Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý. / Nasýlsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Artýk gün yavaþça çekiliyordu. Nezaketin, ahengin zenginliðini anýmsatarak sanki el sallýyordu, görüþmek üzere dercesine çekip gidiyordu. Güneþ onca haþmetine raðmen, tevazuunun tüm ritüellerini sunarak adeta bir ders veriyordu seyredenlere. Oysa her kez bir telaþ içindeydi. Yaþadýðý hayatýn bir daha ele geçmeyeceðini bilerek bir yarýþ içindeydiler. Çocuklar oyunlarýnýn heyecan çeperlerini son derece zorlayarak, merakýn deþifrelerini aralýyorlardý kendilerince. Koþarak, gülerek, bazen de aðlayarak. Annelerinden su, ekmek istemeyi unutmuyorlardý. Anneleri çocuklarý göz hapsinde tutuyorlardý uzaklýðýn hengâmesinde. Baharýn güzelliðini resmeden tüm donanýmlar mevcuttu, insanlarýn çeþitliliði, mahlûkatýn zenginliði, nebatatýn deruniliði bir þeyler anlatýyordu. Çocukluðumuzda öðrendiðimiz cennette düðün baþlamýþtý artýk! Gizemlerin namütenahi serencamýnda paydalar beklenirken. Niye bu öðreti hafýzamýzda kalýcýlýðýný saðlamýþtýr bilinmez oysaki! Göremediðimiz cennetteki düðün sevincine ortak olurduk iþte. Nasýl olurdu hatýrlayalým! Güneþ zevaldeyken, yaðmurun yaðmasýyla en güzel renklerin gök kuþaðýný oluþturmasýyla öyle deðil mi? Bizin diyarlarda böyle bir öðretiyle cennet sevgisi izanlarýmýza iþlenirdi. Ýnsan ölse de hayatýn renkliði, sevinci, neþesi devam ettiðinin vurgusuydu. Alkýþ tutardýk düðün sevincinin coþkusuna minik ellerimizle, acýyana kadar. Bir umudum sevince dönüþmesini, hayatta acýlardan ziyade sevincin payidar olmasýný öncelerdi. Kanaatin, sabrýn, hizmetin, himmetin olgunluðuyla. Akþam namazýnýn daveti geliyordu kulaðýma, çok hoþ bir ezanýn okunmasýyla… Tekrar etmek durumunda olduðumu anýmsadým birden, anladýðým kadarýyla Arapça bilgim olmadan, anlam derinliðine kulaç atarak. Þükürler olsun ki Rabbime bu ezanlar gafletimizden bir anda olsa sýyrýlmamýzý temin ediyor, düþünmemi, tefekkür etmemi gerekli kýlýyor. Hazýrlýðýmý tamamlamýþtým abdestimi alarak, namaz kýlmak için. Cenabý Hakkýn huzuruna duracaktým, onca gafletimin karanlýðýnda. Ruhumu titreten bu tablo, haþyetin ince merhalelerinden geçiriyordu sessizce. Divana durmak, Kâinatýn Hâkiminin huzurunda ona secde etmek, acizliðimin her katresinde ondan maðfiret dilemek, onunla dertleþmek, her halin bilinmezliðinden kurtularak, halim bu diyebilmek, gözyaþlarýyla serinlemek! Aman yarabbi ne yüce bir imkân, dilediðim her an seni bulmak, huzuruna çýkmak, meramýmý ifade etmek, ne istiyorsam dilemek, nedametimi itiraf etmek. Kul olmanýn, insan olarak yaratýlmanýn, meleklerden üstün kýlýnmanýn, cihanýn emre amade kýlýnmasýnýn namütenahiliðinde aidiyetin binmesiyle. Kulaðýma televizyon ekranýndan lahuti bir ses geliyordu, hicranýn en çarpýcý vurgusuyla ruhumu delip geçiyordu. O kadar açýk ve sarih ki yaþanan hüzün, ümmeti Muhammet bir yetimliðin hercümerçliðini yaþýyordu sinelerinde. Sahip çýkýlmasý elzem olan hakikatler, en deðerli mevhumlar dýþlanýyordu. Din adýna belamlar peyda olmuþtu. Ýnsanlarý aldatýyorlardý. Tuðyan hat safhadaydý, þirkin envayý çeþidi pazarlanmýþtý. Ebu cehiller kýtalarý aþmýþtý. Doðru söylüyordu rahmetli þair Arif Nihat Asya haykýrýyordu gerçekleri Nedametinim enginliðinde hazanýn esintilerini yaþatarak. Seccaden kumlardý… Devirlerden, diyarlardan Gelip, göklerde buluþan Ezanlarýn vardý! Mescit mümin, minber mümin... Taþardý kubbelerden tekbir, Dolardý kubbelere “amin”. Ve mübarek geceler dualarýmýz; Geri gelmeyen dualardý... Geceler ki pýrýl pýrýl Kandillerin yanardý.. Kapýna gelenler ya Muhammed, — uzaktan, yakýndan – Mümin döndüler kapýndan... Besmele, ekmeðimizin bereketiydi; Ýki dünyada aziz ümmet, Muhammed ümmetiydi... Konsun – yine - pervazlara Güvercinler, “hu hu” lara karýþsýn Âminler, Mübarek akþamdýr; Gelin ey fatihalar, yasinler... Þimdi seni ananlar, Anýyor aðlar gibi... Ey yetimler yetimi, Ey garipler garibi; Düþkünlerin kanadýydýn Yoksullarýn sahibi.. Nerde kaldýn ey resul, Nerde kaldýn ey nebi!.. Günler ne günlerdi, ya Muhammed!.. Çaðlar ne çaðlardý; Daha dünyaya gelmeden Müminlerin vardý... Ve bir gün ki gaflet Çöller kadardý, Halime’nin kucaðýnda, Abdullahýn yetimi, Amine’nin emaneti aðlardý.. Hatice’nin goncasý Aiþe’nin gülüydün.. Ümmetin göz bebeði Göklerinresulüydün.. Elçi geldin, elçiler gönderdin; Ruhunu Allah’a; elini ümmetine verdin, Beþiðin, yurdun, yuvan Mekke’de bunalýrsan; Medine’ye göçerdin.. Biz, Bu dünyadan nereye Göçelim ya muhammed! Yeryüzünde riya, inkar, hýyanet Altýn devrini yaþýyor... Diller, sayfalar, satýrlar “ebu leheb öldü” diyorlar; Ebu leheb ölmedi ya muhammed! Ebu cehil; kýt’alar dolaþýyor... Neler duydu þu dünyada Mevlidine hayran kulaklarýmýz; Ne adlar ezberledi ey nebi! Adýna alýþkýn dudaklarýmýz.. Artýk yolunu bilmiyor, Artýk yolunu unuttu Ayaklarýmýz Kabene siyahlar Yakýþmamýþtýr ya muhammed! Bugünkü kadar! Hased gururla savaþta; Gurur; kaf daðýnda derebeyi.. Onu da yaralarlar kanadýndan Gelse bir þefkat meleði.. Ýyiliðin türbesine, Türbedar oldu iyi.. Vicdanlar sakat Çýkmadan ya muhammed yarýna! Ýyilikler getir, güzellikler getir Adem oðullarýna... Þu gördüðün duvarlar ki Kimi taiftir, kimi hayberdir... Fethedemedik ya muhammed Senelerdir... Ne doðruluk, ne doðru; Ne iyilik, ne iyi; Bahçende en güzel dal, Unuttu yemiþ vermeyi... Günahýn kursaðýnda Haramlarýn peteði.. Bayram yaptý yabanlar Semave’yi boþaltýp; Save’yi dolduranlar Atýný hendeklerden – bir atlayýþta – Aþýrdý aþýranlar.. Aðlasýn yesrib! Aðlasýn selmanlar... Gözleri perdeleyen toprak, Yüzlere serptiðin topraktý... Yere dökülmeyecekti ey nebi! Yabanlarýn gözünde kalacaktý! Konsun – yine - pervazlara Güvercinler, “hu hu” lara karýþsýn Aminler,... Mübarek akþamdýr; Gelin ey fatihalar, yasinler... Ne oldu ey bulut, Gölgelediðin baþlar? Hatýrýnda mý ey yol, Bir aziz yolcuyla Aþarak daðlar, taþlar Kafile kafile, kervan kervan Þimale giden yoldaþlar.... Uçsuz bucaksýz çöllerde Yine izler gelenlerin; Yollar gideceklerindir.... Þu tekbir getiren maðara, Örümceklerin deðil; Peygamberlerindir, meleklerindir. Örümcek ne havada Ne suda, ne yerdeydi Hakký göremeyen Gözlerdeydi Þu kuytu cinlerin mi, perilerin yurdu mu, Þu yuva ki bilinmez; Kuþlarý hüdhüd müdür, güvercin mi Kumru mu.. Kuþlarýný bir sabah, Medine’ye uçurdu mu.. Ey abva’da yatan ölü, Bahçende açtý dünyanýn En güzel gülü; Hatýran uyusun çöllerin, Ilýk kumlarýyla örtülü.. Dinleyene hala Çöller ses verir.... Yaleyl, susar, Uðultular gelir... Mersiye okur uhud, Kaside söyler bedir; Sen de bir hac günü Baþta muhammed, yanýnda Ebu bekir, Gidenlerin yüz bin olup dönüþünü, Destan yap ey þehir! Konsun – yine - pervazlara Güvercinler, “hu hu” lara karýþsýn Aminler,... Mübarek akþamdýr; Gelin ey fatihalar, yasinler... Vicdanlar sakat Çýkmadan ya muhammed yarýna! Ýyiliklerle gel, güzelliklerle gel Adem oðullarýna... Yüreklerden taþsýn Yine imanlar! Itri, bestelesin tekbirini; Evliya okusun kur’anlar.. Ve kur’aný göz nuruyla çoðaltsýn Kayýþzade osmanlar... Na’týný galib yazsýn, mevlidini Süleymanlar.. Sütunlarý, kemerleri, kubbeleriyle Geri gelsin sinanlar.. Çarpýlsýn, hakikat niyetine Cenaze namazý kýldýranlar! Gel ey muhammed! Bahardýr Dudaklar ardýnda saklý “amin”lerimiz vardýr.. Hacdan döner gibi gel.......... Miraçtan iner gibi gel........... Bekliyoruz yýllardýr! Bulutlar kanat, ruzgar kanat; Hýzýr kanat, cibril kanat, Nisan kanat, bahar kanat; Ayetlerini ezber bilen, Yapraklar kanat... Açýlsýn göklerin kapýlarý Açýlsýn perdeler, kat kat.. Çöllere dökülsün yýldýzlar, Dizilsin yollarýna Yetimler, günahsýzlar.. Çöl gecelerinden yanýk Türküler yapan kýzlar Sancaðýný saçlarýyla dokusun; Bilal-i habeþi sustuysa; Ezanlarýný davud okusun! Konsun – yine - pervazlara Güvercinler, “hu hu” lara karýþsýn Aminler,... Mübarek akþamdýr; Gelin ey fatihalar, yasinler... Yüreðimin derinliðinde kurumaya yüz tutan gözyaþlarým her nasýlsa birden harekete geçmiþti. Damlalar akýntýya dönüþmüþtü. Kapýn açýlmasýyla utancýmý gizlemek adýna sevgili revanýmdan yüzümü çevirmiþtim. Lakin bir kez fark etmiþti görmeye alýþýk olmadýðý periþanlýðýmý. Çaresiz kalmýþtým, sessizliðimin eþiðinde. Þefkatini sunmuþtu kanatlarýný açarak, hamiyetinin yüceliðini göstermiþti okþayarak yanaklarýmý. Utanmýþtým bir çocuðun periþanlýðýnda. Þiddetle vurulan kapý dikkatimizi çekmiþti! Hayýrdýr inþallah diyerek kapýya yönelen sevgili zevcem bir telaþ içinde sesleniyordu. Fýrladým oturduðum yerimden! Oðlum Ýsmail’in elinden kan boþalýyordu. Derhal kesilen yerleri sararken kesiklerin hayli derin olduðunu fark etmiþtim, iki ayrý yerden. Hayýrdýr oðlum diye sorduðumda, mahcup bir tavýrla hýzla dýþ kapýyý iterken çerçeve çam kýrýlýnca elini camlar parçalamýþ. Gayri ihtiyari kýzmak geldi içimden, kocaman adam olmuþtu on yedi yaþ gibi, ikizlerin on beþ dakika kýdemlisiydi. Cevvaldi, hizmet ehliydi, tebessümü yüzünden hiç eksik etmezdi. Acilen hastaneye götürmemiz gerekliydi lakin büyük oðlum, ama ikinci çocuðum Abdullah (yirmi üç yaþýnda) arabayý götürmüþ iþine giderken. Davranýþ bozukluðuna kapalý bir yaþantým olduðundan, kýzmamak için çok zorlanýyordum. Telefon açarak derhal gelmesini emretmiþtim. Komþularýmýz gelmiþti sað olsunlar biz götürelim diye, teþekkür ederek programlarýndan alý koymak istememiþtim. Kýsa bir zamanda geldi oðlum Abdullah. Hýzla araca doðru yol alýyorduk, acile götürmek için Ýsmail’i. Erciyes fakültesinin yoluna koyulmuþtuk, direksiyonda ben vardým, kýsa bir sürede vardýk. Ýþlemlerden sonra travma servisine girdik, doktorlar çok sakince müdahale ediyorlardý. Film çekilmesini önerdiler ve kanayan yerleri temizlediler. Bu arada filmi beklerken servisteki diðer hastalar dikkatimi çekmiþti. O hastalarýn yanýnda bizim çocuðun ki adeta bir hiçti. Yaþlý bir teyzenin sol omzu kýrýlmýþ, bir baþka gencin yüz hatlarý parçalanmýþ ve benzeri vakalar pek çoktu. Aniden yeni bir hasta gelmiþti sedyeyle, baþý çok kalabalýktý doktorlardan. Bir telaþ içinde davrandýklarýndan dikkatimizi çekmiþti. Biraz olsun yakýndan görmek maksadýyla yakýnlaþmýþtým ki içim parçalandý! Genç yaþlarda sayýlacak bir bayandý… Bir insanýn yüz hatlarý bu kadar mý feci deðiþikliðe uðrarmýþ, þaþkýnlýðýmdan hayali sukuta uðramýþtým. Nutkum durmuþtu aniden! Oðlum Ýsmail’in eline dikiþler atýlýrken büyük oðlum Abdullah’ý güvenlik görevlileri dýþarýya çýkmasýný önermiþlerdi. Doktorlar bayan hastaya müdahale ederken zavallý çýðlýk atýyordu hissettiði acýdan, fakat uzaktan da baksam yüreðim parçalanýyordu bu bayanýn halinden. Yüzü kan revan içindeydi, her tarafý þiþmiþti. Kandan çok fark edilmiyordu, kývranýyordu, doktorlar bazen kýzýyorlardý, senin için buradayýz diyorlardý. Bayanýn yüzünde baþka yerlerinde de, bedeninin muhtelif yerlerinde yaralar ve kanlar görünüyordu. Benim gibi ayakta merakla vakaya bakan güvenlik görevlisine, trafik kazasý mý olmuþ diye sordum. Hayýr, aile kavgasýymýþ, kocasý dayak atmýþ deyince bir kez daha kahroldum, kendi erkekliðimden utandým, periþanlýðý yaþadým. Bir insan nasýl bu kadar cani olabilir? Bir insana bu kadar sefil bir zulüm nasýl reva görülür? Bir düþmana dahi katiyen yapýlmamasý gereken bir muamele, bir eþe nasýl yapýlabilir? Velev ki en galiz, en affedilmeyecek bir suç iþlese dahi! Hukuk niye vardýr? Medeniyet niye aranýr? Bu zulmü iþleyen þahsý en aðýr ceza verilmeliydi! Bir kadýna þiddet asla kullanýlmamalýdýr? Kullananlar acizdir, sefildir, cahildir, dengesizdir! Doktorlar dört ünite kan talimatýný verdiler ama durum ümitsiz görünüyordu. Kül tablasýyla dövülmüþ, kafasý duvarlara çarpýlmýþ, dört kez de býçaklanmýþ. Bir umuttur deneyeceðiz diyorlardý doktorlar! O gün sabaha kadar uyuyamamýþtým! Toplumda her geçen gün artan þiddet temayülü neyin habercisiydi? Bir gün sonra haberleri izliyorum, zavallý kadýn eksi olmuþ haberiyle yeniden irkiliyordum.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mustafa Cilasun, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |