Ýnsan melek olsaydý dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret |
|
||||||||||
|
“1857 doðumlu Zübeyde Haným ile 1839 doðumlu Ali Rýza Efendi 1870 veya 1871 yýlýnda evlendiler. Bu evlilikten altý çocuklarý olmuþtur: Fatma (1871/72–1875), Ahmet (1874–1883), Ömer (1875–1883), Mustafa (Kemal Atatürk) (1881–1938), Makbule (Boysan, Atadan) (1885–1956) ve Naciye (1889–1901). Bu çocuklardan Fatma dört, Ahmet dokuz, Ömer sekiz yaþlarýnda o senelerde Rumeli'yi kasýp kavuran salgýn kuþpalazý (difteri) hastalýðýndan çocuk yaþlarýnda öldüler. En küçükleri Naciye, Mustafa Kemal Harp Okulu'nu bitirdiði sene, on iki yaþýnda hayata gözlerini kapadý. Ailede çocuklardan en uzun yaþayan Makbule Haným olmuþtur.” (www.talipyener.k12.tr) *** On altý yýl resmi tedrisattan geçtim, on bir yýldýr da öðretmenlik yapýyorum. Okumayý ve araþtýrmayý seviyorum. Buna raðmen Atatürk’ün kardeþlerinden haberdar deðildim. Öðrencimden öðrendim Ayýp mý? Hicap duymam gerekir mi? Asla! Çünkü insan bilmediðinin cahili, bildiðinin âlimidir. Her insan yaþý, eðitimi, kültürü, mesleði ne olursa olsun bir baþka insandan öðreneceði bir ya da birçok þey vardýr. Allah, ilmi isteyene, zenginliði istediðine verirmiþ. Yeter ki insanoðlu edebi hâl ile istemesini bilsin, çalýþsýn, azmetsin, dua etsin. *** BÝLMEDÝÐÝNÝ BÝLMEK Biz fertler olarak her þeyi bilen bir görüntü sunuyoruz topluma. Allame-i cihan (dünyayý bilen, yeryüzü âlimi) kesiliyoruz. Oysa her insanýn alanýnda (iþ sahasýnda, branþýnda, sanatýnda) dahi bildiði þeyler olduðu gibi, bilmediði þeylerin mutlak varlýðýna nefsimizi kabullendiremiyoruz. Peygamberimiz bir hadis-i þerifinde: “Ýlim üçtür; konuþan kitap (Kur’an-ý Kerim), yerleþen sünnet ve bilmediðine bilmiyorum demektir” buyurmaktadýr. Ýmam-ý Âzam Ebu Hanife Hazretleri: “Bilmediklerimi ayaklarýmýn altýna alsaydým, baþým göðe deðerdi” buyurarak insanýn her þeyi bilemeyeceðini benliðinde olgunlaþtýrýyor. Ýmam-ý Âzam'ýn öðrencisi büyük âlim Hz. Yusuf’a adamýn biri dini konuda bir soru sormuþ, Hz. Yusuf “Bilmiyorum” cevabýný verince, adam: “-Bir de hazineden þu kadar para alýyorsun, utanmýyor musun?” der. Hz. Yusuf: “-Ben bildiklerimin karþýlýðýný alýyorum, bilmediklerim için de para alsa idim ülkenin hazineleri yetmezdi” cevabýný veriyor. Burada dikkate deðer olan þey, ilmin zirvesinde bulunan büyüklerimizin, bilmedikleri alanlarda ahkâm kesmedikleridir. Ya günümüz insanlarý, yani bizler, acaba eðitimden siyasete, kültürden spora, saðlýktan sanata bilmediðimiz ve eðitimini almadýðýmýz konularda kendi görüþlerimizi herkesin doðrusu gibi sunmaya çalýþmakla neyi hedefliyoruz. Öðrenci öðretmenine, hasta doktoruna, müvekkil avukatýna bir soru sorduðunda, sanki cevap veremeyince küçük kýyametin kopacaðý zannýna kapýlarak kendi tevilimizle (yorumumuzla), zoraki cevap verme zorunluluðunda hissederek, yalan-yanlýþ cevapla geçiþtirme hastalýðýmýzý sürdürmekteyiz. Vermiþ olduðumuz yanýt çoðu zaman soru soraný tatmin etmiyor. Bu da yeni öðrenmelerin önüne geçiyor. Oysa, “-Bu sorunun yanýtýný bilmiyorum, araþtýrayým yanýta ulaþýnca seni bilgilendiririm” demek daha doðru bir yaklaþým olsa gerek. Bu tür yaklaþým, soru soran (bilgiyi arzulayan kiþinin), sorunun yanýtýný talep ettiði kiþiye karþý güven duygusunu artýrýr, kendisinin de imkânlarý ölçüsünde bilginin kaynaðýna ulaþabileceði kanaatini oluþturur. Atalarýmýz: “Bilmemek ayýp deðil, öðrenmemek ayýp” diyerek her þeye tevil getirmeye çalýþan insanlarýn bu davranýþlarýný gereksiz görmüþlerdir. Bu söz ayrýca araþtýrýp öðrenmeyi de teþvik niteliðindedir. Bazý þiirler ya da dizelerin yazarý kýsmýnda “Lâ Edrî” yazmaktadýr. Lâ Edrî lafzý, o þiir ya da dizenin yazarýnýn bilinmediðine iþaret etmektedir. “Bildiðini bilenin arkasýndan gidiniz, bildiðini bilmeyeni uyarýnýz, bilmediðini bilene öðretiniz, bilmediðini bilmeyenden kaçýnýz” (Konfüçyüs) Bilmediðini bilmek, erdem bu olsa gerek. Not: Bilmediðini Bilmek bölümü, Aralýk 2005’de Çumra Postasý’nda yayýmlanan makalemizden. (A.K.) Selam ve muhabbetle.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Adem KALINSAZ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |