Aðlamak da bir zevktir. -Ovidius |
|
||||||||||
|
Adamlardan sol omzunda sadistçe dövmeler olaný, delikanlýnýn pazýlarýndan tutarak sarsmaya baþladý. Aðzýna biriken kan sarsýlmanýn etkisiyle kaldýrýma saçýlmýþtý. Dalýndan kopmaya amade olan delikanlý yere düþmek için can atsa da dövmeli adamýn, pazýlarýndan daha sýký tuttuðunu ve aðzýndan saçýlan tükürüklerin yanaðýna küfürlerle birlikte yapýþtýðýný hissedebiliyordu. - Seni lanet olasý zengin züppesi neden kaçýyordun ha? “Siiii…sizzdeeen… Siiiizden kaaaçç” kelimler dilinin kývrýmlarýna takýlýyor bir türlü konuþamýyordu delikanlý. Derdini bir anlatabilseydi… Biraz serinkanlý olabilseydi… Ama ne mümkün… Ayný kelimelere takýlýp kalýyordu. Derken adam “konuþ lanet olasý, konuþ!” diye baðýrmaya baþladý ve delikanlýyý daha þiddetti sarsmaya baþladý. - Sizden kaçmýyorum baaayyým. Orada bir kadýn, bir kadýn vardý. Ýþte o kadýndan kaçýyordum. Bir kadýn vardý bayým, ondan iþte… Yarým yapalak ancak bunlarý söyleyebilmiþti delikanlý. Ses tellerine korku bir bir dokunuyor, akordunu bozuyordu. Adamlar, delikanlýnýn bu cevabýndan sonra birbirlerine baktýlar, kolunda dövmesi olan adama nazaran daha cýlýz olaný sigarasýný aðzýndan tükürürcesine yere fýrlatýrken “kahrolasý sürtük” diye mýrýldandý. Ýri yarý adamsa, delikanlýnýn pazýlarýný sýkmaya devam ediyordu. Delikanlýnýn bütün damarlarý yerinden oynarken adam cehennemsi bir kahkaha attý, irileþen dudaklarý onu daha korkunç bir hale sokuyordu. - Demek bir kadýndan kaçýyordun ha… Neden kaçýyordun ondan. Hem senin gibi bir süt kuzusunun bu sokakta iþi ne? - Bilmiyorum bayým. Ýnan ki bilmiyorum. Yanlýþlýkla kendimi o sokakta buluverdim. Kadýn... Bilmiyorum… - Nasýl bilmezsin lanet olasý? Neden kaçýyordun? - Benimle yatmak istedi, zorla. Kabul etmedim, bayým. - Seninle yatmak mý istedi? Eee sonra? - Sonra, o kadýn vardý ya… Ýþte sizin sesinizi duydu. Sonra kaçmaya baþladý. O sizden, ben de ondan kaçýyordum bayým. Sanýrým herkes doðru kiþilerden kaçýyordu, ancak kovalayanlar… Sözlerinin bu kýsmýndan sonrasýnda delikanlý, omuzlarýný boynuna doðru çekerek, kafasýný adamýn ayakuçlarýna doðru eðdi. Bakýþlarýný yere gizleyerek devam etti. -Ancak kovalayanlar yanlýþ kiþilerin peþindeydiler, bayým. Benim bir suçum yok. Bu sözlerin ardýndan adam, delikanlýyý silkelemeye baþlamýþtý. Tam vuracakken ince yapýlý olaný “hadi gidelim Henry” dedi, býrak artýk çocuðu. O, cehennemden gelen adam, bakýþlarýnda büyüyen belirsizlikle bir anda soðumaya baþlamýþtý. Kýmýldamýyor, hiçbir tepki vermeden fütursuzca duruyordu. Ýnce yapýlý adam, Henry’in omzuna dokunarak “ gidelim Henry, gidelim” diye tekrarladý. Ama Henry, kendisine iletilen komutu algýlayamayan bir robot gibiydi, bir eli delikanlýnýn boynunda diðeri ise yumruk halinde havada asýlý öylece duruyordu. Ne delikanlýyý býrakýyor ne de ona vurmaya yelteniyordu. Zayýf adam bu kez Henry’in ellerine dokundu, yavaþça Henry’in iri kollarýný aþaðýya indirdi. Henry’in, o koskoca cüssesinin ancak üçte biri kadar olan þu cýlýz adamdan aldýðý komutlarla hakaret etmesi ne tuhaftý. Delikanlý, Henry’in ellerinden kurtulunca kendisini daha savunmasýz hissetti. Çünkü az önce Henry ona vurabilirdi, onu yere düþürür ve ardýndan birkaç tekme atabilirdi. Ama þimdi ne olacaðýný bilmiyordu ve bilmediði þeyler her an daha da çoðalýyordu. O fahiþeden sonra kimdi bu adamlar? Doðruydu ki kiþiler sadece bilmediklerinden dolayý korkuyorlardý. Zayýf adam sigarasýný yakarken delikanlýya döndü ve isli kelimeleri aðzýndan geveleyerek “O kadýn bir fahiþe deðil, bir fahiþe arýyorsan 3.caddeye git. Tamam mý?” Dedi. Delikanlý fahiþe aramadýðýný söylemeye cesaret edemedi, ama adam da delikanlýdan bir cevap bekleme gibi bir tavýr içinde olmadan sözlerine devam etti. “ Yalanýn çok acemice delikanlý. Ne var ki korku en entelektüel yalanlara gebedir. Anlaþýlan sen bizden gerektiði kadar korkmadýn ya da korkuna gebe olan doðrularý söyledim. Yalan söylemen gerektiðinde doðru söylememeyi öðrenmelisin.” Adamlar arkalarýný dönüp kendi aralarýnda konuþarak yürümeye baþlamýþlardý. Delikanlýnýn gözleri ve ayaklarý ikinci kez çivilenmiþti; gidenlere ve kaldýrýmlara… - Çocuk yalan söyledi, neden ona vurmama izin vermedin, Clive. Seni sorgulamýyor yanlýþ anlama lütfen. - Endiþelenme herkes anlamak istediði gibi anlar Henry. Neden onu cezalandýrmadýk? Henry, yalan söylediði için mi onu cezalandýrmamýz gerekiyordu, yoksa bizi peþinde koþturttuðu için mi? Dahasý duymak istediðimiz þeyleri söylemediði için mi? Neden cezalandýrmamýz gerekirdi? - Bilmem, sence neden Clive. - Eðer çocuða yalan söyledi diye vursaydýk, mantýðýmýz doðru ama tekniðimiz yanlýþ olurdu. Yalan söyleyenler elbette cezalandýrýlmalýdýr. Ama bu cezanýn tekniði ona vurmak deðil, yalanýna inanmamaktýr. Eðer çocuða bizi peþinden koþturup, boþ yere yorduðu için ona vursaydýk; tekniðimiz doðru olurdu ama bu kez de mantýðýmýzda bir sýkýntý olurdu. Sana eziyet eden kiþiye sen de eziyet ederek ceza vermelisin ama bunda da mantýk yanlýþ çünkü kendisi izin vermediði sürece hiç kimseye hiç kimse eziyet edemez. Eðer çocuða duymak istediðimiz þeyi söylemediði için vursaydýk, üzgünüm dostum ama bu kez hem tekniðimiz hem de mantýðýmýz yanlýþ olurdu. Herkes senin duymak istediðin þeyi söylemek zorunda deðildir, yalan bile olsa. - En güzel ceza bencillikten, öfkeden ve intikamdan uzak olan ceza mýdýr? Henry ‘nin son sorusuna “Ýþte onun adý ceza deðil ders olur dostum. ” diye cevap verdi Clive. “Ders olur dostum.” Delikanlýnýn duyduðu son sözler bunlar deðildi. Gecenin sessizliði adamlarýn sesine güç katýyor, aralarýndaki mesafe artsa da delikanlý konuþmalarý duyabiliyordu. Adamlarýn gittikçe ilginçleþen konuþmalarýna istinaden delikanlý onlarýn birer CIA ajanlarý olabileceklerini düþündü. Sanki bir þeyler arýyorlar, bir þeylere ulaþmak istiyorlardý. Ýstedikleri þey acaba o kadýn mýydý? “ Eðer o kadýný ele geçirmek isteselerdi, geliþen teknoloji ve sýnýrsýz lojistikle bu iþi kolaylýkla yapabilirlerdi.” Delikanlý kendi sorusunu bu þekilde cevaplayarak çürütmüþtü. Adamlarý bir müddet daha olduðu yerden hiç kýmýldamadan izledi ve dinle. Adamlar arkalarýna dönüp bakmýyorlardý bile. Sanki delikanlý onlar için önemsiz birisiydi, belki de onlar da delikanlý için önemsizdiler. Ama her iki taraf içinde önemli olan bir kiþi ve bir soru vardý; Kimdi o kadýn?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Tonyy Wiseman Wondredal, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |