Sanat doðaya eklenmiþ insandýr. -Bacon |
|
||||||||||
|
Günümüz iç ve dýþ politikalarý önemle üzerinde durulmasý gereken stratejik bir süreçten geçerken, iktidar sahipleri tarafýndan nasýl ve niçin alýndýðý belirli olmayan bir dizi kararlarla biz yaptýk oldubitti anlayýþýyla sürdürülüyor. Meclis çoðunluðunu demokrasiden daha çok bir dikta uygulamasý haline getiren parti yönetimi tarafýndan, biz getirdik size de oylamak düþer þeklinde geliþen ve neredeyse kimsenin karþý çýk(a)madýðý parlamento çalýþmalarýnýn da yine bu dönemde yaþandýðýna maalesef derin bir üzüntü içerisinde tanýklýk ediyoruz. Diðer üzücü tarafý ise çoðunluðu elinde bulunduranlarýn demokrasi kisvesi altýnda akla alýnmayacak þekilde toplumlarýn ve kiþilerin deðerlerine, kimi zaman külhanbeyi tavýrlarla ve kimi zaman da “lan’lý, lun’lu hitaplarla saldýrmaktan çekinmeyen ülke yöneticilerine de þahit oluyoruz. Baþka bir örneði daha hatýrlayacak olursak, sanki cebinden ulema daðýttýðýný ya da hayýr hasanet yaptýðýný sanan ve karþýlýðýnda galiba el etek öpülmesini bekleyen ve bu karþýlýðý bulamayýnca, “gözünü toprak doyursun” diyen bu hükümetin Tarým bakanýný da unutmuþ deðiliz. Ülkemizi ve bizi yönetenlerin bizimle bu þekilde konuþmasýný kendimize reva mý görmeliyiz. Elbet bura da gören göz için bir hayýr vardýr. Ýþte bize hükm-edenlerce demokratik hakkýný kullanmaya çalýþan toplumumuzun baþýna geçirilen demokrasi çuval(lama)larý. Peki, bütün bunlar yaþanýrken, bizler ne yapýyoruz? Tabi ki yine bildiðimizi yapýyoruz. 5 yýlda bir verilen demokratik hakkýmýzý kullanmayý bekliyoruz. Ama bundan da hoþnutsuzluk olduðu ve gelen gideni aratýr mantýðý güdüldüðü için milyonlarca kiþi bu hakkýný bile kullanmaktan nefret eder hale gelmiþ bulunuyor. Muhalefeti, sivil toplum örgütleri, medyasý ve en nihayetinde her duyduðuna inanan toplum bilinciyle her fikirde bir taraf olarak kamplaþma yaratan toplumsal yapýmýzla siyah ve beyazý yaþýyoruz. Nerede kuvvetler ayrýlýðý? Bir tarafta iktidarýn eteðine tutunup nemalananlar ve hayata pembe gözlüklerle bakarak her þeyi tozpembe göstermeye çalýþanlar. Bunun karþýsýnda eleþtiri getirmeye kalksanýz beri yanda, Býrak bana deðmeyen yýlan bin yaþasýn, aman boþ ver býrak bu memleketi sen mi kurtaracaksýn? Diye söylenen sözleri sanýrým sizlerde çokça duymuþsunuzdur. Buna da demokrasi ne yapalým denebilir. Bu nedenle geçmiþten günümüze ayna tutarak “demokrasi” içerisinde gelmiþ olduðumuz noktaya bakmakta yarar var. Elimizde 5 yýlda bir verilmiþ seçme seçilme hakký ile sadece oyunu ver gerisine karýþma mantýðý, demokrasiyi sadece siyasal boyuttan ibaret sayan, ilkel bir demokrasi anlayýþýnýn ürünü olan bir demokrasi sürecini yaþamaktayýz. Burada yukarda bahsi geçen unsurlarý birer birer ele alalým ve þu soruyu yöneltelim. Bu kadar tartýþma, bu kadar hengame ne için? Maalesef ki bilindik hamasi söylevleri yine duyuyoruz. Vatana hizmet için, size hizmet için, daha müreffeh yaþamak için vs. bu örnekler çoðaltýlabilir. Siz her hangi bir konunun çözümünde 50-55 tane þýk gördünüz mü? Evet bizde var. Vataný kurtarmaya hevesli, kendini bu yola adamýþ. Tam sayýsýný bilemediðimiz 50 den fazla partimiz var. Bu duruma saygý duymalýyýz ama yinede burada durup düþünmeliyiz. Bu kadar çok partiye ihtiyaç var mý ve bizi gerçekten çözüme götürür mü? Þimdi hep birlikte geçmiþi bir hatýrlamak gerekirse, Yüzlerce tanýmlama, yüzlerce isim, görüþ ve proje ile çýktýlar halkýn karþýsýna, ellerimizde bayraklar, dilimizde sloganlar ne umutla destekledik, hatta bu yetmezmiþ gibi kardeþin kardeþi vurduðu derin kamplaþmalara ve kanlý çatýþmalara neden olan o acýlý dönemleri de yaþadýk. Türkiye’nin kuruluþundan bu yana, özelliklede çok partili döneme yani tam demokrasiye geçiþimizle birlikte. Türkiye’nin bir çok alanda istatistiksel sýralamalarda bir düþüþ yaþandýðý aþikardýr. Bütün bunlar yetmezmiþ gibi bizi yönetenlerin bize verdikleri vaatleri hatýrlayalým. “Yeter Söz Milletin”, “Avrupa’yý Asya’ya baðladýk “, "Nal Mýhý, Kalsiyum, Penisilin" “Su sulayanýn, tarla çapalayanýn”, “Limon gibi sýkacaðýz”, “Herkese iki anahtar”, “Kimsesizlerin kimsesi” “ Yakýn Iþýklarý” vb. bu örnekleri daha da çoðaltabiliriz. Meclise çeþitli meslek gruplarýna haiz vekiller gönderdik, hukukçusu, doktoru, eðitimcisi, mühendisi vs. Peki nerede bu ülkenin eðitim seviyesi, nerede bu ülkenin saðlýk durumu ve nerede hukuk seviyesi bu kadar uzman kiþiler geldi geçti de neden düzeltilemedi ya da düzelmiyor? Kim buna engel oluyor? Peki geride kalan 57 yýlda toplumumuzun yaþamýnda ne deðiþti. 17 seçim yaþandý, sayýsý yüzleri bulan siyasi partilerle tanýþýldý. Sonuç, 50 milyar dolarý geçen görev zararý, krizler, yolsuzluklar. Sosyal adaletin saðlanamamasýnýn getirisi olarak halkýn gelir durumu arasýnda derin uçurumlara yol açtý ve yol açmaya da devam ediyor. Gittikçe de Biz’ olmaktan çok “ben merkezli” bireyci topluma dönüþüyoruz. Ýktidarýn gücünü elinde bulunduranlar kendilerini seçenleri deðil, kendi ceplerini ve yandaþlarýný zenginleþtirdiler. Peki bu kadar yapýlan yanlýþýn karþýlýðýnda bizim hiç kusurumuz yok mu? Elbette var, güzel bir sözü burada hatýrlatmakta fayda var. “Bir toplum kendilerine layýk yöneticilerle yönetilirler.” Burada herkesin þapkasýný önüne alýp düþünmesi gerekiyor. Biz nerede yanlýþ yapýyoruz. Artýk farklý bir uygulama görmenin zamaný gelmedi mi? Bir þirketi yönetir gibi, bir takýmý yönetir gibi doðru ve uzman kiþilerle bir arada çalýþabilmenin zamaný gelmedi mi? Farklý partilerden de olsa iþi yapabilecek kiþileri görev baþýna taþýmalýyýz. Ýster milletin vekillerinden olsun, isterse dýþardan uzman birileri olsun. Ama en önemlisi þeffaf ve hesap verilebilir olsun. Ve bizlerde, birer fanatik takým taraftarý gibi yapýlan yanlýþ bizim partimizin yanlýþý olursa bunu görmezden gelelim yerine, tam aksine gerekli eleþtiriyi getirmeli ve toplumun çýkarý için vicdani sorumluk almaktan kaçýnmadan gerekirse hesap sorabilecek mekanizmalarý harekete geçirmeliyiz. Demokrasi denilince ne anlýyoruz? Demokrasinin evrensel nitelikli üç öðesi, seçim, özgürlük ve baðýmsýz yargýdýr. Demokrasi, sadece çoðunluðun yönetimi deðil ayný zamanda çoðulcu bir yönetim þeklidir. Çünkü çoðunluðun temsiline dayalý bir yönetim, çoðunluk diktasý da olabilir. Siyasal iktidarýn sýnýrlandýrýlmasý ve özellikle de baðýmsýz bir yargý denetimi, çaðdaþ demokrasinin vazgeçilmez öðelerindendir.(2) Demokrasi, farklýlýklarýn birlikte yaþama biçimidir. Çoðulculuk, sayýdan çok farklýlýktan kaynaklanýr. Bu nedenle de çok partinin varlýðý, gerçek bir demokrasi anlamýna gelmeyebilir. Demokrasinin amacý, farklýlýklarý yok etmek deðil uzlaþmaktýr. Demokrasi, bir denge ve uzlaþma rejimidir. Denge olmadan uzlaþma zaten olmaz. Ancak birbirini dengeleyebilecek güçler, uzlaþmayý zorunlu kýlar. Toplumsal demokrasinin ölçütü, toplumun çeþitli düzeylerindeki siyasal ve ekonomik nitelikte olmayan karar süreçlerine katýlabilme ya da etkileyebilme olanaklarýdýr. Bu olanaklardan yararlananlarýn toplum içindeki oraný, toplumsal demokrasinin düzeyini belirler. Tüm toplumsal nitelikli kurum ve kuruluþlarda sürecek bir yönetime katýlma, demokrasinin toplumsal boyutunun temelini oluþturur. Demokrasi, onu amaç olarak benimseyenlerin artmasý ölçüsünde kökleþir, güçlenir. Bütün bu çerçevede görev yine burada bize düþüyor, yani toplumu oluþturan bizlere. Çaðdaþ medeniyetler seviyesine ulaþmak için, her düþünceden, her siyasi görüþten ve her partiden yoðun bir katýlýma ihtiyaç gerekiyor. Bizler farklýlýklarýmýzla ayrýþmaya deðil, bilakis birbirimizi tamamlayan ve kucaklayan bir anlayýþa sahip olmalýyýz. AB üyeliði, ABD, NATO, Ortadoðu, Kafkasya ve Kýbrýs derken, çevremizdeki ve dünyadaki geliþmeleri doðru algýlamalýyýz. Asimetrik savaþlarýn yaþandýðý þu günlerde, Ýnsanlýk, günümüzde bilginin en deðerli kaynak haline geldiði bir dönemde yaþýyor. Dönemin en önemli özelliði, ülkelerin politik sýnýrlarýnýn muhafaza edilmeye çalýþýlýrken, ticari sýnýrlarýnýn giderek erimekte olduðu. Dünya deðiþmiþtir ve giderek daha fazla deðiþmektedir. Dünya bilgi çaðýný yaþarken, bu durumda rekabet stratejilerini yeniden gözden geçirmeli ve bilgiye kýsa zamanda ulaþmak, bilgiyi iþlemek ve elde edilen verileri süratle uygulamaya geçirmektir. Dünya arenasýnda bir varlýk gösteremeyen bir “hiç” olmak yerine Kudretli ve sözü dinlenir bir toplum “biz” olmanýn zamaný geldi. Geç kalmýþ olmamak için, gelin ortak paydalarýmýzý ve toplumsal yaþam alanlarýmýzý geniþletelim… Ve de unutmayalým ki, Þimdi zaman, yeniden düþünmek zamanýdýr. “Ýnsanýn hayattaki görevi iyiyi deðil mükemmeli aramaktýr.” Doðan ORMANKIRAN
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Doðan ORMANKIRAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |