..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Yumuþak olma ezilirsin, sert olma kýrýlýrsýn." -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Zeynep Öðretmen




23 Mart 2008
Bakýþ Açýsý  
Zeynep Öðretmen
Sizin matematiðiniz! Ya formülleri ezberler çabucak çözersiniz anlamasanýz da, ya da anlayýp deðiþik yollar deneyerek, matematiðin zevkini çýkararak. Size kalmýþ. Bakýþ açýnýza…


:BJCG:
Ýkinci dönemin ilk haftasýydý. Okuldaki tadilat devam ediyordu. Hava soðuk olduðu için, çocuklar gelmiyorlardý. Her gün gelen birkaç veli, kaloriferlerin durumunu öðrenip gidiyorlardý.

Önce haberi geldi. “Babasý ölmüþ…” “Kendini asmýþ!” “Öldürmüþler mi intihar mý anlamamýþlar…” “Ýþ yerinde bulunmuþ, polis araþtýrýyormuþ…”

Sonra annesini gördüm. Çok gençti. Ýki çocuk anasýndan ziyade, hayata yeni atýlacak olan genç bir kýz gibiydi. Baþýndan geçen onca olay bile zarar vermeyi baþaramamýþtý henüz yüzüne, ellerine, saçlarýna. Ama gözleri… Onca yorgunluða raðmen hayata sýcacýk bakabilen gözleri, o gün hayli acý içindeydi. “Çocuklarýn babasýydý hocaným, ayrýlmýþ olsak bile birbirimize kinimiz yoktu. Hiç kötülüðünü görmedik. Yýkýldýk. Çocuklarým çok küçük babasýz kaldýlar. Ayný evde yaþamasalar da, babalarý vardý. Görüþüyorlardý. Þimdi ne yapacaklar?” derken, o gözler, kaybýn derin acýsýný taþýyordu o gün. Ellerini tutarken devam etti, “N’olur hocaným, arkadaþlarý bir þey sormasýnlar. Okula gelmek istemiyor zaten. Siz veya arkadaþlarý babasýný soracaklar diye çekiniyor. Çünkü normal ölmedi. Hiçbir þey bilmiyoruz, anlamadýk. Polis de araþtýrýyor ve o çok huzursuz. Yemiyor, içmiyor, beni bile istemiyor, annemde kalýyor.” Ýncecik bedeni yitirdiði eski eþ ve ne yapacaðýný bilemediði çocuklarý için üzüntüyle sarsýlýrken, sarýldým sýska omuzlarýna. Tertemiz yemenisinin üzerinden baþýný okþarken içim cýz etti. Merak etmemesini söyledim. “Korkmasýn, gelsin. Normal hayata bir an önce devam etmesi daha iyi olur. Ben çocuklarla konuþurum. Gelsin yarýn. Zaman alacak þüphesiz, ama her þey yoluna girecek elbet.” derken, bazý þeyleri de alýp götüreceðini biliyordum o zamanýn.

Sýnýfa girdiðimde hala kendimi tam da toparlayabilmiþ deðildim. Çocuklar da annesiyle konuþtuðumu görmüþ, sessizce onlara anlatacaklarýmý bekliyorlardý. Çocuklara yalan söylenmez kolay kolay, onlar hemen anlarlar. Gerçekle yalaný gözlerden okuyabilme yetenekleri muhteþemdir onlarýn. Nasýl toparlar da söylerim diye düþünmedim çok fazla. Anlattým olaný biteni. Merak ettikleri pek çok ayrýntý vardý ve sorular geldi þüphesiz. Anlattýðýmdan fazlasýný bilmediðimi, acýlý bir anneye çok soru soramadýðýmý söyledim. “Siz de öyle yapýn, anlatmak istemezse, bir þey sormayýn. Ama anlatýrsa dinleyin mutlaka. Ona yapacaðýnýz en büyük iyilik, eskisi gibi davranmak. Zaten evde sürekli aklýndadýr, bari burada kafasý daðýlsýn, oynayýn, baþka þeylerden konuþun, yalnýz býrakmayýn. Ama kaybýna da saygý gösterin. Anlatýrsa dinleyin, anlatmazsa kurcalayýp deþmeyin çocuðu.”

Ertesi gün geldi. Gülmesi için aðzýna gerek olmayan bir surat düþünün. Son derece düzgün hatlara sahip, hani neredeyse on iki yaþ için söylenmez ama basbayaðý yakýþýklý bir surat. Konuþurken ela gözleri gözlerinizin içine bakar. Öyle güzel güler ki o gözler, içinizi bir huzur, mutluluk sarar. Aðlamýþ. Belliydi o gün ki, o gözler aðlamýþ gece boyu uyuyana dek. Kirpikleri yavaþça yukarý kalktý ve bakýþlarý deðdi usulca bana. Dilime yakýþtýrmakta en zorlandýðým o kelimeler, boðazýmý yýrtarak çýktý aðzýmdan belli belirsiz. “Baþýn sað olsun.” On iki yaþýnda birine bu cümleyi söylemek! Sarýldým. Sarýlmak daha kolay konuþmaktan. Sonra hemen kendimi toparlayýp, hayat devam ediyor durumunu alýp, “Geç bakalým yerine. Ders programý yine deðiþti. Daha biz de alýþamadýk.” diyerek derse baþladým. Sýnýf, tam da beklediðim gibi davrandý. Kimse sýkmadý, yalnýz da býrakmadý. Her þey normal akýþýnda devam etti. Zordu evet. Ama görüyordu, o, yaþýyordu.

Ýki üst sýnýfta ablasý var. O da periþan. Rehber öðretmen onunla görüþtü. Anneyle de. Ben rehber öðretmenle konuþup yapýlmasý gerekenleri paylaþtýðýmdan, onu sonraya býrakmýþtý. Branþ derslerin öðretmenleri de durumdan haberdar edildi. Ama onlar yalnýzca ablayý tanýyorlar. Yani onun bir de erkek kardeþi olduðunu, benim sýnýfýmda olduðunu, tüm öðretmenlere duyuramamýþýz. Dedim ya, tadilat vardý. Herkes okulda deðildi. Bazýlarý olayý duymamýþlardý henüz.

Acý kaybýndan bir hafta sonraydý sanýrým, tam hatýrlayamýyorum, parmaðýnda bir yüzük gördüm. Gümüþ bir yüzük. Kocaman siyah taþlý, kenarlarý iþlemeli. Orta parmaðýna bile bol geliyordu. Anladým. Usulca yanýna yaklaþýp, “Ne güzel yüzük” diyerek saçlarýnda gezdirdim parmaklarýmý. Bana kaldýrdýðý bakýþlarýndaki gurur ve sevgiyi anlatamayacaðým. Gülmesi için dudaklarýna gerek olmayan gözleri parladý. Yine de, gülen gözlere bir kat daha anlam katmak istercesine, küçük aðzý zarif bir kývrýmla bükülüp tebessüm ederek, “Babamýn!” dedi. “Bakabilir miyim?” dedim. Büyük bir mutlulukla sýyýrdý ince parmaklarýndan, sahip olduðu en deðerli mücevherini. Titreyen elleriyle uzattý. Hani, kýrýlmasýndan korkarmýþçasýna tuttum. Ýncecik parmaklarýna uysun diye yanlarýndan kýstýrmýþ. Belki de diþleriyle ezerek yamultmuþ, küçültmüþ. Babasýna ait bir þeyi kendine uydurmuþ ya, olsun, varsýn yamuk olsun. Onun bir parçasýný sürekli taþýyarak, acýsýný dindirme yolunu tercih etmiþ. Parmaðýma takýp denedim. Elimi uzatarak, mücevherini sergiledim bir kez daha. Elime çevirdi bakýþlarýný. “Çok güzelmiþ, baban zevkli adammýþ” diyerek uzattým kendisine tekrar. Babasýnýn zevk sahibi olmasýndan, bunun dile getirilmesinden duyduðu gururla taktý yüzüðünü. Yavrum… O kadar masumdu ki. Yüzüðü takýnca babasý oluyordu sanki. Masum suratlý bir küçük büyük adam!

Müzik dersindeymiþler. Müzik öðretmeni flüt çalarken fark etmiþ. “O da ne? Okulda yüzük takmak yasak bilmiyor musun? Çýkar istersen, unuttun herhalde.” diye ikaz etmek istemiþ. “Çýkarmam! Babamýndý!” diye haykýrarak fýrlamýþ sýnýftan. Ne bilsin kýzcaðýz, þaþýrmýþ, kalakalmýþ. Sýnýftakiler hemen açýklamýþlar. Ben koridorda iki gözü çeþme, salya sümük yakaladým güç bela. Yüzünü yýkadýk. Özür diledim. “Hata bende, diðer öðretmenlerine söylemedim. Kýzmazdý yoksa. Bir þey söylemezdi.” dedim. “Kimse çýkarttýramaz bana bunu, hiç kimse!” diye haykýrýrken, acýnasý öfkesi kulaklarýndan fýþkýrýyordu neredeyse. Müzik öðretmeni de geldi yanýmýza. Özür diledi. “Ben bilmiyordum. Kusura bakma. Takabilirsin tabii ki.” diyerek sarýldý ona. Yumuþayýverdi hemen. Bir an önce suratýný morartan sinirleri, sýcak bir kucaklamaya, tatlý bir sese teslim oluverdi. Birlikte sýnýfa çýktýlar. Hatamý anladým. Bilmeyenler olabilirdi. Ya da bilenler yalnýzca ablayý biliyorlardý. O teneffüs dersime giren diðer branþ öðretmenlere tekrar hatýrlattým. “ Arkadaþlar, babasýný yitiren kýz yalnýz deðil. Bir kardeþi var. Sýnýfýmda. Biraz önce bir olay yaþandý, sizin de aklýnýzda olsun…”

Belki de gereksiz bir uyarýydý benimkisi. Çünkü müzik öðretmeni bir hata yapmýþ olsa da, sonraki davranýþý ile düzeltmiþti. Yani bir öðretmenin davranmasý gerektiði gibi davranmýþtý. Karþýsýndakini yalnýzca çocuk olarak deðil, bir insan olarak görebilmiþ, özür dileme büyüklüðünü gösterebilmiþti. Sevgi dolu bir yüreðin bakýþ açýsý ile olayý hemen kavramýþ, problemi çözmüþtü.

Bakýþ açýsý. Açý. Problem. Matematik!

Hiç sevemedim çocukken de, “Ne iþe yarayacak sanki?” diye defalarca sorardým kendime. “Hayatta her yerde, her þeyde gerekli matematik” diyenlere de kýzardým. O gün anladým. Yok yok, ayný gün deðil, daha sonra, bir iki gün sonra.

Trafik dersindelermiþ. Öðretmenleri, “Nedir o parmaðýndaki? Okulda yüzük takýlýr mý? Yasak, bilmiyor musun?” deyince, gözleri dolmuþ. Konuþamamýþ. Birileri, “ O babasýnýndý hocam, babasýný kaybetti” demiþ. “Olabilir, okulda takmasýn. Ben kuralcý bir öðretmenim. Cebine koysun, çýkýnca taksýn.” diye tekrarlamýþ. Tabi yine dýþarýda almýþ soluðu. Üstelik bu kez koridorda benimle de karþýlaþmadan, kendi baþýna.

Sonraki ders sýnýfa girdiðimde herkes kýzgýn ve kýrgýndý. Pek çoðu aðlamýþ. Bir kaçý onun etrafýný sarmýþtý. Olayý anlayana kadar epey terledim. Zor sakinleþtirdim. Kustular içlerinde ne varsa. Saf çocuk cümleleriyle verip veriþtirdiler. Sakince tek tek anlatmalarýný istedim. Önce ona býraktýlar sözü sessiz bir anlaþmayla. Hýçkýrýklarý kelimelerini olmadýk yerlerde bölerek anlatýyordu. “Biliyordu babamýn öldüðünü. O.. o.. ona söyleyemedim b.. ben, arkadaþlarým söylediler, babasýnýn dediler, a.. an.. anlamadý, takma dedi, cebine koy dedi.” Yanaklarýndan boþanan saðanak, gözlerindeki þimþeklere eþlik ediyordu. Dolaptan aldýðým mendili uzattým. Burnunu silerken, “Ona ne? Koymam cebime, çýkarmam ben! Çýkarmam öðretmenim!” diyordu. Sakin olmasýný söyledim. Her kafadan ayný anda sesler yankýlandý yine. Zorlukla yatýþtýrdým teker teker. Öðretmenleriyle konuþacaðýmý söyledim. Yanlýþ anlaþýlmýþ bir þeyler olduðunu belirttim. Þaþkýndým aslýnda. Herkes ayný þeyi soruyordu. “Neden?” Bildiði halde neden? Neden üstüne gidip ýsrarla çýkarmasýný istemiþti? Ben de soruyordum içimden kendime ayný þeyi o anda. “Neden?” Ah o bakýþ açýsý…

Öðle tatili için zil çalmýþtý. Kimsenin bir lokma yemek isteði yoktu. Benim de. Hemen konuþmak, sebebi öðrenmek istiyordum. Rehber öðretmenin yanýna giderek durumu açýkladým. Birlikte konuþmamýzýn daha iyi olacaðýný düþündük. Mümkünse gelmesini rica ettik. Hemen geldi.

Koyu renk takým elbisesi, uygun kravatý, boyalý ayakkabýlarýyla kusursuz gibi görünüyordu. Kýsa kesilmiþ saçlarý, düzgün traþý ile tam bir memurdu. Birbirine yakýn gözlerini konuþtuðu kiþiden kaçýrmasa, dýþ görüntüsünü pekiþtirebilir, kendine güveni de tam denilebilirdi. Koltuða geçti. Bacak bacak üstüne attý. Rehber öðretmen olayý özetledi. Aslýnda ailesinin de yüzüðü takmasýný istemediðini, ama kendi ýsrarý sebebiyle çocuðu zorlamadýklarýný, onu rahat býraktýklarýný anlattý. Þimdi çeliþkili bir durum olmamalýydý. Gözlerini sýk sýk kýrparak dinledi. Savunmaya geçti hemen. Kalýn dudaklarýný büzerek konuþmaya baþladý. “Bence bu durumu kullanýyor. Ýlgi çekmek istiyor. Hayat zor. Alýþsýn bir an önce. Herkes acý çekiyor. Ömrü boyunca sevdikleri yanýnda olup onu koruyacak mý sanki? Ben de babamý on sekiz yaþýmda kaybettim. Kardeþim de yedi yaþýndaydý. Biz böyle þeyleri kullanmadýk Kabullendik. Ben de psikolojiden anlarým. Eðitim fakültesinden çok iyi derece ile mezun oldum. Burasý okul. Ben kuralcý bir öðretmenim. Burada deðil, dýþarýda taksýn. O yüzük parmaðýndayken unutamaz ki acýsýný. Hep aklýnda kalýr.”

Ýþte o an anladým! Bakýþ açýsý! Matematik! Hayatýn her anýnda yeri vardý gerçekten. Durduðunuz nokta, baktýðýnýz yön, görüþ açýnýz, açýnýzýn derecesinin darlýðý, geniþliði… Sizin matematiðiniz! Ya formülleri ezberler çabucak çözersiniz anlamasanýz da, ya da anlayýp deðiþik yollar deneyerek, matematiðin zevkini çýkararak. Size kalmýþ. Bakýþ açýnýza…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Zeynep Öðretmen kimdir?

Kalemin kýlýçtan keskin olduðu gerçeðine inanýyorum. Konuþtuðumda anlayamýyorlarsa, yazdýðýmda da anlamayacaklar elbette. Ama ben içimi dökmüþ olacaðým.

Etkilendiði Yazarlar:
Aziz Nesin, Ömer Hayyam, Patrick Süskind, John Steinbeck, Albert Camus


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Zeynep Öðretmen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.