý çok iyi baþarýyordu.
Ölüm isimli garip ayý yüzünü buruþturdu. Hatta kaþlarýný çattý. Bana bir kere baktý ve kafasýný tekrar Deniz Alasý’na çevirdi.
“Anlýyorum, Deniz Alasý. O halde madem Unique’in hýþmýndan korkmuyorsun, sorumluluðu kabul et. Ben de insaný alýp gideyim.”
Hakkýnda konuþulan ‘insanýn’ ben olduðumu bir anda kavradým. Kaçmak için etrafa bakacak oldum ama sanki görünmeyen bir güç tarafýndan olduðum yerde tutuluyordum.
“Sorumluluðu kabul ediyorum.”
Ölüm, bana bir kere daha baktý. Devasal pençesini bana doðru uzattý ama aniden tereddüt ederek yarý yolda durdu. Buna en çok þaþýran Deniz Alasý olmuþtu. Bir an önce bu iþin bitmesini istediði her halinden belliydi.
“Sorun nedir? Neden hâlâ bekliyorsun? Kabul ediyorum dedim.”
Ölüm kafasýný göðe kaldýrdý ve tekrar indirip balýða baktý.
“Geliyor.” dedi.
Bu Deniz Alasý için yeterli bir açýklamaydý. Beni tutan güç tarafýndan ele geçirilmiþ gibi orada duruyordu. Oysa kaçmak istediði her halinden belliydi. Ölüm’ün geliþiyle kararan hava bir anda aydýnlandý. Kuþlar cývýldamaya baþladý. Aðaçlarýn arasýndan güneþ doðmuþçasýna bir ýþýk buketi yayýldý. Hayal edemeyeceðim kadar güzel bir yaratýk göle yaklaþmaya baþladý. Bu efsane tek boynuzdu. Bembeyaz, gerçekten tamamen beyaz bir at. Alnýnda altýn rengi dönerek sivrilen tek bir boynuzu vardý. Upuzun, beyaz ve ipek gibi yeleleri yürürken salýnýyordu. Bu diyarýn tanrýsý olmalýydý. Sanki yanýndan geçerken tüm canlýlar ona saygýyla selam veriyorlardý; aðaçlar, kuþlar, çiçekler…her þey. Zarif adýmlarla yanýmýza geldi. Ýþte o sýrada Galata’dan atlarken yüz ifadelerini görmeyi çok merak ettiðim balýkçýlar geldi aklýma. Hemen dönüp Ölüm’e ve Deniz Alasý’na bakýverdim. Gülmemek elimde deðildi. Öyle bir korkmuþlardý ki suratlarýnýn aldýðý þekli görmeliydiniz. Tekrar Unique isimli bu güzel yaratýða baktýðýmda gözlerimin ýþýl ýþýl olduðunu hissettim. Onun ýþýðý sanki herkesin üzerinde yansýma yapýyordu.
“Selamlar Deniz Alasý ve Selamlar Ölüm. Burada benim bilgim dýþýnda bir kararý uygulamaya cüret etmeniz beni fazlasýyla endiþelendirdi. Size olan güvenimi sarstýnýz. Ama yine de bir açýklamanýz olduðunu düþünüyorum.”
Dönüp hiçbir þey söylemeden Deniz Alasý’na baktý. Zavallý balýk suyun içine gömülüyordu. Sanki gitgide küçülüyordu. Artýk gözüme hiç korkutucu görünmüyordu. Devasallýðýndan eser kalmamýþ gibiydi.
“Saygýdeðer Unique, amacýmýz seni rahatsýz etmemekti. Deniz kýzlarý insaný kuyuda bulmuþlar. Bu nedenle buraya getirildi.”
“Tabi ki senin emrinle ve yok edilmek üzere.” dedi Unique. Deniz Alasý itiraz edecek oldu. Fakat tek bir kelime daha söyleyemedi. Unique’in gözleri bu seferde Ölüm’e çevrilmiþti.
“Deniz Alasý beni çaðýrdý. Ben ise size danýþmayý önerdim. Ama kararý kesindi. Sorumluluðu üzerine almayý kabul etti. Bizi affedin Saygýdeðer Efendimiz.” Ölüm’ün üzerindeki karanlýk bulutlar gitmiþti. Daha az heybetli görünüyordu. Kafasýný öne eðmiþ neredeyse aðlamaklýydý.
“Sevgili perilerim, yanýma gelin. Aklýmdan geçenleri okuyun ve gereken cezayý uygulayýn.” Unique’in çaðýrdýðý minik, kanatlý periler bir anda aðaçlarýn arasýndan ýþýklar saçarak uçarak geldiler. Kanatlarýný hýzla çýrpýyorlardý. Ellerindeki asalarý Ölüm’e ve Deniz Alasý’na doðru uzattýlar. Sessizce cezalarýný bekleyen bu iki heybetli yaratýk deðneklerden çýkan bir ýþýk patlamasýyla normal boyutlarýna geri döndüler. Deniz Alasý suya dalarken bir karýþ boyundaydý. Ölüm ise normal bir ayý boyuna döndürülmüþtü.
“Büyü güçlerinizi yanlýþ kararlar almak için kullandýðýnýz için ve beni danýþmanýnýz saymadýðýnýz için artýk bu ormandaki diðer büyüsüz canlýlardan bir farkýnýz kalmadý. Geldiðiniz yere geri dönün.”
Ölüm dört ayak üzerinde koþarak ormana karýþtý. Deniz Alasý ise göle daldý ve bir daha çýkmadý.

Geliþen olaylara yabancý kalarak izlediðimi düþünürken Unique’in bakýþlarýný bana çevirmesiyle tamamen bu atmosfere dahil edilmiþ oldum. Heyecandan buz kesmiþtim fakat ayný zamanda içimden sýcak bir þeyler akýyordu. Huþu içinde gözlerimi ayýramadan bakmayý sürdürdüm.
“Sevgili insan, buraya nasýl geldiðini biliyorum. Hepsini kalbinden okuyorum. Seni geri gönderiyorum. Bunu, sana bahþedilen bir lütuf olarak kabul etmen þartýyla. Sakýn yaþamýný sana geri verdiðimi unutma ve bana saygýsýzlýk ederek tekrar ayný düþüncelerin kalbine dolmasýna izin verme. Kalbinden geçenleri biliyorum. Bu yüzden bir daha buraya gelmeyeceksin ve bir daha seninle karþýlaþmayacaðýz. Unutma ki ruhundaki kuyu karanlýkla dolu gibi görünse de eninde sonunda Cennet dediðin yere çýkýyor. Þimdi lütfen suya gir ve býrak deniz kýzlarý sana yolu göstersin.”
Konuþmak istedim ama kekeleyeceðimi biliyordum. Yine de sadece teþekkür etmek geldi elimden. Bana gülümseyen deniz kýzlarý suya girdiðimde beni tuttular ve aþaðýya doðru hýzla yüzdürdüler. Tertemiz berrak sudan karanlýk kuyunun ortalarýna kadar beni getirdiler. Sonra kuyudan yukarý yüzmeye baþladým. Ýþte yine Galata’nýn bulanýk suyundaydým. Bir anda ciðerlerimin yanmaya baþladýðýný hissettim. Yüzeye doðru çýkýyordum ama bilincimi kaybediyordum.


Gözlerimi tekrar açtýðýmda konuþan bir adamýn sesini duydum. Ýtici biri gibi geliyordu. Hep önyargýlý olmuþumdur. Nerden çýkarýyorum itici olduðunu? Daha tanýþmadým bile adamla. Belki zavallý biridir. Yada gözüme keskin bir ýþýk doðrultan patavatsýzýn tekidir!
Görmeye baþlýyorum. Parlak ýþýk bana bir þey anlatmak istiyormuþ gibi yanýp sönüyor. Bunun hâlâ benimle dalga geçen sokak lambasý olduðunu anlýyorum. Sonra adam konuþuyor. “Tamam, hadi kalk bakalým. Yuttuðun sularý çýkardýk. Ama kalkmazsan zatüreden öleceksin. Tut bakalým elimi.”
Ýlginç bir an. Nasýl oldu da beni kurtardýlar? Bu adam kim? Balýkçý mý? Oltasýna mý takýldým? Ama adam, oltasýna dünyadaki en þiþko lüfer bile takýlmýþ olsa balýðý yukarý çekemeyecek kadar yaþlý görünüyor. Tanrým! Yaþýyorum. Unique beni geri gönderdi. Her þeyi bir anda hatýrladým. Kafamýn üzerinde dikilmiþ duran adama gülümsüyorum. Adam beni kaldýrmaya çalýþýyor. Ah konuþan balýklar, periler, tek boynuzlu at, az daha beni yutacak olan sihirli bir ayý ve ahhh deniz kýzlarý… Tekrar görebilme umuduyla kafamý denize doðru çeviriyorum. Ama onun yerine bir kova dolusu balýk görüyorum. Bana bir þey söylemek istiyormuþ gibi bakýyorlar.
Bütün balýkçýlar tepemde beni izliyor. Ýþte fýrsat bu fýrsat. Ayaða kalkýyorum ve daha onlar ne olduðunu anlayamadan kaptýðým tüm kovalarý denize fýrlatýyorum. Þoktan çýkan bir kaç balýkçý arkamdan dört beþ metre koþuyor. Sonra yerden kaptýklarý taþlarý fýrlatýp küfrediyorlar. Ben deli gibi çýplak ayak koþuyorum. Çok mutluyum. Tekrar doðmuþ gibi hissediyorum kendimi. Ciðerlerim hiç sigara içmemiþim gibi oksijenle dolu.
Evime dönüyorum. Bir þeylere en baþtan baþlamak için. Graceland’den çok uzaklardayým ve biliyorum ki bundan sonra kesinlikle balýkçýlarýn en büyük düþmaný ben olacaðým.

Güliz Dülgeroðlu

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: kuyuda yaþamak
Gönderen: Kayra Keri Küpçü / Ýstanbul/Türkiye
9 Temmuz 2007
insanýn yaþamak istediði bir ütopya ancak böyle bir yer olabilir. Güzel ve sürükleyici bir fantastik öykü. Ýnsanýn Galata köprüsünden atlayasý geliyor. Ellerine emeðine saðlýk.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Cennet'ten Düþüþ

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yazar ve Hayal Gücü
Bir Kaþýn Yarýlmasý
Törensiz Gömülmüþ Bir Aþk
Madame Butterfly
Perilerim Sende Kalsýn
Ýliþkiler ve Kýrýklarý
Yas Yaðmuru ve Þemsiye
Yalnýzlýðýn Senfonisi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Keþke [Þiir]
Düþündüm Bulamadým [Deneme]
Kartonpiyerli Dusler [Deneme]
N. K (60) Eski Eþini ve Bir Araba Satýcýsýný Bir Kutu Viagra Ýçirerek Hunharca Katletmekten Aranýyor! [Deneme]
Kim - Sessizlik [Deneme]
Baþlýðý Siz Koyun [Deneme]
On Dokuz Dönüm Yalnýzlýk [Deneme]
Kýþamrak Rib Kþa [Deneme]
Okuyuculara Duyurulur! [Deneme]
Ýzedebiyat Kardeþini Seç ile Kardeþ Olsun Mu? [Ýnceleme]


güliz dülgeroðlu kimdir?

Yazar Tanýtýmý öykülerinde ve denemelerinde bulunmaktadýr.


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © güliz dülgeroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.