Þahin bakýþlý, ahu gözlü, þirin davranýþlý ve tatlý sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun |
|
||||||||||
|
Saðcýsýyla solcusuyla, bu haberi duyunca hepimiz kahrolduk.. Çocuklar, kadýnlar ve de erkekler cayýr cayýr yandýlar.. Dokuz canýn öldüðü meþum olayda altmýþ kiþi de yaralandý.. Almanya'nýn Ludwigshafen kentinde yaþanan bu olay umarýz bir an önce çözüme kavuþturulur.. Umarýz bu olayýn arkasýndan ýrkçý bir örgüt çýkmaz. Çünkü böyle ýrkçý bir olayýn gerçekten yaþanmýþ olmasý Almanya’nýn özgürlükçü ve demokrat yüzünü lekeleyecektir. Özgürlükler ve demokratik haklar ülkesi olarak tanýdýðýmýz Almanya’nýn bu þekilde lekelenmesi sadece Türkleri deðil tüm dünya insanlarýný üzecektir. Solingen kentinde 29 Mayýs 1993 tarihinde meydana gelen ve ayný aileden 5 Türk'ün ölümüyle sonuçlanan yangýný da hatýrlamadan edemedik. O gün milletçe ne kadar üzüldüðümüzü yeniden anýmsadým. O yangýnlarda vefat eden bütün þehitlerimizin ruhlarý þad olsun. Almanya’nýn dýþardan görünüþü böyle.. Irkçý Nazilerin geleneklerini, adetlerini, inançlarýný bir türlü kabul edemedikleri Türkleri aþaðýlama, yok etme, her türlü baskýyla yýldýrma çabalarý süratle devam ediyor. Alevileri ve dolayýsýyla tüm Türkleri üzen o iðrenç filmi unutmadýk. Ya da Türkleri aþaðýlamak için kurulan o partiler, hazýrlanan o afiþler daha belleklerimizden silinmedi. Demokrat ve özgürlükçü Almanlar, bu ýrkçý hareketlere asla prim vermiyorlar. Türklerin ve Müslümanlarýn hak ettikleri özgürlüklere kavuþmalarý için mücadele ediyorlar. Almanya’da demokrat Almanlarýn baþýný çektiði büyük bir özgürlük cephesi de mevcut çok þükür. Bu özgürlükçü hareketlerin temsilcilerine her zaman þükranlarýmýzý sunduk, yine de sunuyoruz. Belki de o Naziler, bu hareketleriyle Alman ulusuna hizmet ettiklerini sanýyorlar. Bu hareketleriyle belki de Almanlýk onurunu ve þerefini kurtardýklarýný düþünüyorlar. Ancak yaptýklarý düþündüklerinin tam da tersi maalesef. Çünkü baþkalarýnýn özgürlüðünü engelleme çabalarý, terör faaliyetleri, ýrkçý eylemler, baskýlar, asla ve asla bir milletin onurunu kurtarmaz. Yani bu gibi eylemler, yaþandýðý ülkeyi, o ülkenin insanlarýný yüceltmez, aksine küçülttükçe küçültür. Hiçbir aklý baþýnda Alman’ýn bu gibi iðrenç eylemlerle anýlmak isteyeceðine, bu gibi özgürlük düþmanlýklarýný benimseyeceðine inanmak istemiyorum. Bugünlerde güzel ülkemiz Türkiye’miz de benzeri imtihanlardan geçiyor. Hani baþta Almanya’daki yangýný duyunca “ Saðcýsýyla solcusuyla, bu haberi duyunca hepimiz kahrolduk” demiþtim. Hiçbirimiz bu acý olayda ölenlerin türbanlý mý, türbansýz mý, baþörtülü mü, baþörtüsüz mü olduðunu düþünmedik. Sadece ve sadece üzüldük. Ýþte bu bizim Türk olan hatta insan olan yanýmýzdý. Ýlgili haberi http://www.haber3.com/photo-gallery.php? pg_galleries_id=1933 internet adresinde okurken yangýn anýnda çekilmiþ fotoðraflarý da inceleme imkanýný buldum. Binanýn balkonlarýnda, yangýnýn alevlerinden kurtarýlmayý bekleyen onlarca kadýnýn, çocuðun varlýðý dikkatimi çekti. Bu kadýnlarýn bir kýsmý baþörtülü ya da türbanlýydý. Bir anda eðer duyduklarým doðruysa “derslerine girecek olan baþörtülü öðrencilere zayýf not vereceklerini” ilan eden öðretim üyeleri geldi aklýma. Acaba bu ayrýmcýlýðý yapacaklarýný ilan eden insanlar, rektör ya da öðretim üyesi olmasaydýlar da itfaiyeci olsaydýlar, böyle bir yangýnda ne yaparlardý diye sordum kendime.. Acaba böyle bir yangýnda da ayrýmcýlýk yaparlar mýydý insanlarý kurtarýrken? Sonra bu rektörlerin ayrýmcýlýk kokan ifadelerine destek veren bazý tabiplerin konuþmalarý geldi aklýma. Ya onlar baþörtülü, türbanlý hatta çarþaflý bir hasta ile karþýlaþtýklarýnda ne yapacaklardý? Yeniden bir büyük deprem yaþasak (Allah korusun) yaralýlarý kurtarýrken baþörtülü, çarþaflý ya da türbanlý ayrýmý yapýlacak mýydý bazý kesimlerce? Ben þahsen bu aydýnlarýmýzýn anlýk öfkelerle konuþtuðunu düþünüyorum. Ýnanýyorum ki yanlýþlýkla aðýzlarýndan kaçýrdýklarý o ayrýmcý ifadelerin hiçbirini uygulamayacaklar. Çünkü o deðerli hocalarýmýz görüþleri her ne olursa olsun insanýn deðerini, insan haklarýnýn ve özgürlüklerinin önemini kavramýþ insanlardýr. Medyada yayýlan o ayrýmcýlýklarý, haksýzlýklarý fiili uygulamada gerçekleþtireceklerine inanmýyorum. Çünkü onlar bu milletten aldýklarý maaþa asla ihanet etmezler. Görüþleri her ne olursa olsun yetiþmeleri kolay olmayan bu hocalarýmýz karþýsýnda yine de saygýdan, hürmetten uzaklaþýlmamalý diye düþünüyorum. Kimsenin bu deðerli bilim adamlarýndan intikam alma arayýþý içinde olmamasý gerektiði de bir gerçektir. Kimsenin de böyle bir arayýþ içinde olmadýðýna inanýyorum. Kendilerinden farklý dini bir yaþam seçmiþ insanlarýn bu inancýn sembolü olan kýyafetlerini aþaðýlayanlarý, hatta yakanlarý da gördük televizyonlarda. Peki bu nefretin sonu nereye kadar varacak? Bunun bir sýnýrý olacak mý? Almanya’daki ýrkçý saldýrýlarýn faillerini bulduk diyelim. Peki sizce Türkiye’de her geçen gün daha da gerilen þu ortamda, çarþaflý, türbanlý ya da baþörtülülerin sözlü ya da fiili saldýrýya uðramalarýnýn sorumlularý kimler olacak? Almanya’daki acý olaylarýn sorumlularýnýn cezalandýrýlmasýný beklerken ülkemizde gerçekleþecek feci olaylarýn sorumlularýný alkýþlayacak mýyýz? Üniversitelerde baþörtüsüne özgürlük isteyenler mi yoksa o kýyafetleri aþaðýlayanlar ya da yakanlar mý sorumlu tutulacak? Evet ciddi korkularým var.. Türkiye’de birileri durmadan, baskýcý, özgürlük karþýtý söylemlerle hatta aþaðýladýklarý insanlarýn kýyafetlerini yakmaya varan eylemlerle, diðer bir kesimi ezmeye, öcü göstermeye, onlar hakkýnda nefret duygularýný körüklemeye çalýþýyor. Dýþardan bakýnca bu vahim gerçek açýk ve seçik görülüyor. Bu yanlýþ sözlerin ve eylemlerin yeni bir Madýmak ya da yeni bir Solingen doðurmayacaðýný kimse iddia edemez. Madýmak olaylarý ne kadar insanlýk dýþýysa, Solingen vahþeti ne kadar zalimceyse, bu yeni gidiþat da o kadar acý ve dehþetli olaylarý doðurmaya gebe gibi görünüyor. Kabul edemediðimiz ötekini içselleþtiremezsek, yüreðimizde, aklýmýzda bir yerlere oturtamazsak, bu durumda ötekini yok etmeye çalýþýrýz. Ötekiler hakkýnda bazý liderlerin körüklediði nefret ve düþmanlýk kývýlcýmlarý, kýsa bir sürede maddi; manevi yangýnlar doðurabilir. Bence asýl önemli mesele budur. Ya özgürlüklerin, demokrasinin tarafýnda yer alacaksýnýz ya da yaydýðýnýz nefret kývýlcýmlarý sayesinde nice ocaklarýn sönmesine, canlarýn yanmasýna, genç kýzlarýn, annelerin ve babalarýn aðlamasýna sebep olacaksýnýz. Evet nefret tatlýdýr ve yok etmek, tahrip etmek çok kolaydýr. Eðer nefreti yayarsak, bugün yüreðimizi yaralayan Irkçý Nazi saldýrýlarýn benzerleri ülkemizde de yaþanacak. Yaþanmasý muhtemel acý olaylardan, nefreti yayanlarýn tamamý istisnasýz tamamý sorumlu olacaktýr. Özgürlüklerine kavuþamayan milyonlarýn ahlarý elbette birilerini tutacaktýr. Bunu görmek için öyle koca koca kitaplar okumaya gerek yok. Hitler yola çýkarken kendisini haklý olarak görüyordu. O ulusu için savaþan, mücadele eden bir kahramandý. Sadece ve sadece ulusunun çýkarlarýný düþünüyordu. Onun da kendine göre haklý sebepleri vardý. Ancak onun eylemleri, hatta sözleri insanlýðýn vicdan mahkemesinde yargýlandý ve ebediyen unutulmaya mahkum edildi. Sanki ne o Hitler yaþamýþtý, ne de onun o asil, ari ýrktan olan kahraman Es Esleri dünyaya gelmiþti. Bugün de Hitlerliðe ya da Es Esliðe özenenler elbette vardýr. Hem de bu tür insanlar dünyanýn her tarafýnda vardýr. Ancak Hitler olmak ya da Es Esliðe özenmek hiç kimseyi haklý çýkarmaz. Hak her zaman için özgürlüklerin yaný baþýndadýr. Özgürlükleri yok etmek için mücadele edenler, tarih mahkemesinde her yargýlandýklarýnda yokluklara, unutulmalara mahkum edilmiþlerdir ve edileceklerdir. Evet sevginin bedeli aðýrdýr ve yapmak, tamir etmek oldukça zordur… Bizim gibi olmayana saygý duymak, onun isteklerini anlamak, ona sevgiyle yaklaþmak kolay deðildir. Bizim gibi olmayanýn inançlarýný, ibadetlerini ve de düþüncelerini özgürce savunup yaþayabilmesini arzulamak zor iþtir. Ancak bütün bu zor iþler sevginin, hoþgörünün, birliðin, beraberliðin olmazsa olmazýdýr. Ailemizde bile baskýyla, yýldýrmayla ya da yasaklarla halletmeye çalýþtýðýmýz iþlerin hangisinden bir verim alabilmiþizdir. Sigara içmemesi için dövdüðünüz, baðýrdýðýnýz, kýzdýðýnýz çocuðunuz biraz ileride sigarasýný tüttürüyordur. Bazý eksikliklerinden dolayý devamlý aþaðýlanan, kendisini özgürce ifade etmesine fýrsat verilmeyen eþ, kocasýndan içten içe nefret ediyordur. Gece gündüz, kendisi için hayatý zindana çeviren o adamdan intikam alma arayýþý içindedir. Bütün konuþmalarýnda Yaradan’ýn engin hoþgörüsünden ve bütün kullarýný cennete sokarak onlarý mutlu edeceðinden bahseden bazý insanlar, neden kendileri gibi düþünmeyenler için hayatý cehenneme çevirmek isterler ki! Milyonlarca insan, baskýlardan memnun olmadýðýný, özgürce giyinmek istediðini söylüyor. Birileri de bu özgürlük taleplerine baskýcý, yasaklamacý cevaplar veriyor. Özgürlüðe ihtiyacý olup olmadýðýný bilecek olan özgürlüðü isteyenin tam da kendisidir. Onun haricinde onun kýyafetini, inancýný belirlemeye kimin hakký vardýr? “Sen ne istersen iste bunlarýn hiçbiri önemli deðil ya benim istediðim gibi olacaksýn ya da yok olacaksýn” anlamýna gelen sözler, eylemler sevgiden, birlikten, beraberlikten sonsuz ölçekte uzak sözler ve fiillerdir. Bu durumda yapýlacak iþ basittir. Herkes diðeri için empatide bulunacak. Bir de Almanya örneðine bakacaðýz. Kendinizi hangi kesime daha çok yakýn görüyorsunuz? Dokuz vatandaþýmýzýn cayýr cayýr yandýðý binanýn karþýsýndaki duvarlara hiç çekinmeden “Pis Türkler, sizi gebertmek lazým' yazan Nazilere mi, yoksa zalimce yakýlan Türklere mi? O Naziler de kendilerine göre haklý gerekçelere sahip. Onlar ülkelerinin Türkleþeceðinden ya da Müslümanlaþacaðýndan korkuyorlar. Ancak bu kendilerince haklý bulduklarý korkular, yaptýklarý baskýlarý, zulümleri gerçekten haklý çýkarýr mý? Hepimiz bu soruyu kendimize sormalýyýz. Elbette herkes düþüncesi, ideolojisi ya da inancý için mücadele edecek. Ancak bu mücadele asla þiddeti doðurmamalý. Vereceðimiz mücadele, demokratik ve yasal sýnýrlar içersinde kalmalý. Baþörtüsüne öyle ya da böyle karþý olanlar elbette fikirlerini özgürce söyleyecekler ancak bu söylemler demokratik kurallar çerçevesinde ifade edilmeli. Sýrf baþörtülü olduðu için insanlarý potansiyel suçlu gösterme, onlarýn nefret edilmesi gereken varlýklar olduðunu ima etme uygulamalarýna girilmemeli. Elbette baþörtülüler de ayný söylem ve eylemleri baþý açýk bayanlar için gerçekleþtirmemeli. Yani söylemlerimiz ve eylemlerimiz, toplumu bölmemeli. Toplumsal huzuru ve barýþý ancak böyle muhafaza edebiliriz. Güzel ülkemiz Türkiye'nin birlik ve beraberliðini ancak böyle saðlayabiliriz. Seçim bize ait.. Ya nefreti, bölünmeyi ve yangýnlarý seçeceðiz ya da bizim gibi olmayanlara saygý gösterip onlarý anlamaya çalýþacaðýz. Þunu unutmamalýyýz.. Bütün seçimlerimizin sorumluluðu bize ait.. Yaptýðýmýz tercihlerin doðuracaðý sonuçlarýn sorumlularý da biz olacaðýz. Ben sevgiyi, birlik ve beraberliði seçiyorum.. Yeni Madýmaklar ya da Solingenler olsun istemiyorum.. Atatürk'ün de istediði 'Yurtta barýþ, dünyada barýþ' ideali ancak böyle gerçekleþebilir.. Bence herkes bu yaþanan geliþmeleri bir de böyle okumalý. Herkes biraz fedakârlýkta bulunmalý. Özgürlüklerini elde edenler baþkalarýnýn özgürlük alanlarýný ihlal ederlerse onlarýn da karþýsýnda olunmalý. Özgürlüðümüz, baþkasýnýn özgürlüðünü sýnýrlayacak kadar sýnýrsýz olamaz. Hiçbir baþý örtülü bayan, kendisi gibi giyinmeyen bir bayaný aþaðýlayamaz. Kendisi gibi olmayana baský uygulayamaz. Bunu yapanlar olursa elbette yasalar onlarý da cezalandýracaktýr. Ancak gerçekleþmeyen bir olayýn sadece hayalimizde canlandýrdýðýmýz gerçekleþebilme ihtimalinden dolayý bizim gibi olmayanlara gerçek, canlý ve sürekli baskýlar uygulamaya hiçbir zaman hakkýmýz yoktur. Korkular, þüpheler hiçbir baský ya da zulüm için gerekçe olamaz. Korkularýn ve þüphelerin gerçekmiþ gibi algýlandýðý bir dünya, kavgalarýn, kinin, nefretin ve düþmanlýklarýn cirit attýðý bir dünyadýr. Bu dünya yaþayanlarý için adeta cehnenneme dönmüþ bir dünyadýr. Ülkemizi cennete çevirmek için beraberce, dostça ve kardeþçe yaþamasýný öðrenmeliyiz.. Nefretin deðil sevginin tarafýnda yer almalýyýz.. Bizim gibi olmayanlarý anlamaya çalýþmalýyýz.. Unutmayalým ki, ne ekersek onu biçeceðiz.. Umarým kin, nefret ve düþmanlýk ekip yeni Solingenler biçmeyiz. Umarým nefreti yayarak geleceðin dünyasýný bir cehenneme çevirmeyiz..
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |