..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilmek kadar kuþku duymaktan da zevk alýyorum. -Dante
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Yazarlar ve Yapýtlar > Oyhan Hasan BILDIRKÝ




10 Temmuz 2007
Nüzhet Erman'ýn Þiirlerinde Halk Ýnançlarýndan Ýzler  
Oyhan Hasan BILDIRKÝ
Kulak çýnlamasý, bir dostun bizi andýðýný aklýmýza düþürür. Ya biz onlarý anarýz, ya da bizi anarlar. Anýldýðýmýz zaman kulaðýmýz çýn çýn öter. Sað ve sol kulaðýn çýnlamasýna göre iyiye ya da kötüye iþaret yorumlarý yapýlýr. Duyurma, duyurulma amaçlý bir inanýþtýr bu.


:BDEG:

http://img.photoamp.com/pa/07/07/06/j0bP2u.jpg
Halk inançlarý, halkýn yaþayýþýný yönlendiren kurallar bütünüdür. Bu inançlarýn yobazlýkla, ilericilikle iliþkisi yoktur. Benimserseniz, daha iyi bir hayatýn kucaðýna düþersiniz. “Olmaz böyle þey!” derseniz, ayaðýnýzýn altýndan birçok güzelliklerin kayýp gittiðini görürsünüz.
Ha, “inancýn her türlüsüne karþý olanlardansanýz”, dilerseniz bu yazýyý okumayýn derim. Bir de merak denilen kýlavuzu yakanýzdan uzaklaþtýrmanýzý öneririm.
“Eski Türk inançlarýnda yaðmur, saðlýk, çocuk edinme gibi birçok ihtiyacýn pirleri vardý. Anadolu'da birçok hacet için baþvurulan Ulucanlarýn yaný sýra, muayyen ihtiyaçlar için özel olarak þifa, rahmet ve yardým umulan kabirler vardýr. Bu tespit, inançlarýn sürekliliðini göstermesi itibariyle önemlidir. Þüphe yok ki, bu kült sadece bu coðrafyaya ait deðildir.” [1]
Gördüðünüz gibi bir þeye inanç, her çaðda, her yerde var.
Ýnanç, bir þeye baðlanmak, ondan destek bulmak, bir teselli ipine yapýþmak demektir. Ýnancýn izi bizi, hayatýmýzýn sonuna kadar býrakmaz. Biraz da yaþamak denilen þey, inançla güzelleþir.
Sizi bilmem ama beni “Kýrk anahtarlý, kýrk odalý evler” bin bir renkli rüyâlara götürdü. Televizyonun olmadýðý çaðda “kýrk katýr”larýn, “kýrk satýr”larýn,”kýrk harami”lerin, “kýrk yoldaþ”larýn kahramanlarý arasýnda boy gösterdiði bin bir gece masallarýyla büyüdük biz. Ama ümidimizi asla yitirmedik. Bir gün o kapýlarýn ardýndan bizi bekleyen “Hint padiþahýnýn güngörmez kýzý”nýn çýkacaðýna inandýk.
“Ejderha aðzýndan çýkan alevler,
Kýrk anahtarlý, kýrk odalý evler,
Hint padiþahýnýn gün görmez kýzý,
Sonra devler, devler, boyuna devler..”
(A Benim Câným Efendim – Bin Bir Gece Masallarý, s. 13 / Ayyýldýz Matbaasý 1958 Ankara)
Çaresiz, üstelik âþýk gencin teselli için sýðýnabileceði baþka bir kapý gösterebilir misiniz?
Bu genç, “A kuþa bak!” hikâyesini de bilir. Bu resimde anlatýlaný, sünnetinde yaþamayan kaç erkek vardýr?
“O kim bilir kaçýncý aðlayýþým,
“A kuþa bak!” derken çekmiþler þunu.”
(A Benim Câným Efendim – Fotoðraf Albümü, s. 6 / Ayyýldýz Matbaasý 1958 Ankara)
Hatta bu resme; “Ýþte resmi günah bilen annanemiz”[2] bile girmiþtir.
Dilekler “yüzü suyu hürmetine” dilenir, bulutlar -çok defa- kara haber taþýr, gökyüzü yedi kattýr.
Dileklerimizden bazýlarýna ulaþmanýn en kestirme yolu, gökkuþaðýnýn altýndan geçmek deðil midir?
“Bulanmak istersek altýn tozuna,
Yolcusu olalým saman yolunun.
Güneþin o cömert nur oluðunun,
Geçelim altýndan gülüþe, yana.”
(A Benim Câným Efendim – Nuh’un Gemisi, s. 29 / Ayyýldýz Matbaasý 1958 Ankara)
Umut, her þeyi açabilen sihirli anahtar, tükenmesiz sýðýnma pýnarý. Altýn tozuna bulanmak istersen, saman yolunu tutacaksýn. Güneþin cömert nur oluðunun, yaðmurlu günlerde görünen gökkuþaðýnýn altýndan geçmek, bütün istediklerimizi yakalamak demektir. Üstesine elinde bir de dolu yumurta sepeti varsa, yaþadýn. Gökkuþaðýnýn altýndan geçer, kýzsan erkek, çirkinsen dünya güzeli olursun. Zenginlik mi? Yumurta sepetin var ya… Artýk en seçkin elmaslar senin.

“Elma aðacý” desem, kim bilir neler düþünürsünüz? Haydi durmayýn, deneyin. Gözlerinizi kapamak, aklýnýzdan herhangi bir elma aðacýný geçirmek, bu kadar zor mu?
Elma aðacýnýn hikâyesi, çok eskilere dayanýr. “yasak meyve”dir diye bildiðimiz elma aðacý bizi, ilk atalarýmýz Âdem’le Havva’ya götürür.
“Hz. Âdem, yeryüzünde ilk insan ve ilk peygamber, bütün insanlarýn babasýdýr.
Çeþitli memleketlerden getirilen topraklarý melekler su ile çamur yapýp, insan þekline koydular. Mekke ile Taif arasýnda 40 yýl yatýp salsal oldu. Yani piþmiþ gibi kurudu. Önce Muhammed Aleyhisselam’ýn nuru alnýna kondu. Sonra Muharrem'in onuncu Cuma günü ruh verildi. Her þeyin ismi ve faydasý kendisine bildirildi. Boyu ve yaþý kesin olarak bildirilmedi. Allahütealâ’nýn emri ile bütün melekler, Adem'e secde etti, ama Ýblis (þeytan) kibirlenip, bu emre karþý geldi ve secde etmedi: «Hani biz meleklere (ve cinlere): Adem'e secde edin, demistik. Ýblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladý, böylece kâfirlerden oldu.» (Bakara, 34). Hz. Âdem 40 yaþýnda Firdevs adýndaki Cennet'e götürüldü. Cennet’te yahut daha önce Mekke dýþýnda uyurken, sol kaburga kemiðinden Hz. Havva yaratýldý. Allahütealâ onlarý birbirine nikâh etti. Yasak edilen aðaçtan unutarak ve Ýblis’in oyununa gelerek önce Havva, sonra Âdem Aleyhisselam yedikleri için “Cennet”ten çýkarýldýlar. Âdem Aleyhisselam Hindistan'da Seylan (Ceylon) adasýna, Havva ise Cidde'ye indirildi. 200 sene aðlayýp yalvardýktan sonra, tövbe ve dualarý kabul olup, hacca gitmesi emr olundu: «Sonra Rabbi onu seçkin kýldý; tövbesini kabul etti ve doðru yola yöneltti.» (Ta'ha, 122). Arafat ovasýnda Havva ile buluþtu. Kâbe’yi inþaa etti.”
Fakat bazý kaynaklar bu yasak meyveyi, baþka isimlerle de adlandýrýrlar: Buðday, üzüm, incir gibi. Aðacýn cinsi üzerinde durmak, önemli de deðil ama burada ilk insanýn yaratýlma sebebinin anahtarý var. “Ancak þu kadar düþünebiliriz ki, ondan yemek, vekilliði unutmak ve asalet davasýna kalkýþmak duygusunu verir. Bu da insanýn aslî yaratýlýþýndan deðil, þeytanýn telkininden baþlar. Bu buðday ise, delice buðdaydýr. Bir üzüm ise, þarap üzümüdür. Bir incir ise, kurtlu incirdir. Ve her halde bir hamri (sarhoþ ediciliði) vardýr. Ve o hamr aklý alýr ve Allah'ý unutturur. Cennete bu, yenilmek için deðil, sýnýrlama ve kulluk için konulmuþtur. Bununla beraber biz: "Dünya sevgisi, her hatanýn baþýdýr" hadis-i þerifinde bu yasak aðacý tayin eden bir delalet buluyoruz. Demek Âdem o zaman dünya sýnýrýna yaklaþmamak emri almýþ ve Âdem bundan, yaratýlýþýnýn gereði olarak yememiþtir."[3]
Gördüðünüz gibi bu, halk inanýþýnda yerini almýþ bir “memnu meyve masalý”dýr.
“Gün bir elma, ufuk bir elma dalý.
Baþucunda renkli resmin bir halý;
Dudaðýmda memnu meyve masalý,
Bakýyorum güzden kalan resmine,
Yaprak yaprak, dal dal solan resmine.”
(A Benim Câným Efendim – Elma Aðacý, s. 34 / Ayyýldýz Matbaasý 1958 Ankara)
Þairin dudaðýndaki memnu meyve masalý böyle resmedilmiþ. Bu, elbette delikanlýlýk çaðýmýzýn sevgilisi. Sevip de türlü sebeplerle kimselere söyleyemediðimiz ilk aþkýmýz olmalý deðil mi? O, bizi kandýrýp kendisine baðlama özelliðinden ötürü, Havva’ya benzemez mi?

Yeþil, kutsal bir renk. “Yeþil bir türbede uyur evliya”[4]lar. Birçok insan, bu evliyalarý dileklerinin gerçekleþmesinde aracý olarak görür. Dilek tutar, bez baðlar, avlusunda pilav kazanlarý kaynatýr.
Yaðmursuz geçen bütün mevsimlerde yaðmur duasýna çýkmaz mýyýz? Halkýn, kuraklýðý berekete çevirmek için baþvurduðu son umut yaðmur duasýdýr.
“Bulut bulut açan hevesim gibi,
Sihirli bir bohça, bir mevsim gibi,
Avuçlara döke döke nasibi,
Bir yaðmura dönüp geçer bulutçuk.”
(A Benim Câným Efendim – Yapraktan Bir Gemi, s. 49 / Ayyýldýz Matbaasý 1958 Ankara)
Avuçlara dökülen nasip, halkýmýzýn rahmet” diye nitelediði yaðmurdan baþka nedir? Bazen avuçlara dökülen nasip kesiliyor, yaðmur yaðmýyor. Kuraklýk, yaþadýðýmýz coðrafyayý kuþatýyor.
Çare?
Var. Yaðmur duasý.
Bu duada hem boyun eðme, hem sýðýnma, hem de inanç var.
“Uzansýn avuçlar göklere doðru,
Sapsarý damarlý yapraklar gibi.
Ak bulutu er-geç döker yaðmuru,
Ýnsaflýdýr bu cennetin sahibi!”
(A Benim Câným Efendim – Yaðmur Duasý, s. 51 / Ayyýldýz Matbaasý 1958 Ankara)
Yaðmur, düþtüðü topraðý cennete çeviriyor. Duaya çýkanlarýn nasibini, bu cennetin insaflý sahibi, göklere doðru uzanan avuçlara döküyor.
Dua, zenginliðimiz. Yemin, günah. Bu yüzden halkýmýz, yeminden uzak durur. Yerinde ve zamanýnda edilmeyen yemin, günahtýr, insana korku verir. Bu korku da insaný, sevimsiz davranýþlardan alýkoyar.
“Bir günah korkusu vardý yeminde.”
(A Benim Câným Efendim – Yedi Zümrüt Tepe, Üç Mavi Deniz, s. 60 / Ayyýldýz Matbaasý 1958 Ankara)
Verem, “bir ince dert”tir. Bu özelliðiyle nice þarkýlara, türkülere, hikâyelere, romanlara ve filmlere konu olmuþtur. Bu isimlendirmede, sevdiðimize, yakýnýmýza “toz kondurmamak” düþüncesi de var. Bulaþýcý, iflah etmez hastalýk; çekeni için “ince bir dert”tir.
“Burada bir ince derde tutulmak”
(A Benim Câným Efendim – Ýstanbul Camileri, s. 63 / Ayyýldýz Matbaasý 1958 Ankara)

Kulak çýnlamasý, bir dostun bizi andýðýný aklýmýza düþürür. Ya biz onlarý anarýz, ya da bizi anarlar. Anýldýðýmýz zaman kulaðýmýz çýn çýn öter. Sað ve sol kulaðýn çýnlamasýna göre iyiye ya da kötüye iþaret yorumlarý yapýlýr. Duyurma, duyurulma amaçlý bir inanýþtýr bu.
ÝLÂN TUTANAÐI

Belli olsun eþ-dost yanýnda yerim!
Ovaya bakan iki dað arasýnda,
Ankara’nýn Altýndað Kazasýnda
Þiir yazdýðýmý ilân ederim!

Tellâl istemez, maksat yerini buldu
Dostlarýn kulaklarý çýnladý bir bir.
Ýþbu ilân tutanaðý þiir
Sene elli sekiz, baharken yazýldý!
(A Benim Câným Efendim – Ýlân Tutanaðý, s. 79 / Ayyýldýz Matbaasý 1958 Ankara)

Böyle de, nedense üzerinde yaþadýðýmýz Anadolu’yu, bir türlü vatan belleyemedik. Anadolu, hepimizin gurbeti sanki. Bu anlayýþta birçok þeye ilgisizliðimiz, baðlanamayýþýmýz var.
“Kocaman bir gurbettir Anadolu
Kuþ kanadýyla selam gönderilir.”
(Anadolu 1970 – Þiir Deðildir, s. 50 / Ceylan Yayýnevi, Ýstanbul 1970)
“Kuþ kanadýyla selam göndermek”, aklýmýza turnalarý, katar katar kazlarý düþürmez mi?
“Hayýr!” diyebilir miyiz?

Anadolu 1970’te öteki kitaplarýný hazýrlayan þiirlerden bazýlarýný da görüyoruz.
“(Geçmedin namert köprüsünden
Götürse de su seni)
Odunun bile eðrisini
Hacý Bektaþ kapýsýndan
Sokmayan Yunus
(Anadolu 1970 – Yunus Emre, s. 67 / Ceylan Yayýnevi, Ýstanbul 1970)
“Yunus Emre”, söze konu þiirlerden biri. Bu þiiri, “Halk Haktýr”da (s. 12-13) da görüyoruz. Þairin böyle davranmasýnda, yani öteki kitaplarýnda tekrar edilen þiirler arasýnda -konu birliði, örnekleme isteði- anlayýþýnýn oldukça büyük payý vardýr. Bin Yýllýk Buðday (Anadolu 1970 – s. 35 / Hem Hürriyet Hem Ekmek – s. 97), Ha (Anadolu 1970 – s. 36 / Hem Hürriyet Hem Ekmek – s. 98), Çýnçýn Belediye Otobüsü (Anadolu 1970 – s. 40-41 / Hem Hürriyet Hem Ekmek – s. 82 / A Benim Câným Efendim – s. 71-72 ) adlý þiirler, gördüklerimizi doðrulayan örneklerdendir.

Anadolu 1970 ile Hem Hürriyet Hem Ekmek[5], Nüzhet Erman’ýn edebî hayatýndaki iki önemli kitabýdýr. Bu iki kitapta sevdiði þiirlerden bazýlarýnýn tekrarlandýðýný gördük. Sanki o, olgunlaþmýþ bulduðu þiirlerini -Erman, kendi þiirini daima kurcalayan bir þairdir- öteki kitaplarýna almakla ilgi çekici bir tutum sergilemektedir. Öyle ki Erman, Anadolu 1970 adlý þiir kitabýnda At Arabasý (s. 45) ismiyle yayýnladýðý þiirini, bu defa Hem Hürriyet Hem Ekmek’te (s. 87) “Çözün Atlarýmý Artýk Yoruldum” adýyla yayýnlamýþtýr.
Demek ki Erman, kendi þiiriyle de boðuþan bir þairdir.
Sözün özü Erman, halkýnýn þairi olabilmeyi becerebilen þairlerdendir.

Oyhan Hasan BILDIRKÝ

[1] (Y. Kalafat "Vatan-Ýran-Turan Hattý ve Caferi Türklerde Halk Ýnançlarý" TOA. Haziran 1 997, S. 108, Sh. 33-101)
[2] Ayný eser, s. 6
[3] Elmalý Tefsiri, Bakara Suresi, 35 / Yasak Meyve http://www.biriz.biz/mahrem/cns6.htm
[4] Age, s. 46
[5] Hem Hürriyet Hem Ekmek, Nüzhet ERMAN / Bilgi Basýmevi - Ankara




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sana Susuzluðum Diner mi Hiç? [Þiir]
Aþk Desem Az Gelir [Þiir]
Sevgilim Dediðin Zamanlarda [Þiir]
En Güzelin Tarifi [Þiir]
Gözlerinde Býraktým Gözlerimi [Þiir]
Sisler Ýçinde Ýki Sevdalý [Þiir]
Ýki Nehirdik Kaderimizin Ýzinde [Þiir]
Soylu Bir Çiçek [Þiir]
Arabacý [Þiir]
Sen Olmasaydýn [Þiir]


Oyhan Hasan BILDIRKÝ kimdir?

Okudukça etkileneceðinizi ve unutamayacaðýnýzý, hasretle bekleyeceðinizi söyleyebilirim.

Etkilendiði Yazarlar:
Türk Edebiyatý


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oyhan Hasan BILDIRKÝ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.