..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Benim yaradýlýþýmda fevkalade olan birþey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > ali osman yeten




21 Ocak 2008
Felsefenin Türkiye Zorunluluðu  
ali osman yeten
Felsefe, bireyselliðin söz konusu olduðu bir uðraþý alanýdýr. Ve bu alanda uðraþan insanlarýn; içinde bulunduklarý topluma biraz daha dýþarýdan (yukarýdan) bakmalarý gerektiði konusunda hakim (yaygýn) bir görüþ vardýr. Buna kýsmen katýlmak mümkündür. Felsefecinin ait olduðu toplumun sýnýrlarýný zorlayabilen, hatta bu sýnýrlarý aþan bir yapýda olduðunu felsefe tarihi bize gösterir. Fakat bu yukarýdan bakma durumu bazen bu uðraþý içerisinde bulunan insanlarýn; halktan birisi olduðu gerçeðinin göz ardý edilmesine yol açmamalýdýr. Yani felsefeci halktan tamamen soyutlanýp, düþünce sarayýnda tahtýna kurulup, yalnýzca düþünerek vakit geçirmek zorunda olan birisi deðildir. Böyle bir zorunluluðu yoktur. Yalnýz olmasý onun tercihi olabilir fakat zorunluluk olarak anlaþýlmamalýdýr.


:BIDH:
FELSEFENÝN TÜRKÝYE ZORUNLULUÐU

Felsefe, bireyselliðin söz konusu olduðu bir uðraþý alanýdýr. Ve bu alanda uðraþan insanlarýn; içinde bulunduklarý topluma biraz daha dýþarýdan (yukarýdan) bakmalarý gerektiði konusunda hakim (yaygýn) bir görüþ vardýr. Buna kýsmen katýlmak mümkündür. Felsefecinin ait olduðu toplumun sýnýrlarýný zorlayabilen, hatta bu sýnýrlarý aþan bir yapýda olduðunu felsefe tarihi bize gösterir. Fakat bu yukarýdan bakma durumu bazen bu uðraþý içerisinde bulunan insanlarýn; halktan birisi olduðu gerçeðinin göz ardý edilmesine yol açmamalýdýr. Yani felsefeci halktan tamamen soyutlanýp, düþünce sarayýnda tahtýna kurulup, yalnýzca düþünerek vakit geçirmek zorunda olan birisi deðildir. Böyle bir zorunluluðu yoktur. Yalnýz olmasý onun tercihi olabilir fakat zorunluluk olarak anlaþýlmamalýdýr.

Ülkemizdeki felsefe çalýþmalarýnýn büyük çoðunluðu üniversitelerde, üniversite hocalarý tarafýndan yapýlmaktadýr.( bunun dýþýnda çalýþma yok deðildir ama çok ta deðildir)

Akademisyenin (öðretmenin) görevi önce kendisini daha sonra içinde bulunduðu toplumu eðitmek, o toplumdaki insanlarý aydýnlatmak ve onlarýn yeni ufuklar kazanabilmeleri için çalýþmaktýr.

Bu ülkedeki felsefecilerin büyük çoðunluðunun akademisyen olduðu gerçeðinden yola çýkarak; ve akademisyenlerin (hocalarýn) halký aydýnlatma yükümlülüðünü göz önünde bulundurarak bu ülkede felsefenin sorunu ayný zamanda halkýnda sorunudur demekte bir sakýnca olmasa gerek!

Ben (kaba bir tabirle) “felsefeci, kendini halkýn sorunlarýna çözüm aramaya adayan bir çile-zor olmak zorundadýr” demiyorum. Toplumun bir parçasý olan akademisyenlerin felsefe yaparken halktan kopuk olmamasý gerektiðini söylüyorum. Aksi takdirde: felsefe Nietzsche’nin deyimiyle “Akademik ihtiyarlarla, akademik gençler arasýnda yapýlan zararsýz bir gevezelik” olarak kalýr. Eðer felsefeci zararsýz bir geveze olmak istemiyorsa; içinden çýktýðý yaþamýn sýcak sorunlarýna elini dokundurmalýdýr; eli yanacak olsa bile!

Yaygýn olan anlayýþýn dýþýnda akademisyenler de bu toplumun bir parçasýdýr. Toplumdan ayrý deðiller. Dolayýsýyla halkýn sorunu onlarý da etkiler.(bunu kolaylýkla gözlemleyebiliriz.; eðitim, zam, ekonumik, siyasi alanlarda….)
Yani kýscasý akademisyen halkýn ta kendisidir. Öyleyse kendini halktan soyutlayamaz. Bu ülkede felsefeci öðretmense; öðretmen de halký halký aydýnlatan ve halktan tamamen baðýmsýz olamayansa; diyebiliriz ki Türkiye’de felsefe: halkýn sorunlarýný göz ardý etmemelidir. Ýþte bu bir zorunluluktur!

Türk felsefesinin en köklü tartýþmalarýndan biri de “Bu ülkede felsefe var mý* yok mu” tartýþmasýdýr. Çok yüzeysel bir biçimde deðinecek olursak; Ömer Naci Soykan’dan bir alýntý yapmak istiyorum “Geçmiþe baktýðýmýzda yüz yýl önce felsefecilerimiz bizde felsefe yok demiþler ve bu anlayýþ yüz yýl boyu sürmüþ, bugün de söyleniyor. Bazýlarýna kalsa yüz yýl daha sürecek. Demek ki yadsýyýcý bit tutumla hiçbir þey var edilemez. Ancak vardýr dersek belki var olabilir.” Vardýr ya da yoktur demekten çok önce yapýlan çalýþmalarý incelemek sonra gerekiyorsa bu çalýþmalarý eleþtirmek ya da bunlarýn üstüne çýkabilmek için çabalamak gerekir diye düþünüyorum.

Türk felsefesinin bir baþka büyük sorunu da “özgünlük” sorunudur. Felsefecilerimiz düþüncelerinin ve eserlerinin özgün olmadýðý konusunda çok aðýr eleþtirilerde maruz kalmaktadýr. Oysa dünyanýn hiçbir yerinde hiçbir filozofun hiçbir düþüncesi yoktur ki; tek basýna bir bahsedildiði biçimde özgünlük içersin! Felsefe tarihine baktýðýmýzda görüþleri özgün kabul edilen filozoflarý incelediðimizde: görüþlerini oluþtururken Platon’un Sokrates’ten etkilenmediðini söylemek, Sokrates’in sofistlerin düþüncelerinden etkilenmeden kendi görüþünü ortaya koyduðunu söylemek mümkün deðildir. Bilimin baþlatýcýsý kabul edilen Thales’in bile kendinden öncekilerden yahut yasadýðý dönemdeki düþüncelerden etkilenmediðini söylemek mümkün deðildir. Öyleyse bazý düþünce, akým ya da görüþlerden etkilenen hocalarýmýz nasýl oluyor da özgün olmamakla suçlanýyor. Platon’un Sokrates’ten etkilendiði gibi hocalarýmýzýn da kendi hocasýndan yahut baþka birisinden etkilenmesi ve görüþlerini bu etkilenim çerçevesinde oluþturmasý gayet doðal bir durumdur.

Son olarak deðinmek istediðim nokta ise; son zamanlarda Türkiye’de felsefeye olan ilginin artmasý ve felsefenin popüler hale gelmesiyle; felsefenin özünden uzaklaþýlacaðý korkusu ortaya çýkmýþtýr. Bu korkunun temelinde felsefeye yönelen kiþi (insan) sayýsýnýn artmasýyla onun sulanacaðý anlayýþý yatar. Bu nedenle onun (felsefenin) deðerinin düþeceði söylenmektedir. Oysa gereken felsefi eleþtiri ortamý oluþturulduðu takdirde yetkin olmayan eserler, görüþler, fikirler zaman içerisinde eriyip yok olacak; yalnýzca yetkin olanlar zamaný aþacaktýr.

not: 22 Kasým 2007 dünya felsefe günü için düzenlenen panelde sunulmuþtur.

konuþmacý: Ali Osman Yeten

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: tebrikler
Gönderen: melike can / Muðla/Türkiye
19 Aralýk 2010
muðla üniversitesindeki panele katýldým.gerçekten güzeldi.içeriði bol olan bir yazý yazmýþsýn.felsefeyle yakýndan ilgileniyorum.zaten fen edebiyatçýyým bende.bir daha böyle geniþ kapsamlý seminer yada felsefe forumu olurmu.olursa katýlmak ve seni dinlemek isterim.hoþçakal...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn felsefe kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Thomas Samuel Kuhn'un Bilim Anlayýþý
Heidegger ve Zaman: Dasein Analitiði Çerçevesinde Zaman Analizi
Heidegger ve Zaman: Dasein Analitiði Çerçevesinde Zaman Analizi
Entellektüeller Çaðýmýzýn "Makine Kýrýcýlarý" mý?


ali osman yeten kimdir?

bilmek için mi yaþýyoruz anlamak için mi? henüz bilmiyorum, anlamýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
felsefi etkiler daha fazla olmuþtur.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ali osman yeten, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.