Bir klasik herkesin okumuþ olmayý istediði ancak kimsenin okumayý istemediði eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Her þey gözümün ellerimdeki tüylere çarpmasýyla baþlýyor. Yavaþ yavaþ süzüyorum; bakýyorum. Derimin üzerindeki gözeneklerde baþlayan bu "rastlantý akýþ" yan masada oturan kadýnýn dudaklarýna çarparak devam ediyor. Bir kafeteryanýn "boðuk kalabalýðý" arasýnda yitiyor sesler. Karþýsýnda oturan genç adamýn omuzlarý, Adamýn ellerinin dayandýðý cam masa ve sigarasýný emanet býraktýðý küllük... Bakýþlarýmdaki "rastlantý bakýþlar" bir semazeni andýrýrcasýna dolanýyor mekanda. Hemen önümde, bir saksý içinde yükselen çiçek görüyorum. Devasa gövdesinden fýþkýran dallar, dallarýn arasýndan fýþkýran yapraklar ve yapraklarýn göz kamatýrýcý damarlarý... Yeniden baktýðýmda saksý üzerinde toprak görünümü verilmek için yosun parçalarýna benzer, yapay bir örtü olduðunu farkediyorum. Yerimden kalkýp o örtüyü kaldýrdýðýmda saksý içinde çicek gövdesi saðlam dursun diye strafor (köpük) koyulduðunu anlýyorum. Yeþil, canlý ve iç ferahlatýcý o çiçeðin gerçek olmadýðýný anlamamla birlikte, gerçek olduðunu düþündüðüm sýrada aldýðým haz bir anda kayboluyor. - Oysa ne de çok gerçeðe benziyordu. Her þey çok güzel gibi... Karþýmda 120 ekran olduðunu düþündüðüm duvara asýlý bir LCD televizyon. Parlak siyah kenarlarý ve milenyum çaðýný andýran estetik duruþu dikkatimi çekiyor. - Öyle ya taþ devrini aþtýðýmýz çok zaman oldu. Burasý çalýþtýðým yerin kafeteryasý. Geleni gideni çok. Ýnsanlar temiz giyimli ve bakýmlý gibi duruyor. Oysa her gün iþleyen normal hayatlarýnda elbette daha sadeler. Onlarýn, burdan görünen manzarasý, "halklýðýný kurum kapýsýnda býrakmýþ insanlar" tarifine uyuyor sanki; Metal tokalar, yapýlmýþ saçlar, file çoraplar, hepsi birbirine karýþmýþ parfüm kokularý, parlak ayakkabý ve paçasýnda çamur olmayan elbiseler... - Bu kadar detaycý olmayý nasýl baþarýyorlar? Ýçtiðim sigaranýn yarýsýna geldim. Parlak ayakkabýlar dediðimde,benimkisine bakmak geldi içimden. Hiç de öyle deðildi. Evden çýkarken boyamýþtým ama þimdi alalade bir ayakkabýydý iþte; biraz toz, biraz matlýk... Ayakkabmýn altýndan zemine küçük bir toz düþtüðünü farketmemle, daha önce gördüðüm ama dikkat etmediðim yer kaplamalarýna takýlýyorum; bembeyaz, mermer mi, granit mi, fanyansmý çözemiyorum. - Ýnsanoðlu neler yapýyor böyle? Sigaram bitti. Oturduðum sandalyeyi tutup kalkmak üzere geri çekiyorum. Tuttuðum soðuk metal iyi iþlenmiþ. Çekiyorum. Masadan kalkýp yavaþ yavaþ yürümeye baþlýyorum. Yürürken, siyah fligranlý camlara takýlýrken gözüm; bu kadar "þeyin" nasýl düþünülüp tasarlandýðý, hammaddelerinin nasýl temin edilip de pratik edildiði sorusu geliyor aklýma... - Kendimi daha fazla tutamýyorum. tüm nesne, obje ve varlýklarý detay detay her birinde göz gezdirek incelemekten yorgun düþtüðümü anlýyorum. Zihnim, parça parça düþünmek yerine tüm bunlarý bir sýralamaya sokuvermeye hazýr bile... Cam, Araba, Far Masa Sandalye Göz Ýnsanlar Bilgisayar Ekran Klavye Lamba Fansans Kupa Fincan Bardak Lastik Çip Anakart Kart Finans Bonus Cart Düðme Kafeteryadan çýkýp, ofisteki masamakadar yürüyeceðim otuz metrelik mesafede, hayatýmýn belkide en uzun sýralamasýný yapýyordum. - Peki tüm bunlar neden? Aklým varmak istediði sonuca çoktan varmýþ ve sonuç için hazýrladýðý neden ile vardýðý çýkarýmýn arasýndaki o korkunç baðý kurmuþtu. Korkmuþtum. Gerçekten çok korkmuþtum. Bazen ayrý ayrý sandýðýmýz, ya da baþkaymýþ gibi düþündüðümüz her þeyin aslýnda "ayný þey" olduðunu anlamamýz gibi; "Bu da mý, bu da mý?" diyerek çýðlýklar atýyordum. - Toprak? Ne? Toprak mý? Her þeyin nedeni toprak mý? Evet zavallý aklým toprak... Gördüðüm her þey aslýnda topraktan imal edilmiþti. Hammaddesi topraktý. Ýnsan aklýnýn, kendi zeka ve becerisi ile kendisini "Sanki baþka bir gezegende yaþadýðýna" ikna ettirmesinin ham maddesi topraktý. Biz hala "gerçeði" yüzde yüz olan "toprakta" yaþýyorduk. Ancak insan, topraða öyle bir þekil veriyordu ki, caddede yürürken toprak ve çamura rastlamýyorduk. Gördüðümüz görkemli binalar, son teknoloji arabalar, biliþimde çýðýr açan bilgisayarlar, parlak ekranlar, bizi baþka bir alemdeymiþ gibi düþündüren nesne ve objeler. Doðrusu, topraðý iþleyerek onu "baþka bir dünyanýn ürünüymüþ gibi" sunan insanlar olarak ölümlü olduðumuzu da unutuyorduk. Toprakta bulunan kumu iþlemiþ, onu cama cevirmiþtik. Sonra da onu, o görkemli binalarýn dýþ kaplamalarýna, sonmodel arabalarýmýýn çerçevelerine, bilgisayarlarýmýzýn kasalarýna monte etmiþtik. - Bu bir büyü olmalý Yine toprak altýndaki fosillerden oluþan ve adýna petrol dediðimiz sývýyý katý hale getirip plastik ve yan ürünlerini üretmiþtik. Oyuncaklar, fiber optik kablolar, telefonlar, müzik aletleri ve bizi sonsuzluða kadar oyalanmamýza yetecek bir sürü kullanýlabilir "þey" - Ýnsanlar çýldýrmýþ olmalý Yediklerimiz, içtiklerimiz, kullandýklarýmýz, giydiklerimiz, birlikte olduklarýmýz... Her þeyin kaynaðýnda toprak vardý. Ya ondan üretilmiþti, ya da var olmalarýnda "olmazsa olmaz" bir varlýktý. Birlikte olduklarýmýz da öyle! Öyle ya, insan da topraktandý. Rengi, cinsi, cibilliyeti topraða çok yakýn... Ofisimdeki masaya oturuyorum. Ýnsan olarak bizlerin ne de "kör" olduðunu düþünüyorum. Tüm bunlarý düþünürken kendime iyi bir ders verdiðimi farkediyorum. Tabi bununla yetinmiþ olmuyorum sadece. Bu arada arkadaþýmýn doðum günü için ona ne hediye alacaðýmý da bulmuþ oluyorum. Komik ama güzel bir fikir olabilirdi. Küçük bir kutuya toprak doldurup, hediye paketi yapýyorum. Üzerine debir not; "Aklýnla hayal edemeyeceðin kadar pahalý ve bir o kadar deðerli bir hediyeyi sana vermenin mutluluðunu yaþýyorum; Toprak... Anlam veremediysen biraz düþün! Ben düþündüðümde korkarak aðladým çünkü. Mutlu yýllar."
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |