"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sýrtýnda elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
bencilliðine. Kendimi aradýkça adýmladýðým her ayak izim sana çýkýyordu. Kumdan fanus içinde kýsýr bir sanrýydýn ve hep ayný fanusta yaþarken, bizi ‘biz‘yapan hiçbir þeyi bugünkü ‘biz’de bulamýyordum. Ölümcül bir bitkinin bedenimizde sarmallanan dallarý ve yapraklarý arasýnda yolunu bulamamýþ iki çocuktuk. Pamuk þekerimiz elimizden alýnmýþtý. Sen bilyelerini býraktýðýn yerde unutmuþtun… Ben kýrýlan oyuncaklarýma aðlýyor hayatýmýn ilk cenaze törenini yapýyordum. Kaybolmuþtuk… Bulunabileceðimiz hiçbir sokaðýn bize medeti yoktu. Sokak lambalarý sadece kendi direðini aydýnlatýyordu. Sözcüklerimiz birbirini tekrar ediyorken alýkonulmuþ karanlýklarda sabit birer cümle oluyorduk. Kelimelerimiz büyük harflerle baþlamýyordu. Satýr sonlarýmýzda senin noktalarýn her zamankinden daha büyüktü. Benimse sözcüklerimi yineliyordu virgüllerim. Ve sayfalarýmýz artýk sararmaya yüz tutmuþtu. Ne çok umutsuzdum! Ne çok mutsuz! Benden haberin yoktu. Senden habersiz þehrini soluyordum… Büyüdüðün þehrinde nefessiz kaldýkça küçülüyordum. Küçüldüðüm þehirde sen acýmýþ bir topraða sarýlýyordun. Toprak mý yoksa sen mi aðlýyordun? Mendilim neredeydi... Elimi atsaydým… Arasaydým… Parmaklarým her zaman olduðu gibi Aðustos’a birikmiþ gözlerime dokunur, cýrcýr böcekleri içli aðýtlarýnda notaya dururdu. Gözlerim, her cadde boyunda… Her sokak çýkmazýnda… Ve her çýnar arkasýnda kendi izlerine rastlamaktan yorgundu. Gözlerim ölüme soluksuz duruyordu. Ölüm, göz rengimde ýþýðýný arayan pervasýz pervanelerden farksýz yakamozu andýrýyordu. Ýncinmiþ denizlerimde kabuðundan düþmüþ inci tanesinden bir yalnýzlýkla soðuk bir mart sabahý beni terk eden babama benziyordum. __Ýnci tanesi! Bu ‘ben’dim, yontu çamurundan yuvarlanmýþ bir damla ‘ben’. Her defasýnda yeni baþtan þekillendiriyordum beni. Çelikten, gümüþ telden,kil’den,alçý’dan, bakýr levhalardan ve ben olmayan baþka biri olmaktan, sevdiklerimin yüzü suyuna kabuðumu kapamaktan, incilerimi toplamak uðruna kendi denizimde boðulmaktan býktýrmýþtým kendimi. Çýrpýnmalar birer felaketti. Bu yüzden teslim olurdum… Yenik düþerdim ’ölüme hazýrlýklý doðduðumuz’ bu ivedi yaþama. Ve biz sarmaþýk gibi sarýlýrken yaþama… Ölüm; bir sarmaþýk gibi sarýyordu bizi. Alýkoyuyordu koynunda tüm sevdiklerimizi! __Ölüm! Ayrýlýðýn adý… O tükenmiþlik… O yitip gitmiþlik… O gerçek vedasý deðil miydi bizi kendimize býrakýp gidenin? Hoþça kal bile diyemeden, son sözünü söyleyemeden, arkasýný dönüp, teslim beyazýný bedenine sarýp geçip gitmesi deðil miydi hayatýmýzdan? Dönüþü olmayan gidiþlerde… Alarak yüreðine yaþamýþlýklarýný ve avuçlarýna onu yok eden virüslerini… Ak saçlarýný… Yüzünde ki yaþamýþlýk çizgilerini ve býrakýp geride tüm bildiklerini… Sevdiklerini… Deðerlerini ve erdemlerini… Gözlerini bir daha açamayacaðý bir uykuya kapatarak, topraðýn rengini yüzüne bulamak deðil miydi? __Ve neye yarar artýk son sarýlmalar? Önemi kalmýyor kalan zamanýn! Aylarýn… Yýllarýn… Mevsimlerin. Önemi kalmýyor inan! Topraða yüz sürmüþ bir sevgili babanýn yüzünde doðmayacak güneþin. Tattýðým… Hýçkýrýklarla yaþadýðým acý bir duygu yer etmiþken yüreðimde yýllardýr, iþte yine ayný duyguya sarýyorum kendimi… Kendimi tekrarlýyorum. Ýmkânsýz mýydý acýlaþmadan bir hayatý yaþamak? Bilmiyorum! Bildiðim… Acýydý toprak… Sesin acýydý… Canýn acýyordu… Hayatýnýn yýlmaz bekçisini uðurlarken yýlgýn vedalarda… Ciðer yanýyordu… Sen acýyordun Söz vermiþtin aðlamamaya on üçüncü yýlýnda siyah beyaz çocukluðunun. Ben senden habersiz içime çekerken þehrini… Þimdi… Toprak mý yoksa sen mi aðlýyordun? __Yaþam! Kendinde büyütüldüðün bir bedene dokunabilme olanaðý elinden alýnmýþken, sende büyüyen bir tene sarýlabilme fýrsatýný fark edebilmekti! Yüzünde ‘eylül bakýþlarý soldurmayacak’ bir gülüþü her daim canlý tutabilmekti günleri saymadan. Yürekte küllenmiþ ateþi yeniden alevlerken, söndürülmüþ ýþýklarý yeniden yakabilmekti. Bakmaný umut eden bir çift toprak rengi göze bakmaktý ve elini tutup ona sarýlmaktý. Yapraklarýný büyütürken filizlere boy vermek… Geceye geç kalmadan sabahý yakalamak… Kuþluk vakitlerini umursamaktý. Seveni anlarken, sevgiyi bilmekti. __Her nefes aldýðýnda yeniden doðmak ve kendini onarmaktý yaþamak…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nurten Turhan Yüksel, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |