Bilgi sakalla ölçülmez. -Moliere |
|
||||||||||
|
Dudaklarý kýpýrdamaya devam ediyor görüyorum, ama artýk onu duymuyorum. Gözlerinin derinliklerine bakýyorum bir hüzün var mý gözlerinde diye. Ellerini saða sola sallayarak konuþmaya devam ediyor. Gözlerini gözlerimden kaçýrýyor, saða sola bakýnýyor. Aðzý hala kýpýrdýyor. Hiç ses duymuyorum. Yerimden kalkýyorum yavaþça, soru soran bir ifadeyle gözlerime bakýyor. Gözlerinden süzülen bir iki damla yaþ var. Bir þeyler diyor olmalý. Ama duymuyorum. Arkama dönüp kapýdan yavaþça çýkýyorum. Yoldan aþaðýya doðru koþmaya baþlýyorum. Yaðmur çiseliyor. Önce küçük adýmlarla, sonra bacaklarýmý açarak atabileceðim en büyük adýmlarý atarak koþmaya devam ediyorum. Yaðmur hýzlandý. Gökten düþen yaðmur damlalarý gözyaþlarýmý gizliyor. Yüzüme düþen yaðmur damlalarý ile yanaklarýmdan süzülen gözyaþlarým birbirine karýþýyor. Kalbim yerinden çýkacak kadar hýzlý atýyor. Gök gürlüyor. Saçlarýmdan damlalar süzülüyor. Daha da hýzlanýyorum. Yerde oluþmuþ su birikintilerinin tam ortasýna atlýyorum her defasýnda. Kýyafetlerim sýrýlsýklam. Söylediði sözler kulaklarýmda çýnlýyor, þimþek çakýyor; kalbim çarpýyor, gök gürlüyor, gözlerim ve tüm bedenim ýslak… Dakikalarca koþuyorum yaðmurun altýnda. Yaðmur yavaþlayýnca ben de yavaþlýyorum. Yaðmur dindi, duruyorum. Aklým ve kalbim bomboþ. Baþýmý gökyüzüne kaldýrýyorum. Aðzýmdan tek bir cümle çýkýyor ve tenha sokaðýn sessizliðinde yankýlanýyor: “O beni sevmiyor. Peki Sen? Sen beni seviyor musun Rabbim?” Eve giriyorum. Sýcak bir banyo alýp, üstümü deðiþtiriyorum. Odamýn kapýsýný kapatýp masama oturuyorum. Önümde beyaz bir mektup kaðýdý duruyor. Dolma kalemimi elime alýyorum. Ne yazmak niyetindeyim, bilmiyorum. Kalemi elime alýp bekliyorum. Aklýmda hiçbir kelime yok satýrlara dökülmeyi bekleyen. Kalem, elimin içinde olduðu halde saða sola titriyor, hissediyorum. Kalemi sýkýca tutup, engel olmak istiyorum hareket etmesine. Kalem, kaðýda doðru bir hamle yapýyor yazmak istediði bir þey varmýþçasýna. Daha da sýký tutuyorum ona engel olmak için. Ama kalem bütün gücüyle kaðýda doðru bir hamle yapýyor ve titrek harflerle bir kelime yazýyor: “B..ýr..ak, býr..ak” Elimi biraz gevþetiyorum, kalemin yazacaklarýný merak ederek. Yazmaya devam ediyor: “Bir soru sordun madem, boðazýmý sýkmayý býrak da sana cevabýný iletebileyim…” Þaþkýn gözlerle bir kaleme, bir kaðýda bakýyorum. Ellerimi iyice gevþetiyorum. Kalem, boðazý sýkýlmýþ bir adamýn rahatlamýþ edasýyla elimin içindeki duruþunu düzeltiyor, kaðýda doðru tekrar uzanarak yazmaya devam ediyor: “Böylesi daha iyi… Bir soru sorduysan cevabý duyabilmek için önce dinlemeyi öðrenmelisin. Þimdi söyle, kalemin söyleyeceklerini duymak istiyor musun?” Bir an ikimiz de duruyoruz. Cevaplarýmý yazmalý mýyým, yoksa söylemeli miyim, karar veremiyorum. Aðzýmdan bir fýsýltý gibi çýkýyor kelimeler: Evet, istiyorum diyorum yalnýzca kendimin duyabileceði bir ses tonuyla. Kalem yine yazmaya baþlýyor: Sevdiðim… Bana öyle bir soru sordun ki, sorun yedi göðü aþtý da bana ulaþtý. Gözündeki yaþý gördüm, gönlündeki hüznü hissettim. Aðlaman bile buluta gözyaþý döktürdü. Ey alemi yoluna toprak, güneþi gülüþüne kul ettiðim insan! Sana duyduðum sevgiyi sorguladýðýnda yerle gök bu soruyla inledi, denizler utancýndan masmavi kesildi, güneþin yüzü sarardý, rüzgar öfkesinden esti geçti, daðlar taþ kesildi. Benim sana olan sevgim, harfsiz ve dilsiz söylenen bir sözdür. Bu sözü ancak can kulaðýyla duyabilir, sana olan sevgimi ancak can gözüyle görebilirsin. Anadan doðma sahip olduðun aklýna deðil, gönlüne sormalýsýn bu soruyu. Ey feleði üzerinde döndürdüðüm aþk bahçesinin bülbülü! Sen hala sana olan sevgimi sorgulamaktasýn. Sen hiç aynaya bakmaz mýsýn? Ayna tek baþýnayken içinde hayal bulunan cilalý bir nesneyken, sen ona bakýnca o hayal, senin suretin olarak akseder. Görüntü bir iken, iki oldu sanýrsýn ama aslýnda biri aynanýn içinde, diðeri aynanýn dýþýnda bile olsa bu iki suret aslýnda bir’dir. Bu bir’lik, seven ile sevilenin bir’liðidir. Sen ayrýldýk sanýrsýn ama bir olan þey, nasýl ayrýlabilir? Sen, benden; ben de senden ibaret olunca aþk, baki ve ölümsüz olur. Kalem yazmayý durdurdu. Yazdýklarýný okuyorum, yeniden, ve yeniden... Aþk ile ilgili ne güzel satýrlar, ne anlamlý sözler bunlar. Ama benim tek istediðim o iki kelimeyi duymak, beni sevdiðini duyabilmek oysa ki… Kalem býraktýðý yerden yazmaya devam ediyor: Ey bir tek sözüyle denizin dudaklarýný kurutan sevgili! Sözün söylenmesinin bir faydasý yoksa söylenmemesi daha uygundur. Manayý harfle, kelime ile baðlamak istiyorsun. Ama söyler misin bana“Rüzgar” kelimesi sence rüzgarý ne kadar anlatabilir? Bu kelimeyi her duyduðunda onun teninde dolaþan ellerini görebilir, kulaðýna getirdiði uðultuyu iþitebilir misin? Rüzgarý duyabilmek için beþ duyunu kullanman gerekir. Ama aþk’ý bilmek için beþ duyudan fazlasý gerekli. Can kulaðýný açabilseydin eðer sana o iki kelimeyi hiç durmadan söylediðimi duyabilirdin. Þu bahçedeki nazlý güllere bir bak? Sana olan aþkýmý gülün kulaðýna fýsýldadým da nasýl yüzü kýzardý, görmez misin? Kalem tekrar duraksadý. Peki ama insan sevdiðinden neden ayrýlýr diye soruyorum. Kalem, yazýyor: Gölge, güneþten ayrýlabilir mi hiç? Ten, candan ayrý mýdýr? Ey sonsuzluklar aleminin ruh kuþu! Ruh yüceliðe sahipti, ten ise deðersiz bir toprak. Yüce olanla deðersiz olan birbirine dost olunca insan da zýtlýklarý içinde barýndýran, þaþýlacak bir þey oldu. Sen ayrýyýz desen de bu doðru deðil. Gölgeyi daima güneþte kaybolmuþ görürsün. Kimin gölgesi olduðunu bildin mi ayrýlýk þöyle dursun, güneþle olan baðýný ebediyete kadar güçlendirdin demektir. Biz seninle güneþle gölge; tenle can gibiyiz… Ey ezelde aþk mektubunu ayaðýna baðladýðým doðan kuþu! Ebediyete kadar o mektubun baðýný çözme. Biliyorum sen hep aþk ateþiyle yanacak, ayrýlýk acýsýyla feryat edip duracaksýn. Ama þunu bilmelisin ki senin varlýðýnýn sebebi bendeki Aþk’týr. Kime bakarsan bak, baktýklarýn hep bahanedir. Her yerde, her þeyde gördüðün yalnýz Ben’im. Sevdiðin yalnýz Ben. Can cisimde ve Ben, cisimde gizliyim. Açýkça aradýðýn zaman gizlenir, gizlice aradýðýn zaman aþikar olurum. Bu aþk yolunda yürümeye devam et, sonunu sorma. Her an bu yol daha da sonsuzlaþmada. Aþk derdiyle gönlünü hoþ tut. Unutma, aþk, kainatýn özü ve sen de Aþk’ýn kendisisin. Kalem bir anda elimden düþüveriyor. Beyaz sayfanýn alt kýsýmlarý kalemden dökülen damla damla mürekkeple boyanýyor. Ellerime bakýyorum. Parmaklarýmda mürekkep lekeleri var. Bu mektup ayrýldýðým sevgilime yazýlmýþ bir mektup mu, yoksa varlýðýnýn aþikarlýðý yüzünden gözlere görünmeyenin soruma verdiði bir yanýt mý? Soru da cevap da anlamýný yitiriyor. Þimdi biliyorum ki kalemimden mürekkep deðil, Aþk damlýyor…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þebnem Piþkin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |