..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dilerim, tüm yaþamýnýz boyunca yaþarsýnýz. -Swift
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Musa YILDIZ




8 Temmuz 2007
Gökkuþaðý  
Musa YILDIZ
Koþar adým ilerliyordum en sonunda durmam gereken bir yerde duramadým ve ne olduðunu anlamadan kendimi kayanýn ucuna asýlmýþ kemente sarýlmýþ olarak buldum. Çocuklar baðrýþýyordu ama onlarý göremiyordum. Yardým edin, buradayým, diye cevap verdim onlara.


:BJJJ:
     Sonunda vakti gelmiþti. O kadar ay sabretmek hiç de kolay olmamýþtý benim için. Derslerde dahi hayalini kurup duruyordum; çýlgýnca boy atmýþ baþaklar arasýnda koþturmanýn, yemyeþil yamaçlardan kendimi býrakýp dereye kadar yuvarlanmanýn, þapýr þapýr koþturduðum derenin içinden papatyalarýn üzerine atmayý bedenimi, ayaklarým bileklerime kadar ýslak topraða batarak kartolluðu suvarmanýn, macarkanýn gözünde öküzlerini kamçýlayýp “oooooho, oooho” diye baðýrarak ahþap tekerlerin takýrtýsýna eþlik etmenin sabahýn dördünde yýldýzlarýn altýnda, sütten yeni kesilmiþ buzaðýlarýn kuyruklarýndan tutarak çayýrlarýn içinde koþturmanýn, “kabarama kabarama kel Fatma”, diye baðýrarak hindileri çýldýrtmanýn.
     Üç gün sürmüþtü yaz tatilinde köye götüreceðim çantayý hazýrlamak. Misketler, koleksiyon kartlarý, uçurtma, Rus pazarýndan alýnma daha kullanmasýný bile bilmediðim plastik bumeranglar, misina ve kancalar, hasýr örme fötr þapka, fotoðraf makinesi köydeki çocuklarý þaþýrtabilecek üç beþ oyuncak.
     Ayýn on beþi gelmiþ ve babam maaþýný henüz almýþtý. Yapýþmýþtým bacaðýna “Hadi baba versene yol paramýzý, bak çok olsun para pulmana bineceðiz n’olur”, diye. “Kendine dikkat et, bir yere gittiðinizde annenlere haber vermeyi ihmal etme olur mu?” diye tembihlemeyi unutmadan parayý uzattý, anýnda kapýp cebime attým.
     Bir yandan koca çantanýn biri ucunu tutmuþ annemi sürüklüyor bir yandan da sokaktaki çocuklara “Heyyy ben okullar açýlana kadar yokum tamam mý? Ben yokken bir macera yapmayýn bak bozuþuruz. Kýzlara da bulaþmayýn kurtaran olmaz sonra söyleyeyim.”, diye seslenerek koþturmaya devam ediyordum. Nihayetinde varmýþtýk tren garýna, Mustafa Kemal’in treni karþýlýyordu Ýstasyon Meydaný’nda bizi, herkesi olduðu gibi. Çantayý tamamen anneme býrakarak giþeye koþturdum. “Osman Dayý, köye iki bilet ver pulman olsun hani þu otobüs gibi olan yer var ya” diyerek uzattýðým paranýn karþýlýðýnda iki bileti ve para üstünü alýp annemin yanýna koþtum. Ýstasyon týklým týklýmdý, ben aralardan bizim köye gidecekleri görebiliyordum. Kim olduklarý pek de önemli deðildi yanlarýndaki çocuklarý olmasa.
     O kadar yolu arabayla gitmek hiç çekilmezdi diye düþünürdüm hep trene binmeden önce, yolculuk yaparken koþturabilir ve tuvalet ihtiyacýný giderebilirdin ve en güzeli Hasankale lavaþýný, Hasankale duraðýna gelince sýcak sýcak yiyebilirdin. Doðu ekspresi sonunda geldi hem de yeni yirmi dört binlik makineyle, demek ki daha çabuk gidecektik köye bu yeni makineyi taktýklarýna göre. Tren istasyondan ayrýlýrken cama çýkýp çoðusunu tanýmadýðým insanlara el sallýyordum ve onlar da bana karþýlýk veriyordu, tren de en çok sevdiðim bu duyguydu. Tanýdýk tanýmadýk kim olursa olsun, trenden el sallamak bir gelenekti, el sallananlarda ayný þekilde gülümseyerek karþýlýk veriyordu. Takýr tukur, takýr tukur olanca gücüyle giden trenden dýþarýyý seyretmek ve camdan sarkarak yüzünü rüzgara vermek muhteþem bir duyguydu ama tünele girmeden içeri giremezsen suratýn islenmiþ bir þekilde annene ve vagondakilere gülümsemek durumunda kalmak gülünç bir durumdu. Sanki dünya dönmüyor da trenimiz dünyanýn etrafýnda dönüyor gibi hissediyordum, ovayý ve uzaktaki daðlarý seyredince. Ýnsanlar çayýrlara çýkmýþ otlarý biçmeye baþlamýþtý; kimileri týrpanla salla babam salla çayýrlarýný biçmeye çalýþýrken kimileri de biçeri ardýna baðladýklarý traktörleriyle týkýr týkýr hiç yorulmadan, rahatça biçiyordu. En güçlüleri fergusonlardý ama jandar yabana atýlamazdý. Türk fiat da az deðildi hani.

     Ýstasyona vardýðýmýzda dayýoðlu Suat ve küçük dayým karþýlamýþtý bizi. Annemler yola koyulmuþtu ama biz kim geldi kim gidiyor diye ineni bineni seyrediyorduk. Zuhaller ve Emreler gelmiþti bugün epey eðlenceli olacaktý bu yaz tatili, gelenlerden ve köyde bulunanlardan öyle görünüyordu. “Bak lan seninki de gelmiþ hem de ayný trendeymiþsiniz istasyonda görmedin mi onu”, diye takýlýyordu Suat. “O kadar kalabalýktý ki istasyon görmedim. Bu sene onlarla ortaðýmýz varmý?”, diye sordum Suat’a. Olmadýðýný söyleyince camide veya pungar baþýnda görebileceðimi söyleyip Suat’ý ittirerek yürütüyordum. “Zuhal geldiðine göre Nesrinlerde bugün yarýn gelirler”, diyor ve yürümemekte ýsrar ediyordu. Ne olduðunu sorunca, “Köye yeni birilerinin geldiðini ve yanlarýnda iki de kýz olduðunu” söyleyip baþýyla da iþaret ediyordu. “Ya her kimse öðreniriz camide hadi yürü”, diyerek yola devam ettik. Eve vardýðýmýzda ananem kucaklayýp öpmeye baþladý, dedem “Dur hele haným bir de biz selamlaþalým torunumuzla” diyerek elini uzattý dedem. “Aferin abala! Karnen yine iyiymiþ takdir almýþsýn”, diyip cebinden çýkardýðý harçlýðý uzattý dönüp anneme bir baktým ve harçlýðý alýp cebime attým. “Saðol dede. Ben istemiyorum ama onlar her sene veriyorlar” diye piþkin bir cevap verdim. Annem biraz bozuldu bu piþkinliðime ama çaktýrmadý fazla. “Baba zeki bizim oðlan, derslerini yapmadan sokaða çýkmýyor” diye baðladý olayý.

     -Suat, çayýrlara baþladýnýz mý? Önce nereye gidiyoruz bu sene Aðdere mi, Kayýnlý mý?
-Kayýnlýdan baþlayacaðýz bu sene.
-Desene olum sarolun ve çileðin gözüne vuracaðýz yarýn, olmuþlardýr deðil mi?
-Elbette
-Bu sene ayý görür müyüz Suat?
- Saçmalama oðlum ne ayýsý, ayý görmek için gece oralarda olmamýz gerek. Gündüz ortaya çýkmýyorlarmýþ. Yayladakiler öyle diyor.
-Neyse ziyaný yok, görüp de ne yapacaðýz sanki?
-Tabana kuvvet kaçacaðýz, baþka ne yapabiliriz? Salak.
-Tamam lan ne kýzýyorsun.

     Dedem ajansý dinledikten sonra annemlere sofranýn nerede kaldýðýný soruyordu. Cevap vermeye mahal görmeden sofra gelmiþti sekiye. Önce Ayran aþý, ardýndan Kartol oturtmasý, muhteþem bir salata ve harika yoðurt eþliðinde tamamladýk akþam yemeði olayýný.
-Anane valla özlemiþ bu harika yoðurdu, gönderdiklerin trende sýcak aldýðýndan ayný tadý vermiyor burada yemek bambaþka.
     -Kurban olsun sana abalam.
Sabah namazýnýn ardýndan yola koyulmuþtuk, Suat yine yolda bulduðu otlarý bize yedirmeye devam ediyordu.
-Bak oðlum artýk yaz geldi ya her þey olmaya baþladý.
-Olum þu yediðimiz otlarýn adlarýný millete söyledikçe gülmekten kýrýlýyorlar var ya.
-Ne bilir oðlum þehir çocuðu bunlarýn tadýný. Bir yesinler de görelim.

Birkaç haftalýk yoðun çalýþmanýn ardýndan yaz yaðmurlarý yaðmaya baþlamýþtý. Çayýrlar ýslak olduðundan biçilmesi mümkün deðildi. Bize de fýrsat doðmuþtu. Kahvaltýdan sonra Suat’la evin önündeki örtmede dikilmiþ ne yaparýz diye düþünüyorduk. Çalýþýrken kaytarýp balýk tutmak, çilek ve sarol toplamak kadar zevkli bir þey yoktu. Boþ kalýnca insan ne yapacaðýný þaþýrýyordu. Camiden sonra çocuklarla bir merekte toplanýp misket oynayabilirdik veya tavþan kovalayabilirdik yada pungar baþýna tüneyip kýzlara iþmar atabilirdik.
Camiye girdiðimizde hoca mihrabýn önüne diz çökmüþ bizim çocuklarý da karþýsýna bir yarým daire þeklinde dizmiþti. Beni görünce hoþ geldin diyerek, çocuklara biraz sýkýþmalarýný ve bize yer açmalarýný söyledi. Herkes bize dönmüþ bakýyordu açýlan yere diz çöktük Zuhal iki kiþi solumdaydý ve yeni gelen kýzlar da saðýmýzda kalýyordu. Cüzde son kaldýðýmýz yerlerden okuyarak nerede kaldýðýmýzý hatýrlattýk hocaya. Ben ve Suat kaç senedir Kuran’a geçememenin utancýyla biraz kýzarmýþtýk, hoca bunu hiç yüzümüze vurmadý. Sadece biz ders verirken diðerleri arada kýkýrdýyordu.
Camiden çýktýktan sonra Bakkal Ahmet’ten gazoz ve gofret alýp Mevlütlerin dama çýktýk. Kýzlardan ve yeni gelenlerin kim olduklarýndan bahsediyorduk. Gökyüzüne baktýðýmda beliren gökkuþaðýný diðerlerine gösterdim. Harika bir þey olduðunu ve bu güzelliðe hayran olduðumu belirttim. Köydekiler biraz dalga geçince moralim bozulmuþtu, þehirde her dakika göremiyorduk gökkuþaðýný, beton binalar yüzünden gökyüzü görünmüyordu ki nerede kaldý gökkuþaðý. Gökkuþaðýnýn ayaklarýnda birer kazan altýn gömülü olduðundan ve altýndan geçenlerin cinsiyetinin deðiþtiðinden bahsettim televizyonda filmlerde duyduklarýmdan. Altýn konusunda herkesin bilgisi vardý da þu cinsiyet deðiþmesi konusunda dikkatlerini celb etmiþtim. Yok olmaz öyle þey, saçmalýk, mümkün deðil gibi cevaplarýn ardýndan, altýnda kazan dolusu altýn olduðuna inanmalarýna raðmen bunu reddetmelerini salakça olduðunu söyledim.
-Var mýsýnýz benimle gökkuþaðýnýn ayaðýna varmaya. Hem altýnlarý buluruz hem de cesareti olan altýndan geçer gerçek mi deðil mi görürüz.
-Gökkuþaðýnýn ayaðýna varýlabilir mi?
-Varýlamaz mý?
-Birileri bunlarý söylüyorsa demek ki varýlabiliyordur.
-Ya varýrsak? Düþünsenize bir kazan altýn!
-Ben varým!
-Ben de!
-Ben… Ben de varým bea!
-Peki o zaman yarýn yola çýkýyoruz. Sabah namazýndan önce buluþmamýz lazým kimse fark etmeden. Sýrataþlara’a doðru yola çýkarýz. Hep o tarafta görünmüyor mu? Hava da kapalý yarýn kesin yaðmur yaðar yine. Yanýnýza da çýkýnlarla azýk alýn yolumuz uzun olabilir. Kimseye söylemeyin özellikle kýzlara.

Herkesin aklýna girmiþtim ve anlaþmýþtýk sabah namazýndan önce yola çýkacaktýk ve ulaþacaktýk gökkuþaðýnýn ayaðýna. Suat’ýn hiç sesi çýkmýyordu, ne bir þey soruyor ne de bir þey söylüyordu çocuklardan ayrýldýðýmýzdan beri. Yemekten sonra da bir þey söylemedi. Sonunda yataða girdimizde konuþtu. Ne olursa olsun yatak muhabbeti yapmadan uyuyamazdýk çünkü bu bizim bir alýþkanlýðýmýzdý. Neredeyse her gece dedemden fýrça iþitirdik gece yaptýðýmýz gürültüden dolayý.
-Oðlum gerçekten yola mý çýkacaðýz sabahleyin?
-Evet.
-Ya, bana hiç akýllýca gelmiyor.
-Akýllýca veya delice ulaþacaðýz, en azýndan deneyeceðiz.
-Ya ulaþamazsak, ne olacak?
-Hiç.
-Hiç mi? Bir hiç için mi yola çýkacaðýz.
     -Hiç deðil… Hadi þimdi yatalým sabah erken kalkacaðýz hem dedem de baðýrmaya baþlar birazdan.

     Sabah eski postanenin önünde buluþtuk, hepimiz azýk hazýrlamýþtýk. Hene Nene uyanmadan ben folluktan yumurtalarý yürütmüþtüm. Ýki gün önce yapýlan lavaþlardan ve gýllorlardan da almýþtýk yanýmýza. Domates ve hýyar da vardý bizim yanýmýzda elbette. Diðerleri de saðlam azýk hazýrlamýþlardý. Hadi bakalým diyerek Sýrataþlar’a doðru yola koyulduk hava epey soðuktu gökyüzü de kapalý, kesin yaðmur yaðacaktý. Gün ýþýmaya baþlamadan önce taþýn baþýna varmýþtýk, oturup kahvaltýlýk bir þeyler atýþtýrdýk. Günün aydýnlanmasýndan kýsa bir süre sonra yaðmur çiselemeye baþlamýþtý.
-Bakýn söylemiþtim size, gün yükselince göreceðiz gökkuþaðýný þimdi yola devam edelim. Nahýrlar da yola çýkmýþtý otlaklara doðru, çoban yanýmýzdan giderken:
-Hayrola çocuklar nereye bu saatte böyle?
     Çocuklar afallayýp kalmýþtý, diyecek bir þey bulamýyorlardý. Ben; fýrsattan istifade Aburbart’a doðru gidip çayda balýk tutacaðýmýzý söyledim çobana. Ýnandýrýcý gelmiþti, yaðýþlý havada daha iyi balýk tutulurdu. Biraz daha yürüdükten sonra yolumuz þoseye çýkýyordu. Güneþ de kendisini bulutlarýn arasýndan göstermeye baþlamýþtý. Öðle saatlerine doðru daha da ýþýklanmýþtý gökyüzü ve yaðmur hala devam ediyordu. Arkamýzdan gelen Mevlüt ve Kahraman birden baðýrmaya baþladý.
     -Heeeey, bakýn çýktý iþte.
     - Evet çýktý. Sanki çok uzak gibi.
     -Gidilmediði için uzak zannediyorsunuz, ulaþacaðýz emin olun.
     Yönümüzü biraz solumuzda kalan gökkuþaðýna doðru çevirip yola devam ettik. Çocuklara dönüp:
     -Altýnlara ulaþýnca ne yapacaksýnýz?
     -Ben, zengin oldum diye baðýrýrým heralde
     -Ben, altýnlarla banyo yaparým, dedi Kahraman gülerek.
     Suat:
     -Bilmiyorum, daha önce hiç bir kazan altýný bir arada görmedim ki.
     - Hepimiz alabileceðimiz kadarýný alýrýz kalanýný da bir yere saklarýz. Daha sonra gelir alýrýz, hepsini birden götüremeyiz.
     Mevlüt:
-     Ya olum sanki biz yaklaþtýkça gökkuþaðý bize uzaklaþýyor gibi.
-     Yok be. Sana öyle geliyor, uzak olduðu için, diye cevapladým.
Biz konuþmaya devam ederken önden giden Kahraman:
-     Olum þimdi boku yedik.
-     Ne oldu.
-     Ne olacak koskoca uçurum var önümüzde nasýl aþacaðýz bunu.
-     Hayda bu nereden çýktý, hiç bilmiyordum burada bi uçurum olduðunu.
-     Bu bir yerden çýkmadý, zaten vardý burada. Hiç bu tarafa gelmediðimiz için bilmiyorduk sadece.
-     Eee, inebilir miyiz buradan?
-     Hiç sanmam, daha müsait bir tarafa gitmemiz lazým. Solda, þurayý görüyor musunuz? Sanki orasý iniþ için daha müsait. Öteki türlü dolaþýrken çok zaman alýr akþam olur uçurumu aþana kadar. Hem bakýn orada sakoli ve kement yaptýðýmýz aðaçtan da var. Ondan bir kement öreriz bir birimize baðlarýz.
-     Peki ala ne yapalým bu kadar yoldan sonra dönülmez ya.
Ýkna etmiþtim çocuklarý. Çalýlýða varýnca çakýlarý çýkarýp dallarý budamaya baþladýk. Yeterince çalý budadýktan sonra hem mola verip hem de kement örmek için ineceðimiz yere yakýn bir yerde oturduk ve kement örmeye baþladýk. Kement iþine kendimizi çok kaptýrmýþtýk. Öyle ki farkýna varmadan yaðmur durmuþ ve hava kararmaya baþlamýþtý.
Mevlüt:
-     Heyy, kement yapalým derken akþam ettik. Yaðmur da durdu ne olacak þimdi.
-     Ne olacaðý var mý sabahý bekleyeceðiz.
-     Ya evdekiler, kimseye haber vermedik. Siz haber verdiniz mi?
-     Eyvah, þimdi bunlar köyü ayaða kaldýrýrlar ne yapacaðýz?
-     Yapacak bir þey yok, yola çýksak bile zamanýnda varamayýz, dünyanýn yolunu yürüdük bütün gün yoldayýz. Biz geri dönsek de dönmesek de onlar yapacaklarýný yaparlar. Dönüþte sýký bir sorgu bekleyecek sadece.
Kahraman dayanamadý.
-     Çocuklar size bir þey söyliyeyim mi? Ama kýzmayýn olur mu?
-     Evet
-     Evet
-     Hadi söyle bakalým, bu saatten sonra neye kýzýlabilir ki?
-     Ben Esma’ya söyledim.
-     Neyi söyledin?
-     Bunu iþte!
-     Bu ne be? Allah! Gökkuþaðý peþine düþtüðümüzü yani.
-     Evet
-     Ýyi halt ettin.
-     Ne yapayým dayanamadým. Sizden ayrýlýnca pungar baþýnda gördüm onu. Fýrsattan istifade sohbet ettik. Yarýn ne yapýyorsun diye sorunca ben de aðzýmdan kaçýrdým. Ama söz verdi kimseye söylemeyecek.
-     Bir kýz söz verdi. Duyduðu bir sýrrý kimseye söylememek için öyle mi? Ýnanmam. Söz verdiðine inanýrým da tutacaðýna inanmam.
-     Bi de þöyle düþünün: Bizimkiler köyü ayaða kaldýrýnca belki Esma’dan öðrenirler nerede olduðumuzu.
-     Ýyi mi olur kötü mü bilemiyorum. En azýndan haberleri olmazsa döndüðümüzde daha mantýklý bir bahane bulabilirdik. Neyse yapacak bir þey yok, ne yandý ne döndü köye ulaþýnca öðreneceðiz. Önce þu gökkuþaðýna ulaþmamýz lazým.
Bu esnada Suat:
-     Oðlum hani þu ayýlar vardý ya. Gece ortaya çýktýklarýný söylemiþtim hatýrlýyor musun?
-     Evet hatýrlýyorum. Anam! Ya buralarda da varsa.
Kahraman:
-     Bu taraflarda ayý olduðunu hiç duymadým. Nüsünk tarafýna gitmiþ olsaydýk o taraflarda olurdu ama buralarda olmaz emin olun.
-     Nasýl emin olacaðýz Kahraman?
-     Bana güvenin, buralarda ayý yok.
-     Sana güveniyoruz da bu ayýlar acaba güvenilir hayvanlar mý? Ya onlarýn da bizim gibi maceraperestliði tutar da buralara gelirlerse ne yapacaðýz?
-     Oðlum, saçmalama. Ayý onlar, adý üzerinde ayý. Karnýný nerede doyurursa orada yaþar. Bizim gibi hayal kurup da ardýndan gitmezler.
-     Hayalperest olmamalarý için dua edeceðim gece boyunca. Allah’ým sen bizi koru!
-     Hadi, sakin olun. Þu çalýlýklarýn içine girince býrak ayýyý bizi kimse bulamaz. Yürüyün. Bir þey unutmayýn ardýnýzda.
Mevlüt :
-     Peki sabah yola devam mý edeceðiz yoksa köye mi döneceðiz.
Bu soru üzerine oldukça sinirlenmiþtim. Baðýrarak:
-     Elbette yola devam edeceðiz. Bu kadar geldikten sonra evdeki azardan korkup geri mi döneceðiz yani? Hiç kusura bakmayýn ben devam ederim siz de korkuyorsanýz geri dönersiniz. Sen benimlesin deðil mi Suat? Bir þehirli çocuk kadar cesaret gösteremiyor musunuz?
-     Peki peki kýzma, anca beraber kanca beraber. Sabah yola devam.
-     Devam, devam. Azýðýmýz yeter. Pilavdan dönenin kaþýðý kýrýlsýn.
-     Aklýma bir fikir geldi. En iyisi ikiþer kiþi nöbet tutarak uyuyalým birer saat arayla. Herhangi bir tehlikeye olursa uyanýk oluruz.

Bu þekilde diken üstünde o gece sabahý ettik. Uyanýr uyanmaz bir þeyler atýþtýrýp uçurum kenarýna yanaþtýk. Bulutlar iyice azalmýþtý gökyüzünde ama ben çocuklarýn moralini bozmamak için yaðmur yaðabileceðine ikna etmiþtim onlarý.
Önden Suat inmeye karar verdi. Çok çevik bir yapýsý vardý, derede taþlarýn üstünde ceylan gibi gezerdi ben ardýndan suya düþerim korkusuyla taþtan taþa zýplamaya çalýþýr sonunda suya bata çýka dereleri geçerdim. Beline akþam ördüðümüz kementten baðladýk ve inmeye baþladý dayanak alabileceði bir yere varýnca bizler de ardýndan devam ettik. Böyle böyle uçurumu yarý etmiþtik. Ben sýranýn en sonundaydým. Suat bulunduðumuz yerden yavaþ yavaþ aþaðýya inmeye baþladý ve kendine bir yer edinince ardýndan Mevlüt, Kahraman ve ben de inmeye baþladýk. Saða doðru ufacýk bir patikadan inerken birden sarsýldým ve dengemi kaybettim. Koþar adým ilerliyordum en sonunda durmam gereken bir yerde duramadým ve ne olduðunu anlamadan kendimi kayanýn ucuna asýlmýþ kemente sarýlmýþ olarak buldum. Çocuklar baðrýþýyordu ama onlarý göremiyordum. Yardým edin, buradayým, diye cevap verdim onlara. Yaklaþýk bir on dakika sonra asýlý kaldýðým kayanýn tepesinde göründüler. Mevlüt çýkýnýnda bulunan kementi sarkýttý ve tutunduðum kementle beni çekemeyeceklerini bu kementi de belime sarmamý istedi. Aldýðým kementi de belime baðlarken birden altýmda bulunan koca boþluðu gördüm ve panikle çýrpýnmaya baþladým, “kurtarýn beni”, diye baðýrarak. Suat; sakin olmam ve hareket etmem için bana baðýrýyordu. Bana söyledikleri pek mümkün görünmüyordu çünkü ömrümde hiç bu kadar yüksekte asýlý kalmamýþtým. Bir ara ikinci katýn balkonundan atlama düþüncesine kapýlýp balkondan sarkmýþtým ama o yükseklik bunun yanýnda bir kaldýrým yükseliði sayýlýrdý. Bir müddet panikledikten sonra Kahraman’ýn kafamdan döktüðü suyla sakinleþtim ve bir daha aþaðýya hiç mi hiç bakmadým.
Kahraman’ýn uzattýðý suyu içtikten sonra hepsini birden kucakladým az kalsýn bu yüzden hep beraber yuvarlanýyorduk uçurumdan. Bir müddet sonra iyi olduðumu ve inmeye devam etmemiz gerektiðini söyledim. Zaman azalmýþtý, güneþ tepeye varmýþtý ve hafiften yaðmur çiseliyordu ve elbette gökkuþaðý yine görünmüþtü bize.
Ýnmeye devam ederken bu sefer rehberimiz Suat sendelemiþti Allah’tan çevik çocuktu da uçuruma yuvarlanmaktan kurtulmuþtu, bu kementleri iyi ki akýl etmiþtik; hepimizin hayatýný kurtardýðýný söyleyebilirim. En son aþaðý indiðimizde dönüp yukarýya doðru baktýðýmda indiðimiz yeri görünce yaptýðýmýz çýlgýnlýða inanamadým. Anlatsak burayý gösterip, biz buradan indik diye herhalde kimse inanmazdý bize. Ben bile indiðimiz halde buradan indiðimize inanamýyordum ki yaþayan biri olarak baþkasý nasýl inansýn. Yaðmur devam ediyordu ama hafiften baþ gösteren rüzgar sayesinde bulutlar iyiden iyiye daðýlmýþtý. Bana kalýrsa akþama kalmaz gökyüzünde bir tek bulup bulunmazdý. Bunu çocuklara çaktýrmamak için çok uðraþtým ve fakat Mevlüt farkýna varmýþtý bunun. Çünkü yaðmur da kesilmiþti.
Gökyüzünde ne bulut, ne yaðmur ne de gökkuþaðý kalmýþtý. Onlarý devam etmeye inandýracak hiçbir þey kalmamýþtý elimde. Sonunda hepsi bana dönüp:
-     Evet, þehirli cesur çocuk. Þimdi ne yapacaðýz? Gökyüzünde ne bulut ne de yaðmur kaldý. Elbette gökkuþaðý da.
Söyleyecek bir þey bulamýyordum. O kadar yol teptikten ve sarp ve indiðimize hala daha inanamadýðým uçurumu aþtýktan sonra onlarý yola devam ettirmeye ikna edecek bir þey kalmamýþtý elimde. Anlamsýz, anlamsýz yüzlerine bakýyordum onlar ise tam tersi hadi bakalým bir yol göster de görelim der gibi bana bakýyorlardý. Olduðum yere çöktüm, saða sola baktým. Ýlerde bir köy görünüyordu. Çocuklara dönerek:
-     Geciktik. Ne yapabilirim. Demek ki gökkuþaðý ona ulaþýlmasýný istemiyor. Önümüzde iki seçenek var: Pýlýmýzý pýrtýmýzý toplayýp köye geri dönmek veya tekrar yaðmur yaðmasýný beklemek.
Suat:
-     Yeter artýk ya. Neyi bekleyeceðiz? Yaz ayýndayýz bir daha yaðmur ne zaman yaðar Allah bilir. Bir ay sonra mý, iki ay sonra mý? En iyisi köye geri dönelim.
Diðerleri de ona katýlýyordu, doðal olarak ben de. Ýlerideki köye varýp oradakilerden yardým isteyebilirdik köye dönmek için.

Kahveye vardýðýmýzda selam faslýndan girip derdimizi anlattýk köylülere. Balýk tutmak için yola çýktýðýmýzý, sonra kaybolduðumuzu ve köye dönmek için yardýma ihtiyaç duyduðumuzu. Köyün yerlisi olan öðretmen bizi misafir edeceðini ve köyümüze doðru bir traktör çýkarabileceðini söyledi.
Traktörle köy meydanýna vardýðýmýzda herkes meraklý gözlerle bir uzaylýymýþýz gibi bize bakýyor ve durumumuza bir anlam veremedikleri gözlerinden okunuyordu. Kahveye hiç uðramayan dedem meydan kahvesinde oturmuþ tedirgin, tedirgin birilerini bekliyordu tabi diðerlerinin ailesinden büyükler de.
Esma duvar kenarýndan sinsice bize bakýp gülüyordu, öðrenmiþlerdi her þeyi diye düþündük. Ama gizliden bize doðru yaklaþýp:
-     Korkmayýn gökkuþaðýndan kimseye söz etmedim, sadece balýk tutmaya gitmiþ olabileceðinizi söyledim bizimkilere. Zuhal de ben de çok merak ettik ulaþabildiniz mi?
Sadece “hayýr” diyebildik bu soruya cevap olarak.
Evde sorduklarýnda nereye gittiðimizi, sadece balýða diye cevap vererek geçiþtirdik aðýr azarlar eþliðinde. Kim inanýrdý ki gökkuþaðýnýn peþinden gittiðimize?
Zuhal kimseye söylememiþti helal olsun. O zaman benim de gökkuþaðýna hiçbir zaman ulaþýlamayacaðýný söylemem gerekmiyor diðerlerine diye düþündüm. Belki baþka bir yaz belki baþka birileri.






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kamil - Dede
Çocuklar, Sýnava Kaç Gün Kaldý?
Aha Geliyorum, Haydarpaþa!

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýsimsiz [Þiir]
Piþman Olursunuz! [Þiir]
Taþ Kesil Kalbim [Þiir]
Alâmet [Þiir]
Az Kaldý Kalemim [Þiir]
Aklýnla Savaþ, Ýlhamla Yaklaþ [Þiir]
Sen Yoktun Artýk [Þiir]
Kýranköy [Þiir]
Benim Gibi Naçar Kaldý mý Memlekette? [Þiir]
Kýranköy'ü Anýmsama [Þiir]


Musa YILDIZ kimdir?

Kafasýna takýlanlarý kelimelerle paylaþayan brisiyim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Musa YILDIZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.