Eðer bir kelebeði sevebiliyorsak, týrtýllara da deðer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery |
|
||||||||||
|
Adem ile Havva'nýn hikayesindeki yasak elma ile cenetten kovuluþlarýný hepiniz hatýrlýyorsunuzdur eminim. Ýþte tam bu noktada hikayenin özünden uzaklaþýp aðaçtaki elmaya takýldý düþüncelerim. Elmanýn tarihteki rolüne dair bir sürü hikaye canlandý gözümün önünde, zaten nedir bu elmanýn hikmeti hiç anlamamýþýmdýr. - Kiminin baþýna düþer, dünyanýn en temel kanunlarýndan birinin keþfi ile tarihe geçer, - Bir aðaçtan koparýlýp cenetten atýlýþa kadar gider, - Bir prensesi zehirler, beyaz atlý gelene deðin ölmüþ süsü verdirir. Gerçekten tarihsel bir deðeri var, öyle rastgele sýradan bir meyve deðil elma.. -Bir elmanýn iki yarýsý gibi- olunur mesela, armudun ya da karpuzun iki yarýsý olunmaz. Belkide elmanýn bizim bilmediðimiz kusursuz bir simetri özelliði vardýr kimbilir. Zaten elma ile armudu birbirine karýþtýrmamak lazým geldiði de atalarýmýzca ifade edilerek günümüze dek ulaþmýþ bir gerçektir, yadsýnamaz. Elma'nýn Adem ile Havva'dan bu yana evrim geçirmemiþ yagane bitki türü olduðu sonucuna da tüm bu tarihsel bulgulardan varabiliriz sanýrým. Buna kimse itiraz edemez, ama renginin kýrmýzý olmasý koþuluyla... Zira tarihe geçmiþ herhangi bir sarý ya da yeþil elma olduðunu sanmýyorum, ya da kimse sanmýyor, çünkü tüm bu anlatýlarý resimleyenler elmayý hep kýrmýzý boyuyorlar nedense... Bir de hikayelerin sonunda sus payý olarak gökten düþen üç elma konusu vardýr ki, anlatanýn konuyu baðlamak üzere rüþvet olarak birini dinleyene, birine kendine yani anlatana, birini de hikayeyi uydurana vermesi adettendir. Bazý açgözlü anlatýcýlarýn tüm elmalarý kendine layýk görmesini saymassak tabii. Elma yanaklý olmak gibi bir fiziksel özelliði vardýr bir de bazý insanlarýn. Elmanýn pürüzsüz kabuðu ve tatlý bir meyve olmasý sebebiyle sanýrým. Tabi kýrmýzý olmasýnýn ilk neden olduðunu söylemeye bile gerek yok. Ancak sadece kýrmýzýlýk yanak olmaya yetseydi domates yanaklý deyimi daha etkili bir benzetme olarak kullanýlabilirdi. Birde elmacýk kemiklerimizi vardýr. Elma-cýk olmasýnýn nedeni üzerinde elma yanaklarýmýzý taþýmasýndan mý yoksa elmanýn heybetinden yoksun ama yine de karakteristik özelliklerini taþýmasýndan mý kaynaklanýyor çözebilmiþ deðilim. Ama bu isim bir elma yanak taþýyýcýlýðýndan geliyor olsaydý elma-cýk deðil elma-lýk demek daha mantýklý olurdu herhalde. Bir de yeni yetme kýzlarýn büyüme belirtisi olarak elmaya benzetilir bazý uzuvlarý ki bu konuyu eski halk türkülerini dinleyerek yeterince kavramak mümkündür. Elma kadar dilimize yerleþmiþ bir baþka meyve de armuttur. Ama elma kadar tarihsel bir geçmiþi olmadýðýndan daha ziyade benzetme ve deyimlerde görev almýþ, yardýmcý meyve oyuncu olarak akýllarda kalabilmiþtir. Örneðin -armut dibine düþer- lafý genellikle çocuklarýn ana ya da babalarýndan aldýklarý olumsuz benzerlikleri ifade etmek için kullanýlýr. Ýyi de armut dibine düþer de, elma düþmek için altýna gelip Newton'un mu oturmasýný bekler. Elma dibine düþmeyerek þöhretin yolunu yakalamýþ en cin meyve midir? Yoksa bu deyim elma sever atalarýmýzýn armuda çamur atmak için uydurduðu bir tabir midir? Özünde armudun dibine düþmekten öte özelliði olmayan sýradan bir meyve olduðu mu vurgulamak istemiþlerdir. Bu ikinci görüþü destekleyecek daha pek çok deyim bulunmaktadýr. Zira bu deyimlerin çoðunda armuda olumsuz bir mana yüklenmiþtir. Örneðin Armut kafalý olmak, armut gibi bakmak, armut vücütlu kadýn olmak bunlardan bir kaçýdýr. Hatta armudunda elmaya yetiþmek için verdiði çabalar -armudun iyisini ayýlar yer- denilerek yok edilmiþ. Dibine düþmeyecek kadar akýllý armutlarýn önünü ayýlarýn kestiði ve yok edildikleri açýkça ifade edilmiþtir. -Armut piþ, aðzýma düþ- deyimi yine olumsuz bir özelliði ön plana çýkartarak, çaba sarfetmeden baþarý kazanmak isteyen kiþilere ithaf edilmiþtir. Ya da yine atalarýmýzýn bir baþka çamur atma þekli olarak armutla alay ediþlerinin bir ifadesidir. Yani özetle 'Ey dibine düþmekten baþka yeteneði olmayan armut! ayýlara yem olmak istemiyorsan piþ aðzýma düþ de görelim' demenin bir baþka þeklidir. -Armudun sapý, üzümün çöpü- deyimi ise yine atalarýmýzýn aðzýndan 'Öküz altýnda buzaðý arayanlar' için söylenmiþ olumsuzluk ifadesi taþýyan bir baþla özlü sözdür. Atalarýmýzýn elma ve armut arasýnda yarattýklarý bu haksýz rekabet çocuklukta oynadýðýmýz oyunlara bile yansýyarak, saklambaç oyununda ebenin saklananlarý bulamamasý için 'Elma dersem çýk, armut dersem çýkma' parolasýný kullanmamýza neden olmuþtur. Görünüþe bakýlýrsa atalar ve tarih nezdinde armudun elma karþýsýnda hiç þansý kalmamýþtýr. Bu nedenle olsa gerek ki, armut intikamýný çok yiyenlerin baðýrsaklarýný bozarak almaya çalýþýr. Elma ise tarihsel asaletine dayanarak, baþta hazýmsýzlýk olmak üzere pek çok sindirim problemine çare olarak þifalý bitkiler ve annelerin el kitabýnda hakettiði yeri çoktan almýþtýr. Sevgiyle Aylin Þahin 2007
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Aylin Þahin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |