..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Doðaüstü henüz anlayamadýðýmýz doðal þeylerin adý. -Elbert Hubbard
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Emine SEVÝNÇ ÖKSÜZOÐLU




30 Kasým 2007
Güneþ Yüzlü Çocuklar  
Emine SEVÝNÇ ÖKSÜZOÐLU
Umut ve Umut gibi yaþamak zorunda kalan sokak çocukalrýnýn dramý anlatýlmaktadýr.


:BJBB:
GÜNEÞ YÜZLÜ ÇOCUKLAR

Anne ve babasý olur olmaz nedenler yüzünden daima kavga ediyorlardý. Babasý Ömer sürekli eve sarhoþ geliyor, ardýndan da annesi Filiz’i sudan bahanelerle öldüresiye dövüyordu. Umut henüz on iki yaþýndaydý ve kendisi evin en büyük çocuðuydu. Ýki kýz, bir erkek olmak üzere, üç kardeþi daha vardý ve kardeþleri henüz çok küçüklerdi. Umut annesinin sürekli olarak babasýndan dayak yemesine dayanamýyor, onlarý ayýrmak için araya girdiðinde ise, babasýndan bir tomar dayak yiyordu. Sonrasýnda ana oðul her taraflarý kan revan içinde harap düþüyorlar, birbirlerine sarýlýp hýçkýra hýçkýra aðlýyorlardý. Ne var ki bunun ezikliði içinde, Umut’un yüreði için için kan aðlýyordu. Çünkü elinden bir þey gelmiyor, annesini bile koruyamýyordu. Öyle ki, daha kendisi korunmaya muhtaçtý ve henüz çok küçüktü.

Akþam olup ta; gecenin zifiri karanlýðý siyah bir tül gibi gerildiðinde, uyumak için yataðýna giren Umut, kendince çocuksu hayaller kuruyor “bir gün gelecek ki, anamý ve kardeþlerimi bu cani adamýn elinden kurtaracaðým” diye içinden geçiriyordu. Ama sabah olup ta; o siyah tül gökyüzünden çekilip yerini aydýnlýða býraktýðýnda, her þey yine eskisi gibi kaldýðý yerden devam ediyordu. Ýþte bu durum Umut’un umutlarýný iyice kýrýyor ve onu biraz daha yalnýzlýða, çaresizliðe itiyordu. Umut iyice çaresizliðin bilinciyle bunalýma girmiþ, hiç bir þeyi gözü görmez olmuþtu.

Yine böylesi günlerden bir gün, baba Ömer eve sarhoþ gelmiþti ve annesi Filiz’i yine sebepsiz yere, resmen ölümüne dövüyordu. Eline ne geçerse saða sola fýrlatýyor, asi davranýþlarla çocuklara bile saldýrýyordu. Ev adeta savaþ alaný gibi olmuþtu. Ömer’in Filiz’e fýrlattýðý zigon sehpalar bile, havada uçuþmuþtu. Her yer tabak, bardak ve cam kýrýklarý ile doluydu. Evde zaten aklý baþýnda bir eþya yoktu, olaný da Ömer kýrýp talan etmiþ, kullanýlamayacak duruma getirmiþti. Her gün ayný nakaratý yaþayan Filiz ve çocuklarý, yoksulluðunda verdiði çaresizlikle iyice bunalýma girmiþlerdi. Üstelik gidecek bir yerleri ve sýðýnacak hiç kimseleri yoktu. Bu durum tabi ki evdeki çocuklarýn ve Filiz’in psikolojisini de iyice bozmuþtu.

Günlerden bir gün Umut, kardeþleri ve arkadaþlarý ile birlikte, sokakta oyun oynuyorlardý. Arkadaþý Faruk;
“Oðlum evinizden her zaman kavga ve baðýrma sesleri geliyor. Yoksa hala babanýz annenizi ve sizi dövüyor mu?”
Umut o çocuk yüreðiyle, arkadaþý Faruk’la oturup dertleþti. Babasýnýn tüm yaptýklarýný bir bir anlattý. Yüreðindeki sessiz çýðlýðý arkadaþý ile paylaþtý. Annesini ve kardeþlerini zalim babasýndan kurtarmayý çok istediðini, ancak bunu nasýl yapacaðýný bilmediðini söyledi.

Faruk, Umut’un anlattýklarýný gözleri dolu dolu dinlemiþti. Arkadaþýna yardýmcý olmayý çok istiyordu ama o da bu küçük bedeni ile “Süpermen” olamayacaðýný çok iyi biliyordu. Faruk, arkadaþýnýn bu içinden çýkýlmaz durumuna çok üzülmüþtü. Nedense bir an da, Faruk’un aklýna çok uçuk ama bir o kadar da sivri bir fikir geldi. Umut’un yüzüne bakýp, heyecanla;
“Tabii ya…Neden olmasýn ki Umut, bak ne diyeceðim. Bence sen evden kaç oðlum. Ama dikkat et ki, seni kimse görmesin. Evden kaçtýktan sonra da yavaþ yavaþ kardeþlerini ve anneni de yanýna alýrsýn. Sence olmaz mý?”
Umut bir an için Faruk’un kendisine güzel bir fikir vereceðini düþünmüþ olmalý ki, akabinde Faruk’a meraklý gözlerle bakarak sordu;
“Faruk; sen benim anlattýklarýmý dinlemedin galiba. Hadi diyelim ki ben evden kaçtým. Nerede yatýp kalkacaðým oðlum? Hem anamý ve kardeþlerimi hangi yere alacaðým? Allah kahretsin ki; koca dünya da bize yardým edecek, sahip çýkacak aklý baþýnda bir akrabamýz bile yok. Biliyor musun; atalarýmýz zamanýnda çok doðru söylemiþler. ‘Ah bu kader, böyle gelmiþ böyle gider’ Allah bizim yazgýmýzý da böyle yazmýþ, bundan sonra deðiþecek deðil ya.”
Diyerek, içinde babasýna beslediði tüm kinini ve nefretini kustu.

Bu yaþýna kadar öyle derin acýlar yaþamýþtý ki, yaþadýklarý yüzünden ayný yaþtaki diðer arkadaþlarýna göre, çok daha olgun düþünüp, hareket eder olmuþtu. Babasý Umut’u okuldan da çýkarmýþ, eline tutuþturduðu boya sandýðý ile çalýþmasýný, boyadýðý ayakkabýlarýn parasýný da kendisine getirmesini söylemiþti.

Umut’un umutsuzluðu gün geçtikçe artýyordu. O küçük yüreðine çoðalarak artan bir kin, öfke ve nefret hakim olmuþtu. Arkadaþlarý renk renk uçurtmalar uçurup, top oynarken o ise; boya sandýðýnýn baþýnda okulundan bile alýkonulduðu üç beþ kuruþ için, ayakkabýlara fýrça sallýyordu. Akþam olup ta evine gittiðinde, babasý henüz eve gelmemiþti. Tam yer sofrasýna oturup kuru ekmek ve çayla, gün boyu aç kalan karnýný doyurmak isterken, bir hýþýmla kapý çalýndý. Anne Filiz kapýyý hemen açtý. Biliyordu ki; eðer kapý geç açýlacak olursa, Ömer yine dayaktan ortalýðý kýrýp geçirirdi. Eve çok sarhoþ gelen Ömer, neredeyse ayakta bile durmakta zorluk çekiyordu. Çocuklarýn rýzkýný içki ve kumar masalarýnda harcýyor, eve hiç bakmýyordu. Durumu bilen komþular çocuklarýn hallerine acýyor, giymedikleri kýyafetlerle birlikte, ara sýra da yemek getiriyorlardý.

Baba Ömer, ayaðýyla yerde oturan oðlu Umut’u iteleyerek;
“Ne yaptýn? Ýyi para kazandýn mý bu gün, haa? Ver bakalým bu günkü hasýlatý. Ýçinden para çalmýyorsun deðil mi lan?”
Umut oturduðu sofradan ayaða kalkarak, elini pantolonunun cebine attý ve paralarý çýkartýp babasýna verdi. Babasý Umut’un elini parçalarcasýna avuçlayýp, paralarý elinden aldý. Sonra da pis pis, kahkahalarla gülerek;
“Bu kadar mý lan bütün para? Ya içinden para çalýyorsun, ya da iyi çalýþmýyorsun. Anlaþýlan senin canýn dayak istiyor. Belki bunu yersen aklýn baþýna gelir. Bir daha da beni, böyle çocuk harçlýklarýyla kandýrmaya çalýþmazsýn. Gel buraya kaçma. Kaçma dedim, geel…”
Ömer belinden pantolonunun kemerini çýkartýp, Umut’u onunla kemiklerini kýrarcasýna, öldüresiye dövüyor… Dövüyordu…

Umut’un yalvarýþlarýna bile aldýrýþ etmiyor, aralamak isteyen annesini, korkudan aðlayan kardeþlerini bile hiç acýmadan dövüyordu. Bir an da Umut, arkadaþý Faruk’un sözlerini hatýrladý. Babasýnýn sarhoþluðundan, sendeleyip yere düþmesinden faydalanarak, sokak kapýsýný açýp hemen evden kaçtý.

Babasýnýn baðýrmalarý, kardeþlerinin aðlama sesleri sokakta yankýlanýyordu adeta. Umut koþtukça, sesler biraz daha azalýyor, yaþadýðý bu kabus dolu cehennem hayatýndan uzaklaþýyordu. Ayaklarý bu güne kadar, hiç böyle hýzlý koþmamýþtý. Attýðý her adým, Umut’u gelecekteki hayatýna taþýyordu.

Bir üst geçidin altýna gelip durdu. O kadar çok koþmuþtu ki, nefes nefese kalmýþtý. Kalbi “küt küt” atýyordu. Heyecandan ve korkudan hala tir tir titriyordu. Bir müddet bu üst geçidin altýnda durup dinlendi. Daha sonra bir parka gidip, oradaki banklardan birine uzanýp yattý. Ancak üzeri çok inceydi ve hava biraz esiyordu. Umut’un teri soðumuþ ve üþümeye baþlamýþtý. Kolunu baþýnýn altýna koyup, ayaklarýný da kasýðýna doðru çekti. Çok yorulmuþtu, neredeyse gözleri kendiliðinden kapanýyordu. Çok sevdiði kardeþlerini ve annesini düþündü. Ýçinden “zalim adam, þimdi neler etmiþtir onlara” diye geçirdi. Kardeþlerini ve annesini düþünerek, derin ve deliksiz, tatlý bir uykuya daldý.

Sabahýn erken saatlerinde, bekçinin parký süpürmesiyle birlikte uyandý. Güneþ çok güzel doðmuþtu bu gün. Sanki Umut’u ýsýtmak ister gibi, ýþýklarýný tam tepeden saçýyordu. Umut gözlerini kýsarak, bir müddet güneþe baktý. Ardýndan annesi ile kardeþleri geldi aklýna.
“Ben þimdi ne yapacaðým? Nereye gideceðim? Üstelik çok da acýktým, bir kuruþ param bile yok, karnýmý nasýl doyuracaðým?” diye geçirdi içinden.

Umut çok çaresiz ve yalnýzdý. Ne yapacaðýný bilmez bir halde, uzun uzun yürüdü. Ekmek bayisinin, küçük bir bakkalýn önüne býraktýðý ekmek sandýðýndan, bir somun ekmek çaldý. Hýrsýzlýk yapmanýn son derece günah olduðunu ve onun da haram olduðunu biliyordu. Bunu kendisine annesi öðretmiþti. Ancak çok açtý ve parasý da yoktu. Ayakta kalabilmek, annesine ve kardeþlerine yardým edebilmek için, mecburen o ekmeði almalýydý. Hem yürümeye devam ediyor, hem de ekmeði yiyerek karnýný doyurmaya çalýþýyordu. Bir camiye geldi, içine girip çeþmesinden kana kana su içti. Ekmeði çaldýðý için, vicdan azabý yaþýyordu. Kendini Allah’a affettirmek için dua etti. Ýlk kez yediði bir ekmek, bu kadar lezzetli gelmiþti Umut’a. Çünkü çok acýkmýþtý. Açlýktan neredeyse baygýnlýk geçirmek üzereydi.

Günler haftalarý, haftalar aylarý kovalamýþtý. Aradan geçen bu kadar zaman diliminde, Umut yepyeni arkadaþlar edinmiþti. Üstelik bunlar da Umut gibi parçalanmýþ ailelerin, kimsesiz çocuklarý idi. Bu çocuklarla birlikte, sokakta yaþamaya alýþmýþtý Umut. Yaþayabilmek adýna; bu arkadaþlarýndan hýrsýzlýðý, kap kaç yapmayý, yankesiciliði öðrenmiþti. Ancak ne var ki; bu öðrendikleri hiç de hoþ olmayan, hatta insanlara zarar veren þeylerdi.

Umut geçmiþin derin izlerini, hala yüreðinde bu gün gibi taþýyordu. Elinden alýnan okulunu, daha doðrusu Umut’un geleceðini çalan babasýný, sürekli dayak yiyen annesini ve yarým yamalý sevgiye aç büyüyen kardeþlerini unutmamýþtý. Okuyup öðretmen ya da polis olmak istiyordu oysa ki. Bir meslek sahibi olacak, annesini ve kardeþlerini de yanýna alarak, onlarla birlikte huzurlu bir yaþam süreceklerdi. Bütün bu hayallerini babasý yýkmýþtý. Umut’un hayatýný karartan babasýna karþý, yüreðinde beslediði kini, öfkesi ve nefreti öyle büyümüþtü ki; Umut geçmiþte yaþadýklarýný hatýrladýkça, ne yazýk ki onlarýn acýsýný masum insanlardan çýkartýr olmuþtu. Üstelik sustalý býçak bile taþýyor, insanlardan zorla paralarýný alýyordu.

Umut artýk bir sokak çocuðu olmuþtu. Günün yirmi dört saatini sokakta geçiriyor, tüm geçimini sokaktan saðlýyordu. Ne yazýk ki, zaman zaman tiner ve bali gibi uçucu maddeler kullanýyor, bunlarý kullanan arkadaþlarýyla deðiþik ortamlarda yaþýyorlardý. Umut ve arkadaþlarýnýn hiç bir sorumluluðu yoktu, her þeyi günü birlik yaþýyorlardý. Arkadaþlarý da týpký Umut gibi, çeþitli nedenlerle evden kaçmýþ, aile ve toplumla olan baðlarý tamamen kopmuþ çocuklardý. Kendilerine özgü kurallarýyla, köprü altýný ve benzeri yerleri seçerek, o küçük bedenleriyle, yaþam mücadelesi veriyorlardý. Yaþamý veya yaþam kaynaklarý için, sokak onlarýn yirmi dört saatlik mesken tuttuklarý tek alandý.

Ýlk bahar, yaz, son bahar, derken kýþ geldi. Kýþ mevsiminin o soðuðu bir býçak sýrtý gibi keskin ve dondurucuydu. Kar lapa lapa yaðmýþ, her taraf buz tutmuþtu. Umut tineri ciðerlerine kadar çekmiþ, kafayý iyice bulmuþtu. Yolda yürürken önünde giden adamýn sendeleyerek yere düþmesi, bir an da ona babasýný hatýrlattý. Bu adamýn kim olduðunu merak etmiþti. Adýmlarýný hýzlandýrarak adamýn yanýna gelip, yüzüne dikkatlice baktý. Adamýn saçý sakalý birbirine girmiþ, üstü baþý periþan bir haldeydi. Üstelik kör kütük sarhoþ olana kadar içtiði yetmiyormuþ gibi, bir þiþe rakýyý da kolunun altýna almýþ bir yandan þarký söylüyor, bir yandan da içerek gidiyordu.

Adam Umut’u tanýmamýþtý. Oysa ki Umut bu adamý görür görmez tanýmýþtý. Hayatýný karartan, çok sevdiði annesinden ve kardeþlerinden ayrýlmasýna neden olan bu adamý hiç unutmamýþtý. Dahasý Umut’un evsiz, barksýz kalýp, sokak çocuðu olmasýna, tiner ve bali gibi uyuþturucu maddelere baðlanmasýna sebep olmuþtu bu adam. Ona baba diyemiyordu. Çünkü gerçekte hiç bir baba evladýna böyle yapmazdý. Umut babasýnýn gözlerinin içine bakarak;
“Beni tanýdýn mý?
Babasý, sarhoþluðun da etkisiyle dili birbirine dolanarak yanýtladý.
“Yoo… hayýr. Seni tanýmýyorum ben. Sen de kimsin?”
Umut yýllarca nefret ettiði bu adamýn bir zavallý olduðunu görünce, geçen yýllarýna acýdý. Annesini acýmasýzca dövmesini ve ondan yediði dayaklarý hatýrladý. Cebinden sustalý býçaðýný çýkartarak;
“Kim olduðumu sormuþtun. Sana kendimi tanýtayým. Ben umutlarýný yýktýðýn, sayende bir sokak çocuðu olan, öz oðlun Umut.”

Babasýnýn konuþmasýna bile fýrsat vermeden, sanki geçmiþ yýllarýn intikamýný alýrcasýna babasýný býçaklayarak öldürdü. Býçaðý sapladýðý yerden çýkartýp, tekrar tekrar babasýnýn vücuduna saplýyordu. Babasý bir yana düþmüþ, elindeki raký þiþesi bir yana düþmüþtü. Bir an da, sanki her taraf kan gölüne dönmüþ gibiydi. Umut bu gencecik yaþýnda elini kana bulamýþ, üstelik bir de baba katili olmuþtu. Yüreði hiç acýmýyordu. Üstelik yaptýðýndan dolayý piþman da deðildi.

Umut sustalý býçaðýný elinden býrakmadan, babasýnýn baþ ucunda öylesine saatlerce oturdu. Az ileride siren sesi çalarak gelen, polis otosunun tepe lambalarý gözünde parladý. Oysa ki; bir zamanlar onun da hayalinde öðretmen ya da polis olmak vardý. Sabah olmuþ, gün aðarmýþtý. Kýþ güneþi yavaþ yavaþ doðmuþ, tam tepede Umut’un kararmýþ geleceðini aydýnlatýrcasýna, sýcaklýðý ile de sanki Umut’un yüreðini ýsýtýyordu. Umut ayaða kalkýp, ellerini güneþe doðru açarak, tüm gücüyle avazýnýn çýktýðý kadar baðýrmaya baþladý.

“Ben güneþ yüzlü çocuðum…”

“Biz güneþ yüzlü çocuklarýz…”


22. 07. 2006 / ANKARA

EMÝNE SEVÝNÇ ÖKSÜZOÐLU




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ben Geldim Anne
Mor Koyun
Türk Subayý Ýle Ermeni Kýzýn Aþk Öyküsü
Gerçek Sevgi
Baþlýk Parasý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Boz Eþþeðin Rüyasý
Gavurdaðý
Baba Ýle Oðul"un Kaderi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Filistin Gözlerimde Aðlýyor [Þiir]
Ankara [Þiir]
Leyl-i Gecelerde Yusuf [Þiir]
Ahh Sevgili [Þiir]
Emine Sevinç Öksüzoðlu 2008 Yýlý Kültür Sanat ve Baþarý Ödülleri [Ýnceleme]


Emine SEVÝNÇ ÖKSÜZOÐLU kimdir?

SANAT YAÞAMI 20. 01. 1974 yýlý Gaziantep doðumlu olan Emine Sevinç Öksüzoðlu; ilk, orta ve lise eðitiminin ardýndan, Ýstanbul Harbiye Muhsin Ertuðrul Sahnesinde ve Gaziantep Devlet Tiyatrosu Onat Kutlar sahnesinde, sahne sanatlarý ve Tiyatro oyunculuðu üzerine eðitim gördü. Ferhan Þensoy, Ekrem Erkek, Hüsnü Alan ve Muhammed Cangören gibi ustalardan eðitim aldý. Onlarla ayný sahneyi paylaþmanýn gururunu yaþadý. Gaziantep Devlet Tiyatrosu Onat Kutlar Sahnesi’nde, sahne yönetmenliði de yapan Emine Sevinç Öksüzoðlu, Türkiye genelinde birçok oyunlar sahneledi. A. Ü. TÖMER Gaziantep þubesinde Sahne Sanatlarý, Diksiyon, (Güzel konuþma sanatý) Diyafram ve Tiyatro oyunculuðu üzerine öðretmenlik yaptý. Uzun seneler sahne tozu yutmasýna raðmen, çok sevdiði Edebiyat’tan hiç bir zaman ayrý kalmadý. Þiir, öykü, düzyazý, astroloji, felsefe, kültür sanat, eleþtiri, araþtýrma inceleme, ve edebiyat üzerine yazýlarý, yerel ve ulusal olmak üzere bir çok yazýlý ve görsel basýnda yer aldý. Ayrýca bir çok Televizyon ve Radyolarýn Sanat ve Edebiyat programlarýna konuk oldu. Gaziantep’te yayýmlanan Olay, Zafer, Güney postasý, Gaziantep 27, Doðuþ, Yeni Gazete ve Ekspres gazetelerinde Sanat yönetmenliði yaptý. Kosova; (Balkan Aydýnlarý ve Yazarlarý) BAY ve Ýnci çocuk dergilerinin, Almanya; Ezgi Kültür Sanat ve Edebiyat dergisinin, Ýstanbul; Ana kültür Sanat ve Edebiyat dergisinin, Ankara; Kendi Kültür Kalýtý dergisinin, Adana; Ozan, Söylem, Aykýrýsanat Kültür ve Edebiyat dergilerinin Gaziantep bölge temsilciliklerini yürüttü. Ayrýca bu dergilerde Þiir, öykü, düzyazý, astroloji, felsefe, kültür sanat, eleþtiri, araþtýrma – inceleme, edebiyat, Türk tiyatro tarihi ve (diksiyon) güzel konuþma sanatý üzerine yazýlarý yayýmlandý. Ýstanbul’da yayýn yapan Ana Kültür Sanat ve Edebiyat dergisinin hazýrlamýþ olduðu “Ana Antoloji” de, Adana’da yayýn yapan Ozan Kültür Sanat dergisinin hazýrlamýþ olduðu “Ozanlar Sevgi Yumaðý” þiir antolojisinde ve “Yaþayan kadýn þairlerimiz” isimli ansiklopedi de þiirleri ve sanat yaþamý yer aldý. Ayrýca 2007 yýlýnda Ankara’da Elvan yayýnlarý sahibi Sayýn Ýhsan Iþýk tarafýndan yayýmlanan, 10 ciltlik “Türkiye Edebiyatçýlar ve Kültür adamlarý Ansiklopedisi” nde eserleri ve sanat yaþamý yer aldý. 13. 04. 1997 yýlýnda üç boyutlu resim sanatçýsý olan Arslan Bayýr’la birlikte, “Mustafa Kemal Atatürk ve Þiir” konulu resim ve þiir sergisi açtý. Bu sergi ulusal ve yerel basýnda uzun bir süre yer aldý. Þiirlerinden bazýlarý ses sanatçýsý ve bestekâr Sayýn Gül Kansu tarafýndan bestelendi. Bir kaç þiiri de, ünlü þair Sayýn Naser Feiz tarafýndan Farsça’ya çevrilerek, Tahran’ýn önde gelen sanat ve edebiyat dergilerinde yayýmlandý. Þiirleri usta kalem Can Yücel baþta olmak üzere, birçok þair ve yazardan övgü dolu yorumlar almýþtýr. 21 Nisan 1996 yýlýnda 4. Dünya Þairler Gününün ve 26 Nisan 1997 yýlýnda da 5. Dünya Þairler Gününün organizasyonunu yaptý. Sevgi, barýþ, kardeþlik ve dostluk çaðrýsýyla, yurt içi ve yurt dýþýndan bir çok þair ve yazarý ayný çatý altýnda toplayarak, görkemli bir organizasyona imza attý. Bu muhteþem organizasyonla yazýlý ve görsel olarak, ulusal ve yerel basýnda dünya kamuoyunda geniþ bir yer tuttu. Güneydoðunun incisi olan Gaziantep’in tanýtýmýna, dünya çapýnda katkýda bulundu. Emine Sevinç Öksüzoðlu; birçok Konferans ve Panellere katýlýp Edebiyat, Þiir ve Felsefe alanýnda konuþmalar yapmýþtýr. Her yýl adýna düzenlenen “Genç Þair Baþarý Ödülleri” ise; Þiir alanýnda baþarý göstermiþ Yedi kiþiye, büyük bir törenle verilmektedir. 02. 11. 1996 yýlýndan bu yana, hemen hemen her yýl Tüyap kitap fuarý baþta olmak üzere, yurt içi ve yurt dýþýnda imza günlerine, þiir resitallerine ve konferanslara davet edilmiþtir. 10. 03. 1997 yýlýnda Kosova’da yayýn yapan Bay (Balkan Aydýnlarý ve Yazarlarý) Kültür ve Sanat Dergisi tarafýndan “Kültür Elçisi” olarak ödüllendirilmiþtir. 01. 06. 2007 yýlýnda Kosova Balkan Aydýnlarý ve Yazarlarý Kültür Birliði Baþkaný ve Bay Yayýnlarýnýn sahibi ve yazý iþleri müdürü olan, Sayýn Osman Baymak tarafýndan “Teþekkür Belgesi” ile onurlandýrýlmýþtýr. 26. 04. 1997 yýlýnda da Ýstanbul Ana kültür sanat ve edebiyat dergisi tarafýndan, Türk edebiyatýna yapmýþ olduðu üstün hizmet ve baþarýlý çalýþmalarýndan dolayý plaketle onurlandýrýlmýþtýr. 02. 02. 1997 yýlýnda Türkiye Þair ve Yazarlar Derneði Gaziantep þubesinin kurucu baþkanlýðýný yapan Emine Sevinç Öksüzoðlu’nun, yurt içinde ve yurt dýþýnda almýþ olduðu bir çok plaket, þilt ve ödülü mevcuttur. ÝLESAM (Türkiye Ýlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliði) ve Dünya Genç Türk Yazarlar Birliði üyesi olan Öksüzoðlu; Evli ve bir kýz, bir erkek olmak üzere iki çocuk annesidir. YAYIMLANMIÞ ESERLERÝ : “Sevgiler Günýþýðýnda” (Þiir) Aðustos 1996 - Gaziantep Gürsel Yayýnlarý “Bahar Tomurcuðum” (Þiir) Mart 1997 - Adana Aykýrýsanat Yayýnlarý “Yeþil Gözlerinde Kaybolan Dünya” (Düz yazý / Öykü / Þiir) Eylül 1998 - Ankara Ürün Yayýnlarý “Üþümüþ Kar Taneleri” (Þiir) Eylül 2007 – Gaziantep Sanko Holding Kültür Hizmeti Yayýnlarý “Güneþ Yüzlü Çocuklar” (Öykü) Eylül 2007 – Ankara Ürün Yayýnlarý “Zamansýz” (Þiirler) (Azerbaycan Vector Uluslar arasý Ýlim ve Edebiyat Eserleri Araþtýrma ve Ýnceleme Merkezi Tarafýndan Azeri diline çevrilerek yayýmlanmýþtýr. )


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Emine SEVÝNÇ ÖKSÜZOÐLU, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.