Devlet baba, bizi karanlýktan çýkarýp ýþýða kavuþturmak, ateþ böcekleri gibi ýþýl ýþýl parýldayalým istemiþ. Aklýevvellerini toplayýp derdimize bir çare aramýþlar. Yorulduk, usandýk, acýktýk, uykumuz geldi, evde haným ve çocuklar bekler tasalarýný bir kenara koyup kelimize merhem olmaya çalýþmýþlar. Sað olsunlar, var olsunlar. Tanrým eksikliklerini göstermesin… Bizim için her zaman canlarýný diþlerine takýp çalýþsýnlar. Yaratýcý fikirleriyle herkeste hayranlýk uyandýran bir büyüðümüz :"En iyisi bunlara nükleer santral yapalým. Iþýða, aydýnlýða, radyoaktiviteye gark olsunlar. "demiþ. Hay aðzýna, aklýna saðlýk… Benim okumuþ, zeki ve yaratýcý yöneticim.

Sinop'lu iyilikten anlar mý? Devletimizin yetiþtirdiði bu nadide insanlara durmadan çamur atýyor. Neymiþ efendim nükleer lobiciler, enerji þirketleri bizim tahsilli adamlarýmýzý sözde kafaya almýþ. Kafaya almaktan da öte rüþvet pazarlýklarý yapmýþ, ceplerine üç beþ kuruþ koymuþ. Paranýn yüzü sýcakmýþ, onlarda hayýr, olmaz diyememiþler. Sanki devlet babadan iyi biliyor gibi sokaklara dökülüp "Biz Sinop'a nükleer santral istemeyiz."diye baðýrýyorlar. "Susun, baðýrmayýn, ayýptýr hatta devlete saygýsýzlýktýr." dedim. Bizim evdekilere bile söz geçiremedim. Onlarda sahildeki meydana NÜKLEER ÝSTEMÝYORUZ diye baðýrmaya gittiler. Ben gider miyim efendim? Ben devletin sadýk bir memuruyum. Baþbakanýmýz madem böyle uygun görmüþler, boynumuz kýldan ince…

Kocaman kocaman doçentler, profesörler güzel Sinop'umuza geldiler. Tellal baðýrtýp herkesi konferansa çaðýrdýlar. Nükleer Santral kurulmasýna karþý çýkmayýn." dediler. "O sizin ekmek kapýnýz. Yedi bin kiþi iþ bulacak. Ekmek, aþ bulacak. Sinop'a bolluk bereket gelecek, para akacak. Emlak fiyatlarý ikiye üçe katlanacak. Yüksek maaþlý mühendisler gelip köhne evlerinizi kiralamak için þimdikinin iki üç katý para verecek. Görgülü, bilgili insanlarla komþu, arkadaþ hatta akraba olacaksýnýz. Görgünüz, bilginiz, medeniyetiniz artacak."diye anlattýlar. Ayak diretmeyelim diye kýrk dereden su getirdiler.

Zaten biz istesek bile Sinop'a Nükleer Santral yapýlmazmýþ. Uyanýklar bu kaymaðý, baklavayý, böreði bize yedirmezmiþ. Buna sahip çýkýn. Yoksa Akkuyu'lular santrali bizim elimizden kaparmýþ. Konya zaten talipmiþ. Bizimkiler ise nükleer sýzýntý deyip Nuh demiyorlar. Sýzýntý olursa kazandýðýmýz paralarý harcayacak kadar ömrümüz bile olmaz diye ayak diretiyorlar.

Son günlerde "Sýzýntý olmaz, olursa da çamurla sývarýz olur biter" diyenler iyice çoðalmýþ. Atýklarý saklamak öyle sanýldýðý gibi zor ve tehlikeli deðilmiþ. On senede ancak bir olimpik havuzu dolduracak kadar atýk olurmuþ. Radyoaktif maddeler zaten santralden iyice yandýktan sonra çýkarmýþ. Atýklar sekiz yýl içinde bütün radyoaktif özelliðini yitirirmiþ. Santralýn yaydýðý radyasyon evimizdeki televizyonun yaydýðýndan bile azmýþ. Santrale karþý çýkarsak Karadeniz Otoyolunun inþasý durur, yolumuz yapýlmazmýþ. Yine þimdiki gibi her yere uzak, gözden ýrak kalýrmýþýz. Zaten oto yolu Nükleer Santralin inþasý için planlamýþlar. "Sesinizi çýkarmayýn da yolumuz bari tamamlansýn."diyorlarmýþ.

Çarþý, Pazar konuþulanlara bakacak olursak, "Nükleer Santrali zaten solcular istemiyor. Onlar bozguncudur, bu ülkenin kalkýnmasýný, güçlü olmasýný istemezler. Her iþin altýnda mutlaka bir çapanoðlu ararlar. Sadece karþý çýkmýþ olmak için bile karþý çýkarlar. Ýran'ýn, Ermenistan'ýn hatta Bulgaristan'ýn elinde bile nükleer santraller var. Bizde niye olmasýn. Nükleer santrali olanýn, nükleer gücü de olur. Bizim de nükleer gücümüz olsun ki bölgemizde ciddiye alýnan bir güç olalým. Dýþ politika ile ilgili pazarlýklarda iyi bir elimiz olsun." laflarýna sýkça rastlamaya baþladýk. Ýlk kez Sinop'ta nükleer karþýtý olmayan gruplar oluþtu.

Sokaklarda birde öteki türlü konuþanlar var elbette. Üç kuruþ için, sadece iktidara yalakalýk olsun diye kendilerini ateþe atýyorlar. Nükleer Santraller o kadar güzelse bize satmasýnlar. Kendileri kullansýnlar. Bütün dünya nükleer santrallerden vaz geçiyor. Ömrünü tamamlayanlar sökülüp yenileri yapýlmýyor. Nükleer enerji bir zorunluluk diyenler yalan söylüyorlar. Sinop'a nükleer santral yapýlýnca ülkenin enerji ihtiyacýnýn çok azý ancak karþýlanabiliyor. Bu insanlar Çernobil kazasý sonrasý televizyonlarda boy gösteren yalancýlarý nasýl bu kadar çabuk unuttular. Güzel Sinop'umuzun zehirlenmesine nasýl evet diyebiliyorlar. Ýnsan bu kadar aç gözlü olur mu? Bunlarla mücadele etmeliyiz. Bergama köylüleri gibi her yerde, her fýrsatta sesimizi dünyaya duyurmaya çalýþmalýyýz"diye onlarýn söylediklerine yanýt veriyorlar.

Nüfus yoðunluðumuz az olduðu için bizi seçmiþler. Hani, Allah göstermesin kaza falan olursa çok insan ölmesin, santrale direnirseler bile sesleri fazla yüksek çýkmaz diye… Devlet büyüklerimiz böyle þeyler düþünmez dimi? Bizi gözden çýkarýp, ölmemize seyirci kalamazlar dimi? Kendilerini Allah yerine koyup alýn yazýmýzý yazboz tahtasýna çevirmezler dimi? Yok, yok yapmazlar. Bunlarýn hepsi yalandýr. Devlet büyüklerimizi kýskananlar, koltuklarýnda gözü olanlar kýçýndan uyduruyordur dimi?

Baþbakanýmýz ve devlet büyüklerimizin müjdeli haberi buralarda kimseyi sevindirmedi. Seçilip iktidara gelen son birkaç hükümet bize durmadan Nükleer Santral müjdesi veriyor. Ben kendi adýma bollaþýnca belki elektrik ucuzlar diye seviniyorum. Çünkü hamsi bol çýkýnca bizim buralarda bedava daðýtýlýyor. Sadece 29 Nisan Cumartesi günü yapýlan miting biraz kafamý karýþtýrdý. Türkiye'nin dört bir yanýndan insanlar gelmiþ. Hatta yabancý memleketlerden (Gren Peace) bile gelenler oldu. "Sakýn Nükleer zehrini memleketinize sokmayýn." dediler. Çernobil'den sonra kanserden ölümlerin ne kadar çoðaldýðýný rakamlarla anlattýlar. Dünyada nükleer enerji ile üretilen elektriði kimse istemiyormuþ. Nükleer atýklar ve santrallerden olabilecek sýzýntýlar konusunda bize söylenenler yalanmýþ.

Uður Mumcu Meydaný bu cumartesi günü tam bir bayram yeri oldu. Bakanlar, milletvekilleri ve demokratik kitle örgütleri alaný rengârenk allayýp pulladý. Özellikle balýkçýlarýn eyleme verdiði destek, küçük bir öðrenci grubunun kendi hazýrladýklarý kartondan balýk, denizatý, kuþ ve kelebek þekilli pankartlarý ve coþkusu beni çok etkiledi. Mitingin ertesi gün gazetelere baktým. Kalabalýk deðilmiþiz… "Sadece dört bin kiþinin katýldýðý…"yazýyordu. Kaç kiþiydik bilmiyorum ama Sinop onlarca yýldan beri böylesine büyük bir kalabalýk görmemiþti. Ben mi? Elbette mitinge gitmedim. Zaten benim kafam Nükleer Enerji, radyoaktif maddeler, çevre duyarlýlýðý gibi konulara pek basmaz. Ben sadece oradan geçiyordum. Yorulmuþtum, soluklanmak için durdum. Mitingi iþte o zaman gördüm. Böyle þeylerle hiç iþim olmaz…

Son olarak ben diyorum ki,

"Hey güzel insanlar, yüreði sevgi dolu, sýmsýcak insanlar. Uzatýn ellerinizi. Size çok ihtiyacýmýz var. Bizi yalnýz býrakmayýn. Hiçbir yerde Nükleer Santral kurulmasýn. Ne olur uzatýn ellerinizi. Bizi sakýn unutmayýn.."

Seyfullah