..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Zamaný gelen bir düþüncenin gücüne hiçbir ordu karþý koyamaz. -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ortamsal > Oyhan Hasan BILDIRKÝ




10 Temmuz 2007
Ýkizler  
Oyhan Hasan BILDIRKÝ
O da, gördüðüne þaþýrdý. Þapkasýný havaya attý. Taylar, anasýnýn memesine uzandýlar. Dýþarý çýktýk. Babamla burun buruna geldik. Dayanamadým, konuþtum. - "Müjde baba!" dedim, "Ýkiz tayýmýz var:" O; - "Sahi mi?" dedi, ahýra girdi. Artýk aramýzdaki soðukluk bitmiþ, boþanan, koþan, akýn akýn akan atlar geri dönmüþ, avlumuza, evimize bereket gelmiþ, soframýz þenlenmiþti.


:BAAD:
Bostanýn yeþiline, karpuzlarýn iriliðine, kavunlarýn çiçeklerine aldýrmadan, harmanlayabildiðimiz kadar, aðabeyimle al takke, ve külâh olduk. Ayný dalýn meyveleriydik ama, aramýzda paylaþamadýðýmýz kozlarýmýz çoktu. Atlarý ben de severdim, o da. Ondaki yürek, bende de var. Lâfýna, çalýmýna aldýrýr mýyým hiç?
Patladým.
- "Yetti be! Taya hep sen mi bineceksin?"
Aðabeyim sýrýttý.
- "Tabiî. Ne var bunda?" dedi.
- "Varý yoðu anlatýrým sana!"
- "Öyle mi?"
- "Öyle!"
Gelsin topaçlar, ezilsin kollar, dökülsün bütün tohurlar. Güneþ yakýyormuþ, aldýran kim? Varsýn yaksýn!
Kavga kýzýþýr, büyür. Dayým, koltuk deðneklerini, olanca gücüyle üstümüze fýrlatýr. Bereket, atýlan çomaklar bir yerimize deðmez. Öteden, hayýt ve piyanla donanmýþ çardaktan, ortakçýmýz Þaban Aða, gürültümüze koþar gelir. Þaban Aða, yaman adamdýr. Ondan çekiniz. Tüyü bozuk, uzun boylu, koca elli, yýkýk kaþlý, pehlivan yapýlýdýr. Yaka paça eder, birimizi bir yana, diðerimizi öte yana býrakýr. Ýkimize de çýkýþýr:
- "A be, nedir pay edemediðiniz? Hiç, kardeþler birbiriyle dalaþýr mý? Utanmaz, arlanmazlar sizi!"
Yarýntý kenarýna, koyu gölgeli söðütlerin altýna çekiliriz. Nasihat, tokat, öfkemizden kurtulamayýz. Bostanlar kurtuldu ya, Þaban Aða da keyiflenir. Dayýma takýlýr.
- "Üle Rýdvan," der, "bu senin yeðenlerin yok mu? Ýkisi de cesur, ha!"
Dayým, kýs kýs, seslice güler. Sorar:
- "Hangisi daha iyi?"
- "Bak, orasýný bilmem. Ama, hangisi ötekinin kulaðýna dokunursa, doðrusu, cesurluk onda kalýr."
Aðabeyimle ben, ikimizde, deli danalar gibi yekiniriz. Göz ucuyla birbirimizi süzer, fýrsat kollarýz. Bu sýrada hem dayým, hem Þaban Aða, yangýna körükle giderler. Yarýntý'da sazlar hýþýlar. Hafiften rüzgâr çýkar. Söðütlerin alçak dallarý, yerleri süpürmeye baþlar. Þaban Aða, yakasýný öðle sonu serinliðine açar. Ötede danalar, buzaðýlar kýpýrdar. Doru tay kiþner, anasýnýn yanýna bir dörtnal koparýr, oynaþýr. Dayým gürler.
- "Hadi be, ne duruyorsunuz?"
Þaban Aða atýlýr.
- "Amma da nazlýsýnýz, ha!"
Ayraným kabarýverir, yerimde duramam. Aðabeyimin dikkatini daðýtmak için baðýrýr, fýrlar, ayaða kalkarým.
- "Yýlana bak!"
Saflýðýndan olacak, aðabeyim dediðime kanar, öteye beriye, sazlýklara bakar.
Ara kýzýþtýrýcýlar, çanak tutarlar.
- "Hadi, yakala! Aman tut, kaçýrma."
Artýk benim için gün doðmuþtur. Ýleri atýlýr, aklýný yýlanla bozan aðabeyimin kulaðýna dokunurum. O, iþi anlar, altýnda kalmaz, anýnda bana karþýlýk verir. Tutuþur, güreþiriz. Ondan yaþça, boyca geride olduðumdan yenilirim.
Aðabeyim, öfke ve sevinçle karýþýk, söylenir.
- "Gidi kalleþ, seni! Pes mi?"
Pes ederim.
Berikiler:
- "Hadi evlât!" derler, "suyu yine sen dolduracaksýn."
Sözü ikiletmem, testiyi kapar, kuyunun yolunu tutarým. Bazen, evin küçüðü olacaðýna, kapýnýn köpeði ol, daha iyi, diye düþünürüm. Ayaklarýmý, kýzgýn topraðýn alevi yakar. Kuyuya kovayý salarým. Kovaya bir karpuz takýlýr. Bilirim, Þaban Aða'nýn iþidir, bu! Aklýnca kavga, güreþ sonu, bizi beslemeyi umar. Testiyi doldurduktan sonra, elimi, yüzümü yýkar, serinlerim. Tekrar kovanýn ipine yapýþýr, daðarlarý, yalaklarý, bütün kazanlarý doldururum. Mýsýrlar püskül uçlarýný oynatýr, pamuklar pembe, mor, beyaz, kýrmýzý renkli çiçek açmada birbirleriyle yarýþýrlar. Toprak, kýzgýnlýðýný kaybeder. Omzumda testi, koltuðumda karpuz, dilimde yarým yamalak türküler, geri dönerim. Aldýðýmýz terbiye gereði, testiyi önce aðabeyime uzatýrým. Sonra dayým alýr, Þaban Aða'da su biter.
- "Ömrüne bereket!" derler. "Allah, muradýný versin."
Sevinir, dört köþe olurum. Karpuzun göbeklice tarafýndan bana ayýrýrlar. Acý soðan, kuru yavan, çýkýnlarda ne varsa, siler süpürürüz. Günlük iþler biter, gün döner. Daðlarýn gölgesi bostana vurur. Çardak, koyu gölgeler altýnda kalýr. Sýðýrlarý yerleþtirir, dönüþ için hazýrlanýrýz. Atlar eyerlenir, doru taya heybe vurulur. Yular ipinin az berisinden yalancý gem yapýlýr. Doru tay acemidir, gemi aðzýna almak istemez. Tepinir, eþinir, þahlanýr, kiþner. Aldýrmayýz.
Aðabeyim;
- "Sallanmasana!" der. "Bugün taya sen bineceksin. Huysuzlaþýrsa, gemini kas. Hayvaný, efeliðine güvenip de, sakýn daða vurayým deme. Körpedir, ayaðý mayaðý kýrýlýr."
Kaþla göz arasý, taya binmiþimdir bile. Fakat doru tayýn inadý tutar. Yerinde, kazýk gibi çýkýlý durur. Bir adým olsun, ileri gitmez. Aðabeyim yola girmiþ, bir yaný daðýn karanlýðýyla kucaklaþan, öte yanýnda armut, zeytin, dut, incir, karaaðaç, hayýt ve böðürtlenlerle, deli asmalarla kuþatýlan irimi aþmýþtýr. Bu irim, her nedense bana korku verir. Arkada kaldýðým zamanlar, sanki birisi, arkam sýra yetiþecek, beni belimden yakalayacak, geriye çekecekmiþ gibi bir his doðar içime. Duyduðum korkuyu, sesimle yenmeye çalýþýrým. Doru tayýn karýn boþluðunu topuklarým... Doru tay, ya can acýsýndan, ya anasýndan ayrýlmýþ olmanýn verdiði duygudan olacak, yaydan çýkmýþ ok gibi öne atýlýr, irime dalar, çýkar. Korkularým geride kalýr. Köye, altýmda doru tay, büyük bir çalýmla girerim. Çor çocuk, köpek, tavuk, ördek beni görünce, kimi korkudan, kimi havlayarak, kimi kanat çýrparak kenara çekilirler.
"At, sahibine göre kiþner." derler.
Doðru.
Benim doru tay da, bana çekmiþ. O da, çalým satmakta benimle yarýþýyor, arada bir, kesik kesik, burnundan soluyor, saðrýsýndan ter boþaltýyor, zevklenip kiþniyor. Üstelik olur olmaz yerde þaha kalkýyor, delibozuklaþýyordu.
Soluk soluða, ardýna kadar açýk avlu kapýsýndan içeriye daldýk. Aðabeyim, dolunayý ahýra çekmiþ, týmara baþlamýþtý. Babam, sundurmaya çýkmýþ, Yeni Ahmet'in Durmuþ'la konuþuyordu.
Durmuþ:
- "Kadet kaldým, emmi!" diyordu... "Eline, ayaðýna düþtüm. Derdimin çaresi sensin. Yoksa bütün bostaným, zerzevatlarým kuruyacak, gökü akýna karýþacak. Doru tayý geçici olarak ver bana. Hem onu, koþuma da alýþtýrýrým."
Babam;
- "Acemidir, daha körpedir!" dedikçe, Durmuþ, üstüne üstüne gitti.
- "Yalnýz dolaba koþacaðým, emmi! Zoru mu var? Dönüp kýrkkovayla su çekecek."
Babam, yufka yürekli, yardýmsever, yumuþak huylu bir adamdý. Durmuþ'un üstelemesinden kaçmak için, bize sýðýndý. Ahýrdan çýkan aðabeyimi gösterdi.
- "Aha, mal onlarýn! Gönüllerini yap, al götür doru tayý."
Aðabeyim þaþaladý, durakladý. Göz ucuyla bana baktý. Yüzümde öfkenin bini, bir para! Elimle doru tayýn terini kuruladým. Saðrýsýna bir þaplak attým. Doru tay, burnuyla topraðý kokladý, açýk ahýr kapýsýndan içeri girdi. Atlar kiþnedi.
Ben, hiçbir þey demedim. Sözü aðabeyime býraktým. Ahýra daldým. Doru tayý, son defa, týmar etmeye baþladým. Kulaðým dýþarýda, hýrsýmdan aðladým.
Aðabeyim çaresiz.
- "Sabahleyin," dedi, "gel! Al, götür!"
Durmuþ gitti. Akþam, olanca karanlýðýyla çöktü. Göz gözü görmez oldu. Sofraya geçtik. Hem aðabeyim, hem ben, yemeðe karþý isteksizdik. Baþkalarýna yumuþak olan babam, bize karþý sesini yükseltti. Her ikimizi de payladý.
- "Ne kaldý, þunun þurasýnda?" dedi. "Hem akkýz da kulunlayýp, taylayacak. Doru tayý da, evlâdiyelik vermedik ya, Durmuþ'a! Sonbaharda doru tay döner, akkýz kulunlar, aranýzdaki geçimsizlik de biter."
Doru tay... deli tay! Sabahý, dolaba koþuldu, uyuzlaþtý, dolap beygiri oldu. O döndükçe, kýrkkovadan gürül gürül su akýyor, Durmuþ'un kurumaya yüz tutmuþ zerzevatlarý canlanýyordu. Ya doru tay? Bazen, bizi gördükçe huysuzlaþýyor, koþum takýmlarýný ezip ufalamak, kýrýp daðýtmak istiyordu. Aðabeyimle ben, onu, böyle gördükçe aðlýyor, babama kýzýyorduk. O kadar!
Bostanlar bitti, mýsýrlarýn koçanlarý koparýldý, pamuklar açmaya baþladý. Olanca gücümüzle tarlada çalýþýyoruz ama, eski neþemiz yok! Bostan yolar, sap baðlarken, Rumeli türküleri söyleyen Þaban Aða, bizi neþelendirmeye çalýþsa da, baþaramýyor.
Böyle bir günde, içime mi doðdu ne, aðabeyim, ipini kýrdý, tarladan kaçtý. Gün devrilirken, geri döndü. Üzüntülüydü. Hatta gözleri kan çanaðýna dönmüþtü.
Þaban Aða;
- "Ne var ulan, tabansýz!" dedi. "Ne somurtup duruyorsun?"
Aðabeyim, içini çekti, söylemedi. Akþam oldu, daðlarýn, bütün aðaçlarýn gölgeleri uzadýkça uzadý, silindi, iþe paydos dedik. Üçümüz de, yayan yapýldak yola koyulduk. Þaban Aða önde, biz arkada gidiyorduk. Aðabeyim kolumdan çekip yavaþlattý beni. Soluksuz, boþandý.
- "Bugün ne oldu, biliyor musun?" dedi.
Omuzlarýmý çektim.
- "Bilmiyorum," dedim, "yalnýz bir kötülük var."
- "Tahmin et!"
- "Edemem."
- "Edemezsin ya!"
- "Hadi söyle, çatlatma beni."
- "Üzüleceksin."
- "Üzülmem. Hadi söyle!"
- "Doru tayýn," dedi, "ayaðý kýrýldý. Sýnýkçý Çakýr geldi, ayaðýný sarýp sarmaladý."
Baþýmdan omuzlarýma, kaynar sular döküldü. Ýçimde nice yârlar yýkýldý, göçtü. Umutlarým karardý. Öfkemden;
- "Yemin et!" diye baðýrmýþým.
Þaban Aða döndü, sordu.
- "Ne yemini o? Haydi savsaklanmayýn. Hem de yürüyün be!"
Yürüdük.
Yüreðim köz köz yanýyor. Gözlerimi kin bürümüþ. Dilimde öfke, yumak olmuþ. Derhal babama kustum.
- "Senin yüzünden," dedim, "doru tay dolap beygiri oldu, ayaðý kýrýldý, adý, topal taya çýktý."
Babam kýzgýn;
- "Dýrlanma!" dedi. "Tokadý ensene yersin."
Dinleyen kim? O bana, ben ona, verip veriþtirdik, söyleþtik. Aðabeyim sus-pus! Þaban Aða araya girmese, babamla kapýþacaðým.
- "Dur be yeðenim! Dur be kuzum! Kaybettiren, buldurur derler. Hem Sýnýkçý Çakýr'ýn üstüne yoktur, bu gidende. Sargýlamýþ iþte. Haftasýna kalmaz, düzelir doru tay. Üzüldüðü þeye bak þunun. Edepsiz seni! Utanmadan babasýyla lâf yarýþtýrýyor. Ne güne geldik ya Rabbi?"
Sustum, bir köþeye çekildim. Sabahý bekledim. Yorgunluk ve üzüntüden olacak, dalmýþým. Geniþ, uçsuz bucaksýz bir ovada, doludizgin boþanan, koþan, akýn akýn akan atlar. Dolunaylar, akkýzlar, demirkýratlar, kýratlar, yaðýzlar, doru taylar! Binlerce at, sonsuz bir koþudalar. Sanki, göðsüme göðsüme basýp geçtiler. Durmaksýzýn aktýlar. Peþlerinden koþtum, yetiþemedim. Sabahý zor ettim.
Gecenin karanlýðý çekilip, gün aydýnlýðý baþlayýnca, kumru sesleriyle uyandým. Doðruca, Durmuþ!un bahçeye gittim. Dolap koþumlarý daðýlmýþ, kýrkkovalar çarklarýndan boþalmýþ, kuskunlar kopmuþ, hamut bir köþeye atýlmýþtý. Kokumu mu almýþtý ne, doru tay, yattýðý yeri belli etmek için, neþesiz, kiþnedi. Yanýna gittim. Yelesine sarýldým, gözlerinden öptüm, aðladým. Zavallý! Kalkmaya davrandý, yapamadý, ümitsizce kiþnedi, homurdandý. Ön sað ayaðý, diziyle karýþýk, sargýlýydý. Babamdan görenekliydim. Doru tayýn durumu ümitsizdi. Benimle birlikte o da aðladý. Daima dik duran yelesi yana yatmýþ, kuyruðunda, sineklerini kovalayacak gücü de kalmamýþtý. O kiþnedi, ben aðladým. Ben aðladým, o kiþnedi. Acýsýný anlatmak istedi.
Güneþ, iki mýzrak boyu yükselmiþti... Aðabeyimle Durmuþ, göründüler. Doru tay, Durmuþ'u görünce kiþnemesini kesti, baþýný öte yana uzattý, gözlerini yumdu.
Durmuþ, aðabeyime;
- "Yazýlan yazý bozulmaz," diyordu. "Söyle kardeþine, üzülmeyi býraksýn. Ölüm yok ya ucunda? Hem dayýnla konuþtuk. Diyeti ne ise, onu babana ödeyeceðim. Kimsenin hakký, kimsede kalmasýn."
Durmuþ'a olan nefretim arttý. Az daha oyalansam, elimden bir kaza çýkacak. Doru tayýn gözlerinden öptüm. Eve döndüm. Kulaklarýmda doru tayýn kiþnemeleri, ahýra girdim. Ýçimdeki yangýný söndürmek için, yerleri temizledim. Çýkan çöpleri, samralýða döktüm. Ne oldu bilmem; dolunay, acý acý kiþnedi. Yerinde duramaz oldu. Az sonra susup, sakinleþti. Akkýzýn memelerine süt inmiþ. Ahýr kapýsýný çektim, baðladým. Arkamý döndüm. Elinde çiftesiyle avluya giren babamý gördüm. Ýþi anlamýþtým. Babam, sundurmaya geçti. Ben, dýþarý fýrladým.
Koþtum, aðladým.
Aðladým, koþtum!
Boþanan, akýp giden atlara yetiþemedim.
Yorgunluktan, sakinleþtim. Öfkem yatýþtý. Eve döndüm. O gün, ne aðabeyim, ne ben, babamla konuþtuk. Avluya, eve, sofraya koyu bir keder çökmüþtü. Yalnýz anam, babamla bozulan aramýzý düzeltmeye çalýþýyordu. Anam böyle davrandýkça, ona da horozlanýyorduk. Aramýzýn düzelmesi. Bu, þimdilik mümkün deðildi! Babama hem kýzýyor, hem deðer veriyorduk. Aðabeyim anlattý. Ben ayrýldýktan az sonra, doru tayýn yanýna, babam da gelmiþ. Yarasýna bakmýþ, onulmaz olduðunu anlamýþ. Çiftesini doðrultmuþ. Gözünün yaþýna aldýrmadýn, doru tayý hemen vurmuþ. Demek ki, acý çekmesini istememiþ. Durmuþ, diyet miyet diyecek olmuþ, babam dinlememiþ. Ýþte bu tarafýný beðeniyorduk ama, isteseydi doru tayý bu hale düþürmezdi diye düþünüyor, aramýzdaki soðukluðu sürdürüyorduk.
Tarlalarda, baðlarda, bahçelerde bozuk bozgunu baþladý. Mal maþat kazýktan, baðdan kurtuldu. Ýstedikleri gibi gezer, dilediklerince otlar oldular. Bize, yalnýzca arkalarý sýra gitmek, gözetlemek kaldý. Sýrf babamdan uzak olmak için, çobanlýðý ben üstlenmiþtim. Akkýzýn karný burnundaydý. Onu evde, ahýrda býrakmýþtýk. Akþam üzerine doðru, daðlarýn gölgesi uzamaya baþlayýnca, hayvanlarý geriye çevirdim. Hüzünlü bir türkü tutturdum. Duyduðum ikinci türküyle uyandým. Neþeli, oynak, umut yüklü bir türküydü. Baktým. Balýktaþý'nýn arkasýndan çýkýveren aðabeyim, akkýzý yedeðine almýþ çekiyor, arkalarý sýra, alný yýldýz yýldýz bir tay geliyordu. Demek, aðabeyim bu yüzden neþeliydi. Çalýmýna da diyecek yoktu ve bana gösteriþ yapmak için, dar vakitte geliyordu.
Halbuki ben, doru tayýn üzüntüsünden olacak, taydan maydan yýlmýþtým. Yaþadýðým acýdan pundum kýrýlmýþtý. Onu tayýyla, atýyla, davarýyla orada býraktým, köye döndüm. Nedense içimde de, umudun bin bir çiçeði çaktý. Aslýnda huy edinmiþtim. Eve döndükçe ahýra giriyor, doru tayýn baðlandýðý yere bakýyordum. Yine öyle yaptým.
O ne? Yoksa yanýlýyor muyum?
Yok, yok! Bu imkânsýz. Olamaz.
Ayaklarýmýn dibinde, az önce gördüðüm tayýn aynýsý duruyordu. Rüyâ mý görüyordum ne, gözlerimi ovuþturdum.
Gördüðüm, gerçekti! Sevincimden deliye döndüm, hýzla avluya çýktým. Ýþte aðabeyim de gelmiþ, alný yýldýz yýldýz olan tayla anasýný, ahýra sokmaya çalýþýyordu.
O da, gördüðüne þaþýrdý. Þapkasýný havaya attý.
Taylar, anasýnýn memesine uzandýlar.
Dýþarý çýktýk. Babamla burun buruna geldik. Dayanamadým, konuþtum.
- "Müjde baba!" dedim, "Ýkiz tayýmýz var:"
O;
- "Sahi mi?" dedi, ahýra girdi.
Artýk aramýzdaki soðukluk bitmiþ, boþanan, koþan, akýn akýn akan atlar geri dönmüþ, avlumuza, evimize bereket gelmiþ, soframýz þenlenmiþti.

Oyhan Hasan BILDIRKÝ

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Öykünün güzel bir mesajý var.
Gönderen: özgür yenigün / Kýrýkkale/Türkiye
6 Mart 2008
Merhaba, Güzel bir öyküydü. Bana Ömer Seyfettin'in "Kaþaðý" öyküsünü hatýrlattý biraz. Bu topraðýn öyküsü. Atlarla ilgili olsun olmasýn bazý eski kelimelerin kullanýlmasý öyküye bir orjinallik ve nostalji havasý katmýþ. Ýnsanlarýn acýlarý acýya sebep olan kimsenin ya da þeyin yerinin bir baþkasýyla dolmasýyla geçiyor. Bu da öykünün mesajý bence. Kaleminize saðlýk. Saygýlar.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Son Düþ

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sana Susuzluðum Diner mi Hiç? [Þiir]
Aþk Desem Az Gelir [Þiir]
Sevgilim Dediðin Zamanlarda [Þiir]
En Güzelin Tarifi [Þiir]
Gözlerinde Býraktým Gözlerimi [Þiir]
Sisler Ýçinde Ýki Sevdalý [Þiir]
Ýki Nehirdik Kaderimizin Ýzinde [Þiir]
Soylu Bir Çiçek [Þiir]
Arabacý [Þiir]
Sen Olmasaydýn [Þiir]


Oyhan Hasan BILDIRKÝ kimdir?

Okudukça etkileneceðinizi ve unutamayacaðýnýzý, hasretle bekleyeceðinizi söyleyebilirim.

Etkilendiði Yazarlar:
Türk Edebiyatý


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oyhan Hasan BILDIRKÝ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.