..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Öküzün rengini dýþýnda, insanýn rengini içinde ara. -Mevlânâ
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > çaðýl erdoðan




15 Kasým 2007
Adsýz  
çaðýl erdoðan
Uzun beyaz donlardan giymiþti içine, bunu hep merak etmiþtim ama sonradan utanýp düþünmemeye çalýþmýþtým.


:AGJJ:
Adsýz

Bütün günü sokaklarda dolanarak geçirmiþtim. Öncelikle her sabah yaptýðým gibi iþ baþvurusunda bulunduðum yerlere uðrayýp iþe kabul edilip edilmediðimi öðrenmeye çalýþmýþtým. Hepsinden ret cevabý aldýktan sonra da tanýdýk þeyler duymanýn rahatlýðýyla sokaklardaki amaçsýz yürüyüþüme devam etmiþtim. Kafamý delik deþik eden düþüncelerden bunalmýþken etrafta boþ boþ gezinmek oldukça rahatlatýcýydý. Ama bir süre sonra yorgunluktan þiþen ayaklarým beni yine o kahveye sürükledi. Ýçeri girip kendime bir çay söyledim. Kahveci borçlarýmý bir gün öncesinden kapattýðým için sesini çýkarmadan çayýmý önüme getirdi. O gün iyi benzetmiþtim ama onu. Parayý yüzüne çarpar gibi kasanýn üstüne fýrlatýnca ne diyeceðini bilememiþti. Eminim içeri adýmýmý atar atmaz beni kapý dýþarý etmeyi düþünmüþtü ama beklediði gibi olmamýþ, hevesi kursaðýnda kalmýþtý. Bana hizmet ederken alnýnýn ortasýnda patlayacak kadar þiþen damar görülmeye deðerdi. Her müþteri gibi bana da saygý göstermesini öðrenecekti tabi. Çayýmý içip gazetelere göz gezdirdikten sonra kahveden çýktým. Ýþ için arayacaðým bir kaç adam daha vardý, önceki gün orada tanýþmýþtýk. Aradým, sýký adamlara benziyorlardý ama onlardan da bir sonuç çýkmadý. Kendimi köþeye sýkýþmýþ hissediyordum. Borcumu ödemeseydim cebimdeki para beni bir hafta daha idare ederdi ama artýk en kýsa zamanda iþ bulmam gerekiyordu. Buraya gelmeden önce her þeyin daha kolay olacaðýný düþünmüþtüm, kalacak bir yer bulduktan sonra iþ olayýný da hallederim diyordum. Baþvurduðum iþlerden yanýt alamayýnca günün geri kalanýný orda burada oturup havanýn kararmasýný bekleyerek geçirdim. Eve, aslýnda odama desem daha doðru olur çünkü yýkýlmaya yüz tutmuþ iki katlý bir evin alt katta kiraya verilmiþ odalarýndan birinde kalýyordum, erken bir saatte gitmek istemiyordum. Eðer insanýn evi kendini huzurlu hissettiði yerse, bana bu duyguyu veren tek yer sokaklardý. Yine de her akþam yaptýðým gibi güneþin alçalmasýný bekleyip evin yolunu tuttum. Ýstemeden ezberlemiþ olduðum yollardan çekingenlik içinde geçerek yürümeye devam ettim. Bütün gün ev sahibim olan ihtiyar kadýný düþünmemek için onca çaba sarf ederdim ama bu tanýdýk sokaklara geldiðimde her þey onu hatýrlatmaya baþlardý. Ýþte o yüzden iki sokak aþaðýdaki büyük çýnar aðacýndan, sola dönüþte duran paslý çöp bidonundan, ilerdeki gri binaya asýlý sokak tabelasýndan ve dýþ kapýnýn avucumu dolduran soðuk demir tokmaðýndan nefret ettim hep. En çok da cebimde þýngýrdayýp duran anahtarlardan.
Sokak kapýsýndan içeri girdim. Ortalýkta hiç ses yoktu. Ne bekliyordum ki zaten; üst kattaki kiracý bir süreliðine tatile gidiyorum deyip ihtiyara olan borcunu ödemeden sývýþmýþtý, yan dairede kalan adamýn da eve fazla uðradýðý yoktu. Arada bir odaya girip çýkarken karþýlaþýyorduk, deðiþik biriydi. Bana ters ters bakýp o kendini beðenmiþ ses tonuyla ‘Selamlar’ derdi hep, her seferinde eli kolu kitapla dolu olurdu. O kadar çok kitabý ne yaptýðýný anlamýyordum. Bir ara, garip bir düþünceydi biliyorum ama þeyine sürtüp içlerine boþaldýðýný düþünmüþtüm. Bunu hayal etmek oldukça eðlenceliydi. Holdeki ýþýðý yakmadan odama doðru ilerledim. Koca evde yalnýzca ikimizin kalmýþ olduðunu bilmek sanki sonradan olacaklarý sezmiþim gibi beni tedirgin etmiþti. Odaya girmek için anahtarý deliðe soktum, tam kapýyý açýp içeri girecekken ihtiyarýn odasýndan gelen týkýrtýlarý duydum. Demek henüz yatmamýþtý. Genelde bu saate kadar ayakta kalmaya dayanamaz, altý yedi gibi nallarý dikerdi. Horultusunu evin her yerinden duyabilirdiniz. Zamanýnda kocasýnýn buna nasýl katlandýðýný anlayamýyordum. Onu uyurken gözümün önüne getirdikçe içimi bir bulantý kaplýyordu. Horuldamalarýnýn arasýnda açýk býraktýðý aðzýndan yastýðýnýn üstüne salyalarýný akýttýðýna emindim. Dayanýlmaz bir görüntü olmalýydý. Odama girmekten vazgeçip içerde ne haltlar yediðine bakmak için kapýsýna doðru yürüdüm. Kulaðýmý kapýya dayayýp týkýrtýlarý dinlemeye baþladým. Eski moda topuklu terliklerinin tahta zeminde çýkardýðý sesleri duyabiliyordum. Týpký bir hayvan gibi tepiniyordu. Sonra su sesleri duymaya baþladým, ardýndan birbirine çarpan tabak çanak týngýrtýlarý. Bulaþýk yýkýyor olmalýydý yaþlý domuz. Bu saatte þehrin çoðunun yaptýðý þeyi yapmasý beklenemezdi tabi. Aslýnda arkamý dönüp gitmeliydim ama birden içimi feci bir öfke kapladý. Ondan ölesiye nefret ettiðimi hissettim. Kapýnýn arkasýnda öylece durup çýkardýðý sinir bozucu sesleri dinlerken, hareketleri ister istemez gözümün önüne gelmiþti. Akþam yemeðinden kalan içi artýklarla dolu tabaðý çeþmeye tutup yaðlarýný suyla akýttýðýný düþündüm. Sonra muhtemelen içinde üç günlük deterjanlý su bulunan maþrapadan bulaþýk bezini alýp tabaðýn üstünde özensizce gezdirdi ve kör gözleriyle yeterince temizlenmediðini anlamadan durulayýp bulaþýk teline koydu. Her gece yediði muhallebinin tabaðýný pislikten kýrýlan lavabonun içine yarýn yýkamak üzere býraktý. Beli aðrýdýðý için zorlukla eðilerek alt çekmecelerin birinden, içi iyi ovulmamaktan katman katman olmuþ bir cezve çýkarýp yatmadan önce içtiði o lanet sütü yað içindeki ocakta kaynatmaya baþladý ve en kötüsü de tüm bunlarý yaparken aptal bir þarký mýrýldanýp kendi kendine gülümsemesiydi. Yaptýðý her anlamsýz þeyden zevk alýrcasýna gülümsemesi. Evet eminim þu an suratý gülümseyen bir domuza benziyordur. Bunlarý düþünmek iyice midemi bulandýrmýþtý. Buna bir son vermek için bütün gücümle kapýyý yumrukladým. Kendimi kaybetmiþ gibiydim, karþýma çýktýðýnda ona ne söyleyeceðime dair hiçbir þey düþünmeden, aslýnda bunu pek de umursamadan kapýya güçlü yumruklar indirdim. Çok geçmeden mutfaktaki týkýrtýlar kesildi, sonunda zor iþiten kulaklarý kapýnýn çaldýðýný duyabilmiþti. Topuklarýný sürüyerek aðýr aðýr kapýya yaklaþýyordu. Heyecandan nefesim kesilmek üzereydi, ne için uðradýðýmý sorduðunda vereceðim cevabý bilmiyordum. Cevap verip vermemem gerektiðini bile bilmiyordum. Kapýyý açtýðýnda gözlüklerinin altýndan bana küçümsercesine bakacak ve her zamanki zoraki kibarlýðýný takýnýp sevmediði halde beni içeri buyur edecekti. En çok hasta olduðum þey de buydu zaten. Karþýma geçip beceriksizin, iþe yaramazýn, sefil adamýn teki olduðumu ve o olmasa sokaklarda sürünerek öleceðimi söylese, sonra da bir daha odasýna adým atmamam gerektiðini hatta en kýsa zamanda evini terk edip kendime kalacak baþka bir yer bulmamý yüzüme haykýrsaydý belki ona olan nefretim az da olsa saygýya dönüþebilirdi. Ama o ikiyüzlülüðü, içten pazarlýkçýlýðý ve son kullanma tarihime kadar beni kaybetmeme hýrsý benden nefret etmesine raðmen bunu söylemesine engel oluyordu. Güçsüzlüðüm ya da aptallýðýmdan ötürü duyduðu küçümsemeyi belli etmek yerine hiç bitmeyen sevgi gösterilerinde bulunuyor, hatta iþi daha da ileri götürerek beni bir zamanlar savaþta kaybettiði oðluna benzettiðini söyleyip üzerime bu kadar çok düþüyor olmasýna iyi niyetli gerekçeler bulmaya çalýþýyordu. Hareketlerinin gerçek nedeni bu olsaydý bile yani beni gerçekten oðlunun yerine koyarak karþýlýksýz bir þekilde sevseydi bu onu bencilliðinden kurtarýr mýydý? Baþkasýnýn yerine koyularak, onun boþluðunu doldurmaya çalýþarak sevilmek yerine belki de hiç sevilmemek daha iyidir. Kim olduðunun önemi kalmaz çünkü, seni özel kýlan hiçbir þey umurlarýnda olmaz. Ben yine de her þeyi bilerek kendimi sana veriyorum, sana kendimi sunuyorum, beni incitmen ve aþaðýlaman için, küçük düþürüp alay etmen için, yapayalnýz hayatýnda tutunabileceðin biri olmak için, sana ihtiyacým olduðunu güçsüz varlýðýmla hatýrlatmak için, belki ellerinden öpüp aðlamak, gözünde olduðumdan daha da aþaðýlýk görünmek için.
Kendimi kaybetmiþ bir þekilde bunlarý düþünürken ona duyduðum öfke iyice artmýþtý, derken kapý kolunun yavaþça aþaðý indiðini gördüm. Tekrar ayný korkuya kapýldým ama düþüncelerimi toparlayamadan onunla göz göze geldik. Hemen aptal gülümsemesini takýnýp beklediðim soruyu sordu. Bu saatte kapýsýnýn önünde ne iþim vardý, bir an cevap veremedim, yüzümden terler boþanmaya baþladý, kafamdan geçen þeyleri anlayacak diye ödüm kopuyordu. Belki de söylemem en iyisiydi ama yapamadým. Bir cevap alamayýnca durumun garipliðini anlamýyormuþ gibi beni içeri davet etti, ben de týpký bir kuzu gibi hiç duraksamadan söylediðini yapýp girdim. Ceketimi alýp alamayacaðýný sordu, oldukça kibar bir þekilde ‘Tabi,’ dedim, sonra geldiðime ne kadar sevindiðiyle ilgili zýrvalýklarý anlatmaya baþladý. Mutfakta yarýn için bana kek hazýrlýyormuþ, en sevdiklerimden. Salondaki koltuklardan birine oturdum,karþýmda durmuþ gözümün içine baka baka yalan söylüyordu. Bu saatte uðramama þaþýrmýþ ama yine de çok mutlu olmuþ, bütün gün tek baþýna evin içinde caný çok sýkýlmýþ, hep benden telefon beklemiþ ama aramamýþým, neden aramamýþým? ‘Unuttum,’ dedim ilgisizce. Þimdi söylediði þeyler daha da sinirlerimi bozuyordu. Aðzýný her açtýðýnda dilinden zehir dökülüyordu sanki. Bu inanýlacak gibi deðildi. Ýkimiz de gerçekte neler olduðunun farkýndaydýk, öyleyse böyle bir oyun oynamanýn anlamý neydi? Benimle dalga geçip eðlenmek istiyordu belki de. Söylediklerinin tek kelimesine kendinin de inanmadýðýna emindim. Hem onu arayacak olduðumu da nereden çýkarýyordu, onu niye aramak isteyeyim ki! Bu ihtiyarda beyin yerine baþka þeyler olduðuna emindim artýk. Ýçecek bir þeyler getirmek için mutfaða gitti, buna gerek olmadýðýný söyledim ama aldýrýþ etmedi. Beni huzursuz etmek için yapýyordu bunlarý. Karþýsýnda minnettarlýktan ezilip büzüldüðümü görmek istiyordu. Ona muhtaç olduðumu hissettikçe zevkten deliye dönüyor, kendini bana adayarak sadistçe bir tatmin duygusu yaþýyordu. Daha uzun bir süre iþ bulmamýn zor olduðunu ve kirayý yatýracak kadar paramýn olmadýðýný çok iyi biliyordu. Buna raðmen devamlý kira için endiþelenmemem gerektiðini, bunun önemli olmadýðýný, çünkü çok kýsa bir zamanda para kazanmaya baþlayýp borcumu yavaþ yavaþ ödeyebileceðimi söylüyordu. Benim yetenekli ve zeki olduðumu biliyormuþ, yakýnda herkes bunu anlayacakmýþ, tek yapmam gereken sabredip iþ aramaya devam etmemmiþ, moralimin bozulmasýna izin vermemeli, umudumu yitirmemeliymiþim. Bunu yapmazsam bir gün kendimi öldüreceðimden korkuyordu. O zaman ona ihtiyacý olan kimse kalmamýþ olacaktý. Ayrýca ölümümü kendi irademe býrakacak kadar aptal deðildi elbette; her þey o istediði zaman, onun istediði þekilde olacaktý. Þimdi her þeyiyle ona baðýmlý olan yaþamýmýn tadýný çýkarýyordu. Her sabah bana imalý bir þekilde günaydýn demek için üþenmeden erken kalkýp kapýlara çýkmasýndan, akþamlarý evine davet edip bütün gün açlýktan kývranan midemi týka basa doldurmasýndan, beni hiç de ilgilendirmediðini bildiði halde sohbet edip neþelenmem bahanesiyle kafamý gereksiz laflarla doldurmasýndan, kira istemek yerine arada bir cebime para sýkýþtýrmasýndan ve tüm bu ‘iyilikleri’ yaparken yüzümdeki mahcup ifadeye bakýp bundan pek de gizleyemediði bir zevk almasýndan belliydi bu. Yaptýðý her þeye karþýlýksýzmýþ havasý verip aslýnda benden çok þey alýyordu hatta beklediðinden de çok. Sofrayý hazýrlayýp tabaðýmý önüme koyduðunda hala neden kýzardýðýmý soruyordu. Oysa hiç de sandýðý kadar saf olmadýðýmý, yapmaya çalýþtýðý þeyin farkýnda olduðumu bilmesi gerekirdi ama belki de buna inanmak istemiyordu. Oyununu bozacak þeyleri düþünmek iþine gelmediðindendir, ya da tam tersi. Mahcubiyetin verdiði kýzgýnlýkla kýpkýrmýzý kesilmiþken bir anne edasýyla sesinin tonunu yumuþatýp neden yemeye baþlamadýðýmý soruyordu bana sonra da gülümseyerek karþýma geçip hayvanlar gibi yemeðe saldýrmamý izliyordu. Görünüþte, arenada bir aslanla dövüþtürülecek olan ama gerçekte onun tarafýndan öldürülmeye mecbur býrakýlan birini izlemenin verdiði antik zevkin modern bir versiyonu gibiydi bu. Her þeyin farkýnda olduðum halde karþý çýkacak gücü bulamayýp ona sessizce boyun eðmem beni aþaðýlamaktan duyduðu zevki ikiye katlýyor olmalýydý. Bir yandan ruhuma iþkence çektirirken bir yandan da umuttan bahsediyordu. Eskiden o ve kocasý, o zamanlar içinde bulunduðum gibi zor günler geçirmiþler ama hepsi geride kalmýþ. Oðlu da ona öðütlediði gibi yaþamý boyunca isteklerinin peþinde koþmuþ ve sonunda düþlediði çoðu þeyi gerçekleþtirmiþ, eðer savaþ sýrasýnda kayýplara karýþmasaymýþ (ölmüþ olduðunu söylemeyi reddediyordu) þimdi gurur duyulacak bir noktada olurmuþ. Tüm bu umut etme, sabýrla bekleme ve arzularýnýn peþinden gitme zýrvalýklarý benim gibi hayattan aslýnda hiçbir þey beklemeyen biri için katlanýlamayacak kadar yavan sözlerdi. Ýþ bulmak için o kadar kývranmamýn nedeni, tek derdimin karnýmý doyurmak ve bir süre daha yaþayabilmek olmasýydý. Yoksa ideal denen saçma sözcükle aram hiç iyi olmamýþtý. Beynime böyle aptalca þeyleri sokup beni oyalamak istediðinin farkýndaydým, bu yüzden o konuþurken kendime devamlý þunu diyordum ‘O orospu çocuðunu dinleme, onu dinleme, seni köþeye sýkýþtýrmak istiyor,’ evet kendime devamlý bunu söylüyordum. Umudu olan birine istediðiniz her þeyi yaptýrabilirsiniz çünkü hep bir çýkýþ yolu olduðunu düþünerek kendini avutur. En sadýk köleler onlardan çýkar. Her türlü aþaðýlanmaya ve iþkenceye sessizce katlanabilirler çünkü içlerinde her þeyin bir gün sona ereceði umudu vardýr. Ýsyan etmek onlara göre deðildir, dünyanýn en korkak insanlarýdýr onlar. Deðersiz canlarýna bir þey olur diye ödleri kopar. Bu yüzden sinsice uygun aný beklerler. Hala mutfaktan týkýrtýlarý geliyordu, beni zehirlemek için büyük bir mutlulukla kahve yaptýðýna emindim. Bu bekleyiþ canýmý sýkmaya baþlamýþtý, cesaret edebilsem mutfaða gidip fincaný elinden kapacak ve gözlerimi gözlerine dikerek tereddüt etmeden hepsini içip bitirecektim. Böylece onun tarafýndan aþaðýlanmaktansa kendi ellerimle ölmeyi tercih ettiðimi görecekti. Aðzýmdan köpükler çýkararak can verirken karþýmda tir tir titreyecek, ölüme yaklaþtýðým her an beni yüceltirken, onu bir köpek gibi korkudan inletecekti. Baþým dik bir þekilde ölürken yerin dibine girecek, beni bu kadar hafife almasýnýn bedelini bu tür bir aþaðýlanmayla ödeyecekti. Birden elinde tuttuðu fincanlarla yanýmda belirivermiþti. Hantal gövdesini bu kadar hýzlý hareket ettirebilmesine þaþýrmýþtým. Karþýmdaki koltuða geçip oturdu, her zamanki gibi kahvesinden höpürtülü bir yudum aldý ve fincanýný yanýnda duran (belki iki yüz sene önce bunu baþarabiliyordu diyebilirim ama þimdi durmaktan çok sallanýyordu) antika sehpaya koyup nedensiz bir þekilde gülümsedi. Ben de o ne yaptýysa aynýsýný yaptým, bu karþýlýklý kahve içmekten çok kozlarýmýzý paylaþmak gibi bir þeydi. Önce onun konuþmasýný beklediðim için sessizliðim sürdü, daha önce de dediðim gibi ne diyeceðimi kestiremiyordum. Aklýnýzda iyi düþünceler yoksa onlarý saklamanýn en iyi yolu susmaktýr, ya da býrakýn karþýnýzdakinin konuþmalarý sizi bir yerlere sürüklesin. Böyle bir durumda ancak tedbirsiz insanlar aðýzlarýný açýp kendilerini ele verirlerdi. Kafamdan korkunç düþünceler geçmeye baþlamýþtý. Ne olduklarýný kendime bile söyleyemiyordum, üzerinde düþünemeyeceðim kadar çabuk kafamdan silinip gidiyorlardý, bu aptalca bir þey yapmamak için geliþtirdiðim bir kontrol mekanizmasýydý. Hiçbir þey söylemeden kalkýp gitmek istemiþtim, sadece kalkýp gitmek, böylece bu iþkenceye daha fazla katlanmam gerekmeyecekti. Garip bir korku duyuyordum, ondan mý yoksa kendimden mi korktuðumdan emin deðildim ama nedeni ne olursa olsun bunun sona ermesi gerekiyordu. Oturduðum yerden hafifçe doðrularak gitmeye yeltendim. Anladý tabi, ne bekliyordum ki göz göre göre gitmeme izin mi verecekti. Daha yeni gelmiþtim, üstelik hiç konuþma fýrsatýmýz bile olmamýþtý. Anlatacaðý o kadar çok þey vardý ki, þimdi çekip gitmem gerçekten insafsýzlýk olurdu. Tek konuþabildiði insan bendim, ben, ne yazýk ki ben. Israr etmesinden nefret ediyordum, biri onu sustursa, aðzýna bir bez ya da ne bileyim her hangi bir þey týkýþtýrsa da sesini daha fazla duymasam diye geçirdim içimden. Orada olmam tam bir salaklýktý, bunu anladýðýmda gitmek için debeleniyor ama yine her zamanki gibi karþýsýnda çaresizlikle oturmuþ bana vereceði emirleri dinlemeye hazýrlanýyordum. Lütfen dedim kendi kendime lütfen artýk bitsin. Sonra aceleyle kahveye uzandý elim, gerçekten zehirli olmasýný umarak içtim, ölmeyi o kadar çok istiyordum ki. Onun gözleri önünde hiç çekinmeden. Belki de yaþamým boyunca yapacaðým en þerefli þey bu olacaktý. Neden yapýyorsun bunu bana, yeterince eðlendirmedim mi seni? Yanýnda duran gazeteyi kucaðýna alýp katladý sonra kirden bulanýklaþmýþ olan okuma gözlüklerini büyük bir özenle takýp duymamý istediðini söylediði þeyleri sinek výzýltýsýna benzeyen sesiyle okumaya baþladý. Oysa hiçbir þeyi dinleyecek halde deðildim, bedenim beynimden geçenleri ele verecek þekilde terlemeye baþlamýþtý. En çok da kendime kýzýyordum, nefretim ondan çok kendimeydi. Gözlüklerinin altýndan bana baktýðýný hissedebiliyordum ama hala hiçbir þeyden þüphelenmiyormuþ gibi okumasýna devam ediyordu. Belki de beni ürkütmek istemiyordu, ya da sadece ürkmemek istiyordu. Benden çekinebileceði hiç aklýma gelmemiþti, bunu düþününce biraz rahatladým. Aslýnda kendine öyle çok güveniyordu ki ona zarar verebileceðimi düþünemezdi bile, bana gelince hissettiklerim hakkýnda hiçbir þey bilmiyordum. En az onun kadar meraklý gözlerle kendimi izliyordum. Ellerimin terlemesini, kalbimin hýzlanarak atýþýný, bacaklarýmýn bedenimden baðýmsýzca sallanmasýný, evet tüm bunlarý fark ediyor ve bundan garip bir heyecan duyuyordum. Ýçimde her þeyin sona erebileceðine dair fazla iyimser bir duygu vardý. Þimdiden özgürdüm sanki, sanki sadece ben vardým o hiç olmamýþtý, ben hiç yok olmamýþtým. Konuþtuklarýný duymuyordum bile, belki okumaya ara verip birkaç þey sormuþtur, bilmiyorum, bilmiyorum dedim ya kendim dýþýnda hiçbir þeyi duymuyordum. Vücudumun verdiði tepkilere olaðanüstü þeylermiþçesine hayretle baktým, yapacaklarýma beynimden önce o karar vermiþti. Koltuktan yavaþça doðruldum, gözlerimi gözlerine dikmiþtim. Gazetesini indirip bana anlamsýzca baktý, tekrar o aptal gülümsemesini takýnacaktý ki kolundan tutup çektim onu, sendeleyerek ayaða kalktý. Sesini çýkarmasýna fýrsat vermeden yere yatýrdým ve üzerine çýktým, þaþkýnlýktan ne yapacaðýný bilmiyordu, korktuðunu biliyordum, zaten ben de korkuyordum. Kalýn kumaþlý eteðini bacaklarýnýn üzerine doðru sýyýrdým, sessiz çýðlýklar attý, aðzýný kapadým. Ýçine giydiði kahverengi külotlu çorabý hýzla dizlerine indirdim, dudaklarýna bakýyordum þimdi, titriyorlardý. Uzun beyaz donlardan giymiþti içine, bunu hep merak etmiþtim ama sonradan utanýp düþünmemeye çalýþmýþtým. Mutluluktan gülümsüyordum, o an benden nefret etmediðini bilsem kahkahalarla gülebilirdim bile. Büyük bir istekle dudaklarýna yapýþtým, bedeni bedenimin altýnda eziliyor, debelendikçe bir yerini incitecek diye korkuyordum ama yine de durmadým. Ona acýyarak kendime haksýzlýk etmiþ olurdum. Ýçine girmek için çabalýyor bir yandan da gözlerinde her þeyi kabullenen bir ifade arýyordum. Ama korkuyla bakýyorlardý bana, hiç olmadýklarý kadar güzel. Elimi, onu öpmek için aðzýndan çektiðimde baðýrmaya çalýþmadý hiç, susmuþ beni izliyordu, sanki ayný alaycý tavrý takýnmýþtý yine. Kendimi suçlu hissettirmek için sessizce bakýyordu. Beni izlemesinden garip bir güven duyarak içine girdim, boynunu hafifçe geriye itti, canýný acýtmýþtým biliyorum ama gene de durmadým. Yüzüne yaklaþýp uzaklaþtým, uzaklaþýp özledim onu sonra tekrar yaklaþtým, büyüyen gözbebeklerinin içinde kendimi görene dek sokuldum ona. Sonra yana yatýrdý kafasýný, yüzünü tekrar kendime çevirdim, sýkýca tuttum çenesinden baksýn istedim bana, baksýn ve görsün ne kadar aþkla sevdiðimi onu, sonunda gerçekten onun kölesi olduðumu. Hiç býrakmayacaðýmý bilsin istedim, bilsin ölene dek yanýnda kalacaðýmý ama ayný anda görsün ölümünün ne kadar yaklaþtýðýný. Gülümsedi dudaklarým öptü, öptü, öptü dudaklarýndan. Sonra öldü. Baþýný alýp dizlerimin üstüne koydum. Kahvesinden hala dumanlar çýkýyordu. Sehpaya uzanýp kendi fincanýmý aldým, belki gerçekten zehirlidir diye tekrar içtim, ölmeyi o kadar çok istiyordum ki. Ama bugün hala yaþýyorum.

























.Eleþtiriler & Yorumlar

:: dikkat
Gönderen: alp atay / , Türkiye
14 Ekim 2010
Devrik cümleleri çok kullanýyorsunuz. Gereksiz yüklem tekrarlarý var. Cümlecikler arasýna yüklem uyumsuzluðuna sýk sýk ratlanýyor. Anlatýmda bozukluklar var. Yazar biliyor, fakat okuyucuya aktaramýyor. Yaza uzun cümleler kurmayý tercih ediyor. Fakat cümlecikler arasýnda uyumsuzlukalar oluþuyor. Cümleler MSN, twitter cümlecikleri gibi deðerlendirilebilir. Cümlelerde imla hatalarý var. Virgül gereksiz þekilde ve aþýrý olarak kullanýlýyor. Duygu ve düþüncelerin aktarýlmasýnda sorunlar var. Yazar biliyor, fakat okuyucuya aktaramýyor.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kapýdan Dýþarý Çýkan Kadýn


çaðýl erdoðan kimdir?

bilimkurgu ve gerilim öykülerini seviyorum


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © çaðýl erdoðan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.