Bir ülke baðýmsýz olmadan, baðýmsýzlýk da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Köþe yazmak zor iþ aslýnda biliyor musunuz ? Neden zor olduðunu açýklayayým size: Bulursunuz yazacak bir konu, orasý kolay. Oturursunuz bilgisayarýn baþýna ya da kalemi alýrsýnýz elinize, baþlarsýnýz yazmaya; derken , çorap söküðü gibi gelir arkasý. Bu, iþin kolay tarafýdýr. Çünkü, zaten nefesinize güvenmeseydiniz borazancýbaþý olmazdýnýz. Hatta çoðu zaman sözü fazla uzatmamaya gayret bile edersiniz. Yazacaðýnýz öyle çok þey vardýr ki baþladýðýnýz yazýyý bitiremezsiniz bir türlü. Dur þunu da yazayým, birazcýk bunu da yazayým derken uzar gider konu. “ Eee, o zaman zorluk bunun neresinde ? ” diyeceksiniz. Zorluk, yazmakta deðildir zaten; yazdýktan sonra yaþayacaklarýnýza katlanmaktadýr. Örneðin, bir saðlýk biriminde yaþadýðýnýz sorundan söz etmiþsinizdir yazýnýzda. Diyelim ki bir doktorun ilgisizliðinden yakýnmýþsýnýzdýr. Sanki siz bütün doktorlarý, saðlýk çalýþanlarýný suçlamýþsýnýz gibi - muhtemelen - bir saðlýk çalýþanýndan e- posta alýrsýnýz: “ O kadar keyfine düþkünsen git o zaman kendine özel hastane yaptýr.” “ Bizden bu kadar, beðenmiyorsan gelme sosyete güzeli.”…….( Buyurun burdan yakýn deme de dur þimdi. ) Baþka bir gün, Sayýn Erdoðan’ ýn sinirli, kavgacý tutumundan yakýnýrsýnýz. Hakaret yok, sadece eleþtirirsiniz. Yazýyý okuyan ve kendisini seven birileri ileti gönderirler size. “ Erdoðan kadar baþýna taþ düþsün inþallah ! ”…( Sanki Allah’ýn baþka iþi yok da. ) “ Sen kim oluyorsun da koskoca baþbakaný eleþtiriyorsun ! Sen git entel takýl biraz. Yürrrüüüü ! Anca gidersin.”… ( Þu kabalýða bir bakýn hele. ) “ Tayyip geldi, asla gitmeyecek . Ýþte sizin gibilerin sýkýntýsý bu. Kýskançlýktan çatlayýn patlayýn inþallah.”…..( Oysa ki gelen er- geç gider; aðaca konan kuþ , an gelir elbet uçar.) Bir yazýnýzda, toplum olarak yaptýðýmýz yanlýþlarý sýralarsýnýz. Yükselen deðerlerden, anlayýþtan, hoþgörüden dem vurursunuz. Bir eðitimci ve ayrýca sorumluluðunun bilincinde bir vatandaþ olarak okuyucuyu uyarma görevinizi yerine getirirsiniz... Hemen yanýt gelir: “ Eee ! Sýktýn ama ! ” “ Senin hiç mi kusurun yok ? “ “ Baktým takvime; 19 Mayýs deðil, 23 Nisan deðil. Eniþtem beni niye öpüyor ki …Býrak hocam kafa ütülemeyi. Sen git çocuklarýna terbiye ver.” “ Týraþý býrakalým týraþý, düdük makarnasý ! ”…..( Gördünüz mü? ) Baþka bir yazýnýzda sosyal demokratlarý eleþtirirsiniz. Nasýl bir sosyal demokrat olduklarýna þaþýrdýðýnýz, eleþtiriye hiç açýk olmayan sosyal demokratlardan þöyle e- postalar alýrsýnýz: “ Ýyi o zaman, sen de git oyunu AKP’ ye ver. Zaten senin gibiler yüzünden AKP % 47 oy aldý. Bu yazýyý herkese okut da, AKP’nin oylarý % 60’a çýksýn. Sen de zil takar oynarsýn o zaman. Hadi Ýran’a Ýran’a ! Örümcek kafalý!” “ Senin gibi ne idüðü belirsiz biri, sosyal demokratlara akýl veremez.” “ Kelin ilâcý olsa önce kendi kafasýna sürermiþ. Sen kendi keline bak.”….( Ya sabýr ! ) Baþka bir gün dindar birinin menfaatçi davranýþlarýný yazarsýnýz; sanki siz bu konuda bir genelleme yapmýþsýnýz gibi, birkaç dindar yüklenir size: “ Senin derdin türban. Çatlasan da patlasan da türban serbest kalacak. Hatta sen bile - çünkü baþýn açýk- türban takacaksýn. Kihhh kih kih ! Din düþmaný ! ”….. ( Allahallah ! Aslýnda türbaný aðzýma bile almadým. ) “ Yüreðinde Allah korkusu olmadýðý nasýl da belli. Dinsiz karý.”...( Daha da fazlasý var aslýnda yazmadýðým. ) Ýyi de ben ne yazayým, kimi yazayým ? Nereye el atsam, mutlaka birine dokunacaðým. Ya bir sað görüþlüye, ya bir sol görüþlüye, belki bir doktora, belki bir öðretmene olacak dokunuþlarým. Yemek tarifi mi yapayým ? Ya da, magazin turuna mý çýkayým ? Kim kiminle nerede ne yapmýþ, nerde nasýl yakalanmýþ, kimin göðüs çatalý görünmüþ; bunlarý mý yazayým ? Elbette eleþtiriye açýðým ama hakarete hayýr ! Normal eleþtiri yapanlar, zaten yazýlarýmýn altýna ( gazetede veya edebiyat sitelerinde) yazarlar. Baþým üstüne….Küfür ve hakaret etmek isteyenler ise ileti gönderirler; görünmemek, bilinmemek için. Çünkü onlar, kimlik sorunu olan kiþilerdir.…Atalarýmýz, “ Serçeden korkan, darý ekmez.” demiþler. Bir köþe yazarý da, bu zorluklarý göze almýþtýr zaten iþin baþýnda. Ben de göze aldým. Þimdi soruyorum size: Baþbakaný yazmayým, muhalefeti yazmayým, doktoru – öðretmeni – bakkalý – kasabý – hemþireyi – tamirciyi – polisi yazmayým… Eee, ben neyi, kimi yazayým be kardeþim ? Ýsterseniz, kimseyi eleþtirmeden yazalým bir paragraf. Bakalým nasýl olacak. Ama yalnýzca parantez dýþý olan cümleleri okuyacaksýnýz: Bugün kar yaðýyor. ( Üç santim kar yaðýnca, büyük þehirlerde hayatýn nasýl cehenneme döndüðünden tek satýr bahsetmiyorum dikkat ederseniz.) Sabahleyin erkenden kalktým. Ayaküstü kahvaltý edip yürüyüþe çýktým. Yaklaþýk gidiþ- dönüþ beþ kilometre yürüdüm. ( Fabrikanýn çýkardýðý aðýr koku ve dumandan; bunun , insanýn ciðerlerine nasýl dolduðundan asla söz etmiyorum. Saygýsýz sürücülerin yanýmdan geçerken , nasýl üstümü baþýmý batýrdýklarýný aðzýma bile almýyorum. ) Her taraf çamur, çökek . ( Bakýn; karayollarýna, belediyeye hiç lâf ediyor muyum ? Asla.) Yürüyüþten dönüþte bir baktým; paçalarým, eþofmaným çamur içinde. ( Yolda mý yürüdüm, yoksa çeltik tarlasýna mý girdim diye þikâyet ediyor muyum ? Hayýr , etmiyorum. Kimseye bulaþmýyorum.) Terim soðumadan duþa girdim. ( Duþ yaparken, çamur gibi akan suyun kazara aðzýma girmemesi için dudaklarýmý nasýl sýký sýkýya kapattýðýmý hiç söylemiyorum.) Televizyonu açtým. ( Televizyonun üç – beþ kez tamirciye gidip gelmesine raðmen arýzasýnýn hâlâ duruyor olmasýndan asla söz etmiyorum. Halý yýkama makinemin, benden çok tamircide durduðundan, iki karýlý( afedersiniz) erkekler gibi tamirciyle evim arasýnda mekik dokuduðundan söz ediyor muyum ? Etmiyorum. Elektrikli eþyalarýn sýk sýk arýzalandýðýndan ve bunlarý - güya - onaran servis elemanlarýndan illallah dediðimden söz ediyor muyum ? Hayýr ! ) Haberleri dinledim, bir polisimiz þehit olmuþ. ( Son zamanlarda ülkemizde yaþanan terör olaylarýndan ve bu olaylara sebebiyet verenlerin kimler olduðundan, hangi dýþ güçlerden destek aldýklarýndan da söz etmedim aðzýmýn ucuyla bile…Hele hele, bazý tv kanallarýnýn nasýl da hükümet yanlýsý haber yaptýklarýný bahis konusu bile etmiyorum. ) Devam edeyim mi ? Okumayýn parantez içlerini, alýn size yaðsýz çorba gibi bir anlatým. Ya da, köfteleri içinden düþmüþ bir hamburger. Böyle mi yazayým yani ? Kalemi ona buna - mecburen – dokundurmadan nasýl yazayým ? Böyle köþe yazarlýðý mý olur ? Ýsteyen desin diyeceðini, göndersinler hakaret dolu iletilerini. Boþvermeyi öðrendim artýk. Kavak aðacýna konan bir sivrisinek, kavaðýn canýný ne kadar yakabilir ki ! Öyle de derler, böyle de derler. Hakaret de ederler. “ Elin aðzý torba deðil ki, büzeyim.” Atalarýmýz; “ Beþ yüz karga umurumda deðil, uçurur da seyrine bakarým.” demiþler. Ben de aynen öyle yapýyorum. Kargalarý uçurup uçurup, seyrine bakýyorum. Oh ! Sefam olsun. Kâmuran Esen
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |