Daldan Dala

N:T:V:verdiði bir habere göre Ýzmir’in Seferihisar ilçesine baðlý ünlü Bademler köyündeki ilköðretim okulunda eðitim, ayný Köy Enstitülerindeki gibi, okulun bahçesinde kiraz, erik gül ve marul yetiþtirip okullarýna katkýda bulunuyorlar.
Bademler köyü her zaman ilklerin köyü olmuþtur. Köyü ilk olarak tiyatrosuyla tanýdýk. Daha sonra köylerinden çýkan bir Tekel Bakaný, Mahmut Türkmenoðlu nedeniyle daha da yakýndan tanýdýk. Mahmut Türkmenoðlu’nu politikaya atýldýðý yýl tanýmýþtým. CHP de yönetici olmam nedeniyle benden ön seçim için destek istemiþti. Onun Menemen genelinde en çok oy alan beþ kiþi arasýnda yer almasýna raðmen, diðer ilçelerden alýnan sonuçlar ayný düzeyde olmadýðýndan seçilememiþti. Daha sonraki yýllarda da dostluðumuz sürmüþtü.
Aleviler genelde evliliklerini kendi içlerinden biriyle gerçekleþtirirler. Oysa o, öðretmen eþini Sünni’lerden seçmiþti. Alevilerin modern yaþamlarý ile ilgili bir çok bilgileri ondan edinmiþtim. Bu bilgiler doðrultusunda köyde bir tiyatro nasýl olur sorusu kafamdan silinip gitmiþti. Kaç göç olayýnýn olmadýðý, tüm bireylerin kardeþten daha yakýn olan insani iliþkilerin saðladýðý modernlik, kurduklarý tiyatronun bu denli uzun ömürlü olmasýnýn en etkili nedeni.
O köyde yalnýzca tiyatro mu? Hayýr. O köyde yýllardan beri çok önemli kooperatifçilik çalýþmalarý sürüp gitmektedir. O köyde kurulan hiçbir kooperatifin ne zarar ettiði ve ne de içinin boþaltýldýðý görülmemiþ ve duyulmamýþtýr. Kooperatifçilik nedeniyle kazançlarý ve gelirleri olabildiðince yükselmiþtir. Onlarýn çocuklarý tarýmla, tiyatroyla yoðrula yoðrula öðrenimlerini sürdürmekteler, iþ hayatýna saðlam adýmlarla atýlmaktadýrlar.
                              ***
Show TV de itiraf ediyorum programýnda, Zeki Müren’in eþ cinselliðiyle ilgili tartýþmalarda Özdemir Erdoðan soruyor, “Hangi ana baba çocuðunun eþcinsel olmasýný arzular? Zeki Müren bu ülkede homoseksüelliðin artmasýnda en büyük etken olmuþtur.” Diyor. Geçmiþte Zeki Müren’in baþta kendisi olmak üzere sahnelere onun yüzünden çýkarýlmadýklarýný yana yakýla anlatan Adnan Þenses, bu programda onun eþcinselliðini savunuyor. Özdemir Erdoðan ile ayný çizgide tartýþmaya katýlan türkücü Arif Ayvaz da salondakiler tarafýndan çok zor durumda býrakýlýyorlar. Özdemir Erdoðan salondakilere, “ Allah rýzasý için söyleyin, hanginiz çocuðunuzun homoseksüel olmasýný ister? “ sorusuna salondakilerden týssss çýkmýyor. Sanki salondakiler Zeki Müren yanlýsý olarak tek tek seçilmiþler. Ankara ve Ýstanbul’un çeþitli semtlerinde yaþanýlan eþcinsel rezaletleri onlarýn umurlarýnda bile deðil.
Muazzez Ersoy olsun, Muazzez Abacý olsun, Zeki Müren’in sanatýna saygý diye yýrtýnýp duruyorlar. Oysa Ne Özdemir Erdoðan’ýn, ne de Arif Ayvaz’ýn Zeki Müren’in sanatýna karþý bir þey söyledikleri yok. Onlar sadece Zeki Müren’in eþcinsellikte bir patlamaya neden olduðunu savunuyorlar. Ben de buradan soruyorum., yalan mý? Adnan Þenses, “ Zeki Müren sahnede etek giymiþse ne olmuþ? Ýskoçlular da etek giymiyorlar mý?”diye soruyor.
Burasý Türkiye sayýn Adnan Þenses. Sen dilediðin kadar beline ceket baðlayýp sahnelerde kývýrabilirsin. Sakýn salondakilerin seni alkýþlamalarýný Türk insanýnýn sesi diye algýlama. Zira tüm Türkiye’mizin edebine düþkün insanlarý tarafýndan Özdemir Erdoðan ve Arif Ayvaz hak ettikleri þekilde alkýþlanýyorlardý.
                         ***
Tarýmda bir þeyler olmaya baþladý. Tarým bakaný alýþýk olmadýðýmýz bir tonda verimli tarým alanlarýný korumanýn gerekliliðini vurgulamaya baþladý. Akþamdan sonra sabah þerifleriniz hayýrlý ola mý demek gerekiyor, bilemiyorum. En güzel tarým alanlarýmýz, en güzel sahillerimizle birlikte, hava alanlarýna ve montaj sanayiine peþkeþ çekilerek heder edilmiþ durumda. Dadaloðlu’nun” ölen ölür, kalan saðlar bizimdir “ dediði gibi, kalan ovalarýmýz korunsun yeter mi diyeceðiz. Umarým bu sözler bir baþlangýç olur ve bundan böyle tarým alanlarýmýz sahillerimizle birlikte gereken önemi kazanýr ve yeteri kadar korunur.
Tarým için önemli bir geliþme daha var. Tarým ürünlerinin ithalatýna son verilecek. Yýllardan beri sürüp giden aymazlýktan kurtulacaðýz demek. Bu güne kadar ve kahveden muzdan baþka hiçbir ithal ürünü almadým. Eðer bulabilirsem hep yerli muzlarýmýzý almayý yeðledim. Ýran karpuzu hiçbir zaman evime girmedi. O ithal ürünlerini satýn almamak bence vatanseverlik göreviydi ve hep onu uyguladým.
Çok yakýnda Ýstanbul manavlarýnýn tezgahlarýnda Emiralem dutlarý çilekler gibi boy gösterecek. Emiralem caddesinden baþlayýp, Yahþelli köyüne kadar saðlý sollu sýralanan üretici tezgahlarýnda çileklerle birlikte önemli miktarda dut ta satýlmaktadýr. Emiralem Ýstanbul’a kara yolu ile altý yüz kýrk kilometre. Silivri ise atmýþ beþ kilometre. O halde neden Silivri’de çilek ve dut tarýmý yok? Oysa eskiden Silivri’de önemli miktarda dut aðacý olduðu, Silivrili yaþlýlar tarafýndan söylenilmektedir. Az da olsa çilek te üretilmektedir.
Gün ola harman ola derler. Gün olur Silivri’de üretilen dut, kiraz, þeftali, kayýsý ve üzümler manav tezgahlarýndaki yerlerini alýrlar. Böylece Trakya’nýn kaderiymiþ gibi algýlanan ay çiçeði ve buðdaydan çoklu üretime geçilir. Üreticilerin de yüzleri güler. Cepleri bol para ile dolar.
                                   Özcan NEVRES