Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý. / Nasýlsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Nisan’ý gider ayak yakasýndan tutup yakalayan, güneþli güzel bir gün… Deniz kýyýsýnda, yüzümü yakan güneþ ýþýnlarýyla beraber, bir o kadar yeþil ve nemli çimlerin üzerinde, oturuyorum. Bendeki çilek kokusuna doðru bir arý geliyor; rahatsýz ediyor, kaðýdý, kalemi ve beni... Belkide ben rahatsýz ediyorum; güneþi, çimeni ve onu... Arkamdan bir kelebek dolaþýyor, belki güvenemiyor bana... Bende narin bir kelebek olsam; güvenemezdim insana. Aslýnda bu sýralar bir insana güvenmemem için kelebek kadar, savunmasýz olmaya da gerek yok sanýrým, insanlar her an sizi arkanýzdan vurmaya hazýr ve nazýr bekliyorlar sanki! Hayatýn her döneminde, yaþamýnýzýn her evresinde, bu vuruþu yapmaya hazýr birileri görevlendirilmiþ adeta… Ýþ hayatýnýzda kuyunuzu kazmaya hazýr bir partner, okul hayatýnýzda sizi ispiyonlayabilecek baþka bir öðrenci ve iliþkilerinizde de sevdiðiniz insan. Tabii iliþkilerde durum belki de durum biraz daha can acýtýcý olabiliyor, çünkü devreye karþýdaki insana duyduðunuz güvenle birlikte ona sunduðunuz sevginizde giriyor ki bu sonucu daha can acýtýcý bir noktaya götürüyor. Ýlk baþlarda, karþnýzdaki insana tam bir güven duymasanýzda, yaþadýðýnýz süreç birliktelik içerisinde ona duyduðunuz sevgi ve saygýnýn paralelinde “güven” dediðimiz duygularda da bir artýþ geliyor. Ýçinizden bir ses, sürekli olarak size bir emir kipi ile sesleniyor: - Güven - Güven - Güven Ve sizde içinizden gelen ve sevginizin yansýmasý olan o sese kulak vererek, bir kelebeðe dönüþme ihtimalinizi de o an için gözardý ederek, kendinizi sevdiðiniz insana tamamý ile teslim ediveriyorsunuz. Öyle ki birlikte yaþadýðýnýz paylaþýmlar, sizi geleceðe dönük hayaller kurmaya hiç düþünmediðiniz bir zamanlar size oldukça saçma gelen fikirleri bile düþündürmeye baþlattýðýnda, siz o hayallerin akýþýna kendinizi öyle býrakmýþ oluyorsunuz ki, çiçeklerin renklerine aldanýp çiçekten çiçeðe gezip bir günlük ömrünü boþa harcayan bir kelebek gibi, sizde aslýnda belki de hiç güvenmemeniz gereken birine güveniverip, tüm hayatýnýzý ona yönlendiriyorsunuz. Niye güvenmeyesiniz ki ? O sevdiðiniz insan! Ýlk kez sizi bu kadar çok sevdiðini hissettiðiniz biri! Ve gün geliyor o çok sevdiðiniz ve hayatýnýzda, sýradan bir çiçek olmadýðýný bildiðiniz o deðerli kiþi sizi sýrf “Kelebek” olmanýz gibi sudan bir sebep için býrakýp gidebiliyor. Ýþte hikaye bu kadar basit… Ýþte geçen haftalarda seyrettiðim, “The Birthday Girl” de benim bu kelebek olma durumumun üstüne geldiðinden mi bilemiyorum, beni oldukça etkileyen sonu biraz daha farklý biten basit bir hikaye gibi baþlýyor aslýnda. Hayatta hiç bir þeyi gerçek anlamda yakalamayý baþaramamýþ, doðduðundan beri ayný kasabada yaþamakta, iþ hayatýna atýldýðýndan beri ayný bankada çalýþan yüzyüze iliþkilerde çekingen ve ürkek tavýrlarý yüzünden arkadaþlarý tarafýndan ‘ti’ye alýnan ve otuzlarýnda bir bekar olan, John’un (Ben Chaplin) evleneceði kýzý bir türlü bulamayýnca son çare olarak internetteki eþ bulma servislerine baþvurmasý ile baþlayan bu film beni Sevgi ve Güven konusunda durup bir kez daha düþünmeye, Sevgi mi ? önemli Güven mi? sorularýný kendi kendime sormama neden oldu. Dünyada bir yerlerde, onun aradýðý özelliklere sahip, huyu huyuna ruhu ruhuna uygun bir eþ vardýr elbette... diyerek yola çýkan John’un çaðrýsýna en ilginç yanýt Rusya’dan gelmiþ, üstelik aracý servis kendisine ‘beðenmezsen iade’ garantisi bile vermiþtir. Mektuplar, e-mail’ler derken John ve Nadia’nýn (Nicole Kidman) sonunda tanýþýp mutlu sona doðru bir adým atmaya karar vermeleri ile devam eden ve buraya kadar herþeyin sýradan ve olaðan, bir aþk hikayesi gibi gözüktüðü bu hikayede, John’un monoton hayatýný birdenbire deðiþtiren olaylar zinciri; sizi her an þaþýrtabilecek, duygusal olanlarýnýzý biraz üzebilecek, zaman zaman içten gülmenizi saðlayabilecek, bazýlarýnýzý da durup düþünmeye itecek nitelikte diyebilirim. “Mojo” filmiyle hem eleþtirmenlerden hem de giþe hasýlatlarýndan tam not alan Ýngiliz filmci kardeþler Jez, Tom ve Stephen Butterworth bu kez de daha farklý tarzda bir film yapma arayýþýna girmiþler ve bana göre çok da baþarýlý bir film olmuþ öyle ki, filmi tek bir kategoriye koyamýyorum. Gerilim, Duygusal, Komedi hepsi hepsi; bunlarýn sonucunda ortaya çýkan ise; Sevgiyle yeniden kazanýlan Güven ve Sevgi’nin Güven üzerindeki galibiyeti * “Herkes kendi Evinde” filminden bir söz Ömür Ýsfendiyaroðlu 25.04.2002 Perþembe
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömür Ýsfendiyaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |