..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþam ciddi, sanat neþelidir. -Schiller
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > ENES




8 Mart 2008
Daðlarýn Çilesi  
zeynepin daðlarda yaþadýðý hazin öykü

ENES


doðuda bir köyde yaþayan ve hayatýnda hiç okuyamayan zeynebin yolu teröristlerin yuvasý olan daðlarla nasýl kesiþiyor? Zeyneb Türk askerini hiç okula gitmediði halde nasýl tanýyor ve Türk askeriyle nasýl bir iliþkisi oluyor? Tüm bu sorularýn cevabý daðlarýn çilesinde...


:BBAG:
                 DAÐLARIN ÇÝLESÝ

Doðu, Batýda yaþayanlarýn puslu bir vadi diye nitelendirdiði, Anadolu’nun baðrý. Fakirlikten, yokluktan ekmeklerini baþka yerde arayanlarýn ve buna raðmen yaþama sevinçlerini kaybetmeyenlerin olduðu yer. Ýçinde binlerce hikayenin, binlerce acý tatlý öykünün barýndýðý iyi niyet ve korku vataný. Okuyamayan çocuklarýn, kocaya kul köle edilen kýzlarýn çýðlýklarýyla, rüzgarýn sesinin karýþtýðý yer. Iyiliðin ve kötülüðün baþa baþ yarýþtýðý yer.
Zeyneb’in çýðlýðý da bu sesleriniçinde duyuluyordu. Ama onun öyküsü sýradan, okuyamayan bir kýzýn öyküsü deðildi. Sanki herkesin gözünden damlayan yaþlar onun gözlerinden bir baþka damlýyordu. Ateþ gibi. Kor gibi. Acý.
Zeynep 15 yaþýnda bir kýzdý. Eðer okusaydý, 8. Sýnýfý bitirmiþ olacak, liseye baþlayacaktý. Babasý Hasan iþsizdi. Ýþsizdi ama senenin 365 gününün 300 günü baþka biryerde 65 günü evdeydi. Anne Fatma kocasýnýn bu haline oldukça endiþeleniyor, onun nerede olduðunu tahmin etmesine raðmen aklýna bile getirmek istemiyordu. Zeynep, Hasan’ýn dört kýzýndan en küçüðüydü. Diðer ablalarý evlenmiþ, hatta en büyüðünün iki yaþýnda bir kýz çocuðu vardý. Ablalarýndan en büyüðü Dilan, 17 yaþýnda evlenmiþti. Kardeþler arasýnda en erken evlenen oydu. Gerçi Zeynep’in akýbeti belli deðildi ama þu ana kadar böyleydi. Belki de en büyük övünçtür doðuda kaç çocuðun var diyince þöyle kelli felli bir rakam söylemek. Belki de en büyük üzüntüdür kýzýn ne yapýyor diye sorduðumuzda üç yaþýnda bir oðlu var ellerinizden öper demeleri.
I          Ýþte bütün bunlar, insanlarýn bu muhteþem yerler için, eve misafir gelince karda bile yatsa onu aðýrlayacak derecede misafirperver, kendisi zor geçinirken yardýmýný esirgemeyecek kadar yardýmsever, ve bunlar gibi nice hasletlere sahip insanlar için kötü düþünmelerine yol açýyor. Belki de doðu diyince akla korku vataný gelmesinin nedeni bu. Belki de önemli olan fakir olsa bile gururuyla fakir olmak. Ama bunu beceremeyen o kadar insan var ki. Zeynep’in babasý bunlardan yalnýzca biri. Senenin dörtte üçünü evin dýþýnda, kimsenin bilmediði ama herkesin tahmin ettiði bir yerde geçiren ne kýzýna þefkat gösterip, ne de onunla ilgilenen bir babaydý. Her geliþinde “Kýzým çalýþmalara devam ediyorsun deðil mi? Yakýnda verimini alacaksýn” diyor. Baþka da birþey konuþmuyordu.
Çalýþma ve verim darken. Zeynep çok iyi koþan, spor yapan atletik bir kýzdý. Sporu ve temiz havayý sevdiði için her sabah su doldurmak için çeþmeye giderken koþuyor, dönüþteyse o aðýr kaplarý zorlanmadan taþýyordu. Bunu bilen babasýysa Zeynep’e her geliþinde o soruyu soruyor fakat ne olduðunu anlayamayan Zeynep korkusundan “Ne çalýþmasý baba” diye soramýyordu.
Kýþ iyice bastýrmýþtý. Kar diz boyu olmuþ, köye gelen yollar kapanmýþtý. Zeynep karý çok severdi. Sadece karý deðil beyaz olan herþeyi severdi. Hatta birgin annesiyle konuþurken annesi ona; “ Sevmediðin beyaz birþey var mý?” demiþ, Zeynep’de annesine; “Tek sevmediðim beyaz kefendir anne” demiþti. Annesi Zeynep’in okumamasýna çok üzülüyordu. Bütün kýzlarýna üzülüyordu ama Zeynep bir baþkaydý. Çünkü o çok zekiydi. Her þeye aklý eriyor, herþeyi aklýnda tutabiliyordu. Belki de okusaydý çok iyi yerlere gelebilirdi.
Karlý günlerin Zeynep için bir baþka önemi vardý. Çünkü babasý eve genelde karlý günlerde dönerdi. Döndükten sonar 4-5 gün hep yatar, ve yemek yerdi. Evden hiç çýkmaz, sýkýntýsýný Fatma ve Zeynep’e çatarak giderirdi.
Ve nitekim yine öyle oldu. Bir Pazar sabahý kapý çaldý. Kaýpýyý Zeynep’in annesi Fatma açtý. Karþýsýnda dokuz aydýr görmediði, nerede olduðunu bilmediði fakat istemeyerek de olsa tahmin edebildiði kocasý vardý. Dört kýzýnýn babasý vardý. Hasan kapýdan içeri girdi. Kimseye birþey demeden sadece “Benim yataðýmý aç” dedi. Zeynep korkudan odadan bile çýkmadý. Çünkü babasý geldiði ilk günlerde çok sinirli olur, çatacak yer arardý. Bir baba dokuz aydýr görmediði kýzýný özlemez mi? Bir kocanýn dokuz ay karýsý burnunda tütmez mi? Özlemiyordu. Hasan’ýn burnunda tüten tek þey Fatma’nýn tarlada çalýþýp kazandýðý paralarla alýp içtiði sýgaranýn dumanýydý. Ertesi gün ikindiye doðru uyandý ve hiç yapmadýðý birþeyi yaptý. Karýsýna “Bana Zeynep’i çaðýr” dedi. Fatma tedirgin, meraklý ve endiþeliydi. Gitti ve Zeynep’e “Baban seni çaðýrýyor kýzým dedi .” Zeynep birden þaþýrdý. Sanki isminin yerine baþka bir isimle hitap edilmiþ gibi oldu birden. “Babam beni mi çaðýrýyor?” dedi annesine. Fatma “Evet” dedi. “Aman ha huyuna git tersine denk gelme” dedi. Zeynep düþünceli adýmlarla gitti Hasan’ýn yanýna. Hasan “Otur þuraya” dedi ve karþýsýndaki minderi gösterdi. “Bak” dedi. “Þimdi seni biryere götüreceðim, benle beraber orada kalýp çalýþmalarýnýn hakkýný vereceksin” dedi. Zeynep nereye gideceðiz? ne çalýþmasý? Demeye korkuyordu. Ama sordu. “Nereye gideceðiz baba” dedi. Hasan hiç zorlanmadan direk kafasýný kaldýrdý ve “Daða çýkacaðýz. Hem sen temiz havayý seversin. Orada yeni abi, ablalarla tanýþýrsýn. Zor birþey yapmayacaksýn sadece bize yemek hazýrlayacaksýn dedi.
Zeynep ne olduðunu anlayamamýþtý. Annesine hep “Babam nerede” diye sorduðunda neden cevap alamadýðýný anlar gibiydi. Olabilir miydi böyle birþey? Babasý terörist olabilir miydi? Iyi deðildi Zeynep. Bayýlacak gibiydi. O hengamede aðzýndan çýkan “Ama” gibi sesleri duyan babasý “Amasý falan yok. Dayaktan gebermek istemiyorsan çabuk annene söyle yiyecek ne varsa bir çantaya koysun, sen de hazýrlan gece çýkacaðýz dedi. Hasan odadan çýkýnca Fatma odaya girdi. “Ne oldu, ne dedi, konuþsana kýzým” dedi fakat Zeynep’ten cevap alamýyordu. Çünkü Zeynep en derin düþüncelere dalmýþtý. Babasý terörist miydi? Peki teröristse daðda o ne yapacaktý?
Zeynep hayatýnda hiç kitap yüzü görmemiþ, hiç okumamýþtý, týpký üç ablasý gibi. Ama 15 yaþýnda olmasýna ve hiç okumamasýna raðmen köyde konuþulanlardan ve gördüklerinden teröristin ne demek olduðunu, nerede yaþadýðýný ve ne yaptýðýný biliyordu. Ýþte bu yüzden de üstünden o þoku atýp biraz düþünmeye baþladýðý zaman babasýnýn terörist olduðuna gerçekten inanmýþtý. Ama hala kendisinin orada ne yapacaðýný düþünemiyor, belki de düþünmek istemiyordu. Düþüncelerden kendisini alýp annesine kulak verdiði zaman “Söylesene kýzým ne dedi baban” sözleri ilk iþittiði sözlerdi. Annesine bütün herþeyi aynen anlattý. Babasý onu daða götüreceðini söylediði zaman þok olan Zeynep’in durumunu þimdi de anne Fatma yaþýyordu. Zeynep’in dediklerine inanamýyor, inansa bile olacaklarý hayal bile edemiyordu. Ne yapacaktý? Canýný daða mý gönderecekti? Baðrýna taþ mý basacaktý? Hayýr olamaz diyordu kendi kendine. Nasýl yaþarýmki ben onsuz. Hadi gitti diyelim. Kýzým da onun gibi, Hasan gibi… diyor ama devamýný getiremiyordu. Dili varmýyordu, gönlü elvermiyordu. Tüm bu duygular içinde Zeynep’ten o can alýcý soru geldi. “Anne babam terörist mi?” diyordu. Haklýydý da. Aklýnda kopan fýrtýnalardan fýrsat bulup anca sorabilmiþti bu soruyu. Öðrenmek istiyordu tahminlerinin doðru olup olmadýðýný. Belki de hayatýnda en çok istediði þey olacaktý, annesinin “Hayýr kýzým yok öyle birþey” demesi. Ama o gerçekleri biliyor gibiydi. Fazla hayal kurmuyor ve öylece annesinin cevabýný bekliyordu.
Peki ya anne ne yapacaktý? Kýzýna ne cevap verecekti? Hasan’ýn onu götüreceði yeri nasýl söyleyecekti ona? Çýldýracak gibiydi Fatma. O an tek kurtuluþu herþeyin donmasý olurdu belki. Ama herþey gerçekti. Hem de fazlasýyla.
Ve Fatma konuþmaya baþladý; “Bak kýzým babanýn nereye gidip geldiðini, ne yaptýðýný ben de hiç görmedim. Ama kahretsin ki etraftan duyduklarým ve tahminlerimden sonra bir de sana dediði bu meseleyle artýk emin oldum. Belki de bir annenin söyleyebileceði en son söz ama, kýzým “Baban bir hain””. Evet Fatma belki de kendine inanmayarak bunu nasýl söyledim diye hala düþünüyordu.
Fatma da kýzlarý gibi okumamýþ. okutulmamýþ ama konuþmayý ve derdini anlatmayý becerebilen bir kadýndý. Belki de böyle birþey baþýna gelse çok az kadýnýn konuþabileceði þekilde konuþmuþ, kýzýna gerçekleri anlatýrken babasýnýn yaptýklarýnýn ne denli yanlýþ birþey olduðunu tek kelimeyle anlatmýþtý. Ve sözlerine þöyle devam etti; “Þimdi onu engellemeye çalýþýp, seni götürmemesini saðlamaya çalýþsam gücüm yetmez. Söylesem aðzýmý açtýðým anda hem sana hem de bana yapmadýðýný býrakmaz. Bak kýzým sen zeki ve çevik bir kýzsýn oraya gittiðin zaman kimseye kanmayasýn. Kendini riske atmadan oradan uzaklaþma yolunu arayasýn. Unutma sen bu ülkenin bir evladýsýn. Sen hain olamazsýn, olmayacaksýn.”
Fatma üniversite mezunu bir annenin dahi yapamayacaðý bir konuþma yapmýþtý. Ama içi yanýyordu. Ciðeri parçalanýyordu. Çünkü biliyordu ne kadar zeki ve çevik olursa olsun bir iþe yaramayacak diðerleri gibi onu da kandýracaklardý. Ama elden birþey gelmiyordu. Aðlamaktan baþka bir care yoktu. Gerçi aðlamak neyi deðiþtirecekse. Ya Zeynep? O ne haldeydi?
Bir yandan annesinin dediklerini düþünüyor,bir yandanda gideceði yerde ne yapacaðýný. Hem Fatma, hemde Zeynep’in gözyaþlarý bu düþünceler arasýndan ateþ gibi kayýp geçiyordu. Ikisi de aðlamaklý bir halde derin düþüncelere kapýlmýþken odaya Hasan girdi ve “hadi daha hazýrlanmadýnmýyarým saate çýkacaðýz” dedi. Ve baþka birþey demeden kapýyý kapattý. Bunu duyan Zeynep ve Fatmanýn üzüntüleri daha da arttý. Fatma içinden “son yarým saat. Belkide kýzýmý göreceðim son yarým saat. Onun yanýnda oturup saçlarýný okþayacaðým son yarým saat. Gelse bile bu saf ve tertemiz kýzýmý göreceðim son yarým saat. Allahým sen ona da bana da yardým et”diye dualar düþünceler geçiyordu.
Ya Zeynep? O farklý mýydý? Onun içinden de buna benzer duygular geçiyordu. O da “Son yarým saat, annemin dizinin dibinde duracaðým son yarým saat. Evimin kokusunu alacaðým son yarým saat. Bilmediðim ama çok endiþelendiðim o yere gitmeme son yarým saat. Allahým sen yarým et” diyordu. Ýþte bu duygularla o malum son yarým saatte tükendi. Fatma, Zeynep’e bavulunu hazýrlarken her eþyasýna gözyaþý akýtýyordu. Ona o bavulu verirken yüzündeki ifadeler, o gözlerindeki mana herþeyi anlatýyordu aslýnda.
Kapýda vedalaþmadan Fatma, ne kadar korksada ne kadar çekinse de ana yüreðine, ana duylularýna dayanarak Hasan’a “Kýzýmý nereye götürüyorsun?” dedi. Hasan öyle bir baktý ki Fatma’ya Fatma yine korkmayýp konuþacak gibi olsa da Zeynep babasýnýn yapacaklarýndan korktuðu için “Anneciðim” diyerek boynuna sarýldý. Belki de son anneciðim deyiþiydi. Belki de son sarýlýþlarýydý birbirlerine. Ikisi de bunu biliyor, o yüzden sýmsýký sarýlýyorlarý. Ve yola çýktýlar. Fatma kýzýnýn dönüp dönemeyeceðini bilmezken, Zeynep’te nereye gideceði merakýndaydý. Köyden bayaðý uzaklaþtýktan sonra bir kamyonet geldi onlarý almaya. Kamyonetteki adam bakýmsýz, saçý sakalý birbirine karýþmýþ, silahlý bir adamdý. Hayatýnda hiç okuyamayan Zeynep’in zihnindeki terörist portresi yavaþ yavaþ çizilmeye baþlanmýþtý. Adam Hasan’a “Bu mu kýz” dedi. Hasan “Evet bu. Hadi gidelim” dedi. Zeynep’ten bir eþya gibi bahsediyorlardý. O bahsedenlerden biri babasý olmasýna raðmen. Yola çýkmýþlardý. Zeynep etrafa iyice bakýyordu. Belki de yolu hafýzasýna kazýyordu. Daða yakýn bir yerde arabayý maðraya benzer bir yere gizleyip daða çýkmaya baþladýlar. Zeynep’in kafasýnda taþlar yavaþ yavaþ yerine oturmaya baþlamýþtý.
Sonunda kampa benzer bir yere geldiler. Bir maðranýn önünde silahla nöbet tutan 4-5 kiþi ve içeride ateþin baþýnda duran 10-15 kadar adam ve iki tane kadýn vardý. Oranýn lideri sayýlan Þehmuz adýndaki adam yine o soruyu sordu. “Kýz bu mu?” Hasan “Evet” dedi. Þehmuz içerideki kýzlardan birine seslenerek “Gülsüm, bak þu kýza görevini anlat” dedi. Ve Hasan’I da yanýna çekerek ordakilerle bir nevi bir toplantý yaptýlar. Zeynep artýk olayý kavramýþ, içindeki merak duygusu yerini korku ve endiþeye býrakmýþtý. Gülsüm Zeynep’in yanýna gelerek “bak kýzým ben Gülsüm sen ayak iþlerine bakacaksýn, yaptýðým yemekleri daðýtacaksýn. Bizimkiler çatýþmaya gitti mi sýðýnaðý kontrol edeceðiz.” Dedi. Zeynep haklý olarak “Ne çatýþmasý?” diye sordu. Gülsüm maðrur bir tavýrla; “Ha birde burda yaþamanýn en önemli kuralýný söyleyeyim sana; fazla meraklý olmayacaksýn”dedi. Belli ki Zeynep’e fazla birþey hissettirmeden yavaþ yavaþ zehirleyeceklerdi. Hasansa Zeynep onun kýzý mý yoksa yabancý mý belli olmayacak derecede rahattý ve Zeynep’e göz ucuyla bile bakmýyordu. Zaten bunu Zeynep’e bir yabancý bile yapmazdý. Zeynep’in çileli dað öyküsü baþlamýþtý. Ne olduðunu, kim olduðunu, kime ne yaptýðýný bilmeyen insanlara hizmet ediyor, bunun karþýlýðýnda kuru ekmek yiyordu. Bir gece Þehmuz Hasan’I yanýna çaðýrdý. Onu bir baþka sýðýnaða yolladý. Babasýnýn bavuluyla gittiðini gören Zeynep çekinerek de olsa Hasan’ýn arkasýndan “Baba nereye?” diye baðýrdý. Hasan kýzgýn bir þekilde “sana hesap mý vereceðim bak iþine sen kýrmayayým bacaklarýný” dedi. Bunun üzerine Zeynep babasýndan tamamen soðumuþ, bir babanýn kýzýna bunu basýl yapacaðýný düþünmeye baþlamýþtý. Belki onu oraya getiren babasýydý belki bunlarý yaþamasýna sebep olan da oydu ama yinede babasýnýn orada olmasý ona biraz da olsa güven veriyordu. Ama þimdi Zeynep yapayalnýzdý. Son bahar rüzgarýnda dalýndan savrulmuþ bir yaprak misali solgundu. Solgun ve yalnýz. Yuvasýndan kopmuþtu. Artýk gördüðü zorluklar çektiði çileler canýna tak etmiþti. Zor dayanýyordu. Bir gece yarýsý Zeynep uyurken herkes kalkmýþ, hazýrlanmaya baþlamýþtý. Gidenler Gülsüm’e “Biz bir iki gün yokuz. Dikkatli ol, kýza da mukayet ol” dediler. Zeynep aslýnda uyumuyor bütün bu konuþulanlarý dinliyordu. Ve nihayet gittiler. Kampta sadece Gülsüm, Zeynep ve bir kýz daha vardý. Zeynep aklýndan geçeni yapmayý çok istiyor. Ama bir okadarda korkuyurdu. Ne mi istiyordu? Zeynep kaçmak istiyordu. Bu zulüm yuvasýndan kaçýp annesine sarýlmak istiyordu. Hem de hiç býrakmamacasýna. Ama nasýl yapacaktý bunu. Gündüz olsa gelirken ezberlediði yollardan evi bulabilirdi. Ama þimdi, gecenin bu vakti nasýl giderdi. Olsun diyordu. Ne olacaksa olsun. Burda böyle yaþamak yaþamaksa kaçýþ yolunda ölsem de olur diyordu. Çünkü biliyordu; yavaþ yavaþ ideoloji safsatalarýný anlatmaya baþlamýþlar, devamýný da getireceklerdi. Evet, kararlýydý, kaçacaktý. Zeynep zaten mutfak niyetiyle kullandýklarý yerde yatýyordu. Hemen yanýndan býçaðý eline aldý. Ve uyuyan Gülsüm’ü uyandýrmamak için sessizce yerinden kalktý. Normalde nöbet tuttuklarý halde üç kiþi kaldýklarý için o gece kimse nöbet tutmuyordu. Zeynep yavaþ yavaþ daðdan inmeye baþladý. 15 yaþýnda bir kýz. Gece yarýsý koca daðdan tek baþýna inmeye çalýþýyordu. Sýrf özgürlüðüne kavuþmak uðruna karanlýða koþuyor hem yolu düþünüyor, hem de gözlerinden o kývýlcýmlar akýyordu. O acý dolu kor gibi gözyaþlarý. Nihayet daðdan inmiþti. Yolda ufak tefek tökezlemeler dýþýnda baþýna birþey gelmemiþti. Daðdan indiðinde önüne iki yol çýkýyordu. Ya saða ya sola gidecekti. Zeynep gözlerini kapadý, aklýna annesini getirdi, köyünü getirdi ve bir hamleyle saða doðru döndü. Ve koþmaya baþladý. Bir kuþ gibi uçuyordu adeta. Ama kanadý kýrýk bir kuþ. Koþtu, koþtu, koþtu… Gecenin o vakti karlarý yara yara koþtu. Çok sevdiði karlar ona yol olmuþtu.
Ve sonunda karþýsýna bir bina çýktý. Tek katlý ama geniþ bir bina Zeynep köyünü bulamamýþtý. Belki annesine sarýlamamýþtý ama kurtuldum mu diyordu kendi kendine. Uzaktan görülen bu binaya yaklaþtýkça önünde bekleyen iki silahlý adamý gördü. Bir anda irkildi. Onlarda ona dur diyip ona doðru yaklaþmaya baþlamýþlardý. Üstündeki kýyafetlere, baþlarýndaki berelere bakýp anýmsadý bir an onlarý. Tabi ya dedi içinden. Bunlar komþumuz Narin teyzenin oðlu hastalanýp kardan hekime götüremeyince yardým edenler dedi. Annem anlatmýþtý diyordu içinden. Askerdi bunlar. Bizim rahat uyumamýzý saðlýyorlarmýþ. O an içinde bunca þeyi düþünen Zeynep’e asker; “Kimsin sen ne iþin var burda?” Zeynep;”asker abi” diyerek söze girip herþeyi bir bir anlattý. Asker Zeynep’I içeri götürürken Zeynep’in aklý hala karýþýktý. Eðer bu abiler bizi ve diðer insanlarý koruyorsa babamlarda bize ve diðer insanlara ihanet ediyorsa ozaman… ozaman diyor ama devamýný getiremiyordu. Þimdi aklý daha da karýþmýþtý. Aslýnda bu çok normaldi. Asker Zeynep’I yüzbaþýna yani oranýn komutanýna götürdü. Komutan Zeynep’e aç mýsýn? Bir ihtiyacýn var mý? diye sordu. Zeynep’in komutana cevabý; “üþüyorum “ oldu. Nasýl üþümesin bu soðukta, bu karda onca yolu o hýzla koþup donmamasý büyük mucizeydi. Zeynep ýsýndýktan sonra komutan;” iyi misin ? sana birþeyler soracaðým þimdi bana anlatacaksýn” dedi. “ senin köyünün adý ne bakayým?” “soðuksu köyü amca” “peki seni þimdi annenin yanýna göndereceðim. Ama birþey sormam lazým. Babanlarýn kaldýðý o kampa yolun solundan mý, yoksa saðýndan mý gidiliyor?”
Zeynep bir an duraksadý. Ne diyeceðini bilmiyordu. Orada babasý olabilirdi ama orada ona eziyet etmiþler, burada ise iyi davranmýþlardý. Söyleyecekti. Hareket ettiði her saniye annesinin sözleri aklýna geliyordu. “unutma kýzým sen bu ülkenin evladýsýn, hain olmadýn, olmayacaksýn demiþti annesi.” Ve Zeynep kararýný Verdi. Komutana kampýn yerini söyledi. Kampýn Zeynep’e “seni þimdi annenin yanýna gönderiyorum ama en kýsa zamanda ziyaretine geleceðim” dedi ve bir askeri çaðýrýp Zeynep’I soðuksu köyüne götürmesini ve köyde Zeynep’in evini göstereceðini, Zeynep’I de annesine teslim etmeden gelmemesini söyledi.
Zeynep’I gönderen komutan hemen operasyon emri Verdi ve malum yere operasyon düzenlendi. Tam gittikleri sýrada çatýþmaya giden terrorist grubu dönüþ yapýyordu. Bu askerlerin iþlerini kolaylaþtýrmýþtý. Hepsini toplu olarak çembere almýþlar ve çatýþma baþlamýþtý. Etraflarý sarýlý olduðu için çatýþmaktan baþka çareleri yoktu. O grubun arasýnda Zeynep’in babasý da vardý. Ama komutan Zeynep’in babasýný tanýmýyordu. Sonuc olarak 15 kiþilik grupta üçü sað yakalanýp. Diðerleri öldürüldü. Ve maalesef iki Türk askeri de þehit olmuþtu.
Ölen teröristlerin arasýnda Zeynep’in babasý da vardý. Iþin ilginç tarafý, Hasan’ý vuranýn Zeynep’in konuþtuðu komutan olmasýydý. Komutan Zeynep’in babasýnýn yalnýzca ismini öðrenmiþti. Ölen teröristlerin isimleri önüne geldiðinde Hasan’ýn ismini duyunca birden irkildi. Acaba o mu diyordu? Acaba Zeynep’in babasýný ben mi vurdum? Tüm bu düþüncelerle araþtýrdýktan sonra kaygýlarýnýn doðru olduðunu anlamýþtý. Ve o zor ziyaret için yola çýkmýþtý. Peki ya Zeynep’te durum nasýldý? Zeynep annesine sað salim kavuþmuþtu. Birbirlerine sýmsýký sarýlmýþlar, hasret gidermiþlerdi. Zeynep annesine olanlarý bir bir anlattý. Annesi ona; “ sana da bu yakýþýrdý, aferim kýzým” dedi dedi demesine ama olanlarý hissetmesinden olacak. Sanki Hasan’a birþey olduðunu tahmin eder gibiydi. Bu ihtimali düþünüyor, böyle birþey olduðu takdirde Zeynep’in halinden korkuyordu. Öðlen vakti kapýya bir minibus geldi. Gelen komutandý. Zeynep hemen tanýdý. “Hoþgeldin asker amca” dedi. Fatma da meraklý ve kaygýlý bir sesle”buyurun” dedi. Komutan lafa nasýl gireceðini bilemiyordu. Ilk once hal hatýr sorup, Zeynep’in ne kadar zeki bir kýz olduðunu annesine anlattý. Ve Fatma’ya “okuyor mu?” sorusunu yöneltti. Fatma kýsýk ve utangaç bir sesle “ hayýr” dedi. Komutan “niçin?” diye hiç sormadý bile. Sadece “eðer izin verirseniz. Zeynep’in okul masraflarýný karþýlayabilirim. Sen de ister misin Zeynep “ dedi. Okumayý çok isteyen Zeynep ve kýzýnýn okumasýný çok isteyen Fatma “Saðol” dediler.
Nereden nereye gidiyordu hayatlarý? Derken komutan yavaþ yavaþ konuya girmeye baþlýyordu. “Bakýn, açýk konuþacaðým. Zeynep’in yapmýþ olduðu ihbar sonucunda o yere gittik ve operasyon düzenledik. Onlardan birçok kiþi öldü. Biz de iki þehit verdik.” Zeynep ve Fatma þehitler için Allah rahmet eylesin diyip pür dikkat komutaný dinlemeye devam ettiler. Aslýnda Fatma tahmin eder gibiydi bu konuþmanýn sonunu. Darken komutan devam etti; “bakýn, ölen teröristler arasýnda Hasan’da vardý. Belki bunu duyunca bana kýzacaksýnýz. Belki bu ne yüzsüz adam diyeceksiniz ama ben hata yaptýðýmý düþünmediðim için açýkça söylüyorum ki o çatýþmada Hasan’I ben öldürmüþtüm.”
Bu söz eve deyimi yerindeyse bomba gibi düþmüþtü. Komutan söyleyip kurtuldum rahatlýðýyla acaba ne tepki verecekler endiþesini beraber taþýyordu. Fatma’nýn tahmin ettiði þey doðru çýkmýþtý. Hasan’ýn ölmesine belki de çok üzülmemiþti. Kocasý olsa bile. Onu düþündüren tek nokta Zeynep’in tepkisiydi. Durum böyle olunca komutanýn da, Fatma’nýn da bakýþlarý Zeynep’in üzerinde toplandý.
Ya Zeynep? O ne düþünüyordu. Çok kullandýðýmýz bir söz vardýr “ yaþadýklarýnýn film þeridi gibi gözlerini önünden geçmesi”. Zeynep adeta o sözü yaþýyordu. Daðda yaþadýklarý, komutanýn ona yaptýðý iyilikler, babasýnýn onlara yaptýklarý, bütün bunlar gözünün önünden akýp geçiyordu. Üzülmüyor muydu? Evet üzülüyordu. Neticede babasýydý. Ama bu yaþadýklarý ona bazý kavramlarý tam anlamýyla benimsetmiþti. Ama aklý hala karýþýktý. Þimdi komutana ne diyecekti? Babasýný öldüren adama ne diyecekti? Babasýný öldüren adam onu o cehennemden kurtaran adamdý. Onu okutacak adamdý. Zeynep baþýný kaldýrdý. Ve merakla beklenen konuþmasýný yaptý; “Asker amca, ben okuyup babam gibi cahillikten, hain olmaktan kurtulmak, annemi, çevremi, etrafýmdakileri o iðrenç þeyden kurtarmak istiyorum. Belki kaçarken bir nevi daðlarý deldim, yolda koþarken karlarý deldim, þimdi bu haberde gönlümü deldi ama önümde bunca sene varken bu delikleri kapatýrým deðil mi amca? Kapatýrým deðil mi anne” dedi. Komutanýn da Fatma’nýn da gözyaþlarý sel olup aktý.
Ve Zeynep devam etti; “sana da kýzmýyorum asker amca. O benim babam ama eðerki hainse bu vataný bölmekse amacý sana kýzmýyorum. Evet belki üzülüyorum, içim acýyor am asana kýzamýyorum. Sana kýzamýyorum.”
Evet Zeynep’in babasý ölmüþtü ama Zeynep en çok arzuladýðý þeye, okula kavuþmuþtu. Evet belki babasýný komutan vurmuþtu ama onu da ayný komutan okutmuþtu.
DÝLEÐÝMÝZ KARLARI DELEN AYÞELERÝN, DAÐLARI DELEN ZEYNEPLERÝN HEP VAR OLMASI. ZEYNEPLERÝN, AYÞELERÝN HERKESÝN OKUMASI. CAHÝLLÝÐÝN YOK OLUP, ÝLMÝN BAKÝ KALMASI.

                          Enes      TEZCAN



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýçten Bir Sesle "Atam" [Þiir]
Uçurumdan Dönüþ [Deneme]


ENES kimdir?

Henüz lise 2. sýnýfta okumaktayým. Kýsa öyküler ve þiirler yazmaktayým. Edebiyatýmýzda eksik kalan genç kanýný yakalamaya çalýþmamýz gerektiðini düþünüyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
genç kitleye etki etmekteyim.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ENES, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.