Ýnsanlýðýn hangi filizi köreltilmek istenmiþse, tersine o filiz daha gür büyümüþtür. -Freud |
|
||||||||||
|
Kendini iyileþtiren bir yara gibi Görü / Murathan Mungan "Bundan önceki hayatýmýn içinden geçiyorum önceki hayatýmdaki çölden geçiyorum þimdi iki yanýnda yükselen uzun binalara aldýrmadan burasý çöldü biliyorum o zaman da çöldü bu zamanda binalarýn örtemediði çölü görüyorum eski bedenimde aldýðým öldürücü yaralar yalnýzca birer leke þimdiki bedenimde yataðan, saldýrma, ok mýzrak fal gibi sakli duruyor derinimde kutsal kitaplara dilini veren þiir birer leke dilimde bir zamanlar gördüðüm bir rüya bu þimdi içinden geçiyorum görmüþtüm görmüþtüm görüyorum" ... Yaðmurdan sonraki toprak kokusu, tavanarasýndaki toz, raflardaki kitap, parþömen kokularý, tahta bir sandýðýn, eski bir sandalýn vernik kokusu... Dokuzuncu hariciye koðuþunun kokusu... Sevenleri için tütün kolanyasý... Yokluklarýnda kýyafetlerinden birine sarýldýðýmýz, anne kokusu, yavru kokusu, yar kokusu... Hangi mistik aromalý tütsü bunlarýn yerini tutabilir ki... Tek bir kupa ile içilen neskafe kokusu ve fincan takýmlarýyla hatýrþinas dostlarýn içtiði kahve kokusu... Eyyüpte gece yosun kokusu... Paranýn kokusu... Kan kokusu... Barut kokusu... Defter arasýnda kurutulmuþ çiçek kokularý... Kekik ve fesleðen... Tarhana... Kalemtýraþta yeni açýlmýþ kalem kokusu... Son noktasý koyulmuþ bir yazýdan ele bulaþan mürekkep kokusu... Mürekkep balýðýnýn koskusu... Yanýk kokusu, küllerden yapýlmýþ hisar kokusu... Yeni kazýlmýþ bir mezar kokusu... Ve geçen zamandan kalan tortu kokusu... Kokular insanoðlunun hafýzasýnýn cilvelerinde büyük bir yere sahip. Yýllar sonra duyduðumuz bir koku bizi bir zaman makinesi iþleviyle seneler öncesinde bir ana götürebiliyor. Ýnsanýn teninin kokusu gibi, hayatýmýzda yer eden mekanlarýn, nesnelerin de biribirinden ayrýlan farklý kokularý var. Yeni biçilmiþ çimen kokusu ciðerlerime dolduðunda, burnum sýzlamaya baþlýyor. Burnumun sýzlamasýný bahane edip, yüzümü serinletiyorum. Yanýmdan tekerleklerine boncuklar dizildiði için ilginç ritimlerde sesler çýkartan bisikletiyle minik bir çocuk geçiyor. Tekerlek döndükçe kum saati ters düz oluyor. Tekerlek zamaný öðütüyor. Kendimi ritme kaptýrýp arkasýndan baðlanmýþ bir teneke gibi sürükleniyorum. Bilinç altýmýn akýntýlarýndan birine, bir kanala giriyorum. Ve orada içime dolan çim kokusunu, hatýra kumbaramýn gýcýrtýlý sesi eþliðinde yüzüme çarpan vernik kokusuna baðlýyorum. Özlüyorum... Ýçim/nden birçok þey çýkartýp sabah kalktýðýmda baþucumda bulduðum bayramlýklar gibi baðrýma basýyorum. Evirip çevirip bakýyorum. Hiçbirinin rengi solmamýþ. Ýlk günkü yaþanmýþlýklarýnda hangi renkte hangi sesteyseler hala son no(k)tasýnýn meçhul olduðu bu hayat þarkýsýndaki no(k)talardan biri olmaklýðýný devam ettiriyor her biri. Ýlk yaþandýklarý günü özlüyorum... Ýnsanoðlu yaþadýklarý ve yaþamý paylaþtýðý fertler arasýnda bazen gerilen bazen gevþeyen bir bað kuruyor. Ve nasýl ki bir pazýl da hiçbir parça bir diðerinin yerini alamýyorsa, hayatýmýzdaki her insan ve her adým son parçayý bulana dek kendilerine has yerlerinde, hepsi pazýlýn tamamý veyahut son parçasý kadar öneme sahipler. Sona doðru giderken yitirdiðimiz bir parçamýz þimdiye kadar sahip olduðumuzun tümünü sarsabiliyor. Ruhumuzun okyanuslarýnda kasýrgalar kopuyor, yelkenler büyük bir gürültüyle yýrtýlýyor. Ýç alemimizde taþ taþ üstünde kalmýyor. O vakit sadece daðalmýþ harflerimizi sýký sýký tutup avucumuzda her birine birþeyler fýsýldayýp, göðe saçarak; "Allah'ým aklýmdaki ve kalbimdeki taþlarý/herþeyi tekrar en doðru yere yerleþtirmem için, bana yardým et!" demekten öte ne gelir ki elimizden, yüreðimizden... Nasýl ki muhabbetin dili yoktur, olacaksa da insancadýr. "Muhabbet dilini ancak muhabbet kulaðý duyar." Muhabbet sözü edilecek bir konu olmaktan ziyade çoðu zaman sözün bittiði yerdedir. Ve dahi meveddet de bir dil konusu deðil hal konusudur. Öyleyse muhabbetin tezahürlerinden özlemin, acýnýn ve diðer yansýmalarýnýn dili de insancadýr. Bunlarý okumak için ayný dili bilmek gerekmez yada müþterek dili konuþmak kafi deðildir. Ýnsanoðlu istediði kadar harfleri bir kaðýdýn satýrlarýna dizip, cümleleri gemici düðümleri gibi birbirine baðlasýn, söyledikleri sadýrdan satýra ordan da diðer yüreklere bir köprü olmuyorsa suni çýrpýnýþlar nafiledir. Yüreðimdeki tüm meveddet tohumlarýný her bir harfin can evine yerleþtirip öyle çýkartmak isterdim karþýnýza lakin Mehmet Akif'in de dediði gibi; "Aðlarým, aðlatamam; hissederim, söyleyemem; Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarým! Oku, þayed sana bir hisli yürek lazýmsa; Oku, zira onu yazdým, iki söz yazdýmsa" zira siz de bu muhabbetin gizli öznelerisiniz. Ve ben "Kendini iyileþtiren bir yara gibi..." Dilsiz mütercim:Meryem Rabia...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Meryem Rabia Taþbilek, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |