Hamilelik, loðusalýk derken bir baktým ki hayatýmdan 2,5 yýl vermiþim ama sanki 25 yýl yemiþim…
Ne saçýmý tarýyor ne yüzüme bakýyor ne de insan içine çýkýyor olduðumu fark ettikten kýsa bir süre sonra kopmak lazým! dedim kendime. Hemen bir plan oluþturup daha 1,5 yaþýnda olan oðlum ile baþ baþa bir hafta tatile çýkma kararý aldým. Bir yandan heyecanlýyým bir yandan da korku içerisinde. Nasýl bakarým tek baþýma bir hafta boyunca bir otel odasýnda minik bebeðime diye endiþe duymaktayým korkunç bir vaziyette. Ama laf aðýzdan bir kere çýkar derler ya o misal demiþ bulundum bir kere, gidiyorum tatile! Annem soruyor, Kýzým emin misin? Cevap veriyorum Evet. Dizlerim titriyor ama kime ne, çocuðuma kim bakacak, en azýndan Güney havasý alýrýz birlikte diyorum içten içe. Demiyorlar ki biz bakarýz, sen git diye.

Tatile gitmeye karar verdim, eþyalarý topladým, rezervasyon tamam tam ödeme yapmaya giderken annem tekrar arýyor, “Kýzým inat etme, býrak oðlaný bize tek baþýna git, iyice dinlen hiç deðilse” diye. Ya inat eden kim? Birisi akýl etsin diye bekliyorum pusuda. Önce biraz nazlanýyorum ama sonra “tamam” diyorum.

Ailede dedikodu sevilir, bir çýð gibi haber yayýlýyor “Simten oðlaný býrakýp tatile gidiyor… Bir hafta hem de…” Telefonum çalýyor, arayan kuzen. “Nereye gidiyoruz?” diyor, bende bir sýrýtýþ olamaz böyle bir keyif… Hemen rezervasyonun detaylarý deðiþiyor, ödemeler yapýlýyor, oðlan paketlenip anneye teslim ediliyor ve yola çýkýlýyor kuzenle :)

Tatilin ilk günü ilk duraðýmýz tesisin güzellik merkezi tabii, hemen önümüze alternatiflerimiz sýralanýyor ve bir haftalýk hangi paketlerin bize faydasý olacaðý birer birer anlatýlýyor. Ýlk gün için en þýmartýcý program olan Köpük Masajý programýný seçiyoruz her ikimizde, sonraki günler için aromatik yaðlarla saatlik masajlarý tercih ediyoruz. Nasýl bir lükstür bu…
Kararlarýmýzý verdikten sonra seans rezervasyonumuz yapýlýyor ve biz sevgili kuzenimle yemeðe çýkýyoruz. Tesisi geziyoruz, eþyalarýmýzý yerleþtiriyoruz bir þeyler içiyoruz ve nihayet randevu saati geliyor.

Hemen iniyoruz güzellik merkezine, kapýda karþýlýyorlar bizi, prenses muamelesi daha ilk andan mevcut yani… Sonra yanýmýza kara yaðýz oldukça iri kýyým dik dik bakan bir görevli geliyor ve bizi saunaya alýyor. Sauna kültürüm tam Allah’tan, kýzgýn taþlarýn üzerine mentolü damlatýp full ahþap mekanýn içerisinde bol bol içimize çekiyoruz buharý. Kuzen kaçýyor bir ara, direk duþa atýyor kendisini. Havuz soðuk çünkü, hem de çok… Arkadan ben pes ediyorum, ayný durum söz konusu, doðru duþa.

Bizim çýktýðýmýzý gören kara yaðýz oldukça iri kýyým dik dik bakan arkadaþ geliyor yanýmýza, eliyle Jakuzi’yi iþaret ediyor. Kafamýzý sallayýp bu sefer Jakuzi’ye. Bu da hiç sýkýntý olan bir iþ deðil, tecrübe gene saðlam… Jakuziden sonra bizi nem odasýna alýyor bu sefer kara yaðýz oldukça iri kýyým dik dik bakan arkadaþ. Odada göz gözü görmüyor, bu kýsmýna yabancýyým ama bir þey yapmadan oturmamýz gerektiði belli zaten.

Bir süre geçtikten sonra kapý açýlýyor ve kara yaðýz oldukça iri kýyým dik dik bakan arkadaþ baþýyla gelin gibilerden iþaret yapýyor, gidiyoruz yanýna doðru. Karþý tarafta hamam var, açýyor kapýsýný, girin diye iþaret ediyor. Bu kýsmýný hiç bilmiyoruz ve biraz tedirgin giriyoruz içeriye. Kimse yok bizden baþka. Daha önce çok otel banyolarýnda bulundum ama hepsinde tesis yöneticisi olduðum içindi, ilk defa müþteri olarak bir hamama giriyordum. Ýkimiz birden dönüp bizim malum arkadaþa bakýyoruz, ne yapacaðýmýzý buyursun diye. Kurnadan aldýðý bir maþrapa kaynar suyu göbek taþýna boca edip deriden yapýlmýþ göbek taþ yastýklarýný atýyor ortaya ve bize “Yatýn!” diyor. Hayatýmda ilk defa bu kadar buyurgan bir ses ve tavýr ile karþýlaþýyorum ve kuzu kuzu bu aldýðým emre itaat ediyorum. Beni gören kuzende aynen uyuyor tabii. Bu arada kara yaðýz oldukça iri kýyým dik dik bakan arkadaþ çýkýyor ve gidiyor.

Ne kadar orada öylece yattýk bilmiyorum ama hamamýn tepesinden bakan biri olsa ne eðlenir diye geçiriyorum þimdi aklýmdan. Göbek taþýnýn üstüne iki hatun kiþi, öyle boylu boyunca yatýyorlar fakat gözleri tavana dikilmiþ, býrak konuþmayý nefes almaktan bile tedirgin ölü numarasý yapan tiyatrocular gibi öyle yatýyorlar. Þimdi bu adam mý yýkayacak bizi endiþesi ile korku dolan gözlerimiz birden açýlan kapýya yöneliyor ve nihayet biraz rahatlýyoruz çünkü iki bayan hamam görevlisi giriyor kapýdan içeriye. “Þükürler olsun” diyorum nihayet attýðým kahkahanýn ardýndan. Kuzen gevþiyor, “Eh yani, oh!” diyor. Kadýnlar bakýyorlar bize soran gözlerle. Doðrulup oturuyoruz göbek taþýnýn ortasýnda, mutlu mesut. “Ne oldu” diyor hanýmlardan birisi hani hemcins ya onun verdiði rahatlýk ile ben direk “ Geldiðimizden beri hiç bayan görevli göremedik de çok tedirgin olmuþtuk, sizi görünce korkumuz geçti” diyorum, gülüyorlar onlar da. Diðeri diyor ki, “ Neden yattýnýz ki, biraz sýcak suyun keyfini çýkartsaydýnýz ya?” . “Þu sizin kara yaðýz oldukça iri kýyým dik dik bakan arkadaþ bize “Yatýn” dedi, korkudan attýk kendimizi taþa kýpýrdamadan bekledik vallahi” “Korkmayýn o çok iyidir aslýnda.. “diye savunmaya bile baþlýyor ama ben ýssýz bir adada memleketlisine rastlamýþ köylüler gibi mesuttum artýk, diðer kýsmý umurumda bile deðildi.

Bu iki bayan görevli bizi resmen bebek yýkar gibi yýkýyorlar, üstüne de köpük masajý denen o her insanýn hayatýnda mutlaka bir kez bile olsa yaptýrmasý gereken muhteþem masajla devam ediyorlar. Eðer denemediyseniz bu iþi hiç hafife almayýn derim ben, iyi bir yer bulup mutlaka deneyin, hiç piþman olmayacaksýnýz. Ýnsanýn ruhunu tazeleyen bir tören bu resmen, dinlendiren ve hamamýn aslýnda belki de varolan en iyi mekan olduðunu bile düþündürtecek cinsten bir tören hem de. Bu masaj bittikten sonra birer bornoz giyip lobiye çýkýyor ve ikram edilen bitki çaylarýmýzý içerek þezlonglarda uyukluyoruz bir süre.
Ardýndan masaj odasýna Aromaterapi Masajýna alýyorlar bizi, 45 dakika.
O gün güzellik merkezinden çýkýp odamýza ilerlerken “Ýþte diyorum, Cennet!” Ve fark ediyorum ki o saate kadar oðlum ve eþim hiç aklýma gelmemiþti. Hemen arýyorum bir iki sesini dinliyorum oðlumun, anne derken içim eriyor hattýn diðer tarafýndan. Akþam yemeðinden sonra takip ettiðimiz diziyi seyretmek için içecek bir þeyler alýp odamýza çekiliyor, uyuyoruz sonra sabaha kadar deliksiz…

Tam bir hafta boyunca iki kuzen yayýlýp yatýyoruz resmen, kahvaltý, havuz, masaj, öðle yemeði, öðle uykusu, akþam yemeði, odaya çekilip dizi seyretme – kitap okuma – dertleþme ve uyuma þeklinde geçen koca bir hafta. Bu süre zarfýnda herkesle tanýþýp sohbet etme fýrsatý bulduðumuz gibi kara yaðýz oldukça iri kýyým dik dik bakan arkadaþla da sohbet edip bizi nasýl korkuttuðunu konuþuyoruz. Sonra söylediði bir þey o kadar doðruydu ki aslýnda, “Her gün bir sürü müþteri geliyor kimin ne amaçla geldiðini biz de bilmiyoruz ki” demiþti. “Siz nasýl tedirgin oluyorsanýz bizler de ayný tedirginliði yaþýyor ve halimizi yanlýþ yorumlamasýnlar diye mesafeli ve uzak durmaya çalýþýyoruz gelen müþterilerden” diye izah edince hak vermedim deðil kendisine. “ Soðuk veya uzak desinler ama laubali veya asýlýyor demesinler diye böyle davranmak zorundayýz, çoluk çocuk bakýyor ev geçindiriyoruz hepimiz” diye savunmuþtu tavrýný ve biz iki kuzen hiçbir þeyin aslýnda dýþarýdan görüldüðü kadar kolay ve kaba olmadýðýný anlamýþtýk bu ifadenin ardýndan.

Yemek yapmadan, ev toparlamadan, çocuk bakmadan, tüm mecburiyetlerden uzak sadece keyfimiz ne istiyor ise ona yer olan bir tatilin ardýndan dönüp geliyoruz doðal olarak Ýstanbul’a. Bu tatil ne zaman gelse aklýmýza ve bahsetsek bir ara her ikimizde “ne tatildi be!” diyerek sýrýtmaya devam ediyoruz hala…