Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
(Henüz 10 Günlükken Öldürülen Lübnanlý Bir Yavrunun Gözüyle Dünya…) Ey kanlý dünya, ben küçücük Vaad bebek… Lübnan cehenneminde cennet kokan bir gülüm ben Kimsesiz bir çocuk, Allah’ýn Vaad’i… Beyrut’un varoþlarýnda henüz on günlükken Füzelerle tanýþtým ana kucaðýnda Pimini çektiler yarýnlarýmýn, Karardý bir bebeðin gözbebekleri Henüz anne demesini bile öðrenemeden kopardýlar dalýndan Kulaklarýma okunan ezaný topraklarýmda duyamadan Ananýn ak sütüne aç, Baba kokusuna muhtaç Göçtüm sýlama doyamadan Geliþimle gidiþim bir olduysa ne gam… Ölümsüzlük üfürülmüþ ruhumun her bir hücresine Geldim, gördüm, beðenmedim ahvalinizi… Ve döndüm… On günlük kýsa ömrümde sonsuzluðu sýrtladým zayýf omuzlarýma Ya siz!... Asýrlýk ömürlerinize yazýk, on güne deðmez. Sizinle ayný sýfatý taþýmaktan çok rahatsýzdým zaten. Öldüysem onurumla öldüm, onursuzun elinde Baþkalarýnýn günahýný yüklediler üstüme… Ölmek taþýmaktan daha ehven… Bir serçe kuþ kondu yumuk minik ellerime, Aldý götürdü ruhumu göðün yedi kat mavisine Seyrettim Ýslâm coðrafyasýnýn bugünkü ahvalini, Seyrettikçe aðladým; iki gözüm iki çeþme… Görmeliydiniz dünya gözüyle, görmeliydiniz öylece Çil yavrusu gibi daðýlmýþ ümmet dört bir yere Beni asýl bu öldürdü bin kere, yüz bin kere!... Ateþin koynunda eðlenenler gördüm her gece Tanklarýn altýnda güller boynunu bükerken Beyrut, Gazze, Kudüs yanýyordu, Yaþananlar muamma, sanki birer bilmece Dinmeyen ahlarýmýz gökleri yarýyordu Gününü gün ederken bir yýðýn sünepe Duymaz efganýmýzý ümmet, saðýr sultan duysa bile Sarýl bana anne, sýmsýký sarýl, sakla yüreðinde Kaybolsun barut kokusu o gül teninde Ýçimi acýtýyor soðuk metal parçalarý, kanýyor yaram Lânetlinin toynaklarý geziyor bedenimde Güneþimi çalýyorlar çocuk göðümden Sevdam buruþ buruþ oldu zalimin kirli ellerinde Umudu kaçýrdýlar gözbebeklerimden Prangalar vurdular yitik hayallerime Dünyanýza bahar gelmiþ bana ne!... Yalancý ömrün yalancý baharýyla avunup durun gayri Ben on günlükken ölümsüzlüðün badesini içtim Gözünü kan bürümüþ vicdansýzýn elinden Gayri sevinsem mi, üzülsem mi bilemiyorum Yurdumu ateþte gördükçe sevinemiyorum Aðlayan bebelerin hýçkýrýklarý sol yanýma saplanýyor Kýyametten evvel bir muþtu bekliyorum Sürgünde büyüyen yavrularýn nefesleri barut kokuyor Analar kucaklarýnda yaralar saðaltýyor Çilenin tarlalarýnda sabýr ekip metanet biçiyorlar Yaralarýmýz küllenmedi, küllenmez de… Nasýrlarýmýz canlý bir tarih gibi duruyor Ya mezarlarýmýzdaki boynu bükük serviler… Bir taþý bile olmayan garipler mezarlýðý Hepsi dünün acýlarýný haykýrýyor koro halinde Unutmak mý, acýyý, elemi, derdi… Biz unutsak da zamana iþlenmiþ nasýrlar unutmaz Utanç duvarlarýnýz, barikatlarýnýz unutturmaz. Ah sizi gidi baykuþlar, leþ kargalarý!… Salýncaklarýmýzda uzun menzilli füzeler salladýnýz Uyuttunuz, yýldýrdýnýz onca ümmeti Gülen yüzlerimizi geçmiþin aynalarýnda unutturdunuz bize Albümlerde kaldý her tebessüm… Bizi yetim, öksüz, yurtsuz koydunuz Hallac-ý Mansur misali ne varsa Soydunuz, soydunuz, soydunuz!... Tanklarýnýz ezdi geçti ertelenmiþ umutlarýmýzý Ateþe verdiniz uzun menzilli füzelerle yarýnlarýmýzý Oyuncak sapanlar savunma silahýmýz oldu Üþüttünüz bizi aðustos sýcaðýnda Kavurdunuz tenimizi þubatýn soðuðunda Karanlýk ufuklardan görünmez oldu menzil Vatanda gurbetin kurþundan aðýr yükünü taþýttýnýz Köpükten daha hafif yürek arabamýzda Kanlý þafaklarda býraktýk gölgemizi Sürüdük içi boþalmýþ ruhlarla pörsüyen tenimizi Mahkûm ettiniz sabah akþam demeden Kan ve barut menüsüne midemizi Ocaðýmýz çöktü eðilen baþýmýza, Tarumar oldu hanemiz, hem de virane Olmayan insafýnýzla tarihe inat Neron’a, Hitler’e rahmet okuttunuz Allah’ýn ahdini ne de çabuk unuttunuz Oysa biz korkmadýk metal saltanatýnýzdan Peþin ölümle satýn aldýk ölümsüzlüðü Sonsuzluða doðmak için öldük bin kere Ötelerde öksüz kalmayayým diye Annemin buz tutmuþ elleri ellerimde Onunla kol kola atýldýk güzel ölüme Donmuþ bakýþlarý hâlâ cansýz bedenimde Ölüm bir büyük boþlukta kaybolup Ufuktan boy verip doðmaktýr ölümsüzlüðe Güler yüzle çýkýlýr elbet böyle yamaçlardan düzlüðe Perde kapandýysa bir gün açýlmak için Aðlamak, inlemek, hýçkýrmak niçin? (15 Aðustos 2006 Salý / TRABZON) M. Nihat MALKOÇ
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.NÝHAT MALKOÇ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |