..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilim þaþkýnlýkla baþlar. -Aristoteles
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Modern > CENGÝZ MAÇOÐLU




13 Kasým 2007
Gebze'de Bedava Bir Gün  
Her nisan yaðmuru beraberinde mayýs çiçekleri getirtir...

CENGÝZ MAÇOÐLU


Bir aðustos gününün sabahýnda, Eminönü rýhtýmýnda sekiz yýl sonra iki arkadaþ buluþtu. Sabahýn ilk saatlerinde görüþüp ayaküstü ikiþer balýk ve birer bardak þalgam içip Kadýköy vapuruna bindiler. Biri Gebze’nin ünlü þoförlerinden Fehmi Taþyürek’ti. Diðeri yaþadýðý memlekette adý saný pek duyulmayan sýradan bir Türkçe öðretmeniydi.


:CDIH:
GEBZE’DE BEDAVA BÝR GÜN
Bir aðustos gününün sabahýnda, Eminönü rýhtýmýnda sekiz yýl sonra iki arkadaþ buluþtu. Sabahýn ilk saatlerinde görüþüp ayaküstü ikiþer balýk ve birer bardak þalgam içip Kadýköy vapuruna bindiler. Biri Gebze’nin ünlü þoförlerinden Fehmi Taþyürek’ti. Diðeri yaþadýðý memlekette adý saný pek duyulmayan sýradan bir Türkçe öðretmeniydi. Fehmi Taþyürek, þehrin kenar mahallerinden birinde oturmasýna raðmen, þehirdeki herkes onu Taþyürek Bey olarak çaðýrýrdý. Bugün de dostlarýný ne kadar önemsediðini kanýtlamak için, çalýþtýðý otobüs þirketinden izin almýþtý. Ortaokul öðretmeni Þeref’e gelince, her tatil eski arkadaþlarýndan bir kaçýný ziyarete çýkan yaþantýlarýnýn boðuculuðunu dostlarýyla atlatmaya meyilli, þiir tutkunu biriydi. Dostlarý sayesinde gezgin olup çýkmýþtý. Fakat Ýstanbul’a ilk geliþiydi. O bu kentte, öykülerdeki, þiirlerdeki erkekleri, kadýnlarý arýyor gibiydi. Dostu Taþyürek Bey’i beklerken, meraklý gözlerle balýkçýlarý süzüyor, onlarda balýk pullarýnýn izini arýyordu. Gökyüzüne doðru baþýný kaldýrdýðýnda, martýlarýn kanatlarýna takýlmak isteyen bir çocuk þaþkýnlýðýyla bir anda bu kentte yabancý olduðunun farkýna vardý. Bu insan kalabalýðýnda bir çeþit yalnýzlýk duygusuna kapýlmýþtý. Galata Köprüsü’nden karþýya geçmek istemiþti de utana sýkýla bu isteðinden vazgeçmiþti. Bu kenti gören herkesin anýlarýndaki “Zürafa Sokak” deneyimini o da duymuþtu birilerinden. Hem nasýl soracaktý orayý, kime soracaktý, sonu dayakla bitebilecek bir sorgu da olabilirdi. Þiirin birinde aklýnda kalan “… Solda Arzu Birahanesi, saðda Arzu” dizesinden de adresi bulamamýþ olacak ki; “nerenin solu saðý” diye düþünürken saçlarýný karýþtýrmýþ tam o dakikada, Fehmi Taþyürek, kendisini takdim etmiþti.
Vapurda çok þeylerin sözünü ettiler. Taþyürek Ýstanbul’u kýrk yýllýk metresiymiþ gibi anlattý durdu. Karþýdaki iskeleye indiklerinde öðretmen, Kýz Kulesi’nin þairleri ne çok etkilediðinden söz etti.
Taþyürek:
—Bunda þaþýlacak ne var, dedi. Kýzlar çalýþýp etmiþler, baþka ne isim koyacaklardý? Sen, asýl Beyoðlu’nu görmelisin; karanlýk basanda ýþýklar açýlýnca, onlarýn sarý kýrmýzý arasý alaþýmý, orospularýn saçýna renk vermiþtir. Yani güzel dostum, her akþam bu kent, seni terk etmeyle davet etme arasýnda bir çizgide durur.
—Uzaklaþýnca ardýna bakarsýn, yakýnlaþýnca kaygýlanýrsýn…
—He iþte! Vay, o güzel aðzýný öpeyim. Bir aralýk geliriz. Þeyi hatýrlýyor musun? Okuldaki fen laboratuarýný…
—Eee…
—Ebesi var mý caným! Senin sayende o cývayý tespit etmedik mi? Irmaktan iki yüz gram olarak çýkardýðýmýz balýðýn aðýrlýðýný iki katýna çýkarýyorduk. Satýn alan heriflerde dirhem kadar beyin yoktu ya, o boyda balýk, o aðýrlýkta… Az sonra araç gelir, bineriz. Þuradan soðuk bir þeyler alalým. –Birer soðuk ayran aldýktan sonra ikisi konuþmaya devam ettiler. Doðrusu Taþyürek konuþtu diðeri dinledi.- Anasýný sattýðýmýn dünyasý bizi nerelere sürükledi. Anýmsadýðým öyle çok þey var ki… Evlerin aþaðýsýndaki dereyi hatýrlýyor musun?
—Evet, ben hala giderim oralara.
—Fundalýklarýn arasýnda yaptýklarýmýzý… Haydi be! En coþkulu arkadaþýmýn eskisinden yeller esiyor. Çocuktuk yaptýk iþte… Ne var bunda cancaðýzým? Þimdi çocuk olsam yine yapardým.
—Gerçekten yapar mýsýn?
—Sen bayaðý bayaðý kibarlaþmýþsýn ya… Köye gelinlik gelen kýzý eþinden sonra ilk biz çýplak görürdük, ne keyifti ama. Neydi o kadýnýn ismi? Yaþýyorsa Allah, iyilik saðlýk versin. Az daha bizi yakalýyordu. Mine, derenin baþýna inmiþ, suyu ýsýtmýþ, tam soyunacakken be kadýn! Sýrasý mýydý kurt eriði toplamanýn? Yakalansaydýk kesin ayaklarýmýza taþ baðlayýp bizi Munzur Çayýna atarlardý. Alabalýklar, tarih boyunca kimseden alamadýklarý öçlerini bizden alýrlardý. Ama hep senin aklýn sayesinde kurtuluyorduk. Senin iyi bir fakülteye gideceðini o zamandan kestiriyordum. Tahirlere falan hep söylemiþimdir. Ahmetlere…
—Tahir, komiser oldu duymuþsundur.
—Yapma ya! O bisküvi hýrsýzýndan komiser olacaðý aklýmýn ucuna gelmezdi. Ne çok iþim düþmüþtür emniyete, haberim olaydý da belki bir faydasý dokunurdu bana ya…
Ýki arkadaþ, birkaç dakika sonra dolmuþa atlayýp Gebze’ye doðru yol aldýlar. Kartal civarýna geldiklerinde Fehmi Taþyürek, köyünden ayrý yaþadýðý sekiz senenin daha birinci yýlýndaydý. O yýl, çektiði sýkýntýlardan, simitçilik anýlarýndan, bulaþýkçýlýk günlerinden içli içli dem vuruyordu. Þans kapýsýný tam sonuna dek aralayacakken çok sevdiði patronunun bir trafik kazasýna kurban gittiðini üzüntüyle söyledi. Kâðýt fabrikasýnýn ayakkabý boyacýlýðýndan nerdeyse müdürlüðe uzanacak bir yolun daha baþýndayken, fabrikatörün ansýzýn ölümü üzerine yerine geçen domuz suratlý oðlunun kendisini iþten kovduðunu iç çekerek, sinirlenerek anlattý. Bu saatlerde Fehmi Taþyürek hayatýný anlatsýn diye trafik iyiden iyiye yoðunlaþýyordu. Anlaþýlan birkaç saati bulacak bir yolculuk süresince öðretmen yeni bir roman okumuþ olacaktý. Kýsa günün karý… N e denebilir ki?
—Aslýnda suç bende, dedi kibirlice. Fabrikanýn iþleri durmuþtu. Ýþçiler, greve hazýrlanýyorlardý. Alacaklýlar, tuhaf tuhaf adamlarý ödeme için gönderiyorlardý. Buralarda öyle mahkeme falan hikaye. Alacaðýn mý var, bir kanal bulup ensesi kalýn üç beþ kiþiye ulaþýrsýn, gerisi çorap söküðü gibi gelir. Bizimki babasýnýn sermayesi üzerine oturmuþ, kadýn kýzla gününü gün ediyordu. Kumarý da cabasý… Ben olacaktým müdür odasýnda, bak böyle olur muydu? Tabii müdür denen þiþ göbek, inceden malý götürüyordu. Beyimiz, fabrikatörün oðlu ya, iþadamý da oldu, gitmediði yer kalmadý. Fransa’ya gittiðiyle kalsa iyi… Oradan bir de simsiyah bir sevgili edinmiþti...
Bu hikâye böylece sürüp gidiyordu. Arkadaþý ona, Ahmet’in bankacý olduðunu, Arife’nin elektrik kurumunda müdür olduðunu, bir arkadaþlarýnýn da belediyede mimarlýk görevinde bulunduðunu aktardý. Yalnýz bir arkadaþlarýnýn Ýstanbul’da fena iþlere bulaþtýðýný söyleyince Fehmi, tüm ilgisini ve sorularýný bu þahsiyetin üzerinde topladý. “Zihni Abi” dedikleri oymuþ. Ýstanbul’un bir yakasýndaki bazý anlaþmazlýklar, ondan soruluyormuþ. Nihayet Gebze’ye gelmiþlerdi ki arabadan indiler. Fehmi Taþyürek, parmaðýný havaya kaldýrarak:
—Ulan Zihni! Alacaðýn olsun, insan bir sorar be! Bir yerlerde garibanlar vardýr diye.
—Þoför müsün hala?
—Evet.
—Yenge iþsiz mi?
Bu soru, aðýr gelmiþti doðrusu. Nasýl açýklayacaðýnýn hesabýný yaptý. Boynunu büktü ve kýsýk bir sesle:
—Þey… O mu? O, yok artýk. Baþýný kaldýrýp devam etti. Þöyle söyleyeyim; bir belediye memuruyla beni boynuzladý. Ýki yýl oluyor boþanalý. Hiç sorma! Bir çocuk, eþi bulunmaz güzellik demekti. Tanrý’yý gücendirecek ne yaptým ki?
Öðretmen omuzlarýný silkeleyerek, özür diledi soru için. Taþýmakta zorluk çektiði göbeðini ileri vererek yürüyordu. Eðimi az yükseklice olan yerlerde nefes almakta zorluk çekiyor, inadýna bir sigara yakýyordu. Sonra bir sigara daha… Bir süre sonra arkadan izlenildiðinde; koyu, kývrak dumanlarýn sanki kývýrcýk saçlarý arasýndan mucize sonucu çýktýðý izlenimi doðuyordu insanýn içine. Yaz günü olmasýna karþýn öðretmen, dostuna saygýsýzlýk olmasýn diye her gün okulda giydiði lacivert takým elbiseyle çýkagelmiþti. Elbisenin altýna titizlikle geçirdiði beyaz gömleði ve kravatýyla, yuvarlak cüssesi, aðýr aksak yürüyüþü, çevresine gezdirdiði bakýþlarýyla bir penguenden farksýzdý. O saatte, bankalar caddesindeki herkes, bir an durup bu ilginç yaratýðý kanlý canlý görme heyecanýna kapýlmýþtý. Fehmi Taþyürek, dostundan biraz uzaklaþýp, arka cebinden çýkardýðý oldukça küçük cep telefonuyla birkaç kiþiyi aradý. Onlara deðerli bir dostunun kendisini ziyarete geldiðini, akþama Bayramoðlu’unda hoþ bir lokantada aðýrlamak istediðini, bunun için yardýmcý olmalarýný istedi. Onlar da her söylenene “evet abi, baþ üstüne, emrin olur, aklýn geride kalmasýn” türünden bir þeyler gevelemiþ olacaklar ki Taþyürek Bey, asker adýmlarýyla, uzunca gövdesini kalçalarýnýn üzerine oturtaraktan dostunun yanýna sokuldu. Ýlk planýný gerçekleþtirmek üzere Yavuz Selim sokaðýnda otomobil kiraya veren dükkânlardan birine girdi. Yazýhanede genç bir bayan ahþap masasýndan kalkarak beylere yer gösterdi. Zoraki bir gülüþle:
—Ooo! Fehmi Bey, siz hangi yaðmurdan kaçtýnýz? Çay, kahve, soðuk içecek, ne alýrdýnýz?
Fehmi Taþyürek, bohem bir alýþkanlýkla:
—Rüzgârýn esintisine kapýldým, beni Gebze’nin en sýký pazarlýkçýsý Oya hanýma savurdu. Dostum Þeref Bey, kendileri þehrimize bir bankanýn þube müdürü olarak atanacak. Yakýnda atama kararý bakanlýkta onanacak. Þöyle dostumu birkaç gün gezdirebileceðim, iyi bir aracýnýz vardýr herhalde.
Oya Hanýmla öðretmen Þeref Bey, ayný anda, ayný þaþkýnlýkla Taþyürek’e bakýndýlar. Kadýnýn gözlerinde ince bir çalým belirdi. Fehmi Taþyürek, baþýyla dostuna “þüþþt!” dercesine iþaret çekti. Öðretmen bozuntuya vermedi. Kendi aralarýnda ikindi vakti dedikodularý yaptýlar. Kadýn gururlu, ama kurnazlýkla yan yana bir edayla son olarak:
—Hiç olur mu öyle þey caným? Bu seferlik firmamýzýn ikramý olsun, müdür beyi memleketimize aðýrlamanýn sevincini þimdiden yaþýyorum. Çok bahtiyar oldum efendim! Hoþ geldiniz. Umarým beðeneceksiniz buralarý.
Öðretmen:
-…
Bir þey demesine fýrsat kalmaksýzýn aceleyle arkadaþý tarafýndan dýþarý çýkarýldý. Fehmi Taþyürek, gözlerini adeta kirpiklerinin altýna gizleyerek öðretmen dostunu ikna etmeyi baþardý. Beyaz bir Ýtalyan malý otomobil kiralayarak, oradan uzaklaþýp, kebapçýya vardýlar. Gebze’nin en namlý kebapçýsýydý. Þehirdeki çoðu insan, gelen ahbaplarýný, dostlarýný burada aðýrlamaktan kývanç duyarlardý. Þevki Bey, bembeyaz býyýklarýnýn altýndan konuþurdu. Baþý, kasadan baþka bir yere kýmýldamaz. Hesaplarýný kendisi görürdü. Taþyürek’in geliþinden huzursuzluk duyduðu mutlaktý. Ama yanýndakinin vergi dairesine atanmak üzere olan müdür yardýmcýsý olduðunu öðrenince en son:
—Memleketimize hoþ geldiniz efendim. Sizin gibi namuslu, dürüst insanlarla kalkýnacaðýz. Tamam, Fehmi oðlum, þeker þerbet olsun. Lütfen, ýsrar etmeyiniz.
Þeref Öðretmen’i bir ürperti sardý. Rahatlamak için eve gidip dinlenmek istedi. F. Taþyürek, bu öneriyi bir kaç þartla kabul etti: “Akþam çok þaþalý bir eðlence hazýrlýðý yaptýðýný, mutlaka gelmesi gerektiðini, yýllar sonra önemsenen bir arkadaþýnýn ziyaretini karþýlýksýz býrakmak istemediðini, büyük kentlerde bu tip numaralarýn yaygýn olduðunu, kimselerin alýnmadýðýný, ufak tefek kýzgýnlýklarýn da bir süre sonra aþýldýðýný, esnafýn iþlerinde süreklilik aradýðýný, bir iki küçük çaplý olayýn onlarý hýrpalamadýðýný anlata anlata” arkadaþýný sonunda akþamki eðlenceye razý edebildi. Öðretmen de alýþtý sayýlýr. Akþam olanda Bayramoðlu’unda iþadamlarýnýn, kabadayýlarýn, turistlerin takýldýðý bir restorana uðradýlar. Telefonla konuþtuðu dört arkadaþý da oturuyorlardý. Hepsi takým elbiseli, boyalý ayakkabýlýydýlar. Ýki arkadaþ, içeri girdiklerinde diðer dördü ayaða kalkýp “buyur abi, abimiz sefalar getirmiþ” cinsinden sözler söylediler. En köþedeki masada yirmili yaþlarda genç bir kýz, tüm zarafetiyle onlarý bekliyordu. Fehmi Taþyürek, arkadaþýnýn kolundan tutarak onu o masaya doðru yürüttü. O akþam, oraya gelen þehrin ünlü kiþileriyle tanýþma fýrsatý yakaladýlar. Tanýþtýðý herkese arkadaþý için, “Yakýnda Gebze, asayiþ komiseri nasýl olunur, görecek. Dostum Þeref Bey, bu kente huzur verecek. Göreceksiniz aydýnlatýlamayan bir suç kalmayacak.” Restoranýn sahipleri, hesap almadýklarý gibi bir de yanlarýna gece boyu eþlik etsinler diye iki hoþ hatun hediye ettiler. Restoran sahiplerinin kadýn satýcýlýðý konusunda dedikodularý yayýlýyordu çevreye. Gidip otelde sabahladýlar. Uyandýklarýnda öðretmen sonraki günlerde tüm bu çalýmlarý nasýl atlatacaðýný sorduðunda o:
—Komiser, bankacý, vergi müdürü; hepsi Avrupa’ya gittiler, dedi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn modern kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Samatya'da Ay Iþýðý Cinayeti
Tanrýnýn Huzurunda
Çið Gözlünün Yanýnda
Aj (L) Anýn Karmaþasý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kertenkele ve Ben

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sosyal Ýliþkilerde Akýl Tutulmasý ve "Jeanne" Eyre... [Roman]
2 Yazý [Deneme]
Dostoyevski'nin Sosyal Gerçekçiliði [Eleþtiri]
Zayýf Tel Kompleksi ve Fatih Altaylý Gazeteciliði [Eleþtiri]
Bir Seçim Masalý ve Mýzýkacý Hafifliði; Dtp"nin Ýflas Ettirdiði Gazetecilik ve Siyasetçilik [Eleþtiri]
Diyarbakýr Mýzýkacýlarý [Bilimsel]


CENGÝZ MAÇOÐLU kimdir?

Bir yayýnevinde eðitim yayýnlarý editörlüðü ve çocuk edebiyatý yayýnlarý danýþman editörlüðü yapýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
çehov, gogol, nazým hikmet, nevzat çelik, emma goldman, bakunin, orhan veli kanýk, cemal süreya ve daha niceleri...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © CENGÝZ MAÇOÐLU, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.