..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsanlar yalnýzca yaþamýn amacýnýn mutluluk olmadýðýný düþünmeye baþlayýnca, mutluluða ulaþabilir. -George Orwell
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Varoluþçuluk > Murat YOLYAPAN




8 Haziran 2002
Kuyu  
Murat YOLYAPAN
Üzeri kapalý kuyu; mezardýr. Üstü açýk kuyu ise insaný varolan tek çýkýþa umutlandýrýr.


:BHIF:


    Kapý, her zaman ki gýcýrtýsýyla adamý uðurlarken, gecenin ucu ýþýktan hafifçe ýslanmýþtý. Hiç deðiþmeyen sýrasýyla; gocuðunun fermuarýný çekti, botlarýnýn baðcýklarýný baðladý, kiriþte asýlý baltasýyla urganýný alýp bahçe kapýsýndan dýþarý çýktý. Saða açýlan ilk sokaðýn ucundaki göðe baktý, alýþkanlýkla. Ufukta, geceyi yýrtan ýþýðýn týrnak izleri belliydi; çizgi çizgi kýzarmýþ... Fakat ne etkilendi gördüðünden, ne de keyif niyetine bir nefes aldý sabahtan. Kaba bir taþýn yuvarlanýþý gibi, küçük zevklere ve ayrýntýlara duyarsýz bir yaþamý vardý. Geceden her yaný örtüvermiþ kar, ya da gecenin içinde patlayan silah sesi; günün bir vakti kapýsýnýn vurulmasý kadar þaþýrtmazdý kendisini. Hele o anlamsýz gözleri ... Buzlu camlara benziyordu. Tüm yaþam, gözlerinden içeriye boz-bulanýk bir uyumla yansýrdý. Sabahýn bu erken saatinde, ormana kaçarcasýna giden adýmlarýndaki heyecansa, bekleyiþ ve sýkýntýyla geçen bir geceden kaçýþýn telaþýydý.
    Ormana yaklaþtýkça ýsýnan topraktan taze bir baharýn müjdesi tütüyordu. Saðda-solda üþümüþ papatyalar vardý, az sonra açýlýp gülümsemeye baþlayacaklar. Adam yürüdükçe gecenin üzerine yaðan kurumlarýndan temizleniyor; üzerine ferahlatýcý bir zindelik siniyordu. Fakat bu zindeliðin kaynaðý; ne bahardý, ne de yeni baþlayan gün... Sadece içinde boþluk barýndýrmayan bir günün heyecaný...
    Odun keserken zaman, adama tutsak olur; ona yetiþicem diye nefes bile almazdý. Gece olunca, bu kez zaman, kontrolü ele geçirir; saniyeleri çitleyip çitleyip adamýn üzerine atardý. Adamýn, þöyle bir silkelenip temizlenmeye, yada zamaný hýzlý sardýrmaya yarayacak bir uðraþý yoktu. Tek bildiði odun kesmek. O da gündüzleri... Bu yüzden geceler karabasana dönerdi. Gece, siyah kýllý bir örümcek gibi üzerine çöker, kollarýyla O’nu sýmsýký kavrardý. Bunu fýrsat bilen zaman, koþturup gelir; çalar saatin týktýklarýyla adamý sorgulamaya baþlardý. Adam neyin sorgulandýðýný, niçin sorgulandýðýný anlamýyordu. Fakat durmaksýzýn tekrarlanan ayný soru, bir süre sonra iþkenceye dönüþür ve adam, bilmediði suçunu kabullenmek zorunda kalýrdý. Gün ýþýðýnýn geceyi kovmasýyla iþkence de sona ererdi.
    Saat annesinden kalmaydý. Daha doðrusu annesinin anýlarýndan... Kaldýrýp atamýyordu. Saðken bu ikisi iyi anlaþýrdý. Ýki yaþlý kýz kardeþ gibi baþlarý eðik; biri iðne oyasý yapar, diðeri zamanýn yýrtýklarýný yamardý. Adam yýllarca ikisini seyretti. Bu yüzden masanýn üstündeki saat, duvardaki fotoðraftan daha çok anlatýyordu annesini.
    Baba, ömrünü, birbirine benzeyen bu iki insanýn üzüntüsüyle tüketti. Oðlunu evdeki baykuþtan- O öyle derdi- kurtarabilmek için az uðraþmadý; fakat ne köy kahvesine alýþtýrabildi, ne de köyün gençleriyle hovardalýk etmeye... Ömrünün sonuna doðru, oðlunu evlendirme derdine düþtü. Ölmeden mürüvvetini göreyimden çok; oðlunu annesinden çekip kopartacak, çeyizinde kahkahayý, muhabbeti getirip evdeki uðursuzluðu kovacak, ýþýl ýþýl bir gelin istiyordu. Bir sürü kýz gösterdiler oðlana, kendi köylerinden, baþka köylerden, kasabadan... Böyle günlerde babayý bir gece öncesinden uyku tutmaz, oflaya puflaya sabahý zor ederdi. Ertesi gün eve gelmelerini kapýda bekler, kapýdan girerken daha sorardý: "Ne oldu oðlum, beðendin mi?" Oðlu donar kalýr, ne cevap vereceðini bilemezdi. Ne beðenmiþti, ne de beðenmemiþti. Aslýnda O'nun için bir kadýnýn olup olmamasý da farketmiyordu. O anda annesi yardýmýna yetiþir, "sýkýþtýrma oðlaný. Belli ki kaný çekmemiþ ..." derdi. Annesi, oðluna aradýðý kelimeleri vermiþti; oðlu da bu iki kelimeyi ömür boyu yanýnda taþýdý ve ne zaman baþý sýkýþsa, sorumluluðunu yok etmek için kullandý.
    Anne-baba öldükten sonra da adam evlenmeyi hiç düþünmedi. Saat yine yýrtýk yamýyor ve adam da onu seyrediyordu. Ama eskisi gibi deðil... Biri ayrýlýnca uyum bozulmuþ; gece, adam ve zaman kendi hallerine çekilmiþti. Ýþte bundan sonra baþladý; zamanýn serseri gibi evin içinde dolaþýp, adama musallat olmasý ve saatlerce süren sorgulamalar... Adam sýkýldýkça sýkýlýyor, sýkýntýsý reçine gibi içine sýzýyordu. Sonra da içinde baþlayan devinimler... Sanki bir böcek sýkýntýsýna yapýþýyor, çabaladýkça da kendini tüketiyordu. Böceðin öfkesi, umutsuzluðu taa boðazýna kadar gelirdi de, ne yapacaðýný, nasýl dýþarý atacaðýný bilemezdi. Sabahý beklerdi çaresizce.
    Orman adamý soðuk ve karanlýk karþýladý. Ormanla baþlayan yamacý alýþýk adýmlarla týrmandý. Bu meyil iþine yarardý. Kestiði aðaçlarý dallarýndan temizleyip, çengeline takar ve aþaðýya kadar çekerdi. Orada parçalara ayýrýp evine taþýmak daha kolaydý.
Kesebileceði kadar yaþlý bir aðaç bulmak için her gün biraz daha içlere yürümeliydi. Týrmandýkça güneþ de yükseldi. Artýk kozalaklarýn çatlamalarý iþitiliyordu. Fakat aðaçlarýn altý hala serindi. Iþýk bulduðu boþluklardan perde perde içeri akýyordu. Saðda solda kesik kütükler geçmiþ günlerinin ayak izleri gibiydi. Küçük bir yara týrmanýrken ince bir çamdan kuvvet aldý. Aðacý saldýðýnda üst dallardan ürkmüþ bir kanat sesi duyuldu, sonra önüne bir yumurta düþüp daðýldý. Adam aðaçtaki yuvaya baktý ve yerdeki yumurtaya... Saçýlmýþ akýn ortasýnda bir cenin yatýyordu; kýpkýrmýzý, gözleri yumuk... Belli belirsiz kanadýný oynattý, aký perdelendi... yine gövdeye yapýþtý. Gördükleri neredeyse adama bir þeyleri çaðrýþtýracaktý; eðer bakýþlarýnýn zehri görüntüye sýzýp felç etmeseydi.
    Sonunda aradýðý yaþlý aðacý buldu. Baþlamadan önce yosunlu bir kayaya oturup sigara yaktý. Bir taraftan güç toplarken, gözleriyle aðacý ölçtü, biçti. Tüm gününü alacak kadar büyüktü. Kalktý. Ellerinin terini üstüne silip aðacý dibinden oymaya baþladý. Çatýrtýlar gelince vurmayý býraktý, gövdesiyle aðaca yüklendi. Aðaç dallarý kýrýla sýyrýla devriliyordu. Adam ürkmüþ gibi geri çekildi; ormanýn sakinliðinde böyle bir yýkýmýn sebebi olmak, onu suçlulukla karýþýk ürkütürdü. Fakat bu kez aðacýn yere çarpýp yaylanýþýný göremeyecekti; çünkü kendiside uzun bir düþüþün içindeydi.
    Adam, toprak tarafýndan yutuluyordu. Hem kýsa hem de uzun bir sürenin sonunda ayaklarý yere çakýldý. Bileklerinden ve belinden müthiþ bir acý fýrlayýp beynine saplandý. Ama yere devrilmedi; devrilemedi... Dar bir kuyunun içindeydi...
    Üzerinde kendisiyle birlikte yuvarlanan dallardan temizlenip olanlarý anlamaya çalýþtý. Bakýþlarý yarým metrelik bir çeperle sýnýrlanýyordu; kuyunun aðzý da üç adam boyu yukarýda... Ayaklarýnýn üzerine doðrulup acýlarýnýn dinmesini bekledi. Elleriyle kuyunun duvarlarýna yaslandý; toprak, kaya kadar sertti. Çok eskiden su kuyusu olarak kazýlmýþ olmalýydý. Su çýkmayýnca da öylece býrakýlmýþ.
    Hala soðukkanlýydý; bakýþlarýyla kuyuyu geçici bir soruna dönüþtürüyordu. Nasýlsa bir süre sonra içinden çýkacak ve kestiði aðacý evine taþýyacaktý. Bekledi. Uzunca bir süre... Duraksayan anýn eski alýþkanlýklara doðru hareket etmesini...
    Artýk çýkmasý gerektiðine karar verince, elleri ve ayaklarýyla kendini yukarý çektirmeye çalýþtý. Fakat kuyu öyle dardý ki, ellerini bir sonraki adým için yukarý aktaramýyordu. Bir miktar yükselse de sonunda kayarak tekrar dibe döndü. Dirsekleri yýrtýlýp, eti çizilene kadar devam etti. Daha sonra topraða ayaklarýný koyabileceði oyuklar açmayý düþündü. Üzerinde kazýmak için kullanacaðý sert bir þeyler aradý, bulamadý. Baltasý yukarýda kalmasaydý çok iþine yarayacaktý. Kýrýk dallarla kazýmayý denedi; ama sert toprakta kýrýlýp gittiler. Bir süre de kuyunun dýþýna seslendi. Sesine cevap alamayacaðýný kendisi de biliyordu; çünkü ormanýn bu kadar içine hiçbir köylü gelmezdi.
    Kuyunun içi dýþýndan daha hýzlý karardý. Adam, gece rengini iyice buluncaya kadar kurtulmayý denedi. Artýk hiç kuvveti kalmamýþtý. Ýþte asýl þaþkýnlýðý bundan sonra baþladý: Bu kuyunun içinde oturmak imkansýzdý! Sýrtýný duvara, dizlerini karþý duvara dayayýp, otururmuþ gibi askýda kalabiliyordu ancak. Bu durumda gergin kalan kaslarý uzun süre rahat etmesine izin vermiyor, o zaman ayaða kalkýyor, ayaklarýný sallýyor; yorulunca tekrar oturmak zorunda kalýyordu. Bacaklarýný açmak için minik adýmlarla karþýya yürüyor gibi yapýyor... Yada sýrtýný yaslayýp yan yan kuyunun çevresini adýmlýyordu. Gitgide aðýrlaþan baþý da ayrý bir sorun oldu; baþýný nereye koyacaðýný bilemedi. Yorgunluðu, sinirlerine iðne gibi batmaya baþlamýþtý.
    Gecenin karanlýðý kuyunun içine akýp orada gölet yaptý. Adamýn gözleri karanlýða korkuyla bakýyordu. Her an üzerine saldýracak gibi tetikteydi. Ama kuyunun içinde zaman yoktu. Bunu saatin týktýklarýnýn olmamasýndan anladý. Fakat bir þey vardý ki tanýdýðý; onunla hiç karþýlaþmamayý isterdi: Sýkýntýsý.
Sýkýntý kuyunun topraðýndan içeri sýzýyordu. Ellerini üzerinde gezdirince, eskisinden daha yoðun olduðunu gördü ve daha yapýþkan. Zaman olmayýnca akýþkanlýðýný kaybetmiþti. Nereye koyacaðýný bilemediði elleri ve ayaklarýný, þimdi zor çekip kurtarýyordu sýkýntýdan. Çekince de gücü yolunup kuyunun duvarlarýnda kalýyordu.
    Sabaha karþý mücadeleden bitkin, dalývermiþti. Kýsa bir süre sonra sabahýn bildik kokusu ve serinliði uyandýrdý. Kurulmuþ alýþkanlýklarý harekete geçti. Evden çýkacakmýþ gibi kuyunun aðzýna zýpladý. Zýpladý... Zýpladý... her düþüþünde kollarý, yüzü çiziliyordu. Ve her düþüþünde soðukkanlýlýðý içinden çýkýyor, yerine umutsuzluk doluyordu.. Sonunda ipleri býrakýlmýþ kukla gibi yýðýlýverdi... Artýk her þey deðiþmezcesine deðiþiyordu. Ve bulunduðu yeni durumda yeni doðmuþ bir bebek gibiydi. Tek yapabileceði þeyi Yaptý; aðladý...
    Düþeli hiç bir þey yememiþti. Kuyunun dibindeki yapraklardan uzanýp aldý. Önce hangi aðacýn yapraðý olduðunu anlamaya çalýþýyor, sonra yiyordu. Ýçlerinden yaban eriðinin yapraðýný tanýdý. Çiðnerken eriðin tadýný aradý. Hiç benzemiyordu. Tadýný hatýrlamaya çalýþtý; hayali, damaðýnda ekþi tadýný býraktý.
    Gün akþama dönerken, bulutlar karardý; güzel bir yaðmur baþladý. Susuzluðunu gidermek için aðzýný yukarýya doðru açtý. Ama yaðmur yan yaðýyor ve tek bir damla bile kuyuya doðrudan inemiyordu. Aðzýný kuyunun duvarýna dayayýp süzülen topraklý suyu emdi. Kuyu, suyun tadýna da engeldi; ama hayaline deðil...
    Akþam oldu... yýldýzlar çýktý... ay doðdu... ay battý... sabah oldu...
    Zaman kuyunun dýþýnda durmadan aktý; kuyunun içindeyse hiç kýpýrdamadý. Adam sabaha karþý uyuya kaldý. Rüyasýnda kuyuyu ve kendisini gördü: Yaðmur vardý. Yaðmurla karýþýk yaban eriði yaðýyordu. Aðzý açýk düþmelerini bekledi. Ama içeri düþmüyorlar, kuyunun duvarýndan topraða bulanarak süzülüyorlardý. Aðzýný dayayýp emdi. Yapýþ yapýþtý. Sýkýntýsý gibi... gibisi fazlaydý, Bu kendi sýkýntýsýydý... Sonra duvarlarý itmeye çalýþtý. Ellerine sýcacýk ve yumuþacýk geliyordu. Ýttikçe elleri içeri gömülüyor; býrakýnca bir iki yaylanýp, eski halini alýyordu; et gibi... Bu kendi etiydi; burasý da kendi içi... Kuyunun içi birden kararmaya baþladý. Birileri kuyunun aðzýný kapatýyordu. Karanlýk yerleþtikçe, kuyunun duvarlarýnda gizlenmiþ anlamsýzlýk ortaya çýktý. Karanlýk ve anlamsýzlýk; zamanýn öncesinden kalma dosttular ve ayýrt edilmezcesine benzeþiyorlardý. Adamýn, anlamsýz karanlýða deðen yerleri silinmeye baþladý. Silinmekten çok, kaynaþýyordu. Karýn üzerine yaðan kar gibi... suyun üzerine dökülen su gibi... Kendini ayýrt edemez oldu; ne bir sesi vardý artýk, ne de kendine ait bir kýpýrtý.
    Adam sýçrayarak uyandý. Korkusu bir çýkýþ arattý. Az sonra kuyunun aðzýndan bir umut gelip yatýþtýrdý onu. Adam ,hayýr olsun, deyip rüyasýný yordu: Üstü kapalý kuyu: mezardý. Gördüðü anlamsýzlýk onu korkuttu. Böyle bitmemeli diye düþündü. Yüzünü tek seçeneðe doðru çevirdi. Nemli gözlerinden gün ýþýðýný yansýtýyordu; umut gibi... Ve özlem yeþertiyordu; kuyunun derinliðinden yukarýlara. Oradan görünen yaþama ve yaþamýn tüm renklerine... Bekleyecekti. Dýþarýda akan zamaný. Ve umudunu oradan uçuracaktý, ayaðýna özlemlerini baðlayýp.

23.05.2002/BANDIRMA





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn varoluþçuluk kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Iþýk ve Aynalar
Deðersiz Ýnciler

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kalpazan Þair

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Açlık [Þiir]
Deniz Kýzý [Þiir]
Çevremizi Temiz Tutalým [Þiir]
Yýlan ve Yunus [Þiir]
Þiirim [Þiir]
Hadi Fondip! [Þiir]
Tarzan [Þiir]
Yolun Sonu Dosta mý Varýr [Þiir]
Ebru [Þiir]
Ya Dýþýndayým Çemberin Ya Ýçinde [Þiir]


Murat YOLYAPAN kimdir?

Yaratýlýþýn ana dili anlamlardýr. Bu dili öðrendiðimde, yabancýlýðým sona erecek.

Etkilendiði Yazarlar:
Pir Sultan Abdal,Halil Cibran,Mevlana, Erich FROMM


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Murat YOLYAPAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.