..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Eðer bir kelebeði sevebiliyorsak, týrtýllara da deðer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Kent > Musa YILDIZ




24 Aðustos 2007
Çocuklar, Sýnava Kaç Gün Kaldý?  
Musa YILDIZ
Bayram, kendisi için bambaþka bir dünyanýn kapýlarýný açacak olan müjdeden habersiz, son zille birlikte defterini, kitabýný çantasýna doldurdu. Neredeyse bir komandonun daðlarda gezerken sýrtýnda taþýdýðý kadar aðýr olan çantasýný omzuna atarak sallana sallana dolmuþ duraðýna doðru yürüdü. Durakta kendilerini alacak servisi bekleyen diðer öðrencilerin aralarýndaki konuþmalarý duyduðu her sefer, yaþadýðý hayata lanet okuyor ve bir gün hayal ettiði hayatý yaþabilmenin umuduyla kendini avutuyordu.


:AIJD:
Nejat, eve dönerken büyük bir heyecan içindeydi. Telefonla kendisine verilen sevindirici haberi, ev halkýna söylemek için sabýrsýzlanýyordu. Otobüsten iner inmez ne eþinin verdiði sipariþleri almak için bakkala uðramýþ ne de kahvedekilere selam vermiþti. O koþturmaca sadece evin ziline bastýðý zaman duvara dayanýp nefeslenmesiyle duraksamýþtý. Kalbi, aldýðý güzel haberden dolayý göðsünden kanatlanýp uçacak gibiydi. Dýþ kapý açýldýðýnda yine koþar adým evin kapýsýna vardý. Kapýda bekleyen eþinin meraklý ve þaþkýn bakýþlarý onun hiç dikkatini çekmedi, paldýr küldür eve daldý ve baba yadigarý koltuðun üzerine attý kendisini. Oysa eþinin aklýnda, verdiði sipariþlerin elinde olmamasýndan dolayý Nejat’a söylenecek üç beþ sitemli söz vardý.
Nejat, “Haným! Harika bir haberim var öncelikle bir bardak su isterim müjde olarak.” diyerek gülümsedi. Nurten, “ Hayýrdýr, hele anlat bakalým neymiþ, verdiðim sipariþleri bile unutmana sebep olan bu haber.” diyerek elindeki su dolu bardaðý uzattý. Nejat, çok þükür, diyerek suyun son yudumunu yutkundu : “ Bizim ufak oðlanýn girdiði sýnav yok mu, hani seviye tespit mi ne diye. Ýþte o sýnavý yapan dershaneden aradýlar bugün, tam da iþ çýkýþýna yakýn, yoksa mümkün deðil sabredemezdim bu saate kadar. Bayram’ýn neyi olduðumu sordular, ne yalan söyleyeyim çok korktum vesselam, çocuða bir þey mi oldu diye. Ardýndan telefondaki kýz,bilmem ne dershanesinden arýyoruz, deyince rahatladým. Baþta bir þeyler falan anlattýlar karýþýktý biraz, anlamadým. En sonunda; oðlunuz yaptýðýmýz sýnavda ilk ona girdi, bu baþarýsýndan dolayý Bayram’a ücretsiz hazýrlýk kursu vereceðiz. Kayýt iþlemleri için oðlunuzla beraber dershanemize gelmeniz gerekiyor, tebrik ederiz. En kýsa sürede bekliyoruz efendim, dedi ve kapattý kýz telefonu. Düþünsene haným, çocuða ücretsiz kurs verecekler. Artýk geceleri bu çocuðu nasýl okutacaðýz diye uykun kaçmayacak. Kurs iþi bu þekilde hallolduktan sonra okul masraflarýný öyle yada böyle hallederiz, sen gönlünü ferah tut. Nerede bizim oðlan daha gelmedi mi? Gelsin, ona da verelim bu müjdeyi. Havalara uçacak var ya haným!” diye tamamladý sözlerini.
Bayram, kendisi için bambaþka bir dünyanýn kapýlarýný açacak olan müjdeden habersiz, son zille birlikte defterini, kitabýný çantasýna doldurdu. Neredeyse bir komandonun daðlarda gezerken sýrtýnda taþýdýðý kadar aðýr olan çantasýný omzuna atarak sallana sallana dolmuþ duraðýna doðru yürüdü. Durakta kendilerini alacak servisi bekleyen diðer öðrencilerin aralarýndaki konuþmalarý duyduðu her sefer, yaþadýðý hayata lanet okuyor ve bir gün hayal ettiði hayatý yaþabilmenin umuduyla kendini avutuyordu. Duraktaki öðrencilerin biri babasýnýn aldýðý yeni cep telefonunu arkadaþlarýna göstererek özelliklerini anlatýyor, biri ailesine aldýracaðý ayakkabýlarýn ne kadar pahalý olduðundan bahsediyordu, bir diðeri de babasýnýn telefonuna kaç kontör yüklediðinden bahsediyordu. Kendisine göre tatsýz olan bu sohbetlere kayýtsýz kalmaya çalýþýrken týklým basa dolu gelen dolmuþa kendisini zor atmýþtý. Nadiren dolmuþa binen insanlarýn yakýnmalarý ona komik geliyordu, kendisi için bir hayat tarzý olmuþtu bu þekilde yolculuk yaparak eve ve okula varmak. Ýçinde yaþadýðý þartlar sebebiyle karþýlaþtýðý sýkýntýlar alýþkanlýk olduktan sonra doðal olarak hayat tarzýna dönüþüyordu Bayram için. Son duraða yakýn olduðundan eve yaklaþtýkça dolmuþ yavaþ yavaþ boþalýyordu, zor bela bindiði dolmuþtan bu sayede rahatça inebiliyordu.
Eve doðru yürürken: “Ben bu þartlarda nasýl diðerleriyle yarýþabilirim? Onlarýn keyfi yerinde. Çoðusunun bir eli yaðda bir eli balda. Kendilerine ait odalarý var, müzik isterlerse dinleyebiliyorlar, ders çalýþmak isterlerse çalýþýyorlar. Ben, ben ise iki odalý bir evde çýrpýnýp duruyorum. Hele þu dershane iþi! Þart, þart. Dershaneye gitmeden onlara yetiþmem mümkünde deðil. Bu þartlarda da dershaneye gitmem mümkün deðil. Allah’ým sen yardým et, bir fýrsat ver bana.”, diye söyleniyor ardýnda da dua etmeyi eksik etmiyordu genellikle.
Evin ziline bastýðýnda babasýnýn ve annesinin, verecekleri haber sebebi ile Bayram’ýn gözlerinde görecekleri sevinç ýþýðýný görme hevesi görülmeye deðerdi. Kapýyý açar açmaz Bayram’ýn kendisini annesinin kollarý arasýnda bulmasý bir olmuþtu. Nurten, öyle bir sevinçle kucaklamýþtý ki oðlunu; Bayram, “Anne hayýrdýr! Öldüreceksin sýkmaktan” diyebilmiþti fýsýltýyla. “Gel oðlum, gel. Babanýn harika bir haberi var sana, koþ içeri. Uçacaksýn sevinçten.”, diyerek kapýyý kapattý Nurten. “Oðlum; geçen hafta sýnavýna girdiðin dershane var ya. Bugün aradýlar beni. Sýnavda ilk ona girmiþsin ve sana ücretsiz kurs vereceklermiþ. Bizi kayýt için dershaneye çaðýrdýlar. Yarýn ilk olarak iþyerinden izin alýp seni okuldan önce dershaneye kayýt ettirmeye götüreceðim. Zaman kaybetmemek lazým. Ne olur ne olmaz geç kalmayalým. Senin, yüzümüzü kara çýkarmayacaðýný biliyordum. Necmi’nin ve diðerlerinin yüzünü görmek isterim bu haberi verince haným. Çocuklarý sýnavlardan bir dört alýnca kapanmak bilmiyordu çeneleri, bakalým buna ne diyecekler.”, diye soluksuz anlatýyordu Nejat. Bu haber, Bayram’ýn tarifi mümkün olmayan bir sevinç deryasýna dalmasýna sebep olmuþtu. Minik yüreði fokur fokur kaynamaya baþlamýþtý.
Binlerce insanýn toplandýðý bir meydanda kalabalýk; Bayram, Bayram! diye tezahürat ediyordu. “Aferin oðlum, aferin sana” diyerek baþýný okþayan insanlarýn arasýnda zorlukla, meydanýn ortasýnda kendisi için hazýrlanmýþ, onlarca basamaktan çýkýlarak varýlabilen bir kürsüye ilerliyordu. Kürsüye vardýðýnda kollarýný iki yana açarak deli gibi dönmeye baþlamýþtý ki; annesinin kendisini omuzlarýndan tutarak “Bayram, bayram! duymadýn mý oðlum baban ne diyor. Sana ücretsiz kurs verecekler. Bayram!” diye sarsmasýyla gerçek dünyaya döndü.

“Hoþ geldiniz beyefendi, siz de küçük bey. Bayram’dý deðil mi? Öncelikle seni tebrik ederim. Çok baþarýlýsýn, böyle çalýþmaya devam edersen iki sene sonunda bizim de desteðimizle istediðin okulu kazanabilirsin. Biliyorsun bu yarýþta ilk adýmý atýyorsun. Ýlk adýmýn ne kadar önemli olduðu kadar ardýndan atacaðýn adýmlar da büyük önem taþýyor. Baþta sabýrlý olmak gerekiyor. Önünde seni bekleyen süreç konusunda rehber öðretmenlerimiz yardýmcý olacaktýr. Beyefendi sizi de tebrik ediyorum bu kadar yüksek baþarýlý bir öðrenci yetiþtirmek kolay olmasa gerek? Bize gelen aileler, çocuklarýný bu kadar baþarýlý görebilmek için neler feda etmeye hazýrlar bir bilseniz. Siz, içlerinde en þanslýlarýndansýnýz bunu bütün içtenliðim ve samimiyetimle belirtmek isterim. Bayram için gereken kitap, test, hazýrlýk sýnavlarý gibi yayýnlarý tedarik ediyoruz, zaten kendi yayýnlarýmýz da var. Bu konuda size ek olarak bir yük binmeyecek. Kendi derslerimiz dýþýnda bir de Bayram için çalýþma programý hazýrlayacaðýz bu programý ne kadar uyumla takip ederse baþarýsý da o kadar artacaktýr. Þuraya bir imzanýzý rica edeceðim, teþekkür ederim.” Bayram’ýn bu sözleri aðzý açýk olarak dinlediði dershanedeki ilk günün üzerinden yaklaþýk iki sene geçmiþti.
Bu süre boyunca okul-dershane-ev arasýnda mekik dokumuþtu. Kendisini bu zorlu üçgen dýþýna ancak arada sýrada okuduðu kitaplar sayesinde çýkarabiliyordu. Koþturduðu bu sýnavla mücadele dünyasýndan nefes almasýný saðlayan kitaplar, dershane tarafýndan öðrencilere verilen kiþisel geliþim kitaplarý dýþýnda kendi seçtiði klasikler veya kitapçýlarda gezerken gözüne, dipte köþede iliþen hikaye ve romanlardý. Ne kadar kitaplarla kendine nefes alabilmek için bir dünya oluþturmak istese de ailesinin, akrabalarýnýn ve dershanenin baskýsý sebebiyle üstüne gelen hayatla mücadele etmek epeyce zorlaþmýþtý.
Dershane, çocuklarýnda baþarýlý bir gelecek konusunda olumlu sonuca yansýmasýný görebilmek amacýyla koþturup duran, çabalayan aileleri, Bayram ve onun kendisi gibi baþarýlý arkadaþlarý sayesinde kendisine çekiyor. Bayram gibi dershane öðrencilerinin sýnav sonuçlarýnda elde ettikleri baþarý, gazete ve þehrin çeþitli yerlerine asýlan afiþlerle ifþa ediliyordu. Bu, aileler için bir gurur kaynaðý olduðu kadar çocuklara da o ölçüde baský olarak yansýyordu. Üzerlerindeki bu baskýdan kurtulmanýn en iyi yolu olarak daha çok çalýþmayý gören çocuklar da ister istemez kendilerine bir rekabet ortamý hazýrlýyorlardý.
Bayramýn hep baþarýyla ve alnýnýn akýyla çýkmayý hayal ettiði fen lisesi sýnavlarýna az kalmýþtý. Çalýþtýkça çalýþýyor, sayfa sayfa testler ve soru üstüne sorular çözüyordu. Dershane, öðrenciler arasýnda sýnava odaklanma ve rekabet ortamý yaratma konusunda; üstün baþarýlý öðrencileri ayrý bir derslikte hazýrlamakla kalmýyor ayrýca çalýþma temposunu da diðerlerinden farklý bir þekilde yükseltiyordu. Baþarýyý bir yola benzetirsek onlara göre baþarý; ne için yüründüðü deðil, yürümeyi kimin ve nasýl öðrettiðiydi.
Bayram, vagonun ortalarýna doðru, trenin gittiði yönün tersi yöndeki sýrada cam kenarýndaki koltuða oturmuþtu. Ardýnda kalanlarý kendince daha iyi görüyordu bu þekilde. Ýstasyonda annesinin kimseye fark ettirmeden silmeye çalýþtýðý, gözlerinden süzülen bir-iki damla yaþý görünce; ailesinden ilk defa ayrýlacak olmanýn ve geçireceði hasret dolu yalnýz günlerin hayaliyle gözlerinin dolmasýna ve dudaklarýnýn titremesine engel olamýyor, hüngür hüngür aðlamamak için kendisini zor tutuyordu, Bayram. Hareket memurunun öttürdüðü düdüðün ardýndan trenin kalktýðýný haber vermek için trenin aðýr aðýr hareketlenmesi eþliðinde düdüðe asýlýnca makinist; annesine el sallayamadan, artýk içindeki ayrýlýk pýnarýna engel olamayacaðýný anlayýp koþa koþa vagonun tuvaletine doðru koþmuþtu Bayram, annesinin aðladýðýný görmemesi için. Trenin her takýrtýsýnda sanki yüreðinden de takýr takýr bir þeyler dökülüyor gibi hissetmiþti. Bir mücadeleden baþarýyla çýkmanýn neticesinde bu ayrýlýðýn ortaya çýkmasý ufak bir tedirginlik salmýþtý içine. “Acaba baþarýyla sonuçlanan her mücadelenin sonunda bir ayrýlýk mý var?”, diye düþünmeden edemedi. Ýçine kapanýk olduðu biliniyordu çevresinde, yaþadýðý tedirginlikleri, heyecanlarý, buhranlarý pek kimseyle paylaþtýðý duyulmamýþtý bu sebeple. Neyi varsa tek baþýna yaþýyordu. Kýsa bir süre sonra içini çeke çeke uykuya dalmýþtý.
Tren yolculuðu oldukça yormuþtu Nejat ve Bayram’ý. Nejat, yolculuktan önce uzaktan akrabalarý olan Ýbrahim’i aramýþ, oðluyla kayýt için geleceklerini ve bir gece kalabileceklerini söylemiþti. O gece Ýbrahim’in evine misafir olmuþlardý. Ýbrahim’im eþi de haberi alýnca boþ durmamýþ; misafir, uzaktan da gelmiþler diyerek enfes bir akþam yemeði sofrasý hazýrlamýþtý.
Yemekte tek konuþulan konu Bayram’ýn baþarýsý ve bundan sonraki hayatýydý. Ýbrahim, öðrenimi esnasýnda neler yapmasý, nelere odaklanmasý, nasýl çalýþmasý konusunda uzunca bir vaaz verdi sofra baþýnda Bayram’a. Kendi kýzý, ailece sarf ettikleri bütün çabalarýna raðmen bekledikleri baþarýyý gösterememiþti. Bayram’a söylenen o kadar lafýn altýnda, harcadýklarý çabalara raðmen ufak da olsa baþarý kaydedemeyen kýzýna sitemi yatýyordu Ýbrahim’in. Bayram, yemek boyunca neredeyse hiç aðzýný açmadý, sadece Ýbrahim’in söylediklerinin ardýndan anladým kabilinde her cümlenin sonunda hafifçe baþýný aþaðý yukarý sallýyordu. Yemekte babasýnýn söyledikleri dolayýsýyla Ýbrahim’in kýzý Nurdan, kendisini yerin dibine girmiþ gibi hissediyordu. O da hiç konuþmamýþtý yemek esnasýnda, nasýl konuþabilirdi ki babasýnýn söylediklerinden sonra. Bayramýn burada olmasý kendi baþarýsýzlýðýný iyice belirginleþtiriyor diye düþünüp içten içe öfke besliyordu. Bayram’ýn da bu durumda pek mutlu olduðu düþünülemezdi. Nurdan’ýn suratýna yansýyan, yaþadýðý yýkýmýn, güvenilmezliðin sebebi olarak kendisinin ve baþarýsýnýn burada bu kadar övülmesi olarak düþünüyor ve üzülüyordu.
Ertesi gün kayýt yaptýracaklarý okulda müdür yardýmcýsýnýn odasýndaydýlar. Müdür yardýmcýsý öncelikle kendilerini tebrik etti, okuldaki imkanlardan en nihayetinde de aidat adý altýnda yatýlý olarak gelen her öðrenci için almak zorunda olduklarý paradan bahsetti. Nejat, Bayram’ýn okula yerleþtirme sýnavýndan ayrý parasýz yatýlý sýnavýný kazandýðýný söylediyse de müdür yardýmcýsý onun da þak diye cevabýný vermiþti: “Parasýz yatýlý ve bursluluk sýnavýný kazanan öðrenciler eðer yatýlý olarak kalmazsalar kazandýklarý burs kendilerine ödeniyor. Yok eðer öðrenci yatýlý kalacaksa baþarýlý olduklarý sýnav sebebiyle hak kazandýklarý burs yatýlý masraflarýndan düþülüyor. Yemekler dýþarýdan geliyor, hizmetli sözleþmeli parasýný biz ödüyoruz, yakýt, elektrik falan derken masraflar artýyor. Bu okulu da bir þekilde döndürmek ve bu zeki çocuklara eðitim vermek zorundayýz. Bu sebeple de velilerden belli bir meblað almak durumundayýz. Ýmkanýnýz varsa topluca yoksa aydan aya ödersiniz. Bakýn bizde okuyan vali, savcý çocuklarý var onlar bile ödüyorlar.” Müdür yardýmcýsýnýn sözlerinden sonra þaþkýnlýða kapýlan Nejat diyecek bir þey bulamýyordu. Aklýna bir þeyler geliyor fakat bunlarý da bir tartýþma ortamýna düþmemek açýsýndan dile getirmek istemiyordu. Alýnacak kitaplarýn fiyatlarýný, çocuðun harçlýðýný, okula ödenecek parayý düþünüp, bunun nasýl bir parasýz yatýlý sistemi olduðunu anlamaya çalýþýyordu. “Demek ki; devletin baþarýlý öðrencilere desteði (!) bu þekilde oluyor” diye alaylý bir düþünce geçti aklýndan. Parayý ödememek için diretip idareyle arasýný açamazdý, daha dört sene Bayram burada yaþayacaktý, bu insanlarýn elinde. Masraflarý, diðer ödemeleri ufaktan bir hesaplayýnca, iþ arkadaþýndan borç olarak aldýðý paradan neredeyse Bayram’a verecek harçlýk kalmýyordu. Çaresiz, okul yönetimi tarafýndan istenen parayý taksitlendirilmiþ þekilde ödemeyi kabul etti. Müdür yardýmcýsýyla tokalaþýp Bayram’ý odasýna yerleþtirmek üzere hizmetliyle birlikte ayrýldýlar. Bayram’a verilecek odaya doðru yürürlerken Nejat bir yandan da okulu süzüyordu. Fakat aidat diye alýnan paralarý düþününce, bu paralarýn okula harcandýðýna aklý ermiyordu. Þehrin devlete ait en gözde eðitim-öðretim kurumunun görünüþte durumu pek de ayný kanýyý uyandýrmýyordu kendisinde. Hayýrlýsý, diye söylenerek Bayram’a verilen odaya varmýþlardý.
O akþam dönecekleri için þehri dolaþmak istemiþti Nejat. Hem þehri gezmeyi hem de þehirdeki dershanelere giderek oðlunu tanýþtýrmayý planlamýþtý. Bayram’ýn fen lisesi öðrencisini öðrenen dershane görevlileri hemen Nejat’la oðlunu müdürleriyle tanýþtýrýyorlardý. Her baþarý potansiyeli öðrenciyi, görev yaptýklarý kurum için büyük reklam olanaðý olarak gören müdürler samimiyetle onlarý karþýlýyor ve sunabilecekleri imkanlardan söz ederek Bayram’ýn kendilerine emanet edilmesini arzuluyorlardý. Þehrin en gözde dershanesi Nejat için ilk tercih olacaktý doðal olarak. Bu dershanenin müdürüyle uzun süre sohbet ettiler. Bayram’ýn geleceði için bu dershanenin iyi bir seçim olduðunu düþünen Nejat, maddi durumlarýndan söz ederek bu konuda da Bayram’a destek çýkýlmasý ile birlikte oðlunun burada kurslara devam edeceðini söylemiþti. Müdür memnuniyetle kabul etmiþti bu durumu. Bayram’ý artýk þehrin en gözde dershanesine de emanet etmenin mutluluðuyla Nejat’ýn kaygýlarý biraz azalmýþtý.
Eðitim yýlýnýn açýlýþýyla Bayram için, hayat(!) yeniden baþlamýþtý. Yeni bir þehir, yeni arkadaþlar, yeni öðretmenler, yeni dershane ve baþarýyla sonuçlanmasý hedeflenen yeni bir sýnavla birlikte. Ýlk sene, yabancý dil aðýrlýklý olduðu için sýnava hazýrlýk konusunda rahat geçmiþti. Ardýndan asýl yarýþ baþlamýþtý. Okulda rekabet gittikçe artýyordu, daha birinci sýnýfta öðrenciler sýnav sonuçlarý sýralamasýnda diðer arkadaþlarýný altlarda ezebilmek amacýyla deliler gibi ders çalýþýp soru çözüyorlardý. Kendilerine nefes almaya bile imkan tanýmýyorlardý. Ailelerin bu konuda öðrencilere verdiði destek(!) yadsýnamazdý. “Ne demek beþinci oldum, uyuyor musun sen? Biz seni bunun için mi gönderdik oralara. Bir daha konuþmamýzda birinci olduðunu duymak istiyoruz. Hep zirveye, zirveye. Yok öyle altlarda kalmak, altlarda kalýrsan hayatta bizim gibi ezilirsin. Hep zirvede olmak için çalýþman gerekiyor.”, Bayram gibi bir çok öðrencinin aileleriyle telefon görüþmeleri hal hatýr sorulduktan sonra ekseriyetle bu þekilde sona eriyordu. Kendi aralarýnda bir çoðu bu tür görüþmelerden bahsetmemekle birlikte alttan alta da kendilerini diðer arkadaþlarýna karþý bilemekten geri kalmýyorlardý. Sýralamada alta düþtükçe üst sýralarda bulunan arkadaþlarla sosyal ortamlarda gerginlik artýyordu. Aralarýndaki konuþmalarýnda hep karþýlarýndakilere ne yaptýklarýný sorguluyorlardý, içlerinde körükledikleri “karþýdakinin yerini almak” duygusunu kimse dile getiremiyordu.
Bayram, kendi kendine bunu itiraf edebiliyordu ama yapabileceði bir þey olmadýðýný düþünüyordu. Dýþarýdakilerin beklentilerini karþýlamak konusunda bu tür duyarlýlýklara kayýtsýz kalmak gerektiðine inandýrýyordu kendisini. Ýkinci senesinde artan istikrarlý baþarýsý sayesinde dershanelerin ilgi odaðý olmuþ durumdaydý. Ama yine yalnýz deðildi, bu konuda da rekabeti göz ardý edemezdi. Rekabet ettiði arkadaþlarýna göre hangi dershane daha iyi þartlarý öne sürerse oraya yönelmek fikrindeydi. En son tercih ettiði dershane kendisi için oldukça sýcak gelmiþti. Genç ve sýcakkanlý öðretmenler, kitap ve test desteði oldukça yeterli, ulusal bir yetkinliði olan dershaneye kendisini yönlendirmiþti, iyi yaptýðýný da zamanla görmüþtü. Önceleri ayda bir kez gidebildiði baba evine artýk o kadar sýk gidemiyordu. Kendisini o kadar kaptýrmýþtý derslere ve sorulara; “Biraz geç döneceðim bu akþam okula ama etüde yetiþirim, sen hocaya söylersin.” diyerek saç týraþý olmak için yanýndan ayrýldýðý arkadaþý, okula döndüðünde , “Hani sen saç týraþý olacaktýn n’oldu?”, diye sorunca “ Offff tabi ya! Ben saç týraþý olmak için berbere gittim ya, baktým ki sýra var. Açtým kitabý ve baþladým soru çözmeye. Testin sorularý bitince kalktým geldim, dalgýnlýk iþte!” þeklinde Bayram’ýn cevabýyla ikisini birden gülme krizi tutmuþtu.
Ýki haftalýk bir aradan sonra yaz tatilini normal bir tatil gibi deðerlendirmek, girdiði yarýþta boþa zaman kaybetmek gibi geliyordu ona. Hemen eve dönüp kitaplarýna, sorularýna kavuþmak istiyordu. Yoðun ýsrarlarý sonucunda annesi kendisinin eve dönmesine izin vermiþti. Günün büyük bölümünü dershanede geçiriyordu. Sabahlarý sadece kahvaltýda evdekilerin yüzüne bakýyor, genelde akþam yemeklerini de evdekiler yattýktan sonra geç saatte sorularý baþýnda yiyordu. Bayram için okulda bulunmasý çalýþmak için evde bulunmaktan daha verimliydi, okulun açýlmasýný sabýrsýzlýkla bekliyordu.
Artýk son senenin ikinci dönemine varmýþtý. Etütler artmýþ, zor þer, rica minnet alýnan saðlýk raporlarý sayesinde okuldan iyice kopmuþtu. Evde agresifliði had safhaya ulaþmýþtý. Kendisi için endiþelenen ailesini, yemek yemesi ve uyumasý konusundaki uyarýlarý sebebiyle sert ve sitem dolu cevaplarla incitiyordu, farkýnda deðildi. Sadece hedefine odaklanmýþtý ve gerisi onun için boþtu.
O gün dershanedeki etütten sýkýlmýþtý, günün kalan kýsmýna evde devam etmeyi planlýyordu. Kitaplarý, testleri çantasýna doldurmuþ, müzik çalarýn kulaklýklarýyla dünyaya týkamýþtý kulaklarýný ve eve dönmek için dolmuþlara doðru yürüyordu. “Kulaklýklarýndan dýþarýya kadar yansýyan müziði dinliyor muydu?” yanýndan geçenler bu konuda þüpheli bakýyorlardý kendisine. Dýþarýdan, ruhu bedeninden ayrýlmýþ sadece yürümeye programlanmýþ bir insan bedeni görünümü arz ediyordu. Gözleri, nereye baktýðý belirsiz, dimdik karþýya bakýyordu. Bir þeyler görüyor muydu? Görüyor denemezdi. Yine programlanmýþ vücut görünümüyle dolmuþa bindi, sadece inmesi gereken durakta; kulaklarýndaki yüksek müzikten olsa gerek “Kaptan, inecek var” diye yüksek tonda bir ses çýkarmýþtý, üzerine dikilmiþ garipser bakýþlara aldýr-a-madan. Ayný tavrý eve varana kadar devam etmiþti.
Babasý maaþtan arta kalanlarla neyi nasýl ödeyeceðini hesaplamaya çalýþýyor annesi de mutfakta bulaþýklarý yýkamakla uðraþýyordu. Ýkisi de iþlerini tamamladýktan sonra Bayram’a hiç bulaþmadan, sessiz,sedasýz yatak odasýna çekildiler. Sabah olduðunda Nurten: “Hadi uyan bey, ben çayý koymaya gidiyorum” diyerek odadan çýktý. Nurten’in “Nejaaaaaaaaaaaaaaat”, nidasýyla sanki bir deprem olmuþçasýna Nejat yataktan fýrlayýp don katý odaya koþturdu. Nejat bir an duraksadý, “Bir þey yok haným uyuyakalmýþtýr. Ben birkaç kez rastladým” sözleriyle az da olsa sakinleþen Nurten, kollarý yanlarýna sarkmýþ ve yüzünün sol yaný masaya dayalý Bayram’ýn yanýna yaklaþtý ve saçlarýný okþarken yüzünün renginin kýzardýðýný ve açýk olan gözlerinin kendisine bakar durumda olduðunu görünce kekeleyerek; “Nejat çocuða bir þey olmuþ, n’olur hastaneye yetiþtirelim” diyor ve gözyaþlarýnýn süzülmesine engel olamýyordu.


Devlet hastanesinin acil kapýsýna vardýklarýnda nöbetteki saðlýk memurlarý ve hemþire yarý uykulu bir þekilde karþýlamýþtý onlarý. Nejat; “N’olur yardým, doktor hanginiz?” “Zeki bey, lütfen doktor beye haber verin acil var. Tamam beyefendi sakin olun, hemen þuraya alalým”. Hemþire tansiyon ve nabýz alýrken doktor varmýþtý yanlarýna. “Evet, hasta ne durumda hemþire haným? N’olmuþ öðrendiniz mi?” derken doktor; hemþire tansiyon, nabýz ve þuur durumunu aktardý. Ayný zamanda Nejat da ne durumda, nasýl bulduklarýný anlattý doktora.
Epey bir müddet sonra Nejat ile Nurten’in yanýna gelen doktor “ Beyefendi büyük geçmiþ olsun. Önce sakin olun, lütfen oturun. Hemþire haným lütfen birer bardak su verir misiniz, beyefendilere? Derin nefes alýn, korkacak bir þey yok. Çocuðunuz beyin kanamasý geçirmiþ, Allah’tan kanama üç saati aþmadan yetiþtirmiþsiniz. Kurtuldu yani. Sadece kýsa bir süre sonra ameliyata alacaðýz.” Ameliyat lafýný duyan Nejat’ýn üstü baþý buz gibi terden sýrýlsýklam olmuþtu ve Nurten de kocasýnýn koluna sýmsýký sarýlmýþ aðzý açýk sadece dinliyordu gözlerinden yaþlar süzülerek.
“A.. A… A… Ameliyat diyorsunuz doktor bey! Hani kurtulmuþtu”
Ortalýk Nejat ve Nurten için buz kesmiþti. Doktor bir þeyler söylüyordu fakat ikisi de duymuyordu doktorun dediklerini. Doktorun hafifi þiddetteki tokatlarýyla ikisi de kendilerine gelmiþti. Nejat.
“Hemen ne gerekiyorsa yapalým doktor bey. Allah’ýnýzý severseniz, Allah rýzasý için onu bize kavuþturun.”
Bayram’ýn ameliyatý sorunsuz geçmiþ ve bir iki günlük yoðun bakýmýn ardýndan kendisine gelmiþti. Haberi alan okul arkadaþlarýndan ulaþýlabilenler bir araçla Bayram’ý ziyarete gelmiþlerdi. Bayram’ýn yüzünde güller açýyordu. Önce annesi, sonra babasýna en son doktora baktý ve arkadaþlarýna dönüp gülümseyerek:
“Çocuklar sýnava kaç gün kaldý?”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kamil - Dede
Gökkuþaðý
Aha Geliyorum, Haydarpaþa!

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýsimsiz [Þiir]
Piþman Olursunuz! [Þiir]
Taþ Kesil Kalbim [Þiir]
Alâmet [Þiir]
Az Kaldý Kalemim [Þiir]
Aklýnla Savaþ, Ýlhamla Yaklaþ [Þiir]
Sen Yoktun Artýk [Þiir]
Kýranköy [Þiir]
Benim Gibi Naçar Kaldý mý Memlekette? [Þiir]
Kýranköy'ü Anýmsama [Þiir]


Musa YILDIZ kimdir?

Kafasýna takýlanlarý kelimelerle paylaþayan brisiyim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Musa YILDIZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.