..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Þahin bakýþlý, ahu gözlü, þirin davranýþlý ve tatlý sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bilim Kurgu > aytunç




29 Haziran 2007
Kabus  
aytunç
Daha önce üye olduðum sitede yayýnlanmýþtý,


:BABB:
KABUS

Gertrude çýðlýklar atarak uyandý bir kez daha yataðýnda. Terden sýrýlsýklam olmuþtu, uzun saçlarý ýslaktý ve yer yer yüzüne yapýþmýþtý. Nefes nefese kalmýþtý ve yine ayný þey olmuþtu. Ayný rüyayý görüyordu günlerdir. Uzun, karanlýk bir dehlizde tekbaþýna yürüyordu rüyasýnda. Rüya bile denemezdi aslýnda, tam anlamýyla kabustu gördükleri. Sonra duvarlar birbirine doðru yaklaþýyordu gitgide. Elllerini ýslak ve yapýþkan bir tür sývý ile kaplý, küf kokulu siyah duvarlara koyuyor, engel olmaya çalýþýyordu birleþmelerine ama bir türlü durduramýyordu. Bütün gücünü harcýyordu ama olmuyordu bir türlü. Ve birden zemin kayboluyor, ateþten bir boþluða düþüyordu ardýndan. Sýcaklýðý alabildiðine hissediyordu bedeninde. Alevin yakýcý etkisi kavuruyordu tenini. Çýðlýk çýðlýða uyanýyordu her defasýnda korku içinde. Pek sýk rüya görmezdi, aslýnda hemen hemen hiç rüya görmezdi birkaç hafta öncesine kadar. Neden bunlarý gördüðüne dair bir açýklamasý da yoktu. Hani bir þeyin habercisi ya da bilinçaltýnýn dýþavurumu falan olsa diye düþündü ama bunu gerektirecek biþeyler de olmamýþtý hayatýnda. Mutluydu, hatta hiç olmadýðý kadar son zamanlarda. 2 hafta sonra Jurgen ile evleneceklerdi. O sevdiði adamdý, taptýðý adam. Birkaç yýldan beri tanýyorlardý birbirlerini ve uzun süreli, seviyeli bir arkadaþlýktan sonra birbirlerine açýlma fýrsatý bulmuþlardý. Aþýklardý birbirine ve evlenme planlarýný da artýk yürürlüðe koyma zamanýnýn geldiðine inanýyorlardý. Aylardan beri o günün gelmesini sabýrsýzlýkla beklemiþti.
Almanya’nýn batýsýnda sýnýra yakýn Trier þehrinde oturuyordu. Eski ve güzel bir þehirdi burasý. Almanya’nýn ilk kurulan þehirlerinden biriydi, neredeyse 2000 yýllýktý. Heryerinde tarih fýþkýrýyordu buranýn. Gerçi uzun süreli 2 büyük savaþýn etkisi þehirde epey tahribata yol açmýþtý ama bunlarýn izleri silineli çok olmuþtu. Anaokulu öðretmenliði yapýyordu. Çocuklarý hep sevmiþti zaten. Onlarýn heyecaný ve öðrenmeye olan açlýklarý motivasyon kaynaðýydý kendisi için. Yoruluyordu küçük afacanlarla uðraþmaktan ama keyifliydi iþi, seviyordu.
Ama bu kabuslar hayatýný günden güne çekilmez hale getiriyordu. Jurgen’e ve bir de en yakýn arkadaþý olan Maria’ya bahsetmiþti gördüklerini. Her ikisi de sözbirliði etmiþcesine çok yorulduðunu, biraz dinlenmesi gerektiðini söylemiþlerdi. Uyku ilacý bile almayý denemiþti deliksiz bir uyku için ama terketmemiþti kabuslarý onu. Hergün biraz daha sinirli oluyordu. Dün minik dietrich’i olmayacak bir þey için azarladýðýnda artýk yardýma ihtiyacý olduðunu düþünmeye baþlamýþtý ciddi ciddi. Öðleden sonra þehrin en iyi psikiatrlarýndan olan profesör Baumann’ý görmeye gidecekti.

Muayenehaneye yarým saat erken gelmiþti her ihtimale karþý. Bir an önce buradaki iþini bitirmek istiyordu. Tabi sadece bir saatlik bi seansla hayatýný cehenneme çeviren bu þeyden kurtulamayacaðýný biliyordu ama olsun sevmiyordu bu deli doktorlarýný. Onlarla ilk kez çocukluðunda tanýþmýþtý. 6 yaþýndaydý, annesi 2. doðumunda düþük yapmýþ ve ardýndan aðýr bir depresyona girmiþti. Pek fazla þey hatýrlamýyordu o günlerden ama hatýrladýklarý hiç de aklýnda kalmasýný istediði þeyler deðildi. Günlerce bir odaya kapanýr, içeriden kilitler, babasýnýn kapýnýn ucunda yalvarmalarýna bile tepki vermezdi. Neþeli, canlý bir kadýndý oysa ki ama düþükten sonra onu kimse tanýyamadý.
O sýralarda baþlamýþtý annesi, babasýnýn zoruyla psikiatristlerle görüþmeye. Seans sonrasý eve geliþleri bile daha bir problemli oluyordu sanki. Eve geldikten sonra sakinleþeceðine daha da hýrçýnlaþýyordu annesi. Etrafý kýrýp döküyor, avazý çýktýðý kadar baðýrýyor, küfrediyordu. Böyle durumlarda Gertrude yataðýnýn kenarýnda yere büzülür, gözlerinden süzülen minik damlalara engel olmaya çalýþarak elleriyle kulaklarýný kapatýrdý onun sesini duymamak için. Daha sonra antidepresan ilaçlara baþlamýþtý annesi yoðun bir biçimde. O hýrçýnlýðýndan eser kalmamýþtý ilaçlardan sonra. Bir ölüden farksýzdý artýk. Ve herþeyin o doktorlarýn yüzünden olduðunu düþünmüþtü Gertrude o küçük beyniyle. Sanki o psikiatriste gitmeselerdi herþey daha iyi olacaktý...
Bir kaç defa yaklaþmaya çalýþmýþ olduðunu hatýrlýyordu annesine. Bomboþ gözlerle bakmýþtý ona, bir yabancýya bakar gibi... Korkmuþtu küçük Gertrude o an annesinden. Koþarak odasýna kaçmýþ ve uzun süre hýçkýrýklarla aðlamýþtý yataðýnda, gelir ümidiyle. Gelmemiþti annesi ve bir daha da gözgöze gelmemiþlerdi...
O günleri izleyen bir haftasonu babasýyla bir kliniðe giderken trafik kazasý geçirmiþti annesi. Her ikisini de yitirmiþlerdi. Aðlayamadýðýný hatýrlýyordu Gertrude, o çok sevdiði annesi, adeta taptýðý babasý için bir damla bile gözyaþý dökmemiþti...
Karýþtýrdýðý derginin sayfalarýndan baþýný kaldýrdý adýnýn söylendiðini duyunca. Sekreter gülümseyen gözlerle kendisine sesleniyor, içeri girebileceðini sýranýn kendisine geldiðini söylüyordu. Ani bir hareketle yerinden kalktý, teþekkür ederek içeriye doðru yöneldi. Onu kapýda profesör Baumann karþýlamýþtý. Saçlarýnýn ön kýsmý tamamen dökülmüþ ve beyazlamýþtý yaþlý adamýn, sakallarý gibi. Gözlerinde ince tel gözlükler bulunuyordu. Yaþlý sayýlmazdý belki ama orta yaþý çoktan geçmiþ olmalýydý. Hafif kilolu ve de kýrmýzý yanaklarýyla “tam noel baba olacak adam” diye düþündürdü Gertrude’u. Aðzýnda geniþ bir gülümsemeyle “ hoþgeldiniz bayan Stein” dedi. Kýsa bir sohbetten sonra problemin ne olduðunu sordu profesör Baumann. Sonra konuþmadan dinledi Gertrude’u. Bir yandan da gözlüklerini beceriksiz hareketlerle silmeye çalýþýyordu. Rüya sahnesine gelince yerinden hafifçe doðruldu ve daha bir dikkatli dinlemeye baþladý sanki Gertrude’u. Sonra sakin bir ses tonuyla konuþmaya baþladý:
-uyuþturucu kullanýyor musunuz bayan Stein? Ya da alkol alýr mýsýnýz sýklýkla?
-Yo hayýr aslýnda hiç uyuþturucu kullanmadým, alkol ise bazen yýlda birkaç kez o da doðumgünlerinde, kutlamalarda falan. Bir iki kadehi geçmez aldýðým ama son iki aydýr tek damla kullanmadýðýmý söyleyebilirim. Sorudan rahatsýz olmuþa benziyordu. Olanlarý uyuþturucu ya da alkolle iliþkilendirmeye çalýþmasý canýný sýkmýþtý. “Prosedür gereði” diyerek gülümsedi profesör Baumann. Gertrude’nin düþüncelerini sezmiþ gibiydi. Bir yandan da elindeki kaðýda küçük notlar alýyordu. “Bilgisayara alýþamadým bir türlü” diye devam etti. “Belli bir yaþa gelince yeniliklere kolay uyum saðlayamýyorsunuz” “evli misiniz bayan Stein ?” Porfesör Baumann kafasýný yazdýðý notlardan kaldýrmadan sorularýna devam ediyordu. “Hayýr, ama niþanlýyým. Yaz sonu evlenmeyi düþünüyoruz” “hýmm”. Profesör Baumann’ýn sorularý 40 dakika kadar devam etti. Ailesi, çocukluðu, iþi, onda stress yaratabilecek hemen herþeyi sordu ve durmadan not aldý bu süre boyunca.
Karþýlýklý sorgu-sual þeklinde devam eden konuþmalarý bittiðinde profesör Baumann arkasýna yaslandý, birkaç saniye sessiz kaldý ve daha sonra Gertrude’un gözlerine bakarak:
-Sizden kapsamlý bir saðlýk taramasý istiyorum ikinci randevunuza gelmeden önce dedi.
-Saðlýk taramasý mý? Gertrude’un þaþýrdýðý belli oluyordu.
-Evet bayan Stein. Psikolojik olarak incelemeden önce problemlerinizin fiziksel bir rahatsýzlýktan kaynaklanmadýðýný bilmek zorundayýz. Bahsettiðim saðlýk taramasýnda beyin tomografisinin de olmasý konusunu ayrýca rica edeceðim sizden. Bu arada size sakinleþtirici birkaç hap vereceðim. Bu sizi rahatlacak, uykularýnýzýn daha düzenli olmasýný saðlayacaktýr. Þimdilik bu kadar bayan Stein. Gertrude’un cevap vermesine bile fýrsat vermeden ayaða kalktý. Sanýrým Cuma günü benim için uygun diye ekledi sonra. Gertrude tedirginliðini hala üzerinden atamamýþtý hatta buna küçük çaplý bir þaþkýnlýkta eklenmiþti þimdi. Ama çabuk toparlandý:
-Bitti mi yani bugünlük diyebildi
-Henüz baþlamadýk bayan Stein dedi profesör Baumann. Dostane bir þekilde elini uzattý. Ama uzun süreceðini sanmýyorum, sýkýntýlarýnýz bitecek bana güvenebilirsiniz.
Kapýya kadar geçirdi Gertrude’u sonra tekrar masasýna döndü. Bu son hastaydý ve karný acýkmýþtý.

Duvarlar üzerine gelmeye devam ediyordu. Leþ kokulu, oyuklarýndan kan ve irin akan kapkara duvarlar üzerine geliyordu hala. Eklem yerleri fýrlayacakmýþcasýna kasýlmýþtý. Tüm gücünü harcýyor ama engel olamýyordu bir türlü. Haykýrmak istiyor ama boðazýndan zayýf bir inilti dýþýnda birþey çýkmýyordu. Uzaklardan iblislerin gülüþlerini duyar gibi oldu. Onu çýðlýklar ve canhýraþ bir feryat izledi. Ardýndan bir uðultu ve alkýþ sesleri yükseldi. Sapkýn bir ritüel olmalýydý duvarlarýn arkasýnda bir yerlerde. Ýblislerin, canavarlarýn, þeytanýn olduðu. Duvar artýk yüzünün bir karýþ mesafesine kadar yaklaþmýþtý ve durmuyordu. Ve birden zemin yine kayboldu. Görünmeyen eller yakalamýþtý bacaklarýndan. Alev sarmalýnda buldu birden kendini yine. Aþaðýdan geliyordu alevler. Önce ayaklarýna ulaþtýlar. Çekmek istedi ayaklarýný ama olmadý, kýpýrdayamadý bile. Tüm vücudu kasýlmýþtý. Ayak parmaklarýnda keskin bir acý duydu önce onu yanýk et kokusu izledi. Acýyla haykýrdý... Saatinin alarmýyla uyandý. Yine nefes nefeseydi. Ter içinde kalmýþtý bir kez daha. Odasýnda, yataðýnda olduðunu görünce rahatladý bir an. Ama bu seferki çok daha gerçekçiydi. Ateþin sýcaklýðýný hala hissedebiliyordu. Ve o yanýk et kokusu gitmemiþti genzinden. Ayaklarý... Hemen örtüyü bir çýrpýda attý üzerinden ve ayak parmaklarýna baktý. Buz kesmiþti þimdi de. Parmak uçlarý su toplamýþtý ve ayak týrnaklarý, týrnak uçlarý hafifçe kararmýþtý ve üzerinden hala dumanlar tütüyordu...

Su toplayan bölgelere hafifçe krem sürdü hastanedeki hemþire. “Çok þanslýsýnýz doðrusu bayan Stein” dedi. “Kaynar suyu bir karýþ daha yukarý dökseymiþsiniz, yeni bir ayak derisine ihtiyacýnýz olacakmýþ” Kendi yaptýðý yersiz espriye sýrýtarak devam etti. “Sargýya gerek yok þimdilik. Birkaç güne kalmaz rahatça yürüyecek duruma gelirsiniz.” Gertrude titrek gözlerle hamþirenin becerikli ellerini izliyordu. Kaynar su derken hemþirenin sesindeki garip tonu farketmiþti. Mesleði gereði yüzlerce kez bu tip vakalarý görmüþ birinin kaynar su yalanýný yutmayacaðýný elbette biliyordu ama gerçeði nasýl söyleyecekti ki. Ona inanmayacaklarýný biliyordu, Jurgen bile inanmamýþtý. Þaþkýn gözlerle oana bakakalmýþtý eve geldiðinde. Gertrude ise sabahki o büyük þoktan sonra ilk aklýna gelen kiþiyi, Jurgen’i aramýþtý. O gelinceye kadar da yataðýnda korkuyla titreyerek beklemiþti. Aslýnda Jurgen’in olanlara inanmamasýna þaþmamalýydý, kendisi bile halainanamýyordu yaþadýklarýna... Bu nasýl birþeydi. Kabuslarý gerçeðe mi dönüþüyordu, ne demekti bu. Çýldýrýyor muydu yoksa. Yavaþ yavaþ herþey bir karabasana dönüþüyordu. Her ne oluyorsa onu durdurmalýydý. Hayatý boyunca beklediði mutluluða bu kadar yaklaþmýþken onu ellerinden hiçbir þeyin almasýna izin vermeyecekti. Profesör Baumann’ý aradý hemen. Randevuyu öne almak istediðini, zor durumda olduðunu ve acilen profesörü görmesi gerektiðini söyledi sekretere. Ýkna etmek için fazla çaba harcamasý gerekmemiþti. Öðleden sonraki hastalardan biri acilen þehirdýþýna çýkmasý gerektiði için randevusunu iptal etmiþti. Gertrude’un öðleden sonrasý için bir randevusu vardý artýk.

“Bayan Stein doðru yapmýyorsunuz” dedi profesör Baumann. “Ben saðlýk raporunu yanlýþ yönlenmemek için istemiþtim. Belki de fiziksel bir rahatsýzlýðýnýzýn sonucu olabilir gördüðünüz kabuslar. Acele etmeyin lütfen. Sonuçlarý görmeme izin verin. Sizi temin ederim böylesi daha saðlýklý olacak. Üstelik kullanacaðýmýz ilaçlarýn yanetkilerinin oluþmamasý için yararlý olacaktýr.” “Ben domuz gibi saðlýklýyým” diye haykýrdý Gertrude. Sonra utandý, o sesin kendinden çýktýðýna inanamýyordu. Kekeleyerek devam etti. “Profesör lütfen, size ihtiyacým var. Bunlarla tek baþýma baþa çýkamam.” Gözlerinde yaþlar belirmeye baþlamýþtý artýk. “Sadece kabuslar deðil profesör, henüz size herþeyi anlatmadým.” Birkaç dakika içinde Gertdude baþýndan geçenleri ve bu sabahki o inanýlmaz olayý bir çýrpýda anlattý. Sonra aðlamaklý gözlerle profesöre bakarak: “Lütfen” diye fýsýldadý “yardým edin bana.”
Profesör kararsýz görünüyordu. Sonra birden yüzünü buruþturarak yerinden doðruldu. “Biliyorum yanlýþ yapýyorum ama” baþýný iki yana sallayarak devam etti “evet bayan Stein size yardým edeceðim. Öncelikle problemin çocukluðunuzda yaþadýðýnýz bir travmadan kaynaklandýðýný düþünüyorum. Bilinçaltýnýzda kendi halinde yatan bu þeyi birkaç hafta önce yaþadýðýnýz bir olay tetiklemiþ olmalý. Ve bilinçaltýnýz da size rüyalar aracýlýðý ile ulaþmaya çalýþýyor. Sizi bu denli etkileyen þeyi bulmalýyýz önce. Yani çocukluðunuzla ilgili herþeyi bilmeliyim. Onu saklandýðý yerden bulup çýkaracaðýz ve bir daha sizi rahatsýz etmemek üzere yokedeceðiz.” Ayaklarý ile ilgili konuþmamayý tercih etmiþti profesör. Kendini yaralayan hatta boðmaya çalýþan hastalarý bile görmüþtü. Olay anýný asla hatýrlamazlardý. Kadýn kendi ayaklarýný yakmýþ olmalýydý... Bunun üzerinde durulacak bir konu olmadýðýný biliyordu konuþmasýna devam etti:
“Açýkçasý hipnozla bilinçaltýnýza inmeyi düþünüyorum bayan Stein izin verirseniz, böylelikle hatýrlayamadýklarýnýzý ya da hatýrlamak istemediklerinizi de görebiliriz. Bu oldukça hýzlý bir yöntemdir, uzun süredir kullanmamýþ olmama raðmen.” “Nasýl isterseniz profesör” diye yanýtladý Gertrude. Baþlamak için sabýrsýzlanýyordu.
Birkaç dakika sonra kanepeye uzanmýþ olan genç kadýnýn sabitlenmiþ gözleri profesörün telkiniyle yavaþça kapandý. Artýk odada sadece profesörün tok sesi duyuluyordu...

Üzerinde hareketli birþeyin dolaþtýðýný hissetti önce. Ayaklarýnýn arasýndan birþey sürtünerek hýzlýca geçti. Saçlarýnýn hafifçe kesintili darbelerle çekildiðini sandý sonra. Onu uyandýran bu olmalýydý. Gözlerini bile açmadan uzattý elini. Ve tüylü bir yumaða parmaklarýnýn deðmesiyle istemsiz bir çýðlýk attý. Bu hem duyduðu müthiþ korku hem de aldýðý ani ýsýrýk darbesinin etkisiydi. Az önce bir sýçana dokunmuþ olmalýydý. Olduðu yerden aniden kendini geriye doðru fýrlattý. Hareketlenmesiyle üzerinde dolaþan ve yakýnlarýnda olan sýçanlar çýðlýklarla kaçýþtýlar. Bir yandan çýðlýk atýyor bir yandan da geri geri gidiyordu. Bu bulunduðu odanýn duvarlarýna kadar sürdü. Sýrtýný soðuk duvarlara dayamýþ, hýzlý hýzlý solumaya baþlamýþtý þimdi. Alt çenesi korkuyla titriyor içindeki ürpertiye engel olamýyordu bir türlü. Gözleri korkuyla olabildiðince açýlmýþ olmasýna raðmen henüz hiçbirþey görememiþti. Zifiri bir karanlýk hakimdi odada. Kesif bir idrar ve dýþký kokusu az önce sürünürken ellerine deðen samanlarýn kokusuna karýþmýþtý. Toprak bir zemindeydi. Çürümüþ toprak.
Odada kendi soluk alýþveriþleri ve az önceki yaratýklarýn yürürken çýkardýklarý sesler dýþýnda bir ses duyulmuyordu. Kabus olmalýydý, evet evet kabus görüyor olmalýydý. Birazdan son bulacak, yataðýnda bulacaktý kendini. Oysa öyle gerçek görünüyorlardý ki...
Kanayan parmaðýný götürdü aðzýna gayrýihtiyari, emdi. Ilýk ve tuzlu sývý tadýný hissetti genzinde, yere tükürdü. Rüyasýndaki gibi deðildi burasý, karanlýk ve o yaratýklar. Korkuyla büzüldü olduðu yere, sýçanlarýn sesini artýk daha yakýndan duymaya baþlamýþtý. Ona geliyorlardý. Ayaða kalkarak duvarý yumruklamaya baþladý. “Yardým edin, Tanrý aþkýna !!!” “Kimse yok mu? Lütfen yardým edin bana” Uzun süre buna devam etti ama hiç bir karþýlýk gelmedi yakarýþlarýna. Artýk yorulmaya ve sesi de çýkmamaya baþlamýþtý ki ayak sesleri duyduðunu sandý. Sonra o ayak sesleri gittikçe yaklaþtý, yaklaþtý. Paslý demirlerin birbirine sürten gýcýrtýsýný duydu küfürlerle beraber. Bir ýþýk hüzmesi süzüldü hücreye sürgülü pencereden. Boðuk bir ses duyuldu sonra iblisin dudaklarýndan:
-Kes sesini fahiþe. Biraz sabýrlý ol. Gün aðardýðýnda arkadaþlarýna kavuþacaksýn. Ýsterik bir kahkaha duyuldu sözlerin ardýndan. Ýblis pencereden içeriye nefretle tükürdü. Sonra sürgü gýcýrtýyla eski yerine döndü. Zifiri karanlýða aþýlmýþ gözleri az bir süre de olsa içerisini aydýnlatan ýþýk karþýsýnda kamaþmýþtý. Buna raðmen içerisini biraz olsun görebilme fýrsatý yakalamýþtý Gertrude. Yaklaþýk beþ-altý metrekarelik taþtan, penceresi bile olmayan bir hücredeydi. Duvarlarda bir kaç zincir de görmüþtü yarýsý kopuk. Onun dýþýnda boþtu hücre, o ve sýçanlar dýþýnda hiçbir þey yoktu. Üzerinde çadýrbezinden yapýldýðýný zannettiði bir kumaþ parçasý vardý. Kumaþ parçasý diyordu çünkü yer yer yýrtýlmýþ ve vücudunun neredeyse dörtte üçünü açýkta býrakýyordu. Belinde de kemer olarak bir ip parçasý sarýlýydý. Kendi ter kokusundan iðrendi. Haftalardýr banyo yapmamýþ gibi kokuyordu. Oysa yatmadan önce duþ almýþtý. Ellerini saçlarýna görürdüðünde de ayný hisse kapýldý. Beline kadar inen saçlarý yoktu artýk. Omuz hizasýndan býçakla kesilmiþ gibiydi ve pistiler. Birbirine yapýþmýþ, yaðlý ve kelimenin tam anlamýyla kazýk gibiydiler...
Duvarlara tutuna tutuna ilerledi kapýya doðru. Vardýðýnda aðýr bir küf kokusu kapladý genzini paslanmýþ ve yüzyýlardýr orada duruyormuþ gibi gelen demir kapýdan. Kapýnýn açýlmasýna yarayacak bir kol ya da baþka birþey aradý ama bulamadý. Sonra olanca gücüyle kapýya vurmaya baþladý. “Çýldýrdýnýz mý siz, ben birþey yapmadým, neden tutuyorsunuz beni burada, yalvarýrým açýn...” Yalvardý dakikalarca sonra sinirlendi küfürler yaðdýrdý, tehditler etti ama kapýnýn ardýndan bir tepki alamadý. Vurdu, tekmeledi kapýyý ve sonra aðlayarak olduðu yere yýðýldý. Bu kahrolasý yer neresiydi ve neden getirilmiþti buraya bir türlü anlayamýyordu. Bu gördüðü kabuslardan da beterdi, saatlerdir sürüyordu ve çok fazla dayanabileceðini de sanmýyordu. Aðladý, aðladý... Çok geçmeden koridorda yine gürültüler duyulmaya baþladý. Bu sefer daha kalabalýk geliyorlardý. Baðýrýþlar, küfürler birbirine karýþýyordu. En azýndan beþ-altý kiþi vardý ve ses tonlarýna bakýlýrsa öfkeli olmalýydýlar. Aðýr kapý yavaþça açýldý ve içeri ellerinde meþalelerle birbirinden iðrenç görünüþlü dört adam girdi. En öndeki; saçlarýnýn üst kýsmý tamamen dökülmüþ ama yanlarý bununla tezat oluþturacak biçimde uzun, öndiþlerinin çoðunu bir kavgada kaybetmiþ olduðu belli, yanaðýnda bir uçtan bir uca derin kesik izi bulunan iriyarý adam, aðzýndan köpükler saçarak Gertrude’un yanýna geldi hemen. Bir eliyle saçlarýndan kavradýðý gibi Gertrude’u ayaða kalkmaya zorladý. Çürümüþ leþ gibi kokan aðzýný Gertrude’un kulaklarýna deðercesine yaklaþtýrarak “öleceksin cadý” diye fýsýldadý buz gibi bir sesle. “Kilise ruhunu arýndýracak az sonra.” Diðerleri daha geride duruyorlardý. Ýçlerinden biri elindeki uzun sopayý giyotin gibi birdenbire indirdi Gertrude’un omzuna bir küfür savurarak. Sopa tam omuz kemiðine isabet etmiþti. Gertrude’un gözleri karardý birden acýdan. Baðýramadý bile, usulca bir inilti çýktý dudaklarýndan sadece. Olduðu yere yýðýldý. Acý ve nefretle karýþýk baktý sopanýn sahibine. Adam bir-iki adým geri çekildi önce. Sonra okkalý bir küfür savurdu elindeki sopayý olanca gücüyle yere vurarak. Saçlarýný kavrayan parmaklar tekrar harekete geçmiþti þimdi. Onu tekrar ayaða kalkmaya zorluyorlardý. Fazla direnemedi. Sonra iki adam ellerini kalýn bir urganla önden baðladýlar. Az sonra hücresinden çýkmýþ neredeyse sürüklenerek rüyasýndaki koridorda götürülürken buldu kendini.

Aðýr, tahta kapý inleyerek açýldýðýnda meydanda büyük bir uðultu koptu. En önde, yüzünde yara izi bulunan irikýyým adam eksik diþleriyle gülümseyerek eliyle halký selamladý. Diðer eliyle de bir yandan elindeki urganý çekerek götürdüðü, geldikleri koridor boyunca yediði darbelerden bitkin düþmüþ, bir dudaðý tamamen patlamýþ, üstü baþý kan içinde olan zavallý kadýný gösterdi. Kadýnýn, güneþin etkisinden korunmak için kýstýðý halde açýkça görülebilen korku dolu bakýþlarý onu çok eðlendiriyor olmalýydý. Elinde bulunan urganý hiddetle çektiðinde kadýn darbenin þiddetinden tekrar yere kapaklandý. Kalabalýktan bir alkýþ tufaný kopmuþtu þimdi. Baðýrýþlar, birbirini izleyen küfürler duyuluyordu heyecanlý topluluktan...

Kesif bir koku yayýlmýþtý meydana. Neredeyse bulduðu her boþluða sinmiþti koku. Korku ve þaþkýnlýktan duyularý iþlevlerini yitirmiþti sanki bir süredir. Kokuyu algýlayamadý önce ama rahatsýz ediciydi, bu kesindi. Rüyasý geldi aklýna sonra. Ateþi hatýrladý, o an anladý kokunun nereden geldiðini. Yanýk et kokuyordu, insan eti...

Az ötede yarýsý yanmýþ odun parçalarý ve ne olduðu uzaktan belli olmayan kalýntýlarý yüklüyorlardý bir kaðnýya. Meydanýn ortasýnda, hatta birkaç yerde kararmýþ, oraya buraya saçýlmýþ odun parçalarý görünüyordu. Bir kýsmý hala yanmaya devam ediyor ve yoðun bir duman çýkarmaya devam ediyorlardý. Odun kümelerinin ortasýnda yaklaþýk üç metre yüksekliðinde demir kazýklar bulunmaktaydý. Diðerleri isten kararmýþtý ama sonuncusunun alt kýsmý tamamen kor halindeydi. Ve üzerinde bulunan halkalara zincirlerle baðlý bir ceset görünüyordu hala. Öne doðru eðilmiþti. Sanki beden ateþiyle kucaklaþmak istermiþ gibiydi. Ateþin üzerine hala kemiklerin üzerinde kalmýþ olan birkaç parça etten sarkan yaðlar sýçradý garip cýzýrtýlarla. Birkaç saniye sonra da zincire baðlý kol orta yerinden hafif bir hýþýrtýyla koptu. Ceset artýk tamamen sönmeye yüztutmuþ ateþin içine gömülmüþtü.

Kalabalýðý yara yara ilerliyorlardý meydanýn diðer ucunda bulunan kiliseye doðru. Yaralý yüzün ipi çekiþtirmesiyle sendeliyor, üzerine yaðan yumruklardan korunmak için elleriyle yüzünü ve vücudunu korumaya çalýþarak ilerliyordu Gertrude. Bir ara taciz öyle hal aldý ki onu hücresinden çýkaran adamlar bir çember oluþturmak zorunda kaldýlar. Eðlencelerinin yarýda kalmasýný istemiyor gibiydiler. Bir gözü tamamen kapanmýþtý Gertrude’un. Üzerindeki paçavralar da darbelerden nasibini almýþtý. Göðüslerinden biri tamamen açýkta kalmýþtý. Bu saldýrganlarý daha da cüretkar yapmaktan öte birþeye yaramamýþtý. Daha fazla dayanamadý ve dizlerinin üzerine çöktü. Kalabalýk artýk dizginlemez hale gelmiþti. Yalvarýr gözlerle etrafýna bakýndý ve o anda kalabalýktan kopup gelen biri olanca gücüyle bir tekme attý Gertrude’un midesine. Soluksuz kalmýþtý. Gözleri karardý...

Bir kova su kendine getirmiþti Gertrude’u. Uðultu kulaklarý saðýr ediciydi. Ne olduðunu anlamasý uzun sürmemiþti. Kabus bitmeyecek gibiydi. Zorlukla doðruldu. Dizleri üzerindeydi þimdi. Yanýnda iki kadýn daha bulunuyordu. Zayýf ve yaþlý olaný berbat görünüyordu. Her iki yanýnda bulunan adamlarýn bacaklarýna yaslanmýþtý, oturamýyordu bile. Aðzýný kýpýrdatýyor ama hiçbir þey duyulmuyordu. Belki de dua ediyordu kimbilir... Yüzü tamamen kan içindeydi ve sadece gözlerinin aký farkediliyordu kan kümesinin içinde. Diðeri daha genç olmalýydý. Çirkin ve oldukça þiþmandý. Derin derin soluyor ve nefretle süzüyordu etrafýný. Kulaðýnýn olmasý gereken yerde ot ve çamur parçalarý görünüyordu. Kulaðýnýn birini kesmiþler ve kanamayý durdurmak için de çamurla sývamýþ olmalýydýlar...

Giydiði kýyafetlerden rahip olduðu anlaþýlan ihtiyar, tehditkar bakýþlarla oturduðu yerden ayaða kalktý. Ve kalabalýðý eliyle susturdu. Tüm uðultu yerini derin bir sessizliðe býrakmýþtý þimdi. Birkaç gereksiz küfür duyuldu kalabalýðýn içinde. Rahibin kýzgýn bakýþlarýndan sonra onlar da kesildi. Sonra ihtiyar rahip dizlerinin üzerinde çökmüþ bulunan kadýnlara dönerek konuþmaya baþladý:
-Cadýlýkla suçlanýyorsunuz. Kilisenin topraklarý üzerinde cadýlýðýn suç olduðunu biliyorsunuz. Cadýlýkla ilgili faaliyetleriniz kesin ve þüpheye yer býrakmayacak þekilde ispatlanmýþtýr. Bugün ruhlarýnýzýn kurtuluþ günü. Þeytana satmýþ olduðunuz ruhlarýnýzýn arýnma günü. Tanrý, oðul ve kutsal ruh adýna suçlarýnýzý itiraf edip günah çýkarmaya hazýr mýsýnýz?...
Sonra aðýr adýmlarla ihtiyar kadýnýn önüne gitti. Kadýn aðzýný açtý ama yine bir ses çýkmadý dudaklarýndan. Sonra rahibin baþýnýn iþaretiyle iki adam onu kuþ gibi havalandýrarak yanmýþ odunlarýn temizlenerek yeni bir yýðýnak yapýlan alana götürdüler. Az önce kor halinde bulunan demir kazýk su ile soðutulmuþ ve yeni kurbanýný bekliyor gibiydi. Ýhtiyar kadýnýn zayýf kollarýný kazýktan sarkan halkalara geçirdiler ve zincirlerle sýkýca baðladýlar. Kadýnda en ufak bir direnme belirtisi görünmüyordu.
Ýkinci kadýna sýra gelmiþti þimdi. Rahip onun önüne geldiðinde þiþman kadýn bir þey söyleyecemiþ gibi aðzýný açtý. O anda kadýnýn aðzýndan kararmýþ ve pýhtýlaþmýþ kan birikintisi boþaldý. Dilini kesmiþler ve kendi kanýnda boðulmamasý için de daðlamýþlardý. Rahip ikinci kez adamlarýna baþýyla iþaret verdi. Bu sefer iki adamdan daha fazlasý gerekmiþti. Kadýn anlaþýlmaz sesler çýkarýyor ve adamlara direnmeye çalýþýyordu. Ama biraz sonra o da ikinci kazýktaki yerini almaktan kurtulamayacaktý.
Rahip Gertrude’un önüne geldiðinde nefret dolu bakýþlarýný bu kez onu gözlerine dikmiþti. Boðuk bir sesle:
-Ben bir þey yapmadým diyebildi Gertrude sadece. Üçüncü iþaret üzerine kenarda bekleyen adamlar harekete geçtiler ve son kazýða doðru götürdüler Gertrude’u kalabalýktan yükselen uðultular eþliðinde...

Tüm vücudundan terler boþanýyordu, kravatýný gevþetti. Kesik kesik solumaya baþlamýþtý. Bir yerlerde hata yapmýþ olmalýydý. Neler oluyordu böyle. Elleriyle þakaklarýna bastýrdý. Neredeyse yarým saat olmuþtu herþeyin kontrolünden çýktýðý. Kanepedeki genç kadýn kývranýyor, aðzýndan sadece tek kelime çýkýyordu. Sürekli ayný kelimeyi tekrarlýyordu. “Hayýr, hayýr...”

Defalarca hipnoz seanslarýna katýlmýþtý. Hatta bu alanda uzman bile sayýlabilirdi. Ama böylesiyle ilk kez karþýlaþýyordu. Herþey normal baþlamýþtý aslýnda. Kadýn telkine duyarlý olmalýydý, hipnoz çabucak gerçekleþmiþti. “Kendini yorgun hissediyorsun, birazdan gözlerin aðýrlaþacak, yavaþ yavaþ kapanacaklar” demiþti. Sonra da çocukluðuna dönmüþlerdi birlikte. Ancak seansýn henüz baþýnda ilk dönüþleri onikinci yaþýydý hastanýn ve yeterli deðildi. “Daha geriye” demiþti Profesör Baumann “daha geriye gidelim lütfen”. Sonra birden o tiz çocuk sesi gitmiþ, yetiþkin sesiyle yanýtlamaya baþlamýþtý hasta tüm sorularý. Bir hücreden bahsetmiþti kapkara ve sýçanlardan... Sonra, sonrasý yoktu. Baðlantý birden kopmuþtu hasta ile arasýndaki. O noktadan sonra hiçbir telkinine yanýt alamamýþtý. Trans halindeyken inliyor, aðlýyor, sýzlýyor ama hiç cevap vermiyordu. Artýk iyiden iyiye telaþlanmaya baþlamýþtý, hasta þoka doðru gidiyordu. Onu fiziksel bir etki ile uyandýramayacaðýný da biliyordu. Bunu yapmak sadece þoku kaçýnýlmaz hale getirebilirdi...
Belki yedi-sekiz defa hastanýn bilinçaltýna tekrar girmeyi denemiþti ama yanýt alamamýþtý bir türlü. Hastada titreme ve kasýlmalar baþgöstermeye baþlamýþtý þimdi de. Durum, içinden çýkýlamayacak bir yöne doðru gidiyordu. Odanýn içinde bir ileri bir geri dolanýyor, ne yapacaðýný düþünüyordu. Sonra birden olduðu yerde durdu. Evet, bulmuþtu. Odasýndan acele adýmlarla çýkarak sekreterinin masasýna yöneldi. Onu gören sýradaki hastalar yerlerinden doðrulmaya yeltendiler ama profesörün herzamanki nezaketinden eser yoktu. Onlarý görmemiþti bile. Doðrudan sekreterin masasýna giderek telaþlý bir ses tonuyla:
-Profesör Hingelmann, hemen onu bulmaný istiyorum. Hangi cehennemdeyse bir an önce buraya gelmesini söyle. Size söylüyorum bayan Dietrich, hala duruyor musunuz?. Son kelimeler adeta aðzýndan küfredercesine çýkmýþtý. “Hingelmann” diye düþündü. En yakýn arkadaþýydý, birlikte okumuþlardý ve uzun süre de ayný klinikte birlikte çalýþmýþlardý. Hipnoz konusunda o bir dahiydi. Mutlaka ona yardýmcý olacaktý.
Bayan Dietrich hiç böyle görmemiþti profesörü. Telefonla da istediklerini söyleyebilirdi. Neredeyse on yýldýr birlikte çalýþýyorlardý ama ilk defa masasýna kadar gelerek bir þey istiyordu kendisinden. Üstelik hiç de alýþýk olmadýðý bir ses tonuyla. Aceleyle defterinden bulduðu numaralarý çevirmeye baþladý...
Profesör Baumann odasýna doðru ilerlerken biraz rahatlamýþ görünüyordu. Az sonra Hingelmann geldiðinde artýk duruma hakim olabilirlerdi. Kapýnýn tokmaðýný çevirerek içeri girdi. Ve dondu kaldý. Kadýn ortalýklarda görünmüyordu. Kanepede kadýnýn olmasý gereken yerde buruþuk elbise parçalarý vardý sadece. Elbisenin içinden hala ince ince dumanlar çýkmaya devam ediyordu. Ve oda, oda yanýk et kokuyordu...

SON

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Tebrikler
Gönderen: Elþen Hudiyev / , Azerbaycan
3 Mayýs 2009
Öykünüzü baþarýlý buldum. Son zamanlarda okuduðum ve beðendiðim öykülerden birisi. Öykülerinizin devamýnýn gelmesini beklerim.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Düþüncelerinizi Okumayý Ýsterdim [Þiir]


aytunç kimdir?

Düþüncelerinizi okumayý isterdim. Herbirinizin. . .


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © aytunç, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.