..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > ihsan alaittin bilgen




2 Temmuz 2007
Sýr'ýn Merkezine Seyahat  
Çocukluðundan bu yana O, bunun farkýnda olmasa da, yýllar sonra evrenin en büyük sýrrý olarak pazarlanan, bir düþüncenin özüne uygun yaþamýþtý.

ihsan alaittin bilgen


‘Þu elinde tutuðunuz þey büyük bir sýr. Çaðlar boyu nesilden nesile geçerken, bir çok insan ona gözdikti, onu gizledi, kaybetti, çaldý, büyük paralar karþýlýðý satýn alanlar oldu. Tarihdeki en önemli insanlarýn bazýlarý yüzyýllar kadar eski olan bu ‘Sýr’a vakýf olmuþlardý. Eflatun, Galileo, Beethoven, Edison, Cornegie, Enistein ve diðer mucitler, bilim adamlarý ile büyük düþünürler ‘Sir’rý biliyorlardý ve þimdi ‘Sýr’ dünyaya açýlýyor...’ Tanýtým yazýsýyla piyasaya sürülen kitaptan haberdarsanýz bu roman sizin için.


:BGAE:


Sýr’ýn Merkezine Seyahat
     
Çocukluðundan bu yana O, bunun farkýnda olmasa da, yýllar sonra evrenin en büyük sýrrý olarak pazarlanan, bir düþüncenin özüne uygun yaþamýþtý. Sýrf bu nedenle O, herbiri kendi alanýnda dünyanýn önde gelen gurusu sayýlan, seminerlerine avuç dolusu paralar dökülerek girilen, her kelamlarýna kitaplar dolusu anlamlar yüklenen gurulardan çok daha guru sayýlýrdý. Onlardan tek farký yaþamý boyunca sýrf birileri okuyup da bir hisse çýkarsýn diye tek bir satýr bile karalamamýþ olmasýydý.
     
Daha ilkokul yýllarýnda çevresinin sevgisini kazanmýþtý. Kuzguni düz saçlarý, içi gülen gözleriyle hangi komþularýnýn gýcýrdayarak açýlan tahta kapýlarýný aralasa sevgiyle karþýlanýrdý. Ona gösterilen bu sevgide hiçbir þey beklemeden verme isteðinin payý büyüktü. Her araladýðý kapýnýn ardýndan sevgi gülücükleri daðýtarak kafasýný uzatýp bakardý.
Almayý düþünmeden verme isteði O'nda o denli güçlüydü ki evlerinin yanýbaþýndaki pazar yerinden konu komþuya sebze meyve taþýmayý, tatil sabahlarýnýn tek eðlencesi, bir tür oyuna dönüþtürmüþtü. Baþlangýçta kaybetse de sonunda kazandýðý bir oyun... Pazarda beþe aldýðý bir meyveyi komþularýna üçe aldým der, aldýðý güzelim meyveleri eþiklerine dek taþýrdý.

Bu kadar ucuza bu denli güzel meyveleri alýp getiren ‘uyanýk ufaklýðýn’ güngeçtikçe tedarikciliðini yaptýðý komþu sayýsý artmýþtý. Halden anlayan komþu evin hanýmlarý verdikleri paranýn üstünü almamayý adet edinmiþlerdi. Her keresinde ‘Kalsýn, istemez’ demesine karþýn, zararýna yapýlan bir alýþ veriþin sonunda bile karlý çýkmayý o yýllardan öðrenmiþti.
Bu durumun tek istisnasý vardý. Ayný bahçe duvarlarýný paylaþtýklarý komþularý Zahireci Þahut’un karýsý Altun, para üstünü tamýtamýna alýr, buna karþýlýk pantolon ceplerine kuru üzüm, karpuz çekirdeði doldururdu. Bunlar her an elinin altýnda bulunan þeyler olmasýna karþýn ‘cýfit’ komþularýný da mennun ettiði için mutlu olurdu. Üstelik, tedarikçiliðini yaptýðý komþularý içinde sipariþi en yüklü tutanda onlardý. Buna karþýn huyundan vazgeçmez, ödediði paradan hep daha azýný söyler, üstünü komþulardan aldýðý bahþiþle kapatýrdý.

O, farkýnda olmadan bir çeþit yatýrým yapýyordu. Yatýrýmý yazýn meyvesini verdi. Pazar alýþveriþini kendisinden daha ucuza kapatan komþusunun oðluna Zahireci Þahut, o yaz yanýnda çalýþmasýný teklif etti.
Her yaz bir esnafýn yanýnda çalýþmaya alýþkýndý. Babasý onu daha önceleri Berber Horo’nun, mahallelerinin gözleri iyiden iyiye görmez olan yaþlý terzisinin yanýna çýrak vermiþti. Berberde yerleri süpürür, iþi biten müþterilerin sýrtýný fýrçalar, havlularý yýkar, tavanda asýlý karton yelpazenin ipini çekip-býraka berber dükkanýn serinlemesini saðlardý. Ona göre bunlar çok sýradan iþlerdi. Sýkýlýrdý. Horo’nun yanýnda çalýþtýðý günlerde erkenden dükkaný açmak zorunda oduðu için komþularýn alýþveriþiyle de ilgilenemezdi. Üstelik yaz sýcaðýnda saða sola yapýþmýþ kýllarý süpürmek de çok sýkýcýydý. Yine de sabýrla ona verilen her iþi yapardý. Onun azimli tavrý komþu dükkanda terzilik yapan Raðýp efendinin dikkatini çekti. Babasýna oðlunun kendi yanýnda çalýþmasýný teklif etti. ‘Terzilik dünyanýn her yanýnda ihtiyaç duyulan bir iþti. Kutupta da olsa ekvatorda da olsa insanlar bir þeyler giymek zorundaydýlar. Berberlik ise kýl yolmak.’ Yaþlý terzi ondan ipliði iðneye geçirmesini, ütünün kömürünü yellemesini, dükkaný temizlemesini istiyordu. ‘Terzi dükkaný kýl kýbýr dolu deðildi ki temizliðinden ne olacaktý.’ ‘Ýþini iyi yaptýðýn günler sana teðel çekmesini, ilk ütü yapmasýný hatta elin udumluysa çeket yakasý teðeli çekmesini bile öðretirim’, demiþti Ragýp Efendi. Ýþini hep hakkýyla yapmýþ, ilk günden yüksük takýp, teðel çekmiþti.

O, çalýþtýðý iþten para kazandýðýný sanýyordu. Oysa ustasýnýn ona verdiði haftalýklarý bir gün önce babasý ustasýna veriyordu. Altýn bilezik sahibi oluyor zanaat öðreniyordu. Zahireci Þahut’un, yanýnda yaptýðý iþlerse çok farklýydý. Elbette burada da dükkan temizliði yapýyordu.Hatta Þahut ondan dükkan önündeki taþ kaldýrýmlarý bile su serpip, süpürmesini istiyordu. Kasabalarýnýn itibarlý tüccarlarýnýn birinin yanýnda çalýþtýðý için mutluydu.

Zahireci Þahut’tan çok þey öðrenmiþti. Ticaret bambaþka bir iþti: ‘Kimsenin görmediðini görmek kimsenin yapmadýðýný yapmak gerekiyordu.’ Patron denmesinden hoþlanmasa da bana ‘Þahut Amca de’, dese de. Þahut, onun ustasý deðil patronuydu.
‘Patronu’ ondan, Avrupadan getirttiði kýrmýzýlý mavili zehirli buðdaylarý serpmesi gereken yerleri gösterdiðinde ilk dersini almýþtý.

Komþularý Þahut Amca, her yazbaþý elinde þirin mi þirin bir kedi yavrusuyla kapýlarýný çalar: ‘‘ Bak komþi ne þirin deðil mi? Üstelik damaðý da damgalý cins bir yavru ’’ deyip onlara kedi yavrusu hediye eder, hemen ardýndan da emektar kedileri ortadan kaybolurdu. Þahut Amcasý, ambarýný týkabasa doldurduðu yaz günlerinde sermayesini zahireci farelerine kaptýracak kadar ahmak deðildi. Fransadaki akrabalarýndan zehirli buðday getirtmiþti. Mavi renkli buðday taneleri fýndýk fareleri, kýrmýzýlarý cardun dedikleri azman fareler içindi. Mavileri duvar diplerine, kýrmýzýlarý giriþ kapýsýnýn eþiðine, dükkanýn arka köþesindeki ayakyolunun kapýsýnýn arkasýna dökmesi gerekiyordu. Þahut Amcasý, zehirli buðdaylarý miðdelerine indiren farelerin dükkanýn hemen arkasýndaki evlere dadanacaðýndan emin olduðu kadar sersem sepelek dolaþan fareleri yiyen kedilerin öleceðinden de emindi. Bu bilgi denklemin bir yarýsýysa, öleceðini anlayan her cins kedinin yaptýðý gibi, bir yaz öncesi damaklarýndaki niþana bakýp hediye ettiði, kedilerin öleceðini anladýðýnda evlerinden uzaklaþmasý da denklemin denkliðini saðlayan diðer yarýsýydý. Komþularý kedilerinin neden öldüðünü bilmese de o tedbirini alýrdý. Ticaret sanatý kimsenin görmediðini görme kimsenin yapmadýðýný yapma sanatýydý.
     
Ögrendikleri bununla sýnýrlý deðildi. Þahut Amcasý, zahireciliði diðer meslektaþlarýndan farklý yapardý. Diðerleri köylünün buðdayýný, arpasýný ucuza kapatmak için binbir mazeret uydururken o zahiresini satmak için dükkanýna gelen köylülere, ‘‘Sýkýþýk deðilsen malýný elden çýkarma kýþa doðru iyi para eder’’, der arkasýndan eklerdi, ‘’Sýkýþtýysan malýna deðer biç. Alýcý oldu mu ben senin adýna satarým’’. Hemen ardýndan da alacaðý komisyonun pazarlýðýný yapardý. Ýllede malýný elden çýkarmak isteyen köylüye diðer zahirecilerin verdiði fiyattan biraz daha fazlasýný verir ondan bundan topladýðý özmalý zahireye, köylülerin ona satmasý için emanete býraktýklarý zahirelerine biçtikleri fiyattan biraz düþük fiyat koyar, alýcýlar ilk tercihlerini onun yýðma tabir ettiði özmalý zahirelerden yana koyarlardý. Mala baðladýðý parayý diðer tüccarlardan önce nakte çevirdiði için yazboyunca herkesten fazla mal satar, daha çok para kazanýrdý. Köylülerin kendi adýna satmasý için emanet býraktýðý zahirelerse meraklý alýcýsýný bekler dururdu. Þahut Amcasý, büyük market zincirlerinin yýllar sonra bulduðu ‘el taþýyla el kuþu vurma’ yönteminini yýllar önce keþfetmiþti.
     
Yaz sýcaðýnda kurumasý için tepecikler halinde açýða yýðýlan zahireleri hýrsýzlardan korumak bir hayli
‘müþkül’ oluyordu. Hýrsýzlardan kollasýn diye tutulan bekçilerden korumak ise nerdeyse imkansýzdý.
Zahireciler her akþamüstü tepeler halinde yýðýlan buðdaylarýn, arpalarýn üstünden küreðin arkasýyla iz çeker, sabah ilk olarak bu izlerin bozulup bozulmadýðýna bakarak buðdaylarýný çalýnýp çalýnmadýðýný kontrol ederlerdi. Ýz çektikleri kürekler bulunmayacak bir þey deðildi. Bu minareye rahatlýkla kýlýf bulunabilirdi. Þahut Amcasýnýn, bu ‘müþküle’ bulduðu hal çaresi bir hayli farklýydý. Tahtadan bir kalýp yaptýrmýþtý. Tepecik boyunca tahta bir sapa tutturduðu bu kalýbý sürter, etek kýsmýna geldiðinde kalýbý buðday ya da arpa yýðýnýna bastýrýrdý. Kalýba oydurduðu arapça ‘Allah’ yazýsý zahire yýðýnýn eteðinde belirirdi. Bu özel kalýbý geceleri kasasýna kilitlerdi. Hem kalýbýn herkesin kolayca bulabileði türden olmamasý hem de ‘dini bütün hýrsýzlar’ ‘Allah’ yazýsýný bozmaya çekindiklerinden onun yýðýnlarýna iliþen olmazdý. Tabii komþularý onun bu yöntemini taklit etmekte geçikmediler.

Yeni iþyeri sadece insanlarla deðil hayvanlarla da iletiþim kurmasý için önünde yeni fýrsatlar açmýþtý. Yaz ögleden sonralarý Patronu dahil tüm kasabalý yaz uykusuna dalardý. Dükkanýn önünde her zaman suya kapýlmýþ karpuz hýzýyla akan insan seli çekilir evi yakýnda olan evine evi uzak olan gölgelik bir duldaya çekilir uzun yaz günlerinde günü ortalamýþ olmanýn bahtiyarlýðýyla uykuya dalardý. Kurduklarý fantazilerin esrikliði ile neredeyse ucu yere deðen organlarýnýna eksersiz yaptýran zahireci eþþeklerinin de huzur içinde kulaklarýný oynata oynata uyukladýðý saatlerdi bu saatler. Oldum olasý hareketsizlikten hoþlanmayan tabiatý bu duruma isyan eder, yanlýzlýðýný yüzüne vuran bu sessiz sakin saatlerde hüznü artar sessizliði yýrtmak isterdi. Yaptýðý basit bir hileyle yakýn çevrede bulunan kasabalýlarý öðlen uykusundan ederdi. Eþþeklerin yanyana baðlandýðý dükkanýn arka duvarýna bakan yüksek penceresine çýkar kýzýkmýþ diþi eþþek aðzýyla uzaya kýsala ai ler çekerek, ýhlaya týslaya anýrmaya baþlardý. Önce en yaþlýlarýndan erkek bir eþþek anýrarak onu selamlar ardýndan eþþekler korosu mutad öðle senfonisine baþlardý.
     
Çok geçmeden çýrak olarak girdiði zahireci dükkaný onun sürekli çalýþtýðý iþyeri olmuþtu. Amca dediði patronunun güvenini kazanmýþtý. Patronunun oðlu kadar iþyerinde sözü geçiyordu. Ýlkokulu beraber okuduðu Murdok ve kýzkardeþi Þýma okumak için Ýstanbulda özel bir koleje gitmiþlerdi.

Oðlu gittiðinden bu yana patronu ona daha çok ilgi gösterdiði için memnundu. Ýlkaþký Þima’ dan ayrý kaldýðý için de mutsuz. Her fýrsatta henüz serpilmeye baþlayan göyüslerine onu sýký sýkýya bastýrarak kucaklayan sevgilisi artýk çok uzaklardaydý. Bir iki sýmsýcak mektubun arkasý gelmemiþti. Onun memlekete döneceði tatilleri iple çekiyordu. Kývýrcýk saçlarýný savuruþunu, kalçalarýný daha bir belirginleþtiren minik çiçekli basma elbisesini, ýslak dokunuþlarýný özlemiþti. Ýnatcý kiþiliðine karþýn ona son derece sýcak davranýþýný unutamýyordu.
Annesi, bir ramazan ortasý komþudan bir ahbabýna ‘Peygamber Efendimizin Sakalý þerifini öpmeye gider miyiz’, diye Þima ’yla haber yollamýþtý. O, bu haberi kadýndan olmadýk bir yanýt almasýna neden olan kendi dininin lisanýna çevirip þu þekilde götürmeyi uygun görmüþtü: ‘’Muhammet Efendinin sakalý çýkmýþ öpmeye gider miyiz diye Ýnayet Teyze soruyor’’. ‘’Kimden bahsettiðini anlayamayan zavallý kadýncaðýz Muhammet Efendinin sakalý çýkmýþsa çýkmýþ ne iþim olur elin herifini sakalýyla Ýnayet Haným aklýnýmý oynattý’’ diye karþýlýk vermiþti annesine.
Þima’nýn adýnýn geçtiði her yerde bu olayý hatýrlayan annesinin onu gelinliðe kabul etmeyeceðini kafasýnda kurar hüzünlenirdi.

Atmýþlý yýllarýn ortalarýnda Patronu Þahut Amcasý, belki de gelecekteki Kayýnpederi apar topar þehirlerini terk etti . Söylediklerine göre Amerikada oldukça varsýl bir hayat süren abisinin yanýna gideceklerdi. Emsalsiz ticari sýrlar öðrendiði patronu, zahireci dükkanýný babasýndan aldýðý çok az bir para karþýlýðýnda ona býraktý.

Sýrrý’nýn bilmeden de olsa yaptýðý duygusal yatýrým ilerde edineceði büyük servetin anasý olan ilk iþyerine kavuþmasýný saðlamýþtý.

     Birinci Bölümün Sonu.
   



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Þöhretli Yazar Olmanýn Formülü [Öykü]
Dýþardakiler [Öykü]
Aynan Benim... [Öykü]
Botlar [Öykü]
Þeytanmerdiveni [Öykü]
Pijamalarýn Yok Mu? [Öykü]
Homa Kuþu'nun Seçimi [Öykü]
Gece [Öykü]
Bildik Bir Öykü [Öykü]
Yitik Bir Cumartesi Gecesi [Öykü]


ihsan alaittin bilgen kimdir?

Yaþam denizinin kýyýsýnda taþ kaydýrýrken derinliklerinden gelen kokusunu içinize çekemezsiniz. Her seferinde biraz daha derinlerden gelen kokusunu duymak için ilerilere açýldým. Her seferinde yeni acýlar, hazlar tattým. Acýlarý, ''yaþadým ya, bu da bir þey'' ibmiginden geçirip katlanýr kýldým. Nerede ve ne þartta olursa olsun gülmeyi unutmadým. Gülümsetmeyi denedim.

Etkilendiði Yazarlar:
Haldun Taner,Nazým Hikmet,Volter,Victor Hugo


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ihsan alaittin bilgen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.